PİRHA- Mezopotamya Ajansı (MA) Yazı İşleri Müdürü Diren Yurtsever, “10 Ocak Gazeteciler gününü karşılıyoruz ama Türkiye’de çalışan gazeteciler olarak, Kürt kadın gazeteciler olarak yılı, gazetecilere dönük baskı, sansür ve yargının bir sopa olarak kullanıldığı bir yıl olarak geçirdik” dedi. Yurtsever, örgütlü ve güçlü bir mücadeleyi ve güçlü bir itirazı hayata geçirmek gerektiğini belirtti.
Bugün 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü. Türkiye’de 1961 yılında gazetecilerin mücadelesi ile basın çalışanlarının haklarını yasal güvenceye alan 212 Sayılı Kanunun, 10 Ocak 1961 yılında Resmî gazetede yayınlanarak yasalaşması sonrası “10 Ocak Çalışan Gazeteciler Bayramı” olarak kutlanmaya başlandı. Ancak yaşananlar ve yapılan uygulamalar nedeniyle 10 Ocak daha çok “çalışan gazeteciler” değil, “mücadele” günü olarak tanımlanıyor.
“İKTİDARIN SALDIRILARININ İLK HEDEFİ KADINLAR”
Mezopotamya Ajansı (MA) Yazı İşleri Müdürü Diren Yurtsever, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’ne ilişkin görüşlerini PİRHA ile paylaştı.
Diren Yurtsever, “10 Ocak Gazeteciler gününü karşılıyoruz ama Türkiye’de çalışan gazeteciler olarak, Kürt kadın gazeteciler olarak yılı, gazetecilere dönük baskı, sansür ve yargının bir sopa olarak kullanıldığı bir yıl olarak geçirdik” dedi.
“Birçok arkadaşımız haber yaptığı için, mesleki faaliyetleri yürüttüğü için bugün cezaevinde tutsak edilmektedir” diyen Yurtsever, “Cezaevinde tutsak edilen arkadaşlarımızın olduğu bir dönemde 10 Ocağı karşılıyoruz. Çünkü mevcut iktidar tam da gazeteciler işini iyi yapamasın diye bu tutuklamaları gerçekleştiriyor. Türkiye’de 21 yıllık AKP iktidarı boyunca gerçekleri yazmak isteyen, hakikatlere dokunan, gerçekten gazeteciliğin onurunu koruyan gazeteciler her zaman bu iktidarın hedefinde oldu. Bunun başında da Kürt gazeteciler geliyor. Kürt gazeteciler içerisinde de kadın gazetecilerin çok daha özgün olarak hedef alındığını söylemek mümkün çünkü bu iktidar en fazla baskıyı kadınlara dönük yapıyor. Kadınlar, Türkiye’de iktidarın baskıcı politikalarına karşı öncü bir muhalefet yürütüyor. Böyle bir gücü ve rolleri var. İktidar da kadınların bu gücünden korktuğu için saldırılarının ilk hedefi kadınlar oluyor” ifadelerini kullandı.
“İLK GÖZDEN ÇIKARILAN KESİMİN KADIN GAZETECİLER OLDUĞUNU GÖRÜYORUZ”
Yurtsever şunları kaydetti:
“Bugün cezaevlerinde birçok kadın gazeteci tutsak edilmiş durumda ve onların kendi mesleklerini icra edilmesinin engellendiği bir süreci yaşıyoruz. Yine sadece yargı sopasıyla gazeteciliğin yapılması koşullarını ortadan kaldırmıyor, aynı zamanda iktidarın derinleştirdiği kimi krizler var. Bunlardan biri de ekonomik krizdir. Yürüttüğü savaş politikaları nedeniyle Türkiye’deki ekonomik kriz daha da derinleşiyor. Toplum daha fazla yoksullaşıyor ve bu derinleşen ekonomik kriz nedeniyle de aslında basın yani medya mecrasında kadın gazetecilerin, yani işten birileri ekonomik kriz nedeni çıkarılması gerekiyorsa ilk gözden çıkarılan kesimin kadın gazeteciler olduğunu görüyoruz.”
“DÜŞÜNCE VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ ASKIYA ALINIYOR, İKTİDAR TOPLUMA KARŞI SUÇ İŞLİYOR”
Bugün kimin gazeteci olduğunun ve gazeteciliğin ne olduğu sorusunun tartışılması gereken bir durum olduğunu belirten Yursever, “Ne yazık ki günümüz Türkiye’sinde bu bile tartışılmıyor çünkü biat eden bir gazetecilik kültürü oluşturulmak isteniyor. E eğer bir ülkede yüzde doksanından fazlası iktidar güdümüne girilen bir medya varsa, gerçekten bu ülkede özgürlüklerin çok ciddi oranda askıya alındığı, gerçek bir gazeteciliğin nasıl yapılacağına dair bir tartışmanın yürütülmesinin bile ne kadar zor olduğunu anlayabiliyoruz. Çünkü bu iktidar topluma karşı suç işliyor. Toplumu yoksullaştırıyor, yolsuzluklarla parasını yiyor ve kadın düşmanı politikaları hayata geçiriyor. Düşünce ve ifade özgürlüğü askıya alınıyor, hiç kimse iktidarın politikalarına dair bir tek söz söyleyemiyor. Söylediği zaman baskısının hedefinde kalıyor çünkü iktidar yaptığı şeylerin yanlış ve suç olduğunu biliyor. Bu suçların, bu ihlallerin açığa çıkmasını istemiyor. Bu suçları açığa çıkaran bir grup özgür basın çalışanı gazeteci var.”
“BASKILAR SADECE DAYANIŞMAYLA AŞILABİLECEK BİR ŞEY DEĞİLDİR”
Kim gazetecidir kim gazeteci değildir sorusuna şöyle yanıt vermek gerekiyor: Toplumun yararını gözeten, toplumun sesi olan özgür basın geleneğini sürdüren gazetecilerdir. Dayanışma elbette ki sadece özgür basının içinde olması gereken bir şey değildir. Artık bu meseleye dayanışma olarak bakamayız. Çünkü içerisinde yaşadığımız, bulunduğumuz koşullar ve baskılar sadece dayanışmayla aşılabilecek bir şey değil. Dayanışma gerekli, önemli ama tek başına yeterli değil. Özgür basın çalışanlarına, Kürt gazetecilere, gazetecilere dönük saldırıların karşısında gerçekten örgütlü ve güçlü bir mücadeleyi ve güçlü bir itirazı hayata geçirmek gerekiyor.”
Dilan ŞİMŞEK/İSTANBUL
Yoruma kapalı.