PİRHA- Günümüzdeki yozlaşmaya karşı sanatı, kültürü kendi renkleri ile buluşturan Ergül Akdemir için bağlama bir iş değil aşk. Akdemir, bulunduğu yere kendi rengini vererek deryada bir damla olmaya çalışıyor.
Her Alevi çocuğu gibi müziğe küçük yaşlarda bağlama ile başlamış Ergül Akdemir. Öğrencilik yıllarında İstanbul’un Bağcılar semtinde açtığı Ergül Akdemir Müzik Merkezi ile bağlamaya olan ilgisini profesyonelliğe dökmeye karar veren Akdemir, 21 yıldır burada öğrenci yetiştiriyor.
Üretimden satışa ve öğretmeye kadar hemen hemen tüm aşamaların gerçekleştirildiği müzik merkezinde başta bağlama olmak üzere gitar ve keman dersleri veriliyor.
“BAĞLAMA İŞ DEĞİL AŞK”
Malatya’nın Kürecik ilçesinde dünyaya gelen Ergül Akdemir, 7 yaşında İstanbul’a gelmiş. İlkokul, lise ve üniversite eğitimini burada tamamlayan Akdemir’in yaşamında bağlama önemli bir yere sahip. Bağlama için “Bir yaşam biçimi. Ben ona iş olarak değil aşk olarak bakıyorum. O aşk içinde de kendimizi aramaya çalışıyoruz” diyor.
Akdemir, içindeki amatör ruhla hareket etmeye çalışanlardan olmuş hep. Dipsiz bir kuyu olan bilginin içinin doldurulamadığını dile getiren Akdemir, halkın kültürünü yansıtmak için deryada bir damla olmaya da gayret ediyor.
“HER KUŞAK SONRAKİNİ DOĞURUR”
Günümüzdeki kültürel yozlaşmaya karşı kültürü, sanatı yansıtmaya, ayakta durmaya ve bulunduğu yere kendi rengini vermeye çalışan Akdemir, “Her kuşak sonraki kuşağı doğurur. Bizler bu kültürü, sanatı bir sonraki kuşaklara az da olsa aktarabilirsek ne mutlu bize” diyor.
SANATI DOĞRU ALGILAYIP AKTARMANIN ÖNEMİ
Sanatın tüm dalları gibi müziğin de toplumların gelişimi için önemli olduğuna değinen Akdemir, toplum tarafından müziğe hobi olarak bakılmasını eleştirerek şunları söylüyor:
“Her şeyden önce o toplumun aynasıdır. Bütün sanat dalları toplumun en üst mesleklerinde yer alıyor. Dolayısıyla toplum için daha çok önemli olduğunun farkında olmalı insanlar. Avrupa ülkeleri bu konuda bizlerden daha öndeler. Bir hobi olarak bakılıyor toplum tarafından. Genel olarak meslekler arasına bile daha girmemiş. Aileler çocuklarını yönlendirirken garantili meslekleri daha çok tercih ediyor. Ama bağlama o sınıfa henüz koyulmamış. Böyle bir toplumda kültür sanat yapmak gerçekten çok zor. Sanatı doğru icra etmek lazım. Doğru icra ederken de bedelleri var. Yani kendinden daha çok fedakarlık yapmak zorundasın, ayakta durmak için yaşam mücadelesi vermen gerekiyor. Dolayısıyla biraz daha zor. Ama göğüs germek gerektiğini düşünüyorum. Çünkü yüzyıllardır bizden öncekiler bu kültürü, sanatı buralara getirirken büyük bedeller vermişler. Bizim bunun bilincinde olmamız gerekiyor. Doğru şekilde algılayıp doğru şekilde de aktarmamız gerekiyor. Yani kendi bireysel menfaatimizi ikinci plana atmamız gerekiyor.”
“VAR OLDUĞUMUZU İNATLA GÖSTERMEMİZ GEREKİYOR”
Akdemir, aynı zamanda Maraş yöresinde yaşayan Kürt Alevilerin kültürünü yansıtmak için Alevilerin sesi TV10 kanalında Arımazın isimli Kürtçe yöre programını yapıyordu. OHAL döneminde yayınlanan Kanun Hükmünde Kararnameler ile (KHK) kapatılan TV10 kanalının ardından yaratılan tek sesli medyada Alevilere yer verilmediğini belirten Akdemir, “Bu toplum var. Var olan bir toplumu yok edemezsiniz. Bu toplum yaşam biçimiyle, kültürüyle, sanatıyla kendini var eder. Bunu görmeyenlerin görmeleri açısından elimizden gelen bütün çabaları sarf ediyoruz. Çünkü güzelliklerimizle, yaşam biçimimizle biz varız. Kültürümüzle, sanatımızla, yaşam biçimimizle, inancımızla var olduğumuzu inatla, ısrarla, dik durarak baş eğmeden, el pençe divan durmadan var olduğumuzu da göstermemiz gerekiyor” diyerek verilen mücadelenin önemine ve devam etmesi gerektiğine dikkat çekiyor.
Suay ABAK/İsmet SEFER
İSTANBUL
Yoruma kapalı.