Alevi Haber Ajansi

İranlı Shokoofeh Azar: Gideceklerini anladılar, sadece kaçmak için kendilerine zaman yaratıyorlar

PİRHA- Gazeteci- Yazar Shokoofeh Azar, Jîna Mahsa Amini’nin rejim güçleri tarafından katledilmesi sonrası başlayan protestoların İran’da gerçek devrimi getireceğini vurgulayarak, “Biz, İran’da çok yakında siyasi din sisteminin boyunduruğundan kurtulacağız ve laik, demokratik bir Ortadoğu’yu Türkiye halklarıyla el ele birlikte inşa edeceğiz” dedi.

İran kentlerinde 16 Eylül’de Jîna Eminî’nin katledilmesi sonrası başlayan protesto eylemleri devam ederken, Avustralya’da yaşayan Gazeteci- Yazar Shokoofeh Azar, Jîna Mahsa Amini’nin rejim güçleri tarafından katledilmesi sonrası başlayan protestolara ilişkin PİRHA‘nın sorularını yanıtladı.

“BUGÜN YAŞADIKLARIMIZ, BİZLERİ  DEMOKRASİYE ULAŞTIRMASI GEREKLİ OLAN DEVRİMDİR”

PİRHA: İran’daki mevcut durumu nasıl okuyor veya değerlendiriyorsunuz?

SHOKOOFEH AZAR: Bugün, İran’da tanık olduğumuz süreç, rejim tarafından sesi hiç bir zaman duyulmamış ve talepleri her zaman baskıya maruz kalmış bir halkın zorla bastırılmış volkana dönüşen talepleridir. Bu talepler, 1905’te ve 1972’de tamamlanmamış, gasp edilmiş veya zamansız anayasal devrimi tamamlanması çalınmış gerçek bir devrimdir. Bugün yaşadıklarımız, bizleri  demokrasiye ulaştırması gerekli olan devrimdir. İran’daki yaklaşık 120 yıldır ertelenen demokrasidir. Her ne kadar tamamlanmamış bir demokrasi olsa da Pehlevi döneminde, Kaçar döneminde kaotik İran sınıflarını örgütlemeyi ve aynı zamanda da eğitimli/entellektüel bir orta sınıf oluşturan o dönemde nispeten modern bir toplum inşa etmeyi başaran bir sosyal ve kültürel demokrasi modeline tanık olduğumuza inanıyorum. Bir başka açıdan değerlendirsem eğer, bugün istediğimiz taleplerin çoğu, Pehlevi döneminde kazanıp 1972 devrimiyle kaybettiğimiz taleplerdir.

“İRANLI KADINLAR ARTIK HERHANGİ BİR REJİMİN BOYUNDURUĞU ALTINA GİRMEK İSTEMİYOR”

-Bu süreçte, kadınların direniş liderliğini nasıl değerlendiriyor ve bu direnişin dünyayı etkileyeceğini düşünüyor musunuz? 

Beğensek de beğenmesek de Ortadoğu’nun ve dinlerin hakim olduğu Doğu’nun bir parçasıyız. Din, kültürümüzde ve toplumumuzda her daim temel bir rol oynamıştır. Yaşadığımız bölgenin dini olan İslam’da kadın bedeni, her zaman dini otoriterlerin kontrol, baskı ve arzularını hayata geçirmek için kullandığı bir araç olmuştur. Bugünün İranlı kadını, Pehlevi dönemindeki 70 yıllık sivil ve modern toplum deneyiminin yanı sıra eski kadim İran kültürünün (İslam öncesi İran) öğretilerinin de yardımıyla ne istediğini bilen, eğitimli, bağımsız ve bir çok yeteneği olan  bir kadın haline geldi. İranlı kadın artık  herhangi bir kontrolün/rejimin boyunduruğu altına girmek istemiyor. Yani ne resmî ideolojinin boyunduruğu altında ne de dinin boyunduruğu altında olmak istiyor . İranlı kadınlar özgürlük, eşitlik ve bağımsızlık istiyor. İşte tüm bu sebeplerden dolayı bugün, kadınları ve kızları protestoların en ön saflarında görüyoruz. Bu kadınlar ve kızlar bizi, yeni inşa edilecek, özgür ve demokratik bir dünyayı selamlamak için İslami Orta Çağ’dan çıkaracaktır.

“BU BİR DEVRİMDİR

-Protestoların bir şeyi değiştirdiğini, değiştireceğini düşünüyor musunuz?

Kesinlikle düşünüyorum. Birincisi, bu sadece basit bir protesto değil. Bu bir devrimdir. Bu protestoları hangi açıdan değerlendirirseniz değerlendirin, temelinde bir devrimin büyüklüğü, derinliği ve talepleri var. İnsanlar artık sadece hak ihlallerini protesto etmiyor veya rejimden özel taleplerde bulunmuyor. Tek bir şey istiyorlar, o da rejim değişikliği. Bu rejimi geri dönülmez noktaya getiren adımları zaten attık: Kadınlar sokaklarda başörtülerini yakıyor, sokaklarda başörtüsü olmadan yürüyor, ahlak polisi arabaları kaldırılıyor, sokaklarda kızlar ve erkekler el ele dans ediyor. Sokaklarda, özgürlük ve rejimin yıkılması için şarkılar söyleyen kızlar ve erkekler mollaların sarıklarını başlarından yere atıyor ya da çiğniyor. Dünyanın her yerinde yaşayan İranlılar hem içeride hem dışarıda birleştiler ve hatta aralarındaki dayanışmayla birlikte bir tür görev dağılımı gibi şeyler oluştu.

Bu bahsettiklerim, şimdiye kadar elde ettiğimiz özgürlüklerden ve başarılardan sadece birkaç tanesi. Bu rejimin yıkılması çok yakında ve ülkenin önde gelen gerici liderleri ise ülkeden çoktan kaçtı. Onlardan sadece geriye kalan sokaklardaki halkı son gücüne kadar ezmeye çalışan rejimin korkuluklarından başka bir şey değil. Bu vahşi baskılar, Evin hapishanesinin  bombalanması, gençlerin sokaklarda katledilmesi, insanların evlerinde ve yaşadıkları mahallerde toplu olarak tutuklanması da rejimin aşırı korktuğunun  göstergesidir. Gideceklerini anladılar. Sadece kaçmak için kendilerine zaman yaratıyorlar.

“LAİK, DEMOKRATİK BİR ORTADOĞU’YU TÜRKİYE HALKLARIYLA EL ELE BİRLİKTE İNŞA EDECEĞİZ

-Türk ve Kürt izleyicilere bir şey söylemek ister misiniz? Herhangi iletmek istediğiniz bir mesajınız var mı?

Türkiye’deki haberleri takip ediyorum ve görüyorum ki Erdoğan da Humeyni’nin 1972’de gittiği yanlış yolda bilinçli bir şekilde ilerliyor. Biz İranlılar ve özellikle İranlı kadınlar için Türkiye’nin gerici İslami bir yolda olduğunu görmek çok üzücü. Türkiye halkına mesajım, kurtuluş savaşı vererek ve büyük bedeller ödeyerek elde ettikleri demokrasilerini canları pahasına dahi olsa sahip çıksınlar. Eğer demokrasiye sahip çıkmazsanız Erdoğan’ın radikal İslamcılığına karşı yenildiğiniz takdirde, bu yenilgi size Humeyni’nin bize getirdiği felaketin tıpatıp aynısını getirecektir. Özgürlüğünüze, demokrasinize ve toplumsal güvenliğinize kalbiniz ve gerekirse canınızla sahip çıkın. Biz, İran’da çok yakında siyasi din sisteminin boyunduruğundan kurtulacağız ve laik, demokratik bir Ortadoğu’yu Türkiye halklarıyla el ele birlikte inşa edeceğiz. O gün gelmesi ümidiyle.

SHOKOOFEH AZAR KİMDİR?

1972 yılı doğumlu İranlı-Avustralyalı bir yazar ve aynı zamanda gazetecidir. Yeşil Ağacın Aydınlanması adlı romanı, Stella Ödülü ve Uluslararası Booker Ödülü’ne aday gösterilmiştir.

Babası yazar ve şairdi. Shooofeh, yazar ve gazeteci olmadan önce üniversitede edebiyat okudu. Gazeteci olarak yazmaya başlamadan önce, bir gazetede editör olarak çalıştı ve İran’da bir edebiyat ansiklopedisi için yazdı.

Bir gazeteci olarak insan haklarına ve özellikle de kadın haklarına ilişkin konuları yazdı. İran hükümetini sık sık eleştiren yazılarından dolayı üç kez tutuklandı ve tutuklamalarının birinde üç ay boyunca hücre hapsine maruz kaldı.

Ailesinin tavsiyesi üzerine İran’dan Türkiye’ye, oradan da Endonezya’ya kaçtı. Endonezya’dan tekneyle seyahat ederek 2011’de Christmas Adası’ndaki bir Avustralya mülteci gözaltı merkezine ulaştı.Avustralya’da siyasi sığınma hakkını 2011’de aldı. Avustralya’ya vardığında İngilizce bilmeyen Shokoofeh, İngilizce dilini bir yetişkin olarak öğrendi. Şu anda Geelong, Victoria’da yaşayan Shokoofeh, Deakin Universitesi’nin Uzaktan Eğitim programı aracılığıyla İletişim bölümünden Onur Derecesiyle mezun oldu.

PİRHA/AVUSTRALYA

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak