Alevi Haber Ajansi

Prof. Dr. Kaboğlu’ndan cemevi yasasına karşı rapor: İnanç olarak Alevilik tanınmadı!

PİRHA – Anayasa Hukuku Profesörü İbrahim Özden Kaboğlu, cemevlerini Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlayan yasanın birçok yanlışı barındırdığını belirterek “Ayrımcılık yapmaması gereken devlet, cemevlerini bir bakanlığa yamadı. Esasen bunu yapmak ayrımcı davrandığı anlamına geliyor” dedi. Kaboğlu, bu kararın iptali için Anayasa Mahkemesi’ne gidileceğini söyledi. 

Anayasa Hukuku Profesörü İbrahim Özden Kaboğlu, cemevlerini Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlayan yasaya karşı rapor hazırladı.

CHP İstanbul Milletvekili Kaboğlu, Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı kurulmasındaki kararın birçok yanlışı barındırdığını belirterek, hazırlanan itiraz dosyasının iki ay içerisinde yargıya sunulacağını belirtti.

“MHP, AKP KADAR BU YASAYI SAHİPLENMEDİ”

Prof. İbrahim Özden Kaboğlu, söz konusu yasanın anayasaya aykırı yönlerini dile getirmek ve inanç özgürlüğünü engelleyen öğeleri saptamak için bir süredir çalışma yürüttüğünü söyledi. Kaboğlu, yaptığı hazırlığı muhalefet partileri ve CHP’li vekillerle de paylaştığını belirterek, cemevleri yasasına neden itiraz ettikleri konusunu şu sözlerle özetledi:

“CHP’li vekiller de zaten gerek komisyon aşamasında gerekse genel kurulda olabildiğince yasanın yanlış ve sakıncalarını, toplumsal barış açısından tehlikelerini, ulusal ve uluslararası kazanımlar bakımından geri gidişleri dillendirdiler. Bu raporu aynı zamanda Alevi toplumu temsilcileri ile de paylaştık onlar da farklı biçimlerde dile getirdiler.
Meclisteki görüntü, her ne kadar bu Adalet ve Kalkınma Partisi’nin bir önerisi olduysa ve MHP’lilerle birlikte oyladılarsa da aslında MHP, AKP kadar bu yasayı sahiplenmedi. İkincisi demokratik muhalefet açısından bakıldığı zaman her ne kadar muhalefetin öncülüğünü CHP ve HDP yapmış olsa da aslında bunun sakıncalarına İYİ Parti de dikkat çekti. Bu bakımdan olumlu. Yani bir biçimde bu yapılan düzenlemenin yarardan çok zarar getireceği, sakıncalı olduğu ve bu şekilde bir yasal düzenlemenin yapılmaması gerektiği noktasından CHP ve HDP yalnız kalmamış oldular.”

“BU YASA ALEVİLİĞİ BİR İNANÇ TOPLULUĞU OLARAK TANIMADI”

Profesör İbrahim Kaboğlu, yasanın yanlışlarını da anlattı. Alevi toplumunun taleplerinin hiçbir şekilde karşılanmadığını ifade eden Kaboğlu şunları söyledi:

“Alevi toplumu onca karşılaştıkları acılara rağmen hiçbir zaman şiddet yoluna başvurmadan barışçıl bir biçimde üç düzlemde çalışma yaptılar. Kendi sorunlarını dile getirdiler ve sahiplendiler. Birincisi entellektüel düzlemde düşünce olarak toplantılar, paneller, seminerler yoluyla bunları yaptılar. Sürekli yerel, ulusal ve uluslararası çalıştılar.

İkinci olarak Alevi toplumu, siyasal bakımdan taleplerde bulundu. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin öncülüğünde Alevi çalıştayları yapıldı. Yani bir tür siyasal mücadeleyi de verdiler. Ama üçüncü olarak en önemlisi, Aleviler yargısal, yani hukuku kullanarak yargısal başvuru yollarını ısrarla kullandılar. Ve önemli kazanımlar elde ettiler. Şimdi Alevilerin bu kazanımları birincisi fikri düzlemde. İkincisi, eylemsel bakımdan, üçüncüsü ise hukuki, yargısal süreç bakımından kazanımları böyle bir düzenlemde dikkate alınmalıydı.
Bizim Anayasa’mız; ‘Türkiye Cumhuriyeti insan haklarına dayanan laik ve demokratik’ bir Anayasa… Bunun da diğer maddelerde açılımları var. Devletin farklı dinler karşısında yansız davranması, dinlere karşı nötr davranması…

Eğer devlet farklı din ve inanç toplulukları arasında bir şeyler yapıyorsa birincisi nötr davranması, ikincisi onlar arasında ayrımcılık yapmaması, üçüncüsü eğer bir şeyler yapıyorsa eşit muamele etmesi…
Şimdi bu bakımdan aslında böyle bir düzenlemede yapılması gereken Alevi toplumunun ihtiyacı olan husus şuydu: Yukarıda belirttiğim üçlü mücadele sonucunda devletin, laiklik tanımından kaynaklanan yükümlülükleri açısından Alevi toplumunun bir, inancını tanımak, ‘devlet olarak tanıyorum’ demek. İki, nasıl ki Diyanet İşleri Kanunu’nda ‘Sünni Müslümanlığı tanıyorum’ dediyse burada eğer yasal bir düzenleme yapılacaksa ‘tanıyorum’ demesi gerekirdi. Ayrıca ‘Sünni Müslümanlıkla ya da diğer dinlerle Alevi inancı arasındaki ayrımcılık yaratan uygulamaları kaldırıyorum’ demesi gerekirdi.
Üçüncü olarak ise evet örneğin ‘camilere ben şunu sağlıyorum, cemevlerine de şunu sağlayacağım’ bu olumlu edim. Yani o bakımdan ‘ayrım yapmıyorum, eşit muamele edeceğim’ demeliydi.
Şimdi peki bu neyin gereğiydi? Bu aslında laikliğin, eşit yurttaşlığın gereği ve Anayasamızın gerekliliğiydi. Ama ne yaptı? Tanımadı. Yani Aleviliği bir inanç topluluğu olarak tanımadı bu yasa. İkincisi, Aleviliği bir bakanlığa yamadı. Oysa Diyanet İşlerinin olup olmaması başka bir şey ama şu anda var. Anayasa madde 136 çerçevesinde Diyanet İşleri Başkanlığı var. O zaman Din İşleri, Diyanet İşleri olarak neden bir Diyanet İşleri ile birlikte o çatı altında bir idari yapılanma veyahut da ayrı özerk bir idari yapılanma değil de Kültür Bakanlığı’na bağlandı? Esas sorun burada. Demek ki ayrımcılık yapmaması gereken devletin esasen bunu yapmakla ayrımcı davrandığı anlamına geliyor.
Üçüncü aşamada, eşit muamele yapılmasını engelleyen hususta bir takım kolaylıkların sağlanması oldu. Bunlar; cemevlerinin su, elektrik gibi giderlerinin farklı birimlere dağıtılmış olması. Demek ki bu yasa inanç olarak tanımadığı, ayrımcılık ilkelerini kaldırmadığı ve eşit muameleye tabi tutmaması açılarından sorunlu.”

“KAZANIMLARIN DA GERİSİNE DÜŞEN BİR DÜZENLEME!”

Söz konusu karara karşı Anayasa Mahkemesi’ne gidileceğini belirten İbrahim Kaboğlu, “Anayasa Mahkemesi reddetse de ona karşı değil de bu yasanın uygulanmasından kaynaklanan ihlallere karşı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gidilebilir” diye vurguladı.
Prof. İbrahim Kabaoğlu, hazırladığı raporda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin önceki yıllarda Alevilerle ilgili almış olduğu kararlara da yer verdiğini belirtti. Kaboğlu, “Zaten onun üzerine bu düzenlemenin Alevi toplumunun, mahkemeler nezdinde edindikleri elde ettikleri bir takım kazanımların gerisine düşen bir düzenleme olduğunu özellikle vurguladık. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, cemevi statüsünü zaten tanımış olduğu, idare mahkemeleri de su ve elektrik konusunda önemli kararlar verdiler. Bu bakımdan bunları ilerletici düzenleme yapması gerekirdi. Onların gerisine düşen bir düzenleme değil, şeklinde ibareleri koyduk” ifadelerini kullandı.

İbrahim Kaboğlu, cemevleri ile ilgili yasa konusunda “Umarım bu muhalefet dayanışması devam eder” sözlerini de ekledi. Kaboğlu, ilk hukuki başvuruya dair ise “Bu konuda şu anda bir şey söylemem zor. Başvuru yapılırsa eğer bunun 2 ay içerisinde yapılması gerekir” dedi.

Eren GÜVEN/ANKARA

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak