PİRHA – Ankara’da PSAKD Yenimahalle Şube’sinin müzik korosunda yer alan Gülsen Elif Toprak, müziğe olan tutkusunu anlattı. Toprak, “Sivas’ta ozanların içinde büyüdüm. Müziğe ilgim vardı ancak kendimi geliştirecek koşullar yoktu. Şimdi ise oğlumla birlikte, büyük bir istekle koro çalışmasında yer alıyorum” dedi.
Gülsen Elif Toprak, Sivas’ın Divriği ilçesinin ozanları ile meşhur Çamşıhı bölgesinde dünyaya geldi. Toprak, yaptığı evliliğin ardından ise Balova köyünde yaşamını devam ettirdi.
‘Çamşıhı’ bölgesinin sekiz köyü kapsadığını belirten Toprak, kendi köyünün ise ‘Şahin Köyü’ olduğunu aktardı. Zengin bir kültüre sahip olan Çamşıhı’dan 20 sene önce ayrılıp Ankara’ya geldiklerini anlatan Toprak, birçok ozan ile birlikte büyüdüğünü söyledi.
Gülsen Elif Toprak, Çamşıhı’nın kültür-sanatı ile bilindiğini söyleyerek şunları söyledi:
“Büyük ozanlarımız vardır. Aşık Ali Metin, Feyzullah Çınar, Mahmut Erdal, Mehmet Ali Karababa gibi ozanların içerisinde büyüdük. Bunların hepsi benim amcam olur. Tabi o dönem erkek ozanlar çoktu ve kadın isimler pek yoktu.
Öğretmenim sürekli sınıfta bana türkü söyletirdi. ‘Türkü söylersen derslerini 5 yapacağım’ derdi. Söylememden ötürü ailemin tepkisi ise hep olumluydu. Çünkü aydın bir ailem vardı. Örneğin Aşık Ali Metin amcam, küçük yaşta beni götürmek istedi. ‘Götürüp yetiştirmek istiyorum’ demişti. ‘Ancak hiçbir şeyine karışmayacaksınız’ diye de belirtmiş. Fakat annem, dayanamayacağını söyleyip beni bırakmamış. Belki o zaman gitseydim şu an müzik anlamında çok iyi yerlerde olabilirdim. Yine de mutluyum. Ailemle birlikte çok güzel bir hayatım var ama sanat anlamında daha farklı bir hayatım da olabilirdi.”
“DEYİŞLERİMİZ BİZLERİ DAHA ÇOK DERİNE GÖTÜRÜYOR”
Gülsen Elif Toprak, kendisi için müziğin ne anlam ifade ettiğine de açıklık getirerek şöyle devam etti:
“Benim için müzik çok güzel bir uğraş. Bizlerin söyleyemeyip, konuşamadıklarımızı yani içimizdekini dışa ancak türkülerimizle yansıtabiliyoruz. Türkü söylemeyen, dinlemeyen insan mutlu olamaz. Ben de türkü söylediğim zamanlarda çok mutlu oluyorum. Hele ki deyişlerimiz bizleri daha çok derine götürüyor. Deyişlerle birlikte inancımızı yürütüyoruz ama o deyişler bizi daha çok inancımıza bağlıyor.”
Gülsen Elif Toprak, kendince yöre ezgilerini seslendirmenin ötesinde ilk müzik çalışmalarına nasıl başladığını da anlattı. Oğlu Cihan Toprak’ı bağlama kursuna yönlendirdikten sonra solistliğe daha çok heves duyduğunu belirterek şunları dile getirdi:
“Kendimce ara ara söylerdim. Sonrasında oğlumu bağlama kursuna yönlendirdim. Oğlum da saz çalışını benim söylememle birlikte geliştirdi. Oğlumla birlikte daha iyi düzeye geldik. Oğlumu yönlendirdikten sonra ben de cemevi bünyesindeki müzik çalışmalarına dahil oldum. Bazen kimi etkinliklerde de çağıran olduğunda söylüyorum. Örneğin köyümüzün şenlikleri olduğunda, dernek gecelerinde çıkıp söylüyorum. Sahnede müzik yapmak ise ayrı bir mutluluk veriyor.”
“MÜZİK, CEMEVİNDE DAHA ÇOK BİRLEŞTİRİCİ OLUYOR”
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Yenimahalle Şube’deki müzik çalışmalarına da değinen Gülsen Elif Toprak, müzik uğraşının, insanda büyük bir memnuniyet yarattığını belirtip “Müzik eğitmenimiz Türkan Akbıyık, bizleri çok iyi yetiştiriyor. Bizler de seve seve haftada bir gidiyoruz. Tabii o bir gün dahi çok büyük mutlulukla gitmemize sebep oluyor” ifadelerini kullandı. Elif Toprak, cemevindeki faaliyetlerinden ötürü çok mutlu olduklarını da dile getirerek şöyle devam etti:
“Cemevinde müzik aracılığıyla kurduğunuz ilişkilerim belki aile-akraba ilişkilerinden daha güzel. Oradaki insanları gördüğüm zaman kendi kardeşlerimi görür gibi oluyorum. En çok sevdiğim insanların orada olduğunu hissediyorum. Yani ailemin içerisine girmiş gibi oluyorum. Cemevi bizlere huzur, mutluluk veriyor. Müzik, cemevinde daha çok birleştirici oluyor.”
“MÜZİK ALANINDA DAHA İYİ YERDE OLABİLİRDİM…”
Gülsen Elif Toprak, aynı zamanda bir iş hayatının olduğuna da işaret etti. 15 Yıldır özel bir firmada aşçılık yaptığını aktaran Toprak, “Belki de bu iş hayatına girmeyip belediyelerin korosuna gitseydim daha iyi yerlerde olabilirdim. Örneğin bir konservatuardan çağrı almıştım. Oranın eğitmeni, ‘Gel birlikte çalışalım’ demişti ama bir iş sahibi olduğum için bir türlü dahil olamadım. Hayat şartları beni bu işe bağladı ama daha iyi yerlerde de olabilirdim” dedi.
Eren GÜVEN/ANKARA
Yoruma kapalı.