Gazi Katliamı’nda yaşamını yitirenler yüzlerce kişi tarafından yapılan yürüyüş ve açıklamayla anıldı. Aileler, 27’nci yılında yüreklerinde hala acı ve öfkenin olduğunu belirterek, sorumluların yargılanması çağrısını yineledi.
İstanbul’un Sultangazi ilçesinde bulunan Gazi Mahallesi’nde 12 Mart 1995’te 22 kişinin yaşamını yitirdiği, yüzlerce kişinin yaralandığı katliamın 27’nci yıldönümünde yaşamını yitirenler için anma etkinliği düzenlendi.
12 Mart Platformu’nun çağrısıyla yüzlerce kişi Gazi Cemevi’nde bir araya geldi. Anma cemevi önünden Eski Postane’ye doğru yürüyüşle başladı. Yürüyüşte, “Gazi’den Ümraniye’ye Adalet İstiyoruz” pankartı yer alırken, kitle “Gazi şehitleri ölümsüzdür”, “ Gazi şehitleri onurumuzdur”, “Gazi halkı burada katiller nerede”, “Gazi için adalet herkes için adalet”, “Katiller halka hesap verecek” sloganları atıldı.
Katliamda yaşamını yitirenlerin fotoğraflarını taşıyan yüzlerce kişi, Eski Postane’nin önüne kadar yürüdü. Burada hayatını kaybedenlerin isimleri kitlesel olarak söylendi ve ardından bir dakikalık saygı duruşu yapıldı.
“ALEVİ-SÜNNİ ÇATIŞMASI YARATILMAK İSTENDİ”
Ardından aileler adına açıklamayı Sezgin Can Engin, katliamın 27’nci yılında yüreklerinde acı ve öfkenin olduğunu ifade etti. Engin, katliamda yaşamını yitirenlere olan vefa borcunu yerine getirmek için anma yaptıklarına vurgu yaparak, “Bu baskılar Gazi halkı için yeni değil. Gazi halkı bu saldırılara alışık ama alışık olmak demek kanıksamak demek değildir. Halkları birbirine kırdırtmak istediler. Alevi Sünni çatışmasını yaratmaktı. Gazi halkı provokasyonu yapanı, yaptıranı, nedenin de biliyordu. Amaç Gazi’deki devrimci muhalefeti sindirmek ve tüm devrimci demokratik halka gözdağı vermekti. Bu saldırılar sadece Alevi ve Sünnilere değildi. Saldırılar tüm halkaydı” dedi.
“KATİLLER CEZALANDIRILMADI”
Engin, katliamında dönemin Başbakanı Tansu Çiller, Mehmet Ağar, Hanefi Avcı, İçişleri Bakanı, İstanbul Valisini sorumlu olduğunu hatırlatarak, yargılanmalarını talep etti. Engin, “Gazi halkının zalime ve zulme direnişi; sokağa çıkma yasağına, katliamlara, devletin, polisin sergiledikleri vahşete karşı, 18 şehit ve yüzlerce yaralıya rağmen sürmüştü. 18 şehit yüzlerce yaralaya rağmen sürmüştü. Ümraniye’de katliamı protesto etmek isteyen kitleye saldırı oldu ve katlettiler. Vuranların kim olduğu belli olmasına rağmen katiller cezalandırılmadı” diye belirtti.
CEZAEVLERİ, KAYYIMLAR, ASİMİLASYON POLİTİKALARI, KADIN CİNAYETLERİ
Engin, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Koçgiri, Maraş’ta,a Sivas’ta, Dersim’de, Roboski’de, Cizre’de, Gezi’de, Suruç’ta, Ankara Garı’nda aynı zihniyet Türkiye halklarına reva görülmüştür.
Bu katliamlara ve baskılara direnenler tutsak ediliyor, ağır tecrit altına alınıyor ve insan onuruna yakışmayan muameleye maruz kalıyor. Bugün ülke hala yoğun bir tecrit altında. Bu tecride direnenler bedenlerini ölümsüzlüğü yatırdılar. Cezaevleri ölüm evlerine dönüştürüldü. Kürt halkının ana dil hakkı gibi en doğal hakkının bile yok sayılıp, siyasi temsilcilerinin cezaevlerine iktidarın hırsı ile esir ediliyor. Kayyım ile Kürt halkının iradesi yok sayıldı. Asimilasyon politikaları devam etmekte. Kadın cinayetleri arttı. Okullarda zorunlu din dersi Alevileri ve diğer inanç gruplarına zulüm uygulanmakta. Hukuksuzluğun en derini yaşatılmakta.”
KATLİAMIN YAŞANDIĞI YERE KARANFİLLER BIRAKILDI
Açıklamanın ardından katliamın yaşandığı yere karanfil bırakıldı. Kitle daha sonra taranan kahvehanenin önüne doğru yürüdü. Burada da karanfil bırakan kitle, daha sonra Gazi Mezarlığı’na giderek yaşamını yitirenleri mezarı başında andı. Kitlenin Gazi Cemevine dönmesinin ardından lokmalar paylaşıldı.
(HABER MERKEZİ)
Yoruma kapalı.