PİRHA-İstanbul’da DİK ve DİAY-DER üyesi 9 imamın Kürtçe hutbe okudukları gerekçesiyle tutuklanmasına ilişkin konuşan Demokratik Alevi Dernekleri Eş Genel Başkanı Musa Kulu, “9 imamın Kürtçe hutbe okudukları için gözaltına alınıp tutuklanmaları hak yasasına da, İslam’ın hakikatine de, demokratik ve insanca yaşama hakikatine de aykırıdır bu bir zulüm yaklaşımıdır asla kabul edilemez” dedi.
İstanbul’da Demokratik İslam Kongresi (DİK) ve Din Alimleri Derneği (DİAY-DER) üyelerine yönelik 3 Temmuz’da yapılan operasyon kapsamında gözaltına alınan aralarında DİAY-DER Başkanı Ekrem Baran’ın da olduğu 28 kişiden 9’u çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklandı.
DİAY-DER üyesi 9 imamın Kürtçe hutbe okudukları gerekçesiyle tutuklanmasına ilişkin PİRHA’ya konuşan Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Eş Genel Başkanı Musa Kulu, “Eğer bu ülkede demokrasi, barış olacaksa bütün halklara, inançlara, dillere ve kültürlere saygılı olmak zorundayız. Devletler yönetmek için vardır yoksa toplumların inancını tanımlayan ve onların nasıl ibadet edeceğine karar veren mekanizmalar değildir” dedi.
“KÜRTÇE HUTBE OKUDUKLARI İÇİN TUTUKLANMALARI ASLA KABUL EDİLEMEZ”
“İnancımızda 72 millete aynı nazarla bakmak ve eşit olmak gibi bir hakikat var” diyen Musa Kulu, “Dili, dini, mezhebi ne olursa olsun herkes haktır ve o hakkın hakikati için inancını yaşar. İnancımız şunu tanımlamıştır: Yol bir, sürek bin bir. Eğer öyleyse dünyanın neresinde olursa olsun bir halk kendi ana diliyle yaşamını sürdürüyorsa hiçbir müdahale olmadan onun karşısında saygı duymak dışında bir gerçeklik yoktur. Bu anlamıyla geçen hafta Türkiye’de DİAY-DER üyesi 9 imam Kürtçe hutbe okudukları gerekçesiyle tutuklanmış. Gerekçesi ise kendi ana dilleriyle ibadet etmek. Zulüm sistemine dönüşen bugünkü sistem Kürtçe hutbe okudukları için gözaltına alınıp tutuklanmaları hak yasasına da, İslam’ın hakikatine de, bütün dünyadaki demokratik ve insanca yaşama hakikatine de aykırıdır, bu bir zulüm yaklaşımıdır. Asla kabul edilemez” dedi.
“DEVLETLER TOPLUMLARIN İNANCINI TANIMLAYAN MEKANİZMALAR DEĞİLDİR”
Eğer bu ülkede demokrasi, barış olacaksa bu ülkede yaşayan bütün halklara, inançlara, dillere ve kültürlere saygılı olmak zorunda olduklarını vurgulayan Kulu, şöyle devam etti:
“Devletler yönetmek için vardır yoksa toplumların inancını tanımlayan ve onların nasıl ibadet edeceğine karar veren mekanizmalar değildir. Faşizm toplumun bütün yaşanmışlıklarını, günlük yaşamdaki bütün var olma çabalarını dizayn etmeye döndüğünde bunun karşılığı faşizmdir başka bir açıklaması yoktur. Her inancın hak olduğu bir dünyada bütün inançlara saygılı olmak önce insanlık görevimiz sonra da Hak ve hakikat yasasının gereğidir. Kendi inancını yaşayanlara böyle bir zulmün yapılmasına Alevi inancımızda buna yer yoktur bunu zulüm olarak görürüz ve zulüm gören her halkın yanında olacağız. Kendi ana diliyle ibadet eden bu insanlara yapılan zulmün son bulmasını istiyoruz.”
PİRHA/DERSİM
Yoruma kapalı.