PİRHA- Anayasa Mahkemesi’nin kararına rağmen TV10’nun KHK ile kapatılmasına karşı açılan davada aleyhte karar verildi. Kapatılan TV10 Yönetim Kurulu Başkanı Veli Büyükşahin, “Anayasa Mahkemesi geçtiğimiz yıl ilgili KHK’yı iptal etti. KHK’nın anayasaya aykırı olduğu, televizyonların bu şekilde kapatılamayacağını söyledi. Birkaç gün önce de bu dava Anayasa Mahkemesi’nin kararına rağmen aleyhimize sonuçlandı. Sarayda oturan Cumhurbaşkanının avukatlarının parasını benden tahsil etme kararı da almışlar” dedi.
15 Temmuz 2016’da darbe girişiminin ardından ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) ile birlikte birçok televizyon, radyo, gazete, ajans ve dergi Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile kapatıldı. Televizyon kanallarına yönelik 28 Eylül 2016 günü gerçekleşen ikinci dalga da Hayatın Sesi TV, Jiyan TV, Van TV ile TV10’un da aralarında bulunduğu 12 televizyonun da yayını herhangi bir bildirim yapılmadan kapatıldı.
15 Temmuz darbe girişiminin ardından, Alevilerin sesi TV10, 28 Eylül 2016 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan 668 sayılı KHK ile kapatılmış, 04 Ekim 2016 tarihinde mühürlenmiş ve mal varlıkları TMSF tarafından satılmıştı.
Yaşana sürece ilişkin açtıkları davanın geçtiğimiz günlerde aleyhleri yönünde sonuçlandığını açıklayan TV10’un Yönetim Kurulu Başkanı Veli Büyükşahin, Can TV’de yayımlanan “Can Aktüel Gün Ortası” programında kararı değerlendirdi. Hükmün, Anayasa Mahkemesi kararına aykırı olduğunu belirten Büyükşahin, “İlginç olan bir diğer yön ise sarayda oturan Cumhurbaşkanının avukatlarının parasını benden tahsil etme kararı da almışlar” dedi.
“CUMHURBAŞKANI AVUKATLARININ VEKALET ÜCRETLERİNİ DE BENDEN İSTİYORLAR”
Büyükşahin‘in açıklamaları şöyle:
“Olağanüstü hallerden, bu sistemden en çok mağdur olan emekçiler, yoksullar, Aleviler, Kürtler gibi toplumsal kesimlerdir. TV10 Alevi toplumunun araçlarından bir tanesiydi. Görünür olma, ihtiyacını belirleme, asimilasyona dur deme araçlarından bir tanesiydi. Yeni sonuçlanan bir davamız var. Danıştay’a bir dava açmıştık. Anayasa Mahkemesi ilgili KHK’yı iptal etmişti. Bunun üzerine yeni davalar açtık. Yeni sonuçlandı ve reddedildi. İlginç olan bir diğer yön ise sarayda oturan Cumhurbaşkanının avukatlarının parasını benden tahsil etme kararı da almışlar. TV10 ile ilgili hiçbir mahkeme kararı olmadan, uyduruk bir KHK ile kapatıldı. Anayasa Mahkemesi geçtiğimiz yıl ilgili KHK’yı iptal etti. KHK’nın anayasaya aykırı olduğu, televizyonların bu şekilde kapatılamayacağını söyledi.
Bunun üzerine biz bunu gerekçe yaparak Danıştay’a bir kez daha dava açtık. Yürütmenin durdurulmasını talep ettik. Cumhurbaşkanlığı ve RTÜK’ün de aralarında olduğu belli kurumlara dava açtık. Birkaç gün önce de bu dava Anayasa Mahkemesi’nin kararına rağmen aleyhimize sonuçlandı. AYM kararına göre bütün haklarımızın olduğu gibi teslim edilmesi, süreç içerisindeki maddi, manevi kayıplarımızın giderilmesi gerekiyordu. Fakat mahkeme AYM’nin kararına karşı bir karar alıyor ve aynı zamanda Cumhurbaşkanı ve RTÜK avukatlarının vekalet ücretlerinin de benden tahsil edilmesine hükmediyor.
“ALEVİ TOPLUMU İLK DEFA BU KADAR GÖRÜNÜR OLDU”
TV10 süreci Alevi ve Türkiye demokratik kamuoyu açısından çok önemli. Alevi toplumu belki de ilk defa bu kadar görünür oldu. Asimilasyonun önüne bir set çekti. Aynı zamanda Türkiye demokratik muhalefeti ile Alevileri bir araya getirdi. Ana akım medyanın, belli sermaye gruplarının beslediği, yönlendirdiğinin ötesinde daha katılımcı, demokratik, basın, yayın ilkelerine uyan, bunu kendine rehber edinen ve Alevi toplumunun lokmalarıyla ayakta duran bir televizyon oldu. Dolayısıyla bu toplumda çok büyük karşılık buldu. TV10’nun kapatılma sürecinde yalnızca Alevilere bir darbe vurulmadı. Kadın, çevre hareketi, demokratik muhalefet, Kürtler, gençlere vuruldu bu darbe.
Soma katliamı olduğunda günlerce canlı yayın yaptık. Tek gündemimizdi bu. Çünkü Soma Alevidir. Yani inanç olarak demiyorum. Orayı Alevi olarak görürüz. Emekçiyi Alevi olarak görürüz. Kadın Alevidir. Çevre katliamlarına Alevi bakış açısı olarak baktığımızda sahipleniriz. Toplumun her kesimine yönelik bütün saldırılarda, katliamlarda TV10 sorumluluk alanı olarak gördü. Bunun için mücadele etti. Ekranlarına taşıdı. Ayrıca çok dilli bir televizyon. Türkçe, Kürtçe, Zazaca, Arapça’yı ve farklı sürekleri ekrana taşıdı. Tam da devletin, sistemin rahatsız olduğu noktalar bunlardı.”
Devrim FINDIK/İSTANBUL
Yoruma kapalı.