PİRHA- Mersin Cemevi’nde Toros Üniversite’nin katkılarıyla düzenlenen ‘Tahtacı Alevi Kültüründe Kadın’ konulu panelde, Tahtacı kadınların hem inançtaki hem de yaşamdaki yerine dikkat çekildi.
Mersin Cemevi’nde Toros Üniversite’nin katkılarıyla ‘Tahtacı Alevi Kültüründe Kadın’ paneli düzenlendi. Panele Mersin’de yaşayan Tahtacı Aleviler yoğun ilgi gösterirken, moderatörlüğünü Dr. Ruhsar Uçar’ın yaptığı panele konuşmacı olarak Halk Bilim Uzmanı ve Yazar Hilmi Dulkadir, Mersin Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nilgün Çıblak Coşkun ve Halk Bilimi Araştırmacısı Celal Necati Üçyıldız katıldı.
Açılış konuşması yapan Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) ve Mersin Cemevi Başkanı Pir Hasan Kılavuz, Gazi Katliamı’nda yaşamını yitirenleri anarken, Tahtacıların yaşamlarında doğayla kurdukları ilişkinin örnek alınması gerektiğini belirtti.
Dr. Ruhsar Uçar, Alevilikte kadının önemine dikkat çekerken, Halk Bilim Uzmanı ve Yazar Hilmi Dulkadir, ‘Mersin Tahtacı Türkmenleri Ve Sarıkız Söylencesi’ başlıklı sunum yaptı.
“EMEKLERİNİN KARŞILIĞINI ZORLAMAKLA DEĞİL ‘KISMET’TE ARAMAKTADIRLAR”
“Tahtacıların Yaşamı ve Temel Özellikleri Nedir? Tahtacılar Kimdir? Onların Bir Tarihi Var mıdır? Anadolu’ya Nasıl ve Ne Zaman Gelmişlerdir?” sorularının cevapları için yıllarca çalışmalar yürüttüğünü belirten Dulkadir, “Günümüz Tahtacı ailesinin işi, devletin sahibi olduğu ve belirlediği orman sahalarında alaçık denilen çadırlarında ya da kesilen ağaç dallarından oluşturdukları geçici barınaklarda kalarak sürekli kesim yapmak, dökülen alın teri karşılığında geçimlerini sağlayabilmektir. Yegâne varlıkları üç beş katır, balta ve bıçkılarıdır. Ne yazık ki onca zorlu çalışmalarına rağmen yeterince gelir elde edememektedirler. Emeklerinin tam karşılığını talep etmekte ısrarcı davranamayacak kadar munistirler. O kadar naifler ki, onlar emeklerinin karşılığını zorlamakla değil “kısmet”te aramaktadırlar” dedi.
Tahtacıların işlerinin her ne kadar ağaç kesmek ise de ağaçlara bağlılığı oldukça yüksek olduğunun altını çizen Dulkadir, “Geniş çaplı bir kesim olursa işe başlamadan önce, hayır dua ederler, “herhangi bir kaza bela olmasın” diye kurban keser, işe ondan sonra başlarlar. Bu gelenek, Tahtacıların piri olan Habîb’in Neccâr’dan beri uygulanmaktadır” diye konuştu.
Mersin Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nilgün Çıblak Coşkun da, “Tahtacılar Kimdir? Tahtacılarda yaşam tarzı, insanlık tarihinde ve Anadolu’da Tahtacılarda kadın, Tahtacıların dini ve sosyal yaşamlarında kadın, kadın Ocaklar, Fatma Ana Kimdir? Kadının günlük yaşamdaki görevleri ve Tahtacılarda değişim ve dönüşüme dair sunum gerçekleştirdi.
“KADIN ALEVİ İNANCINDA ERKEKLE EŞİT ROLLERİ PAYLAŞIYOR”
Araştırmaları boyunca Tahtacıların sadeliğine ve sıcakkanlılığına tanıklık ettiğini ifade eden Prof. Dr. Nilgün Çıblak Coşkun, “Dini ve günlük yaşamda kadın erkekle yan yana ve aynı işleri yaparak yaşamdaki rolünü oynuyor. Kadın Alevi inancında erkekle eşit rolleri paylaşıyor. Günümüzde de bu durum devam etmektedir. İnancın sürdürülmesinde Tahtacı Alevi kadınlar önemli görevler üstleniyor” diye belirtti.
Halk Bilimi Araştırmacısı Celal Necati Üçyıldız ise, Tahtacılarda kadının yerine işaret ederek, “Tahtacı Alevi erkanında kızların ikrar alınması yoktur, ama Cuma akşamına kimlerin katılacağı konusunda bir yöntem yoktur. Ama yolun öğrenme yeri de Cuma akşamlarıdır. Karar verilir. Kız, erkek gençler Cuma akşamlarına birlikte katılabilir. Şimdi meydan açılan Tahtacı yerleşim yerlerinde musahipli olanlar Cemevinde, gençler ise bir başka geniş evde Cuma akşamı toplanmaya devam ediyorlar” diye aktardı.
Celal Necati Üçyıldız sunumun ardından eşiyle birlikte “Tahtacı Semahı’ döndü. Panel Kızılkaya Köyü kadınlarının oynadığı mengiyle son buldu.
PİRHA/MERSİN
Yoruma kapalı.