Alevi Haber Ajansi

Mehmet Turan Dede: Her zaman Hızır’dan bir şey beklemeyelim, kendimiz Hızır olalım-VİDEO

PİRHA-Şah Ahmet Sultan Ocağı’ndan, Yol hizmetkârı Mehmet Turan’ın yürütücülüğünde Konyaaltı Alevi Bektaşi Kültürü Cemevi/ Derneği’nde Hızır cemi gerçekleştirildi. Cemi yürüten Dede Turan, “Cem muhabbetin içeriğini aktarmakla olur. Esas alınacak gıda kulaktan alınacak gıdadır. Bizler her zaman Hızır’dan bir şey beklemeyeceğiz, kendimiz hızır olmaya çalışacağız” dedi. 

Konyaaltı Alevi Bektaşi Kültürü Cemevi Derneği’nde Hızır cemi gerçekleştirildi. Hızır cemi Şah Ahmet Sultan Ocağı’ndan yol hizmetkârı Mehmet Turan ile Zakir Mehmet Ali Çaylak tarafından yürütüldü.

Hak, Muhammet, Ali üçlemesine dair açıklamalarda bulunan Yol hizmetkârı Mehmet Turan yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı:

“Ne kadar çevreyi tertemiz süpürseniz, bedeninizi tertemiz yıkasanız, evinizi çevrenizi ve giyeceklerinizi pırıl, pırıl etseniz de temizlik tamamlanmış olur mu? Olmaz. Esas temizlik bizim yolumuzda öz temizliğidir. Özü temiz olmayanın gözü de sözü de temiz olmaz. Biz birbirimizi ne kadar tanısak da tanımasak da bu yolun yolcusu olarak bir aradayız.

Bizlerin biraz önceki hizmetler içerisinde geçen bir üçlü adlaması var. Üçlü adlama Hak, Muhammed, Ali’den diyoruz. Hak, Muhammet, Ali’den kastımız ne biliyor musunuz? Alevi yol ve yolağında bilimsel olarak bunun adı tanrı, evren, insan. Yol dilindeki adı Hak, Alem, Âdem. Hem bilimsel yolda, hem yol biliminde Hak alemden, alem Adem’den, Adem Hakk’tan ayrı değil aslında. Siz yaşadığınız dünya üzerinde bastığınız toprakla aldığınız havayla içtiğiniz ya da kullandığınız suyla ayrımısınız? Değilsiniz hiçbirimiz değiliz. Hele hele bedenimizin ısısı olan ateşle ayrı mıyız? Değiliz.

“DAMLANIN İÇİNDE EVRENİ BULDUM”

İşte bütün bunları aşıklar kelamın içine koymuşlar. Biraz önce sevgili zakirimiz ne diyordu, “Damlanın içinde evreni buldum” diyordu. Bu yolda bakın damlanın içinde bulunan evren nedir bilir misiniz? Bütün evren semah döner, dedi. Bütün evren dediğimiz o kadim olan geçmişten beri varlığını bildiğimiz ama varlığını tahayyül edemediğimiz, öğrenmeye çalıştığımız kâinatın ta kendisi, insanda o kâinatın küçültülmüş bir maketi.

Eğer biz kendimizi bilirsek evreni bileceğiz, kendimizi bilirsek kâinatı bileceğiz, ne olduğumuzu bileceğiz. İşte hünkarın sözü ne diyordu; “Hararet nardadır saçta değildir, keramet baştadır taçta değildir. Hakkı arar isen ya da her ne arar isen kendinde ara Kudüs’te Mekke’de Hac’ta değildir.” Ama biz çoğu zaman Kudüs’e Mekke’ye, Hac’a kendi inancımızı götürmüş oralarda kendi kendimizi aramaya başlamışız.”

“TOPRAK BİZİM İÇİN AZİZDİR”

“Aydınlığı temsil ediyoruz” diyen Turan, çerağ uyandırılmasına ilişkin şu bilgileri verdi:

“Dedik ya bir batın anlamı vardır çalınan süpürgenin, dökülen suyun, uyandırılan çerağın ve nefesteki havanın. Nedir dedik? Çerağ alemi ısıtan ve ışıtan alem dediğimiz şu andaki dünya. Ama evrenin içinde zerre. Bunu aydınlatan güneşi temsil ediyoruz, ışığı, aydınlığı temsil ediyoruz dedik. Aynı zamanda bizlerin o batındaki anlayışını Hüdai kendi özünde söylüyordu.

Bütün evren semah döner, aslına ermektir hüner, 5 vakitle avunmayız, derken başka anlayış ve inançlardan bizim kulağımıza şırınga edilmiş özümüze işlettirilmiş olan düşüncelerden uzaklaşmamızı, kendimiz olmamızı bize salık vermiş. Biz car çalarken evet temizlikten bahsediyoruz ne yapıyorum biliyor musunuz; yani süpürge çalarken süpürgenin çalındığı yer toprağı temsil eder toprağı kutsuyoruz. Toprak bizim için azizdir.

El suyu gereken temizliği temsil ediyoruz zahirde ama batında suyu kutsuyoruz. Su azizdir bizim için. Aynı şekilde çerağ uyandırırken aydınlığı zahirde ışığı, güneşi özümüzde görmeye çalışıyoruz. Ama ışığı çerağı uyandırırken delili uyandırırken ateşi kutsuyoruz. Ve nefeslerimizle, muhabbetimizle, birbirimize sesimizi duyurmaya çalışırken bu sesin iletişimini sağlayan ve yaşamını sağlayan havayı kutsuyoruz. Yani toprağı, suyu, ateşi ve havayı dört ana unsur dediğimiz ana sırrı Erbay’ı kutsuyoruz çünkü bunlar azizdir.”

“ESAS ALINACAK GIDA KULAKTAN ALINACAK GIDADIR”

Turan, cem erkanlarının muhabbetin içeriğinin aktarılmasıyla olduğunu belirtirken, şöyle konuştu:

“Bizi var edendir, insan varlığı bu dört ana unsurdan oluşmuştur. Bunu söyledik mi çoğu yerde benim nerem toprak, nerem ateş, nerem su diyorlar. Her tarafımız toprak, her tarafımız ateş, her tarafımız su, her tarafımız hava.

Yediğimiz, içtiğimiz, beslendiğimiz, büyüdüğümüz şu andaki bedenimizin ana kaynağı bunlar ve bunun içindeki pek yok mineraller vitaminler. Bunları anlamadan, bunları anlatmadan, bir cem yapıyorsanız kuru kuruya insanlara tamam geldik mi geldik Allah, Allah dedik mi dedik, gittik mi gittik, lokmalarımızı yedik mi yedik. Bundan cem olmaz.

Cem muhabbetin içeriğini aktarmakla olur. Esas alınacak gıda kulaktan alınacak gıdadır. Öyle diyor ya Hüdai. Hüdai hüdaya vasıl olmayan kendi özündeki hakkı bulunmayan kursağı kulaktan gıda almayan kâinat yese doyar mı diyor. Doymaz kâinatı yese. Esas bizi doyuracak kandıracak olan kulaktan doymak, bu yolun bilgisiyle doymak.

O nedenle bu hizmetlerin bu şekilde yerine getirilmesi lazım diyor. Sizlerle gönül birliği içeresinde hizmetimize devam ediyoruz Hakk ve hakikat aşıkları var bilirsiniz. İbretilerimiz , Melulilerimiz, Pir Sultan gibi dik duran ve arkasından gelip gerçeği söyleyen Derviş Kemallerimiz ve daha niceleri gene o Mahsuniler, gene o sevgili biraz evvel zikrettiğimiz canlarımız. Sivas’ta Madımak otelinde katledilenler Nesimi Çimenler, Hasret Gültekinler, oradaki yazanlar, çizenler. Biraz sonra sevgili canlarımızın döneceği semahı dönmek için oraya gitmiş olan o küçücük kızlı, erkekli bu yolun evlatları… Bunların hepsinin yolumuzda, izimizde en güzel hizmetleri vardır ve o hizmetlerin o sözlerin içindeki manalarının anlaşılması da tekrar söylüyorum bu yolda ibadettir.”

“KURBAN LOKMA İÇİN VAR İBADET İÇİN YOK”

Son olarak kurban konusuna değinen Turan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bizim yolumuzda kurban yok mu? Kurbanlar ibadet için yok. Kurban lokma için var, ibadet için yok. Bu yoldan yolun ibadet kurbanı insanın kendisi. Sen kendi özünden kini, kibri, garezi, insana yaraşmaz tavrı haseti, kötülüğü kesip atabiliyor musun işte o zaman kurban kes. Yoksa bir hayvanın canına kıyarak onu kıtır kıtır keserek kurban kesilmez.

Bilhassa bu Hızır Cemidir. Hızır cemleri, Nevruz cemleri Alevi toplumunun bayram cemlerdir. Yani gönlünde Hızır’ı bulan, hele hele Hızır’a yetiş ya Hızır demek yerine başkalarına Hızır olmaya çalışanların bayramıdır.

Bizler her zaman Hızır’dan bir şey beklemeyeceğiz, kendimiz hızır olmaya çalışacağız. İşte yakınımızda ateşler içinde bir ülke var insanların patır patır kaçıştıklarını görüyor musunuz? Evleri yananların gözyaşlarını görüyorsunuz. Onlara derman olabilmek esas Xızır için yapılan en güzel hizmet olmalıdır.

En iyi yerlerde okumaya layık olan ama imkânı olmayana destek vermek en güzel Hızır olmaktır. İşte bunları da kendi yolumuzun düsturu olarak göz önünde bulundurmamız lazım. Tekrar hepinize gül cemaliniz aşk olsun.”

Cem yürütülmesinin ardından lokmalar paylaştırıldı.

Cebrail ARSLAN/ANTALYA

 

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak