Alevi Haber Ajansi

HDP Eş Genel Başkanı Sancar: Büyük barış hareketine ihtiyaç var-VİDEO

PİRHA-HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hekimler için kullandığı ifadelere karşı gitmesi gerekinin iktidarın kendisi olduğunu söyledi. Sancar, “Büyük barış hareketine, insanlığın ortak değeri temelinde kurulacak büyük bir barış hareketine ihtiyaç var. Barış temel ilkemizdir. En kötüsü savaşlardan fırsatçılık yaratmaya çalışan bütün güçlere, savaş zemini körükleyen bütün çevrelere aynı şekilde karşı çıkmaya devam edeceğiz” dedi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Meclis Grup toplantısı gerçekleştirildi. Grup toplantısına Türk Tabipler Birliği Merkez Konsey üyeleri de katılırken, HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, grup toplantısında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.

Halepçe ve Gazi Katliamı’nda yaşamını yitirenleri anarak, konuşmasına başlayan Sancar, “Halepçe de kimyasal ve biyolojik silahlar kullanılarak kadın, çocuk, yaşlı, genç 5 bini aşkın insan katledildi. Bu katliam insanlık tarihinin utanç sayfalarından biridir. Ancak buna rağmen Kürt halkının özgürlük ve eşitlik mücadelesi bir adım bile geriletilemedi, bir adım bile duraksatılamadı” dedi.

“KATLİAMLARI UNUTMAYACAĞIZ”

16 Mart 1995 tarihinde yaşanan ve onlarca yurttaşın yaşamını yitirdiği Gazi Katliamı’nda yaşamını yitirenleri anan Sancar, “Yine 16 Mart 1978’de İstanbul Üniversitesi önünde kontrgerilla ve sivil faşistler tarafından düzenlenen bombalı saldırıda 7 öğrenci hayatını kaybetmişti. 41 öğrenci de yaralanmıştı. Yıllarca süren hukuk mücadelesine rağmen dava dosyası kapatıldı. Bir cezasızlık örneği daha. 16 Mart Beyazıt katliamı da Türkiye’de İşlenen benzer onlarca yüzlerce cinayet gibi karanlıkta bırakıldı. Ama biz failleri de faillerin arkasındaki zihniyeti de tanıyoruz. Bununla mücadele etmeye devam ediyoruz. Bu katliamlarla birlikte 12 Mart’ta İstanbul Gazi Mahallesinde ve Qamışlo’da katliamlar yaşandı. Burada o katliamlarda hayatlarını kaybedenleri de saygıyla rahmetle anıyorum. Bu katliamları unutmadığımızı, unutmayacağımızı, unutturmayacağımızı bir kez daha buradan ilan ediyorum” diye konuştu.

Katliamları hafızada canlandırmak onların sorumlularını, o sorumluların dayandığı zihniyeti sürekli dile getirmek geleceği barış ve demokrasi üzerine inşa etme görevi açısından bir zorunluluk olduğunu vurgulayan Sancar, “Bunları hatırlayalım. Bu faillere ve faillerin arkasında kafalarında yer alan zihniyete karşı mücadeleyi her an canlı tutalım ki bu acılar bir daha asla yaşanmasın. Bir daha asla yaşanmaması için hafıza, hatırlama mücadelemizi, yüzleşme ve hesap sorma çalışmalarımızı sürdüreceğiz” diye belirtti.

HDP Eş Genel Başkanı Sancar’ın konuşmasında satırbaşları şöyle:

“Seçim kanun teklifi dün AKP-MHP işbirliğiyle Meclis’e sunuldu. Burada yapılan değişikliğin amacının bu iktidara; siyasi mühendislik ve hukuksal oyunlarla çoğunluğu kazandırma amacına dayanıyor. Kaybeden iktidarlar bu mühendislik çalışmalarından medet ummuşlardır geçmişte, bunun çok örneği var. Bu oyunlara başvuran bütün iktidarlar eninde sonunda halkın güçlü iradesi karşısında kaybetmişlerdir.

Dün 14 Mart Tıp Bayramı’ydı. Tıp Bayramını bütün sağlık emekçileri ile birlikte kutladık. Yaşadıkları sorunlara dikkat çekmek için bugün de süren bir grev-görev eylemleri var. Eylemlerini buradan selamlıyorum.

Günden güne bozulan sağlık sisteminin yükünü sağlık emekçilerinin omuzlarına yıkıyorlar. Kendi sorumluluklarının gizleme için sağlık emekçilerini hedef gösteriyorlar. Bugüne kadar yaptıkları zulümler yetmedi, şimdi de ülkeden kovmaya yelteniyorlar. Kim kimi nereden kovuyor ey iktidar sahipleri.

KİM GİDECEK? BU İKTİDAR GİDECEK

Bu halkın mücadele eden emekçileri, ezilenleri hiçbir yere gitmiyor. Kim gidecek? Bu iktidar gidecek. Bu halka zulmü, yoksulluğu, açlığı reva gören bu iktidar gidecek. Hiçbir yere gitmiyoruz. Buradayız ve sizleri tarihin çöplüğüne bu ortak mücadele azmiyle mutlaka göndereceğiz. Bunu da böyle bilin.

Bu iktidar kaybettikçe saldırılarını arttırıyor ve saldırılarının da hedefinde özel olarak partimiz var. HDP var. İşte Kobanê Kumpas Davası, işte kapatma davası, işte diğer alanlarda her gün yenilenen yargısal, polisiye operasyonlar. Kuşatmaya çalışıyorlar, bizi etkisiz kılacaklarını sanıyorlar ama yanılıyorlar. Yanıldıklarını da tarih gösteriyor.

ASIL SAVUNMAMIZI HALKIMIZLA BİRLİKTE YAPIYORUZ

Kapatma davasında da aynı kumpas zihniyeti söz konusu. Hiç delil yok, biliyorsunuz defalarca söyledik. Çöp gibi bir iddianame ile bizleri suçlamaya çalışıyorlar. Kapatmak için uğraşıyorlar ama başaramayacaklar. Çünkü hep söyledik, HDP bir bina değildir. HDP savunmasını her alanda yapacaktır. Mücadelesini yaşatacak, sürdürecek yolları mutlaka bulacaktır, yaratacaktır. Biz asıl savunmamızı halkımızla birlikte yapıyoruz. Halklarımızla, demokrasi güçleriyle birlikte yapıyoruz. Kirli kumpaslara devam edebilirsiniz, oyunlar sergileyebilirsiniz, seçim kanunlarıyla oynamaya devam edebilirsiniz ama bir şeyi başaramazsınız. Bu kararlı duruşu bu azimli mücadeleyi durduramayacaksınız.

AYSEL HAFIZAMIZDIR

İktidar zulme doymuyor. Hep söylüyorum, bir iktidarın özünü anlamak istiyorsanız; cezaevlerindeki uygulamalarına bakın. Cezaevlerinde hangi zulüm uygulanıyorsa ülke de de sistem o zulmün temelinde yatan anlayışına dayanıyor. O nedenle cezaevlerinden gözümüzü bir an bile ayırmayalım. Oradaki uygulamaları bir an bile unutmayalım, aklımızdan çıkarmayalım. Aysel Tuğluk arkadaşımıza teşhis kondu. Cezaevinde kalamayacağı net bir şekilde ortaya çıktı ama onu cezaevinde tutmaya çalışıyorlar. Aysel Tuğluk, bizim siyasi irademizdir, onurumuzdur, kadın mücadelesinin de en kararlı sembollerinden biridir. Ona reva görülen bu zulüm; onun bu kimliğinden dolayıdır. Biz bu hikayeleri, içeride siyasi rehine olarak tutulan arkadaşlarımızın hayatlarında ve onlara karşı yürütülen politikalarda görüyoruz. Bir kez daha diyoruz ki; Aysel hafızamızdır. Onun hafızası bizim hafızamızdır. Onun mücadelesi bizim onurumuzdur. Onun gibi içeride tutulan hasta tutuklular, mahkumlar ve siyasi rehineler siyasi onurumuzdur. Bizim mutlaka en kısa zamanda özgürlükte buluşma sözü verdiğimiz yol arkadaşlarımızdır.

FAŞİZMİN EN GÜÇLÜ KAYNAĞI DA KÖTÜLÜK RUHUDUR

Zulümle yetinmiyorlar. Sanki bundan keyif alıyorlar. Kötülük tam da budur. Bu iktidar, kötülük iktidarıdır. Bu iktidar kötülüğün sembolüdür. Zulüm yapıyor, tatmin olmuyor. Baskı uyguluyor tatmin olmuyor. Üstüne bir de acıyı büyütecek keyfilikler ekliyor. İşte kötülük budur. Faşizmin en güçlü kaynağı da kötülük ruhudur. Kötülük zihniyetidir. Zulümde, baskıda, eziyette, acı çektirmede sınır tanımama halidir. Faşizm bu ülkede her geçen gün kurumsallaştırılıyor derken tam da anlatmaya çalıştığımız budur. Bu kötülük anlayışına, kötülük iktidarına karşı iyilik, eşitlik, özgürlük ve adalet mücadelesini büyütmek boynumuzun borcudur. Hepimizin ortak mücadele yürütmesi gereken bir görevdir. Bir kez daha bunun hatırlatmayı da bir sorumluluk olarak görüyorum.

BÜYÜK BARIŞ İÇİN HAREKETE GEÇELİM

Ukrayna’da devam eden savaş, bizlere yıkıcılığı ve acıları nasıl büyüttüğünü bir kez daha ortaya koymuş, barış hedefinin ne kadar önemli olduğunu da göstermiştir. 20 gün içinde yaşanan yıkımlar ve acılar, savaşların ortak özelliğidir. O nedenle bizler derhal, gecikmeden her türlü savaş politikasına militarist anlayışa işgal operasyonlarına karşı büyük barış hareketini kuralım. Hep bir birlikte bu ülkede büyük barış için harekete geçelim. Hemen şimdi harekete geçelim. Çünkü HDP olarak bizler ülkede ve devletler arasındaki sorunların ve uyuşmazlıkların çatışma ve savaş gibi yöntemlerle değil, müzakere ile diyalog ve diplomasi ile çözülebileceğine inanıyoruz. Savaşa nerede olursa olsun karşı çıkıyoruz. Savaş nerede yürütülürse yürütülsün orada barış mücadelesinin içinde yer alıyoruz.

Bunu sadece Türkiye için değil başta Ortadoğu ve Avrupa olmak üzere önemli bir hedef olarak görüyoruz. Büyük barış hareketine, insanlığın ortak değeri temelinde kurulacak büyük bir barış hareketine ihtiyaç var. Türkiye topraklarında savaş politikalarına ses çıkarmayanlar şimdi barış kelimesini ağızlarından düşürmüyorlar. Onlar barış diyorlar diye biz bu hedeften vazgeçecek değiliz. Onlar bu kavramları kirletmeye çalışıyorlar diye biz bu ilkelere sarılmaktan vazgeçecek değiliz. Tam tersine onların bu iki yüzlüğünü her fırsatta dile getirmeye devam edeceğiz.

BARIŞ TEMEL İLKEMİZDİR

Ukrayna’da işgale ve savaşa karış çıkıp, Efrîn’de işgale destek çıkmak, Libya’da ve başka coğrafyalarda savaş politikalarına destek olmak, burada savaşa dayalı rant ve talan politikalarını savunmak ikiyüzlülüktür. Eğer gerçekten barıştan yana isek, bu ülkede Kürt sorunu başta olmak üzere bütün sorunların diyalog ve müzakere ile çözülmesini savunmak zorundayız. Burada bu iktidarın yürüttüğü, güvenlikçi ve militarist savaş politikalarına karşı çıkmak zorundayız.

Barış temel ilkemizdir. En kötüsü savaşlardan fırsatçılık yaratmaya çalışan bütün güçlere, savaş zemini körükleyen bütün çevrelere aynı şekilde karşı çıkmaya devam edeceğiz. Kim ki bu ülkede ve bu coğrafyada savaşın zemini besleyecek uygulamalar anlayışlar içinde ise buna hep birlikte karşı çıkacağız. Bizim için orası iyi burası kötü diye bir şey yok. Kim savaş politikalarını destekliyor ve körüklüyorsa karşı çıkacağız. Hedefimiz olan büyük barış idealinden vazgeçmeyeceğiz.

Biz büyük barış mücadelesi veriyoruz. Sadece Kürt sorununda demokratik çözümü kastettiğimiz sanılıyor evet öncelikle onu kastediyoruz elbette. Bu savaşın bitmesini istiyoruz. Askeri anlayışın, güvenlikçi zihniyetin, militarist yaklaşımların şiddetin çözüm olmadığını, olmayacağını söylüyoruz. Çözüm diyalogtur, müzakeredir, eşit haklara dayalı ortak yaşamı demokratik bir düzen içinde kurma arayışıdır. HDP bunu dile getirdiği için saldırılara uğruyor. Büyük barış savunucusu olduğu için saldırıların hedefi haline getiriliyor. Büyük barışın amacı halkların hak ettiği bütün imkanların kendilerine teslim edilmesidir. Hakların sahiplerine verilmesi ve haklara göz dikenlerin önüne geçecek bir siyasal, toplumsal, hukuksal kültürün yaratılmasıdır. Türkiye’nin büyük bir barışa, barış hareketine ihtiyacı var. Bütün gerilim hatlarını demokratik, çoğulcu bir düzende eşit, yurttaşlık temelinde ortak yaşam içinde tutacak asıl politika budur. Büyük barış hareketidir.

ŞİMDİ KAZANMA ZAMANI

Newroz geliyor. Newroz hat. Kürt halkı başta olmak üzere tüm Ortadoğu halklarının en kadim bayramı olan direniş ve dayanışma günü Newroz’u şimdiden kutluyoruz. Barışa özgürlüğe demokrasiye, adalete ve eşitliğe vesile olmasını diliyoruz. Büyük barış yürüyüşünün büyük demokrasi hedefinin güçlü bir ortak eşit yaşamın bir dönemeci olarak kutlayacağız. 2022 final yılı olacaksa bu finalin önemli dönemeçlerden biri 2022 Newroz’udur. 2022 Newroz’unda bu finalde kimlerin kazanacağını göstermek durumundayız. O nedenle heyecanla kararlılıkla, coşkuyla meydanları dolduracağız. Hepimiz ortak hedeflerimize büyük barışa, güçlü demokrasiye, eşit yurttaşlığa yürüme kararlılığımızı Newroz meydanlarında birlikte sergileyeceğiz. Her dilden, her renkten ses ve sözümüzü haykıracağız. Yan yana duracağız, Newroz ateşini en güçlü şekilde harlayacağız, çünkü bu ateş önümüzdeki yılların aydınlığını müjdeleyecektir.

Her türlü adaletsizliğe karşı ayrımsız her türlü haksızlığa karşı en geniş birlikteliği ve kararlılığı Newroz meydanlarında sergileyelim. Hazırlıklar devam ediyor. İllerde, ilçelerde Türkiye’nin dört bir yanında çalışmalar sürdürülüyor. Bunları Newroz meydanlarına akıtacağız. Öyle güçlü akıtacağız ki dostta düşman da gelmekte olanın ne olacağını çok iyi görecektir. Newroz direniştir, umuttur, cesarettir, haykırıştır, dayanışmadır birlik iradesinde bütünleşmedir. Mücadelede ortak olmaktır, yan yana omuz omuza durmaktır. Bir kez daha tüm halklarımızın Newrozu’nu kutluyorum. Heyecanla meydanlarda birlikte duracağımız saatleri bekliyorum. Newroz piroz be. Dem dema serkeftine yê (şimdi kazanma zamanı)”

PİRHA/ANKARA

 

 

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak