Alevi Haber Ajansi

Bülbül’den Diyanet Akademisi eleştirisi: Eşit yurttaşlık tüm inanç grupları için oluşturulmalı-VİDEO

PİRHA- Meclis’te ‘Diyanet Akademisi’ne dair konuşan HDP Antalya Milletvekili Kemal Bülbül, “Diyanet Akademisi’ni kuralım fakat Diyanet Akademisi kurulurken Alevi toplumunun, farklı inanç gruplarının hakları tanınmış mı, iade edilmiş mi, varlığı kabul edilmiş mi, sosyolojisi, felsefesi görülmüş mü?” diye sordu. Bülbül, “Yetmiş iki millete bir nazarla bakmayan, kırk yıl müderris olsa hakikatte asidir” diyen Hünkâr Hacı Bektaş’a ne itirazınız var sizin?” dedi. 

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Antalya Milletvekili Kemal Bülbül, TBMM Genel Kurulu’nda, gündeme gelen Diyanet Akademisi’nin kuruluşu ile ilgili konuştu.

Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB) bünyesinde bir çok faaliyet alanının olduğunun altını çizen Bülbül, “Diyanet İşleri Başkanlığı, içtihatlarını, İslam’ın Hanefi mezhebi ve Maturidilik tefsiri üzerinden yürüttüğünü söylüyor. Böyle bir hakkı var mıdır? Tabii ki vardır. Fakat bu ülkede sadece Hanefiler yok. Bu ülkede Şafiiler de var, bu ülkede Aleviler de var. Şimdi Maturidi, Hanefi, Sünni, erkek ve tekçi. Bakınız, camilerde hutbe okutulurken tek dille okutuluyor, ana dilde ibadet hakkı yoktur. Kürtçe, Romanca, Arapça, Çerkezce, ibadet hakkı yoktur. Neden? Bu hutbeler camilere bu dillerde gönderilmiyor. Bu, tek dilciliğin olduğunu gösteriyor. İkincisi, tek dincilik. Hanefilik dışındaki tüm içtihatlar reddediliyor, Aleviliğe dair zaten tümden kapalı” dedi.

‘Diyanet Akademisi’nin çoğulcu felsefeyi de esas alan, din felsefelerine de açık, farklı dinlere de açık bir yapılanması olması gerektiğini vurgulayan Bülbül, “Böyle olacaksa olabilir ama tekçilik olacaksa olmaz; görünen, tekçiliğin olacağı şeklinde” diye konuştu.

DİYANET AKADEMİSİ KURULURKEN ALEVİ TOPLUMU DİKKATE ALINACAK MI?

DİB Başkanı Ali Erbaş’a seslenen Bülbül, şunları söyledi:

“Ali çoktur, Şah-ı Merdan bulunmaz.” İsmi “Ali” olmakla bir şey olmuyor, Şah-ı Merdan’ı anlamakla bir şey oluyor ve siz Şah-ı Merdan’ı anlamamak için bin dereden su getiriyorsunuz; Alevilik’e kapalısınız. Buradan davet ediyoruz, Alevi toplumu adına, bir Alevi olarak davet ediyoruz; 146 yıldır Alevi toplumundan alınan vergiler çeşitli vesilelerle camilere ve benzeri inanç hizmetine sunuluyor ama Alevi toplumuna bir inanç hizmeti sunulmuyor.

CEMEVİ HAKK’IN VE HAKİKATİN MAKAMI, ALEVİ TOPLUMUNUN İBADETHANESİDİR

Son olarak gördünüz cemevlerine gelen fahiş elektrik faturalarını. Bu faturalara dair ne dendi? Cemevinin varlığı kabul edilmedi ama “Cemevi konut olarak kabul edilecek” dendi. Cemevi konut değildir, cemevi Hakk’ın ve hakikatin makamı, Alevi toplumunun ibadethanesidir; bunun kabul edilmesi lazım ve bunun yanında Aleviliğe dair bakış açısındaki tekçilik, inkârcılık, reddiyenin kaldırılması lazım.

ALEVİLER OLARAK BU ÜLKENİN ESAS KURUCU YURTTAŞIYIZ

Bir yerde bir cemevi açılacak, cemeviyle ilgili soru Diyanet İşleri Başkanlığı’na soruluyor. Diyanet İşleri Başkanlığı diyor ki: “İslam’ın mabedi camidir, ‘cemevi’ diye bir yer yoktur.” Kaymakamlık ve valiler de cemevinin yapılışını reddediyor. Böyle bir şey olabilir mi? Bu bir reddiyeciliktir, bu bir tahakkümcülüktür. Arkasından ne yapıyorlar; tutuyorlar cemevlerine gizlice memur gönderiyorlar, “Bir hizmetiniz, bir ihtiyacınız var mı?” diye cemevlerine soruyorlar. Şimdi, bu, efendi-köle ilişkisidir. Biz Aleviler bu ülkede köle değiliz. Biz Aleviler bu ülkenin esas kurucu yurttaşıyız ve inancımızla, dilimizle, kültürümüzle, hakikatimizle bu ülkenin yurttaşıyız. Bu hakikati tanımak zorundasınız.

HÜNKÂR HACI BEKTAŞ’A NE İTİRAZINIZ VAR SİZİN?

Diyanet Akademisi’ni kuralım fakat Diyanet Akademisi kurulurken Alevi toplumunun, farklı inanç gruplarının hakları tanınmış mı, iade edilmiş mi, varlığı kabul edilmiş mi, sosyolojisi, felsefesi görülmüş mü? “Yetmiş iki millete bir nazarla bakmayan, kırk yıl müderris olsa hakikatte asidir” diyen Hünkâr Hacı Bektaş’a ne itirazınız var sizin? “İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir. Sen kendini bilmezsen ya nice okumaktır” diyen Yunus’a ne itirazınız var sizin? Pir Sultan’a, Şah Hatayi’ye, Virânî’ye, Yemînî’ye, Aşık Veysel’e ne itirazınız var?

EŞİT YURTTAŞLIK İLİŞKİSİ İSTİYORUZ

Eşit yurttaşlık ilişkisi istiyoruz. Eşit yurttaşlıkta inancımızın ve inancımızın mabedi olan cemevinin ve cemevinde yapılan ibadetin kabulünü istiyoruz. Bu kabul sadece sözlü olarak kabul değildir; bu kabul, yasal olarak kabuldür; bu kabul, Köy Kanunu ve Anayasa’daki değişikliklerle olur.

Yıllarca katliamlar, asimilasyon, ötekileştirme sebebiyle acılar yaşamış bir toplumun mensubu olarak, bu acıları bir yana bırakıp acılarımızı ilmimizle irfanımızla, hikmetimizle alabileceğimizi, bu ülkede eşit yurttaş olmak istediğimizi, inancımızın ve inancımızın gereklerinin tanınmasını, ana dilde ibadetin tanınmasını ve eşit yurttaşlığın tüm inanç grupları için oluşturulmasını istiyoruz.”

Bülbül son olarak Newroz’a değinerek, “Newroz’a giderken sevgili dostlar; Nevrız, Demirci Kawa’da direniş, Mansur’da ikrar, mazlumda zaferdir. 3 kibritin yarattığı ışık aşkına diyorum ki “Nevroz”a giderken eşitlik, özgürlük, adalet isteyelim” dedi.

PİRHA/ANKARA

 

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak