Alevi Haber Ajansi

Arifane Canları adlı gruptan önemli uyarılar: Birçok erkân özünden koparılarak içeriği boşaltıldı!-VİDEO

PİRHA – ‘Arifane Canları’ isimli grup, Alevi inancı üzerindeki baskı ve asimilasyona dikkat çekti. Yapılan tespitleri kamuoyu ile paylaşan çalışma ekibi, Yol’un gereklerini sıralayıp, devlet asimilasyonuna da vurgu yaptı. Okunan basın metninde “Birçok Alevi kurum yöneticileri kurumların amaç ve ilkeleri dışında bireysel, siyasi hesap içerisine girdiklerinden dolayı kurumsal yapılar işlevsiz hale gelip, amaçlarından uzaklaşmıştır” ifadesine de yer verildi.

Araştırmacı yazar, Abbas Tan, Dede Mehmet Turan, Halk Bilimci Piri Er ve Akademisyen Gani Pekşen, Alevilik alanında ortak yaptıkları çalışmanın detaylarını kamuoyu ile paylaştı.

“Geçmiş yıllarda belleğimize yerleştirdiğimiz bilgilerin bir kısmının doğru olmadığını, araştırmalarımız sonrasında bunların gerçekleri yansıtmadığını gördük” denilen açıklamada, bilimsel kaynaklara dayalı araştırma yöntemlerinin kullanılarak değerlendirme yapıldığı belirtildi.

“ALEVİLİK, HAKK’I, EVRENDE VAR OLANLARIN TOPLAMI OLARAK GÖRÜR”

Yapılan açıklamada Aleviliğin; toplumu olgunlaştırmayı amaç edinen bir Yol olduğuna vurgu yapılırken şu ifadelere yer verildi:

“Gönül kalsın, Yol kalmasın, Yol cümleden uludur diyerek Aleviliği ve yaşanılan sorunları anlamak ve çözmek adına deryada katre olalım dedik.

Bu yol;

– Doğayı merkeze koyar,

– Vahdeti mevcut düşüncesini savunur,

– Varoluşu ve Dört Anasır’ın (hava, toprak, su ve ateş) yaşamın kaynağı olduğunu kabul eder,

– Enel Hakk anlayışını ‘Ne var ise âlemde, o da vardır insanda’ diyerek savunur.

– Yol; rızalık, paylaşım, ikrar, görgü, dar ve yol kardeşliği üzerine yürür.

– Dil, din, ırk, cinsiyet ve renk ayırımını reddeder.

– Kadın-erkek gözetmeksizin yaşamda eşitliği esas alır.

– Hızır’ı Hakk bilir, ona ayrı bir önem verir ve Hakk’ı evrende var olanların toplamı olarak görür.

– Toplumun aydınlanmasını sağlamak amacıyla bilimi, sanatı ve sanatın dallarını kullanır.

– Gerçek Hakk âşıkları ve yol aşıklarının kelamları, semah, Bağlama (Telli Can) Aleviliğin olmazsa olmaz değerleridir.”

“BİRÇOK ERKÂN ÖZÜNDEN KOPARILARAK İÇERİĞİ BOŞALTILMIŞ”

Paylaşılan açıklamada, Aleviliğe ait olmayan terimlerin kullanımı konusunda da vurgu yapılarak şu ifadelere yer verildi:

“Aleviliğin kendine özgü yol dili vardır. Günlük yaşamımızda diğer (semavi/İbrahimi) inançlara ait olan kelime ve deyimlerin bizlere aitmiş gibi kullanılmaması esas alınmalıdır. Örneğin; Selamın aleyküm, Allah rızası için, Allah rahmet eylesin, İnşallah, Maşallah, Ruhuna el Fatiha, Mekânı cennet olsun vs.

Esas olan ise vakitler aşk olsun, Hızır aşkına, Umarım, Dilerim, aşk ile, Anıları gönüllerde yaşasın vs.

Erkanların uygulandığı cem evleri, hiçbir ibadethanenin alternatifi değildir.

Süreç içerisinde birçok erkân özünden koparılarak içeriği boşaltılmış, sorgulayıcı olmaktan uzaklaştırılarak göstermelik hal almıştır. Oysaki erkânlar bir tapınma biçimi değil; bireyin gelişimine katkı sunan, onu düşündüren, araştırarak bilgiye, gerçeğe ulaşmasını hedefleyen eğitim kurumu gibi görülmeli ve toplumsal aydınlanmaya hizmet etmelidir.

Yol; ikrar üzerine kuruludur. Aleviyim diyebilmek için yola ikrarla bağlı olmak gerekir.

İkrara bağlı olan canlar; yolun ana kurallarına aykırı davranışta bulunmaları halinde müşkül durumuna düşer ya da düşkün olurlar. Müşkülün hal olması ve düşkünlüğün kaldırılması yine yol esaslarına göre gerçekleştirilir.

Hakk’a yürüme/uğurlama erkânı yolun esaslarına uygun olarak, yol dili ile yürütülmelidir. Bu erkanda Aleviliğin Devir anlayışını ifade eden ‘Devriyeler’ bağlama (Telli Can) eşliğinde söylenmelidir.

Devir anlayışına bağlı olarak ‘organ bağışı’ özendirilmelidir.

Dar’dan indirme erkânı gerçekleştirilen süreklerde Hakk’a yürüyen canın uygun olursa kısa bir süre içerisinde Dar’dan indirme erkânı yapılmalıdır. Hakk’a yürüyen can için sadece lokma verilecek ise bu lokmaların ihtiyaç sahiplerine, öğrencilerin eğitimlerine yönlendirilmesi yol anlayışına daha uygundur.”

“ALEVİLİKLE İLGİSİ OLMAYAN ETKİNLİKLER!”

Kendilerini “Arifane canları” olarak tanıtan çalışma grubu, Alevi Yol’unu, bahsettikleri konular çerçevesinde değerlendirip, kadimden gelen uygulamaların da bunları esas aldığını vurguladı. Alevileri asimile etme çabasına dikkat çeken Arifane canları, devlet tarafından yürütülen yok etme çalışmaları ile Aleviliğin öz değerlerinden uzaklaştırıldığının altını çizdi.

Açıklamanın devamında şunlar söylendi:

“Anadolu coğrafyasında binlerce yıldan bu yana yaşayan ve yaşadığı dönemlerde mevcut yönetimlerin kendi inanç biçimlerinin dışında gördüğü, ötekileştirmeye çalıştığı, fetvalar vererek katlettiği Aleviler, günümüzde de devlet kurumları olan Diyanet İşleri Başkanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Millî Eğitim Bakanlığı gibi kurumlar tarafından yürütülen politikalarla asimile edilmeye, yok sayılmaya çalışılmaktadır.

Alevi köylerine yapılan camilere imamlar atanarak ve bazı cem evlerinde kuran kursları açılarak Aleviler, Alevi kimliğinden uzaklaştırılmaya çalışılmaktadır.

09 Ekim 2007 tarihinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve 08 Nisan 2022 tarihinde Anayasa Mahkemesi’nin verdikleri din derslerinin zorunlu olamayacağına dair kararlara rağmen, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okullarda uygulanan eğitim ve öğretim programlarında din dersleri zorunlu olarak yer almaktadır.

Milli Eğitim Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı iş birliğinde yürütülen ÇEDES (Çevreme duyarlıyım, değerlerime sahip çıkıyorum) projesi ile din görevlilerinin öğrencilere ‘değerler eğitimi’ vermesi sağlanarak; zorunlu din dersleri dışında da bir etki alanı yaratılmaya çalışılmaktadır.

Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı Vakıflar Genel Müdürlüğü ve bazı kamu kurumlarının yetki alanında bulunan Alevilere ait mekanlar, restorasyon çalışmaları adı altında Alevi niteliklerinden uzaklaştırılmaktadır.

Alevi sözlü geleneği yazılı kaynağa aktarılırken bu aktarımı yapan kişilerin çoğunlukla Alevi olmaması ve farklı niyetler taşıması nedeniyle özünden uzaklaştırılmıştır. Velayetnameler, Buyruklar, Şecereler, Alevi Hakk aşıklarının şiirleri vs. Alevilik açısından içinde tezatları barındıran ne zaman ve kimler tarafından yazıldığı çoğunlukla bilinmeyen eserler olarak Alevilerin kutsal metinleriymiş gibi topluma sunulmuştur.

Son yıllarda bazı üniversitelerin bünyesinde kurulan Alevilik-Bektaşilik konulu Enstitü, Araştırma-Uygulama Merkezi ve kürsülerde sözde Alevilik adına yapılan akademik çalışmalar ile Aleviler bu kişilerin kendi siyasal görüşleri doğrultusunda yönlendirilmeye çalışılmaktadır.

Merkezi yönetimce yerel idareler kullanılarak (Belediye başkanlıkları, Meclis üyelikleri, Muhtarlıklar) bazı Aleviler ve Alevi kurumları merkezi idarenin Alevilere yönelik hedefleri doğrultusunda yönlendirilmektedir.

2022 yılında Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı olarak kurulan ‘Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın’ yürütmüş olduğu; il, ilçe ve köylerde bulunan cem evlerinin ihtiyaçlarının tespit edilerek bu ihtiyaçların giderilmesi, personel görevlendirilmesi gibi çalışmalar ile Aleviler; yönlendirilmeye çalışılmaktadır.

Bazı Aleviler tüm ihtiyaçları devlet tarafından karşılanarak ve başlarında ilahiyatçı rehber eşliğinde Kerbela ve bağlı olarak da Umre ziyaretleri gerçekleştirilerek öz kimliklerinden uzaklaştırılmaktadır.

Son günlerde Dergâh ve Ocaklarda gerçekleştirilen sözde Alevilik adına yapılan değişik tarikatların Alevilikle ilgisi olmayan etkinlikleri Aleviliği yozlaştırma çalışmalarının en bariz örneklerindendir.”

“OCAKLAR, İSLAMİYET İÇERİSİNDE GÖSTERİLMEYE ÇALIŞILMAKTA”

Açıklamanın devamında iç asimilasyona da dikkat çekildi. “Aleviler kendi içlerinde yaptıkları asimile etme, değiştirme, yok etme çalışmalarıyla da öz değerlerinden uzaklaşmaktadırlar” denilen metinde şunlar söylendi:

“Ocaklar; bu uzaklaşmada çeşitli unsurların etkili olduğu görülmektedir. Örneklemek gerekirse;

Ocak; evde pişirmeyi, aydınlanmayı, ısıtmayı sağlayan yerdir. Yolda ise Ocak; Aleviliğin geleneksel örgütlenme biçimini oluşturan ve talibin aydınlanmasını yol kuralları ile pişirerek Kamil insan olma yolunda eğitilmesini sağlar.

Bu eğitim; Mürşit, Pir/Ana, Rehber, Baba ve yol ehilleri tarafından gerçekleştirilir. Yakın zamana kadar bu şekilde devam etmekte olan ocak anlayışı, bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde özünden uzaklaştırılmıştır.

Ocaklar, İslami inanç öğretilerinin anlayışı içerisinde gösterilmeye çalışılmaktadır. Ocak temsilcileri soylarının On iki İmam’a bağlı olduğunu iddia eder ve ellerindeki şecereleri de delil olarak gösterirler. Bu bağlantının bilimsel olarak ispatı ise mümkün değildir.

Hizmet yürütücüleri;

Bazı dergahlardaki Mürşit, Postnişin konumunda olan kişiler dahi devletin etki alanına girmiş, bunlara bağlı hizmet yürütücüleri de onları takip etmişlerdir.

Erkanlar; yolun kurallarının işletilmesi amacıyla yapılan sistematik eylemler bütünüdür. İçeriklerine göre hizmetler yerine getirilir.

Erkanların aslına en uygun bir şekilde yürütülmesi konusunda uygulayıcıların kimi durumda yetersiz kaldığı ya da bu yola uygun olmayan uygulamalar ile erkanları özünden uzaklaştırdıkları görülmektedir.

Bozulmanın en yoğun yaşandığı erkânların başında ‘Hakk’a Uğurlama’ erkanları gelmektedir.

Hakk’a uğurlama erkanlarının özünden uzaklaşmasında etkisi olan en önemli neden kuşkusuz İslam inancının Alevilik üzerine olan baskısıdır. Bu baskı sonucu egemen inancın değerlerini kabullenmek ve uygulamak zorunda kalan çoğu Aleviler bir süre sonra kendilerine ait olmayan Kuran, Sure ve Ayetlerini kendi inancıymış gibi kabullenip uygularken, kendi değerlerini de reddeder duruma gelmiştir.

İç asimilasyon;

Son yıllarda bazı Alevi kurumlarında komşu inancın etkisi ile yolda yeri olmayan bayram cemleri yapılmaktadır. Ayrıca lokma adı altında bir canlının canına kıyarak yapılan kurban, Alevi anlayışına uygun değildir.

Aleviler merkezi otoritenin kendilerine benzetmek amacıyla yapmış olduğu baskı nedeniyle yaşamlarını kapalı topluluklar halinde sürdürmüşlerdir. Toplumu diri tutmak, yolu sürdürebilmek için sözlü gelenekle usta-çırak ilişkisi ve sanatı da kullanarak günümüze kadar geleneksel aktarımları sağlamışlardır.

Alevi kurumları tarafından desteklenen bilimsel çalışmalar adı altında yapılan bazı akademik, sanatsal çalışmalar da toplumu yanlış bilgilendirmekte ve yönlendirmektedir.

Kimi Alevi sanatçıların da bilinçli ya da bilinçsiz olarak icra ettikleri repertuar ile Alevilik doğru bir şekilde anlatılmamakta, toplum yanlış yönlendirilmektedir.

Toplumsal olarak kültürel, siyasal, ekonomik birlikteliği sağlamak, yaşanılan baskılardan kurtulmak ve bir araya gelmek amacıyla Dernek, Vakıf, Federasyonlar oluşturulmuştur. Birçok Alevi kurum yöneticileri kurumların amaç ve ilkeleri dışında bireysel, siyasi hesap içerisine girdiklerinden dolayı kurumsal yapılar işlevsiz hale gelip, amaçlarından uzaklaşmıştır.

Alevi kurumlarında yapılacak olan eğitim programlarının içerikleri mutlaka bilimsel düzeyde, tüm teknik olanakların kullanılarak, bilim insanlarından ve alanında yetkin kişilerden oluşturulacak (Tarih, Edebiyat, Müzik, sosyoloji, Antropoloji, Halk bilimi vs.) komisyonlar aracılığıyla gerçekleştirilmelidir.

Bütün bunların ışığında şunu söylüyoruz;

ASİMİLASYON VURGUSU!

Yapılan açıklamada, şu an için Aleviliğin en büyük sorununun ‘Asimilasyon’ olduğu vurgusu öne çıktı. “Aleviliği başkalaştırmaya, dönüştürmeye ve sonuçta yok etmeye yönelik her türlü çabanın karşısında olacağımızı beyan ediyoruz” denilen metinde şu cümlelere yer verildi:

“Hüdai ustanın söylediği;

‘Kendimize olan güvensizliğimiz, kendimizden olana güvenmemizi engelliyor.

Gerçeği kendi dışımızda aradığımızdan hem gerçeğe, hem kendimize yabancılaşıyoruz.’

Bu düşünceden yola çıkarak diyoruz ki;

Bizler Aleviyiz…

Hakikate giden yolun yolcularıyız. Bilimi rehber, Aşk ve Işk’ı mürşit edinmişiz.

Emeğin yüceliğine saygıyla, rızalık ve paylaşımın bizleri ulaştıracağı erdemli yoldaşlığa yolcu olmuşuz.

Cehaletin, safsata ve hurafenin karanlığından silkinip de çıkanlara,

Aydınlanma çerağını yüreğinde yakanlara, Aynı bütünün içinde doğadaki her varlığa muhabbetle bakanlara,

Aşk olsun.”

(HABER MERKEZİ)

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.