PİRHA – Pir Haydar Buga, AKP hükümetinin Aleviliği tarif eden, cemevlerini ise Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlayan kararlarını eleştirerek “Bizim nasıl ve nerede ibadet edeceğimizi tarif etmek hiç kimsenin hakkı ve haddi olmamalıdır. Yeni bir kayyum kültürü yaratılmaya çalışılıyor” dedi.
AKP’nin, cemevlerine, Alevi kurumlarına müdahale niteliğindeki projelerine tepkiler sürüyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde kurulacak Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı projesiyle birlikte derneklere, federasyonlara bağlı cemevlerinin tamamının yönetimi bu başkanlık tarafından yapılacak.
Alevi inancının, devlete bağlı bir bakanlık altında yönlendirilemeyeceğine dair bir itiraz da Derviş Cemal Ocağı evlatlarından Pir Haydar Buga’dan geldi.
“YENİ BİR KAYYUM KÜLTÜRÜ YARATILMAYA ÇALIŞILIYOR”
“Alevilerin devletle imtihanı” başlıklı bir yazı kaleme alan Pir Haydar Buga, yapılan açıklamaların Aleviler açısından kabul edilebilir olmadığını vurgulayarak şunları kaydetti:
“Süleyman Soylu’nun danışmanı, 6 ay boyunca Alevi köylerini ve cemevlerini dolaşıp fizibilite çalışması yapmış ve bir rapor hazırlamış. Sonra da Alevilerin sorunları sanki elektrik, su, kum, çakıl, demir, çimento, personel gibi basite indirgenerek Alevilerin binlerce yıllık genel sorunları, talepleri görmezden gelinmiştir.
Ülke genelinde 58 ildeki 1585 cemevi ziyaret edilerek hazırlanan raporun ardından cemevlerine ‘kültür merkezi’ statüsü verileceği ve bazı giderlerin devlet tarafından karşılanacağı açıklanmıştı. Acı olansa bu açıklamanın Şahkulu Dergahında yapılması olmuştur. Şahkulu Dergahında temel atma ve toplu açılış töreninde yapılan açıklama Aleviler açısından kabul edilebilir bir açıklama değildir.
“İÇİMİZDEKİ KINALI KEKLİKLER ARACILIĞIYLA YAPACAKLAR”
‘Kültür ve Turizm Bakanlığımız kendi bünyesinde kuracağımız Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı ile muhtarlara, derneklere, federasyonlara bağlı Cemevlerinin tamamının yönetimini yürütecektir.’ Bunun anlamı ne mi? Kısacası yeni bir kayyum kültürü yaratılmaya çalışılıyor. Bunu da bizim gibi görünen, bizden olmayan, içimizdeki kınalı keklikler aracılığıyla yapmaya çalışacaklardır.
Alevilerin binlerce yıllık manevi değerler içeren sorunları göz ardı edilerek, sorunu elektrik, su, demir ve çimentoya indirgeyerek yeni sorunlar yaratılma edasından başka bir şey değildir.
“BİZİM NEREDE NASIL İBADET EDECEĞİMİZİ TARİF ETMEK KİMSENİN HAKKI VE HADDİ OLMAMALI”
Binlerce yıldır bu saydıklarınızın hiç biri Yol’u yürüyen talibe ayak bağı olmamıştı, olmaz da. Biz biliriz ki Osmanlı’da oyun bitmez. Bırakın bu ayak oyunlarını biz sizin gibi inanmamamıza rağmen her inanca özünde insan olduğu için saygı duyarız. Başkasının inancını tarif etmek, nasıl ve nerede inanacağını söylemek bizim hakkımız da haddimiz de değil. Öyleyse bizim nasıl ve nerede ibadet edeceğimizi tarif etmek de kimsenin ama hiç kimsenin hakkı ve de haddi olmamalıdır.
Ne diyordu Pir, “Akıl fukara olunca fikir de ukala olur.” Ama en güzelini de Kul Nesimi, asırlar önce söylemiş;
Sorma be birader mezhebimizi!
Biz mezhep bilmeyiz yolumuz vardır!
Çağırma meclis-i riyaya bizi,
Biz şerbet bilmeyiz dolumuz vardır.
Biz müftü bilmeyiz, fetva bilmeyiz
Kıl ü kal bilmeyiz, ifta bilmeyiz
Hakikat bağında hata bilmeyiz,
Şah-ı Merdan gibi pirimiz vardır.
Bizlerden bekleme zühd ü ibadet,
Tutmuşuz evvelden rah-ı selamet,
Ne bilsin ham ervah likasın hakkın evi,
Hakk’ı bilmeyene Hak olmaz yakın.
Bizim Hak katında elimiz vardır.”
(HABER MERKEZİ)
Yoruma kapalı.