PİRHA – Dünya Engelliler Günü’nde, yaşadıkları sorunları, sıkıntıları, karşılaştıkları zorlukları PİRHA’ya anlatan engelli yurttaşlar, “Biz engellileri evde oturmaya, kendi denetimlerinde tutmaya çalışırlarken, ölümü gösterip hastalığa mahkum etmek istiyorlar” şeklinde konuştular.
Türkiye ve dünyada yaşayan engelli yurttaşlar yaşadıkları alanlarda birçok engel, sorun ve sıkıntı ile karşılaşıyorlar. Her alanda karşılaştıkları sorunlar, sıkıntılar ve duyarsızlıklar onlar için daha büyük engel yaratıyor.
Türkiye Sakatlar Derneği Ankara Şube Başkanı Mithat Tokur, TTB Ankara Yönetim Kurulu Üyesi Bulut Ergin Sarıışık ve Ortepedik engelli yurttaş Seldağ Pektaş yaşadıkları sorunları ve karşılaştıkları zorluklara ilişkin Pir Haber Ajansı’na konuştu.
“VİCDAN ENGELİNİN ÇARESİ YOK”
“Engelli evinde otursun ya da tamamen bizim denetimimizde olsun, yani biz bunlara ölümü gösterelim, hastalığa razı edelim. İstiyorlar ki birilerinin kapsında dilenci olalım. Şu an bunu ret eden hak temelli çalışan derneklere de hiçbir şekilde kimse yardımcı olmuyor. Buna sosyal demokrat belediyeler de dâhil” diye konuşan Tokur, şöyle devam etti:
“Engeliler sabah kalkıp gece yatana kadar sürekli sorun yaşıyor. Gece uykusunda bile sorun yaşayan insanlar. O kadar çeşitli ki görme engellinin, duyma engellinin, işitme engellinin sorunu farklı. Bu kadar sorun varken sorunlar çözümsüz değil. Yeter ki onları çözüm sürecine dâhil edelim, onların görüşlerini alalım, sorunları yerinde tespit edelim, çözülmeyecek hiçbir şey yok. Çünkü çağımız iletişim çağı, teknoloji çağı, her şeyin çaresi var, ama vicdan engelinin çaresi yok.”
TTB Ankara Yönetim Kurulu üyesi olan görme engelli Bulut Ergin Sarıışık ise şunları kaydetti:
“Engellilerin özellikle şehir yaşamında karşılaştığı sorunlar çok fazladır. Bunlar en temelde hareketle ilgili problemlerdir. Özellikle tekerlekli sandalyede dolaşması gereken arkadaş, diğer bedensel engelli arkadaşların, görme engelli arkadaşların pek çok engelleri var. Mesela görme engelliler için kılavuz iz yapıldı. Bunlar kauçuklu malzeme. Uygunsuz bir malzeme en ufak bir yağmurda kayar, düşer. Hani ekstradan sorun çözmek yerine ekstra bir sorun oldu açıkçası.”
“DUYARLILIK KAZANDIRILMASI LAZIM”
“Bazı şeyleri yapmış olmak için, mevzuatı yerine getirmiş olmak için yapıyoruz. Ben toplum olarak siyasetinden sokaktaki insanına, dürüst ve ilkeli davrandığını düşünmüyorum” diyen Sarıışık, yaşadıklarını şöyle aktarıyor:
“Esnaf bu çizgiyi takip etmek zorunda olduğumu biliyor, buraya tezgah koymuş, tezgahına çarpacağım zaman beni tutup çizgiden alıp tekrar çizgiye koyuyor. Yani benim oradan yürüdüğümü biliyor isen niye tezgahını oraya koyuyorsun? Belediye bu esnafa ceza kesmiyor, marketlerin belli başlı mağazaların önünde düz gitmesi gereken yol kavis çiziyor. Bu mümkünken, ve herhangi bir engel yokken. Onun dışında erişilebilirlikle ilgili bina uyumları, yol uyumları, önce 2012’ye kadar tamamlanacak dendi, sonra 2017’ye kadar uzatıldı. 2017 de geçti herhangi bir eylem planı, her hangi bir çalışma, bunu topluma duyuracak herhangi bir çalışma olmadı.
Mesela ben beyaz bastonla şuradan karşıya geçmek istesem araçların durması gerekir. Normal de ama bu yasa ile vatandaşımıza ne devlet olarak, ne sivil toplum örgütü olarak anlatamadık. Yani devlet bunu anlatamadı, bizim de anlatacak gerekli imkanı, gerekli maddi olanağımız yok. Yani bugün bunlara devletin kamu spotlarında, bilmem belli sivil toplumla duyarlılık kazandırması lazım. Ama böyle şeyler yok. Onun dışında devletin kurduğu erişilebilirlik komisyonları işler halde değil. Yani burada sivil toplum kuruluşları temsilcileri belli, Mimarlar Odası’nın, Mühendisler Odası’nın temsilcilerinden oluşan bir komisyon var.”
“Komisyonun cezalar kesmesi, yaptırımlarda bulunması gerekiyor. Ama şu ana kadar kestiği cezalar uygulanmıyor” diyen Sarıışık, şöyle devam etti:
“Herhangi bir şekilde ceza da kesmiyor, işlerliği yok. Böyle pek çok sorun var bunların hepsi de bizim işi yapmaktan ziyade makyaj kısmına yöneldiğimiz için bütün tolum olarak bunun herhangi bir kuruma kesime herhangi bir oluşuma yönelik söylemiyorum. Bu bir toptan sorunumuz. Yani siyasette bunun içinde, kısmen STK’lar da bunun içinde, sokaktaki esnafa kadar bunun içinde. Biz işin makyaj boyutundayız. Topyekûn buna bir bilinçlenip topyekün çözüm arayışında değiliz. En büyük eksikliğimiz bu. Yoksa bir sürü eksiklik sayarım. Asansöründen tutunda bu yolların uygun malzemeden yapılmış olmamasına kadar pek çok şey sayabiliriz.”
“KARŞILAŞTIĞIM EN BÜYÜK SIKINTI ULAŞIM SIKINTISI”
Seldağ Pektaş da, “Ortopedik engelliyim. 1.5 yaşında polyo (Özellikle omurilikteki kasların kasılmasını başlatarak vücudun kaslarını felç edebilen ve sinir hücrelerine zarar veren bulaşıcı enfeksiyon) geçirmiş bir hastayım. Sürekli ve aynı zamanda engelli bir anneyim. Günlük yaşam olarak hemen, hemen her gün dışarı çıkmak zorundayım. Çocuğum okula gidiyor, bir çok sıkıntı ile karşılaşıyorum. En büyük karşılaştığım sıkıntı ulaşım sıkıntısı. Otobüslerdeki asansör sisteminin çalışmaması şoförlerin duyarsızlığı ile karşılaşıyorum ve sokakta rampaları kullanamamak. Çünkü rampa önlerinin mutlaka araçların park etme olayları ile karşı karşıya gelmekteyim. Bunların dışında gittiğim AVM’lerde ya da mağazalarda alış, veriş sıkıntısı biziler için kabinlerin yapılmayışı ya da sinemaya gitmek istiyoruz. Bizim için uygun alanların temin edilmeyişi bunun gibi birçok sıkıntı ile karşı karşıya gelmekteyim” dedi.
Cebrail ARSLAN/ANKARA
Yoruma kapalı.