PİRHA-16 Mart Beyazıt ile Halepçe katliamlarının yıldönümünde hayatını kaybedenler İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi önünde düzenlenen program ile anıldı. Üniversite öğrenci örgütlerinin ortak yaptığı açıklamada, “Dokuz gün öncesinden ihbar edilmiş katliamdan haberdar olan devlet, katilleri korudu, akladı” denildi.
16 Mart 1978 günü İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi önünde gerçekleştirilen bombalı saldırıda katledilen 7 üniversite öğrencisi ile 16 Mart 1988 günü Irak’ta yaşanan Halepçe katliamında hayatını kaybedenler İstanbul Üniversitesi önünde düzenlenen program ile anıldı. Üniversite gençlik örgütleri ve 78’liler Girişiminin çağrısıyla Eczacılık Fakültesi önünde gerçekleştirilen basın açıklamasına birçok kişi katıldı.
78’liler Girişimi adına açıklama yapan Hüseyin Soylu, katliamın yaşandığı sürece ilişkin hatırlatmalar yaptı. 16 Mart davasının ise zamanaşımına uğradığını belirten Soylu, yaşananları unutmayacaklarını kaydetti. Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) adına konuşan Avukat Abdürrahim Doğan ise dayanışma çağrısında bulundu.
“KATİLLER KORUNDU, AKLANDI”
Üniversite gençlik örgütlerinin ortak açıklamasında ise şu ifadelere yer verildi:
“Bugün, bundan tam 44 yıl önce devlet, NATO ve CIA destekli faşist çetelerce gerçekleştirilen ve 7 devrimci öğrencinin katledildiği saldırının meydana geldiği İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi önünde, aynı gün gerçekleşen iki katliamı, Beyazıt ve Halepçe katliamlarını anmak üzere bir araya geldik. 16 Mart 1978 yılında devrimci öğrenciler, saldırı tehdidine karşı İstanbul Üniversitesi Merkez Kampüsünden toplu çıkış yaptıkları esnada üzerlerine atılan bomba ve ardından açılan yaylım ateşiyle saldırıya uğradı; 7 öğrenci yaşamını yitirirken onlarcası yaralandı. Dokuz gün öncesinden ihbar edilmiş katliamdan haberdar olan devlet katilleri korudu, akladı.
Katiller, “Kahrolsun Komünistler” diye bağırarak devrimci öğrencileri katlederken, onlar nezdinde onların mücadelesini de ortadan kaldırabilecekleri hülyasına kapılmıştı. Oysa yanıldılar; bugün bizler onların faşizme, emperyalizme ve sömürü düzenine karşı sürdürdükleri mücadelenin mirasını onurla taşıyarak yükseltmek için buradayız. Hatice Özen’i, Cemil Sönmez’i, Baki Ekiz’i, Turan Özen’i, Abdullah Şimşek’i, Hamit Akıl’ı ve Murat Kurt’u yaşamdan koparan katilleri iyi tanıyoruz. Saray Rejimi’nin besleyip kolladığı faşist çeteler bugün de Akdeniz Üniversitesi’nde, Cebeci’de, Beyazıt’ta devrimci öğrencilere yönelik saldırılar gerçekleştirmeye devam ediyor. Beyazıt Katliamı’nın tarihin tozlu raflarına kalktığını düşünen failler, devrimcileri faşist saldırılarla yıldırabileceğini düşünen bu eli kanlı çeteler ve iktidar bilsin ki; helalleşmek için kurulan masaları yıkacağız. Kanı dökülen, geleceği ve hayatı elinden çalınan her bir öğrencinin hesabını sorana kadar mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz.
“HALEPÇE’DE KÜRT HALKI KİMYASAL GAZLARLA KATLEDİLDİ”
Beyazıt Katliamı’ndan tam on yıl sonra, 16 Mart 1988’de Irak Devleti, kendisine itaat etmeyen Kürt halkını Halepçe’de kimyasal ve zehirli gazlarla katletti. Var olmak için durmaksızın savaşlar yaratan bu sömürü düzeni, bugün de Ukrayna’da yaşayan halkların hayatına mal oluyor. Halk için ölüm, yıkım, yoksulluk ve kitlesel göç getiren savaşa karşı Beyazıt katliamında katledilen devrimcilerin, yerkürenin pek çok bölgesini varlığı ve genişleme hedefiyle istikrarsızlaştıran NATO’ya karşı sürdürdükleri antiemperyalist ve savaş karşıtı mücadeleden aldığımız mirasla söylüyoruz: Kapitalizm saldırganlık ve savaş demektir. Savaş ve saldırı örgütü NATO derhal dağıtılmalıdır. Bizler için tutulacak tek taraf adil, eşit ve onurlu bir barıştır.
Bugün unutmamak ve unutturmamak üzere bir araya geldiğimiz Beyazıt ve Halepçe katliamlarının failleri, her ay yüzü aşkın işçiyi iş cinayetlerine kurban edenler; İstanbul Sözleşmesi’nden çekilerek kadınlara ve LGBTİ+’lara yönelik şiddeti meşru ve cezasız kılmaya çalışanlar, Sibel’in ve Hakan’ın geleceğini çalanlar, Enes’i bizden koparan tarikatları kollayanlardır.
“ADİL VE EMEKTEN YANA BİR DÜZEN KURMAKTA İNAT EDİYORUZ”
Öğrencilerin ve halkların sesini baskı, şiddet ve katliamlarla bastırabileceğini sananlara karşı bu topraklarda eşit, adil ve emekten yana bir düzen kurmakta inat ediyoruz. Onların bizi katlettiklerini sandıkları yerden yarınları yaratacak bir iradeyi yeşertiyoruz. Tüm sıra arkadaşlarımıza çağrımızdır: Gelin, bizlere yalnızca geçinme kaygısı ve geleceksizlik vaat edenlerle, kampüslerimizin kapısını bizlere kapatıp başıbozuk, eli kanlı çetelere açanlarla, barınma hakkımızı elimizden alıp bizleri tarikat ve cemaatlerin kucağına itenlerle birlikte mücadele edelim.”
PİRHA / İSTANBUL
Yoruma kapalı.