Alevi Haber Ajansi

‘Yıllardır taviz vermeden Pirlik yapmaya çalışıyorum ama bugün artık takiyye yapmak zorunda kalıyorum’-VİDEO

PİRHA- Derviş Cemal Ocağı pirlerinden Pir Hasan Hayri Şanlı, “Kur’an’ı ezbere okuyorum ama alışamıyorum. Yıllardır taviz vermeden pirlik yapmaya çalışsam da, bugün artık takiyye uygulamak zorunda kalıyorum” dedi. Dedeliğin Muhammet Ali soyundan gelmediğini, soy zincirinin incelenmesi gerektiğini belirten Şanlı, “Ama bunu söylediğim zaman bir tek dayak yemediğim kalıyor” diye ekledi.

Alevi inancı ve toplumu yüzyıllardır iktidarların kıskacı altında kırıma ve asimilasyonla karşı karşıya kaldı.Bu da inancın yürütülmesinde ciddi sıkıtınlar oluşturuyor. Hakim din anlayışına benzetilmek ve yok edilmek istenen Aleviliğin geldiği noktayı Ovacık Ziyaret (Jare) köyünde yaşayan 1944 doğumlu Derviş Cemal Ocağı’ndan Pir Hasan Hayri Şanlı PİRHA‘ya değerlendirdi.

“KUR’AN BİZİM YOLUMUZA HİÇ UYMUYOR”

Kur’an’ın ilk Türkçe mealini 1964’te okuduğunu ve o zamandan beri yıllardır okumaya devam ettiğini belirten Şanlı, kendisinin bu konudaki hikayesini şöyle anlatıyor:

“Ben Kur’an okuduğum vakit babama anlatırken, o diyordu değiştirilmiş. Ya baba değiştirilmişse yenisi ne? 1956’da ilkokulu bitirdim. Bir öğretmen, “Okula yazalım” dedi. Babam kabul etmedi, “Yok Kur’an okuyacak”. 1961’de bana yetki verdi. Ondan sonra 1964’te baktım tecvid (Tecvid: Kur’an’ı belli kurallara göre, doğru bir biçimde okumayı öğreten bilim) bilmiyorum, tecvidi de öğrendim. Ondan sonra Kur’an’ın Türkçe anlamına baktığım vakit, bir baktım ki Yolumuza hiç uymuyor. Bıraktım, yapmadım. Hatta amcam Haydar Dede “Oğlum illa yapacaksın” dedi. “Ya amca yanlış olduğuna inandığım bir şeyi ben nasıl yapayım” dedim.

“KUR’AN’I EZBERE OKUYORUM AMA ALIŞAMIYORUM”

Bundan 6-7 sene önceydi. Kur’an’ı aldım, baştan sonuna kadar bize uygun ne var diye baktım. Zaten yanlış diyorum ama yanlış dediğim vakit, bugün bile bir dayak yemediğim kalıyor. O zaman seçe seçe bizim dualarımıza, bizim  Yolumuza uygun çok az şey seçtim. Onları bugün bazı yerlerde okuyorum. Kitap koymuyorum önüme, ezbere okuyorum ben. Ama alışamıyorum. Örneğin bir cenaze erkanına gidiyoruz ya, Yol’u erkanı, erkana göre yapıyorum. Bakıyorum sonradan birisi gelmiş. Hani cenaze namazı kılmadın sen diyor. Sen nereden biliyorsun diyorum. Ha yani bugün insan mecbur kalıyor. Takiyye uygulamak zorunda kalıyorum.”

“İLK PİRLER MÜSLÜMAN DEĞİL ALEVİYDİ”

Şimdi artık pir, ağzıyla kuş tutsa bile talibin buna itibar etmediğini, hatta Irak’a gidip Şii eğitim görüp dönenlerin olduğunu anlatan Şanlı, “Nefes Dergisi’nin 21. sayısında ilk ‘soy zinciri sorgulanmalı’ yazısını ben yazdım. Hani babadan oğula geçen dedelikten bahsediyorum. Benim, babaannem Kürt kızı, anneannem Kürt kızı, büyük nenem o da Kürt kızı. Pirlik ne zaman başladı? Pirlik mesela diyorlar ki Muhammed Ali’den hayır değil. Pirlik Nasır-ı Hüsrev’in Bedehşan’a gitmesinden sonra başladı. Alamut sonrası her şey dağılınca, Baba Seyit İnan (?)‘ın yani görevlendirdiği kişiler de bitince, Nasır-ı Hüsrev, kendisiyle birlikte gelen arkadaşının soyundan pir atadı oraya. O pirler yönlendiriyorum, ama o pirler Müslüman değildi. Onlar Alevi’ydi” dedi.

“EN BÜYÜK ENGELİM YİNE KENDİ HALKIM”

Dedelik için zaten yıllardır erkan yürütülmediğini söyleyen Şanlı, dedelik yaparken yaşadıklarını, örnekler vererek şöyle ifade ediyor:

“Yıllardır taviz vermeden dedelik yapmaya çalışıyorum ama bir tek dayak yemediğim kalıyor. Mesela Çakmaklı köyünden Pir Seyfi Gülatar Dede’nin cenazesinde, cenaze namazı kılmak istemiyorum diye bir sürü insanın içinde tehdit ettiler, arkadan vurdular. Zeynel Dede’yi çağırıp cenaze namazı kıldırdılar. Halbuki biz yolcumuzu cennete göndermiyoruz ki. Seyfi Dede’nin günahı mı vardı? Cennete gitmenin yolu Sünni İslam’da namaz kılmaktır ama biz Sünni değiliz ki. Ben taviz vermem. Asla. Ama benim önümde en büyük engel yine kendi halkım. Gerektiğinde onlar bana karşı çıkıyor. En çok da akrabalarım.

“BAHÇELİ’YE ZÜLFİKAR VERDİLER, BİZİ DAHA İYİ KESSİN DİYE”

Şimdi Ali Arif Özzeybek Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanı oldu. Bu adam Kılıçdaroğlu’nun danışmanıydı. Ondan ayrıldı. Soylu’nun danışmanı oldu. O zaman başlamıştı köyleri geziyordu. Cemevlerini geziyordu. Hatta o dönemde Ali Kenanoğlu bu konuyu meclise taşıdı. Cevap da alamadı. E şimdi bakıyorsun, en gözde dedeler onun yanında.”

Eyüp HANOĞLU/DERSİM

İLGİLİ HABERLER:
-‘Bugün sürdürülen yola Alevilik diyemem, Sünniliğin bir kolu gibi’
‘Bugün içimize, asimilasyon yapmak için gelenlerin önüne kırmızı halı seriliyor’

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak