Alevi Haber Ajansi

‘Bugün sürdürülen yola Alevilik diyemem, Sünniliğin bir kolu gibi’-VİDEO

PİRHA- Derviş Cemal Ocağı pirlerinden Pir Hasan Hayri Şanlı, “Biz varlık ötesi bir şeye inanmıyoruz. Bizim varlık dediğimiz bilimseldir, görünen varlıklardır. İnsanın gerçek bilgiye ulaşabilmesi için soyut ile somutu birbirinden ayırması lazım” dedi. Allah ile Hakk’ın farklı mana içerdiğini belirten Şanlı, Alevi inancında kurban kesmek olmadığını da ekledi.  

Alevi inancı ve toplumu yüzyıllardır iktidarların kıskacı altında kırıma ve asimilasyonla karşı karşıya kaldı.Bu da inancın yürütülmesinde sıkıtınları beraberinde getiriyor. Hakim din anlayışına benzetilmek ve yok edilmek istenen Aleviliğin geldiği noktayı Ovacık Ziyaret (Jare) köyünde yaşayan 1944 doğumlu Derviş Cemal Ocağı’ndan Pir Hasan Hayri Şanlı PİRHA‘ya değerlendirdi.

“BİZİM YOLUMUZ SEMAVİ DİNLERDEN FARKLIDIR”

Öncelikle yol erkanın ne için yapıldığını anlamak ve çok eski zamanlardan günümüze gelen ilkelerin bilinmesi gerektiğini belirterek söze başlayan Şanlı, “Bizi diğer semavi dinlerden veyahut başka dinlerden ayıran, vahdet-i mevcutta, tasavvuf felsefesinde, doğanın iki özelliği var. Düşünce özelliği, düşünce sistemini kurarken, nitelik özelliği de fiziksel nesneler sistemini kurar. Birincisi Allah düşünce sistemi. İkincisi Hakk. Birincisindeki Allah cismani değil, görünmezdir, hayali diyebiliriz. İkincisinde cismanidir. Cismani dediğimiz, yer kaplayan. O da nedir. Tüm evren. İşte biz bu evrenin tümüne Hakk diyoruz. Bu söylediklerimiz diğer dinlere göre batıldır. Fakat biz kimseye batıl demiyoruz” dedi.

Bu bilgileri öğrenilebilmesi ve yolun sürdürülebilmesi için, Pirlerin belli kurallar koyduğunu, bunun da eğitimle mümkün olduğunu söyleyen Pir Şanlı, “Bu erkan nedir? Yol erkan sürüyoruz ya, görgü gibi. Onu niye yapıyoruz? Onu yapmamızın nedeni yemine vurdurarak yola almak. Yola alındığı vakit o sırrı başkalarına faş etmemek içindir, yani anlatmamak içindir. Çünkü her taraftan düşmanlık var. Her taraftan saldırıyorlar” ifadelerine yer verdi.

“BİZ EVRENİN TÜMÜNE HAK DİYORUZ”

Hakk’ın bütün evreni, doğayı kapsadığını söyleyen Şanlı, evrenle ilgili şunları ifade etti:

“Evrende mesafe ışık hızı ile ölçülüyor. Işığın saniyedeki hızı dünyamız ile ayın mesafesi kadar. Bizim galaksimizin bir ucundan bir ucuna mesafe 90 bin ışık yılı. Evrende bizim galaksimiz gibi bir milyon galaksi var. Hatta bazıları daha fazla diyor. Uçsuz bucaksız, önsüz, sonsuz. Bize en yakın Andromeda takım yıldızlarıyla bizim aramız bir milyon ışık yılı.

Bugün geliştirilmiş elektronik aletlerle insanlık, 20 milyar ışık yılı ötedeki bir gezegeni görüntüleyebiliyor. Ondan geriye gidemiyoruz. Gerisi kaostur. Kaos dediğimiz, Big Bang (Büyük Patlama) öncesi gibi milyar derecelik fırın gibidir. İşte biz Batıniler, bu önsüz, sonsuz, uçsuz, bucaksız evrenin tümüne Hakk, doğa, tabiat, kainat diyoruz.

Biz de yine o doğanın bir parçasıyız. Doğayı bizim eskilerimiz üçe bölmüş; Cematat, Nebatat, Hayvanat. Cematat cansız varlıklardır. Nebahat bitkiler, otlardır. Hayvanat da bizim de içinde bulunduğumuz canlı varlıklardır. Bu canlı varlıkların en görkemlisi insandır. İnsan düşünen beyniyle tüm evreni bilebilir, sırlarını çözebilir. En mükemmel varlıktır.”

 “DİNLER KURULDUĞU GİBİ KALMIYOR, DEĞİŞİME UĞRUYOR”

Pir Hasan Hayri Şanlı, başlayan her şeyin bir sonu olduğunu, bir şey başlamışsa mutlaka sonunun da geleceğini belirterek, “Semavi dinler, kurucu peygamberlerin kurduğu dinlerdir. Dinler kurulduğu gibi kalmıyor, her şey değişime uğruyor. Büyük patlamanın arkasında toz bulutu var. Bizim evrenimiz de bir gün patlayacak. Daha Hazreti Muhammed sağlığında ‘Ümmetimin 73 bölüğünden 72’si cehennemliktir demişti. Demek ki farkındaydı ki kendi kurduğu yol devam etmeyecek. O da biliyordu. Ne olacak? Big-bang öncesine döneceğiz. Kaos bir gün patlayacak. Yeni bir evren, yeni galaksiler doğacak. Sonra insanlar gelecek. İnsanların içinde çeşitli dinler oluşacak. Ve bu dinlerin içerisinde haham, papaz, imam ve bizim gibi dedeler olacak” diye konuştu.

Kendisini “Ben Batıniyim” diyerek tanımlayan Şanlı,yola bağlı olmanın önemine işaret etti.

“CENNETE-CEHENNEME İNANMIYORUZ; BİZİM VARLIK DEDİĞİMİZ BİLİMSELDİR, GÖRÜNENDİR”

Semavi dinlerin düşünce sistemini kurarken Allah’a görünmezlik verildiğinin, soyut olduğunun, cismi olmadığının altını çizen Şanlı, “Cismani olmadığı için toplum ne yapıyor? Görmediği Tanrıya, Allah’a görmeden tapıyor kendisine. Yani cismi yok, olmayan bir şey. Ama Hakk dediğimizde cismi var. Görünüyor. Musa, Tur Dağı’na giderken, Turda ararken, Tanrı’yla konuşurken, Tanrı, ‘siz beni asla göremezsiniz’ demiş. Yani varlık ötesi ama biz varlık ötesi bir şeye inanmıyoruz. Mesela cennet cehennem. Biz ona inanmıyoruz. Bizim varlık dediğimiz bilimseldir, görünen varlıklardır. Melekler de aynı düşünce sisteminin içinde. Yani soyut. İnsanın gerçek bilgiye ulaşabilmesi için soyut ile somutu birbirinden ayırması lazım. Melekelerin yeri yok ama bugün sürülen yollarda bugünkü duruma baktığımız vakit ben buna Alevilik diyemem asla. Bunlar Sünniliğin bir kolu gibi. Bunlar toplumun içinde doğru bilinen yanlışlardır” şeklinde dile getirdi.

“BİZDE CENAZE NAMAZI YOK, KURBAN YOK”

Alevilerde cenaze namazı olmadığını, namaz kılmadıklarını ama bunu söylediği zaman diğer dedelerin kendisine karşı çıktığını anlatan Şanlı, şunları aktardı:

“Çünkü eğitim yok. Gerçek yok. Bilimle gidilmeyen yolun kesinlikle karanlık olduğunu söyleyebiliriz. Bizim inancımızda peygamberin yeri yok. Kurbanın yeri de yok. 2001 yılında kurban kitabım çıkmıştı. Orada aynen şöyle yazmıştım: Cematat, Nebatat ve Hayvanat diye bir ayrım yapıyorduk ya. Mesela hayvanat cüzünde hayvanla insan aynı cüzde. Tabiatın bir varlığı. Semavi dinlere göre bakarsak, eğer Allah’a kurban kesiyorsak kurbanı kesip yiyince el açıyor. Sana kurban kestik. Ben Allah’ın yerinde olsam derim, ben seni de dünyada yaşamaya gönderdim onu da. Sen onu öldürdün. Sen katilsin diyeceğim. Ben olsam öyle derim.Bizim yol erkanımızda, Seyit Seyfi’nin dediği gibi, ‘Kıyamazsan baş u cana. Ağır dur girme meydana. Bu meydanda nice baş, kesilir de soran olmaz.’

“ASIL KURBAN HAYVAN BOĞAZLAMA DEĞİL”

Geçmişte ‘Musahiplik Erkanı’ yapıldığını vurgulayan Şanlı, “Ben de yaptırıyordum. O erkan yapılırken bir tane kurban tığlıyorlardı. Etini pişirip yiyorlardı. Orada asıl kurban hayvan boğazlama değil. Asıl kurban cananı tarafından öz canı sızdırılan talibin kendisi. Kendisine sorulmuşsa, gelme, gelme. Dönme, dönme. Gelenin malı, dönenin başı.” şeklinde konuştu.

(Yarın devam edecek)

Eyüp HANOĞLU/DERSİM

İLGİLİ HABERLER:

Bugün içimize, asimilasyon yapmak için gelenlerin önüne kırmızı halı seriliyor’

‘Pirlik Nasır-ı Hüsrev’in Bedehşan’a gitmesinden sonra başladı’

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak