PİRHA- Çorum Katliamı tanığı Muharrem Özünel o süreçte yaşadıklarını anlatarak, katliamın planlı olduğunu söyledi. Özünel, “Günler öncesinden camilerden anonslar yapıldı. Alevilerin, devrimcilerin evleri yakıldı, yıkıldı. Katliamdan 2 ay önce gözaltına alınmıştım. Beni gözaltına alan polis ‘Çorum’u Maraş’a çevireceğiz’ demişti. Aynı polisin daha sonra katliamda bombalanan bir evin sorumlusu olduğu ortaya çıktı” dedi.
Çorum Katliamı’nın 41. yıl dönümünde katliama tanık olan Muharrem Özünel, o süreçte yaşadıklarını PİRHA’ya anlattı. Özünel’in anlattıkları katliamın devlet eliyle yapıldığını bir kez daha gözler önüne serdi. Özünel, katliam başlamadan 2 ay önce gözaltına alındığını ve kendisini gözaltına alan polisin ‘Çorum’u Maraş’a çevireceğiz’ dediğini belirtti.
“GÜN SAZAK’IN ÖLDÜRÜLMESİYLE BAŞLAMADI, ÖNCESİ DE VAR”
Çorum Katliamı tanığı Muharrem Özünel katliama giden süreci şu şekilde anlattı:
“Gün Sazak’ın ölümü ile başladı bu katliam süreci ama bunun bir öncesi de elbette ki vardı. O dönem Türkiye genelinde de kurşunlama olayları, işyerleri kurşunlanması, faşist saldırılar, kahve taramaları, otobüsler v.s kurşunlanıyordu. Çorum’da da buna paralel olarak devrimcilerin dernekleri, kitabevleri gibi yerler sürekli kurşunlanıyor, saldırılara uğruyor, çatışmalı bir zemin yaratılmaya çalışılıyordu. Ama Çorum’da da şöyle bir durum vardı; Daha önce Maraş Katliamı yaşandığı için bunun bir şekilde Çorum’a da yansıtılabileceğine, benzer olayların tezgahlanabileceğine dair devrimcilerin bir öngörüsü vardı. Buna ilişkin de herkesin kendi kafasında bir şekilde halkı bu tür saldırılara hazırlayan bir örgütlenmesi, çalışması da vardı.”
“AYNI ANDA TÜM CAMİLERDEN AYNI ANONSLARI YAPTILAR, HEPSİ PLANLIYDI”
Çorum Katliamı’nın, 1980 yılında Ankara’da Gün Sazak’ın öldürülmesinin akabinde yaşanmaya başlandığını ifade eden Özünel şunları dile getirdi:
“Çorum’da ülkücü gençler özellikle ana cadde üzerindeki esnafların cam ve çerçevelerini indirerek ortalığı birbirine katmıştı. Ertesi gün de Milönü Mahallesi’nin yakınında bulunan Askerlik Şubesi altındaki caddeden bir araçla ateş edilerek Milönü halkına saldırı oldu. Olaylar Çorum’da bu şekilde başladı. Milönü halkı bu saldırılara hemen tepki koyarak araçların geçebileceği yolların giriş ve çıkış noktalarına barikatlar kurdular. Kendilerini savunmaya çalıştılar.
27- 28 ve 29 Mayıs’ta başlayan saldırılar karşısında insanların barikatlar kurup, kendini savunmaya başlamasıyla amacına ulaşamadı. Sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Ama sokağa çıkma yasakları çok geçerli olmadı. Herkes yine sokaklardaydı. Sokaklardan içeri girmiyordu. Cuma gününe gelindiğinde ise sokağa çıkma yasağı bir anda kaldırıldı. Ve asıl Çorum Katliamı’na damgasını vuran bu cuma günü oldu. 4 Temmuz Cuma günü bütün camilerde ama istisnasız bütün camilerde aynı anda anonslar yapıldı. ‘Alaaddin Cami yanıyor’, ‘Komünistler Alaaddin Cami’sini bombaladı’, ‘Müslümanlar ne duruyorsunuz?’ şeklinde çağrılar yaptılar. Böyle fetva verilince zaten önceden hazırlanmış belli gruplar saldırıya geçti. Bir anda bütün camilerden aynı anda aynı şey söylediğine göre de bunun örgütlü olduğu aşikar bir şey. Kendiliğinden galeyana gelen halk değil yani oradakiler. Önlerine gelen insanları, kim neyi hedef gösteriyorsa, hangi iş yerleri hedef gösteriliyorsa silahlarla, sopalarla, baltalarla saldırıyorlardı. Alaaddin Camiye giden güzergâh Sazak bölgesi dediğimiz bölgedeki Alevilere ait olan bütün iş yerleri, yani önceden belirlenmiş bu iş yerleri yakıldı, yağmalandı. Aynı zamanda bunları duyan devrimci örgütler de savunma amaçlı, katliamı durdurmaya yönelik girişimlerde bulundular.”
“ASKER VE POLİS ARAÇLARDAN HALKIN ÜZERİNE ATEŞ AÇIYORDU”
Özünel cuma günü yaşanan bu saldırılardan sonra diğer günlerde de benzeri şekilde saldırıların devam ettiğini belirterek sözlerine şu şekilde devam etti:
“Benim de içinde bulunduğum bir grup saldırıları durdurmak için Mutlu Evler denilen bölgeye gittiğimiz esnada jandarma tarafından etrafımız çevrildi ve orada gözaltına alındık. Gözaltına alındığımız yerde polis panzerleri sürekli sağa sola ateş ediyordu. Orada yaralananlar oldu. Hatta yanımızda bir tıp öğrencisi genç arkadaşımız vardı. Panzerden sıkılan kurşunlarla orada öldürüldü. Aynı zamanda hem polisler hem de jandarmalar araçlardan halkı tarıyordu. Alaaddin Cami’nin ayak tarafında olan yerden de makineli tüfeklerle bize doğru ateş ediliyordu. Ayrıca Kayseri Komando Birliği çevremizi kuşattığında bizleri bırakmaları için halk direndi. Yüzbaşı ateş ederek orada ki insanların direncini kırdı. Ve bizi ellerimiz havada esir almış gibi oradan alarak Cengiz Topel Caddesi dediğimiz yerde bulunan belediye otobüslerine doldurdular. Bu arada Sigorta Hastanesi’nin o tarafında bulunan Terlemez Evler dediğimiz bölgeden de dumanlar tütüyordu, yani bazı evler ateşe verilmişti. Cuma gününden önce salı ve çarşamba günü de Aşıklar tepesi denen bir yer var. O zaman oralar boş bir tarla şeklindeydi. Onun önünden bir yol geçiyor. O caddenin öbür tarafında sağcıların hâkim olduğu yerlerde bir sürü Alevi yurttaşta vardı. Ve orada ki evler gündüz yakıldılar. Yanarken cadde asker tarafından kesilmişti. Bu taraftaki insanların öbür tarafa geçmesinin mümkünatı yoktu. Herhangi bir çatışma yaşama şansımız da yoktu. Panzerlerin olduğu bölgelerde faşistler evlerin camlarını kırıp perdelerini benzinle tutuşturdular. Panzerler arkasından evlerin, tırların yakılışını seyrettik.
Biz gözaltına alındığımızda zaten birçok insan da gözaltına alınmıştı. Gece boyunca silah sesleri, bomba sesleri hiç kesilmedi. Biz tabi dışarı çıktığımızda bu kadar insanın öldüğünü sonradan fark ettik. Cuma günü bizi gözaltına aldılar pazar akşamı bıraktılar. Cumartesi ve Pazar katliamlar devam etti. Katliamın içinde katliamdan sorumlu tutulanlar ve daha sonra ceza alan polisler vardı. Ve aynı polisler Çorum’da daha öncede görev yapıyorlardı.”
“POLİS KATLİAMDAN 2 AY ÖNCE ‘ÇORUM’U MARAŞ’A ÇEVİRECEĞİZ’ DEDİ”
Özünel, “Ve bir ilginç anımı da söyleyeyim. Ben Sanat Meslek Lisesi’nde matematik öğretmeniydim. Ticaret Lisesi öğrencileri gözaltına alınmıştı. Biz de öğrencilerin bırakılmasını talep ettik. Ben Ticaret Lisesi okul aile birliği üyesiydim. Biz gözaltından bıraktırdık öğrencileri. Bunun intikamı gibi, misilleme gibi ertesi gün beni dersten çıkarıp gözaltına aldılar. Ve karakolda bir yığın dayak yedik. Arkasından polisler araç içerisinde benim evimi aramaya gelirken şunları söyledi; ‘Çorumu Maraş’a çevireceğiz.’ Ve bunu söyleyen Kemal Maraşlı adlı polis aynı zamanda stadın arkasındaki evi bombalamadan da sorumlu olan polis.”
“DEVLETİN BU İŞTE PARMAĞI VAR”
Çorum Katliamı’nda devletin rolü olduğunu vurgulayan Özünel şunları aktardı:
“Biz şunu biliyoruz. Bu katliamlar sadece insanların karşı karşıya geldiği, birbirlerini öldürmeye kast ettikleri olaylar değil. İşin içerisinde başka organizasyonların olduğu belli. 31Mart’ta ben gözaltına alınıyorum ve Mayıs’ta başlayan bir katliam öncesi bana bir polis ‘Çorum’u Maraş‘a çevireceğiz’ diyor. Burada şu ortaya çıkıyor ki bizi yöneten insanların, devletin bu işten haberi var, parmağı var. Burada katliam öncesinde parti başkanlarıyla, belediye başkanıyla röportajlar yaptılar. Araştırmalar yaptılar. İnsanların evleri tespit edildi ve sonra bunlar yaşandı.
Bugünkü devrimcilerin kökleri son derece derinde. Çorum’un o gününün bugüne taşınmış halidir. O günün direnişçileri bugün hala devrimci faaliyetlerini sürdürüyor.”
Rohat EMEKÇİ-İsmail SİVASLI/ ÇORUM
Yoruma kapalı.