Alevi Haber Ajansi

Reklam

Serçeşme Cemevinde kalıyorlar: Yaşadığımız belirsizlik deprem korkusunun önüne geçti-VİDEO

PİRHA- Depremden sonra çok büyük sıkıntılar yaşadıklarını aktaran Anaokulu öğretmeni Nilüfer Güleç ve üniversite öğrencisi Selin Gümüş, “Bir talepte bulunduğumuzda yanımızda erkek varsa başka, tek başımıza isek farklı tepki alıyoruz. Yok sayılıyoruz. Kadınlar olarak hijyen başta olmak üzere ihtiyaçlarımızı karşılayamıyoruz” dedi.

Maraş merkezli yaşanan yıkıcı depremler en çok kadınları etkiledi.

Reklam

Depremzede kadınlar hem kendilerini hem de bakmakla sorumlu oldukları çocukları, yakınlarıyla ilgilenmek ve onları da korumak zorunda kaldı.

Depremden sonra çok büyük sıkıntılar yaşadıklarını aktaran kadınlar, en temel ihtiyaçlarının güvenli barınma alanları ve hijyenlerini sağlayabilecekleri bir ortamın sağlanması olduğunu söylediler.

Yaşanan depremlerin ardından Hatay’dan Ankara’ya Serçeşme Cemevine gelen iki kadın da depremin değil depremden sonra yaşananların büyük bir acı yarattığını belirterek, kadınların bu süreçte yok sayıldığını, bir talepte bulunduklarında dikkate alınmadıklarını ve çok fazla sorunla karşılaştıklarını anlattılar.

“DEPREMDEN SONRA HAVA KOŞULLARI ÇOK KÖTÜYDÜ, 3 GÜN YAĞMUR HİÇ DİNMEDİ”

3 çocuğuyla birlikte ayakta kalmaya çalıştığını ifade eden Anaokulu öğretmeni Nilüfer Güleç yaşadıklarına dair şunları dile getirdi:

“En büyük korkum, en büyük endişem çocuklarımı kaybetmekti. Şükür ki yanımdalar. Bu süreçte onlarla birlikte her şeyin üstesinden gelmeye çalıştık. Çok sıkıntılar yaşadık. 5 gün arabada kaldık. Depremden sonra hava koşulları da çok kötüydü. 3 gün yağmur hiç dinmedi. Sürekli arabada kaldık. Tuvalet ihtiyacımızı bile sağda solda bulduğumuz yerlerde karşılamaya çalıştık. Bu bizim için korkunç bir durumdu. Bir kızım var tuvaletini dışarıya yapmak istemediğini söyleyerek bana tepki gösterdi. ‘Herkes görecek’ diye ağlamaya başladı. Ona bu durumun mecburiyetini anlatmaya çalıştım, imkanlarımızın olmadığını, yaşadığımız durumu anlatmaya çalıştım.

“ÇOCUĞUMU DIŞARIDA TUVALETİNİ YAPMAYA ZORLADIM, BU BENİM İÇİN ÇOK UTANÇ VERİCİYDİ”

Hijyeni sağlayacak hiçbir ortam yoktu. Yapabildiğimiz tek şey arabada uyumak ve dışarıda gelen yardımlardan bir şeyler yiyebilmekti. Evimize zaten giremiyorduk, evimiz hasarlı. Çocuğumu dışarıda tuvaletini yapmaya zorlamak benim için bir utançtı. Bunu asla unutmayacağım, çok zorlandım. Ben onu bu kadar korumaya çalışırken herkesin içinde böyle bir şey yapmaya zorlamak benim için çok utanç verici bir durumdu.

“BÜYÜK BİR BELİRSİZLİK YAŞIYORUZ; BU, DEPREM KORKUSUNUN ÖNÜNE GEÇTİ”

Biz 5. günden sonra Hatay’dan ayrılıp Ankara’ya geldik. Burada Serçeşme Cemevinin ayarladığı yerde kalıyoruz. Başımızı sokacak bir yerimiz var. Bu açıdan şanslıyız. Bundan sonra ne olacak, önümüzde büyük bir belirsizlik var ve bu deprem korkusunun önüne geçmiş durumda. Ben ne yapacağımı bilmiyorum. Benim eşim yurt dışında, ben çocuklarımla buradayım. Hatay’a dönemem artık çünkü çocuklarım çok korktu, onlara bir daha bunu yaşatamam. Orada zaten bir yaşam yok. Ne hijyen açısından ne gıda ne başka bir şey. Burada kendimize bir hayat kurmaya çalışsak nasıl yapacağız onu da bilmiyorum.

“TALEPTE BULUNDUĞUMDA YANIMDA ERKEK VARSA FAKLI, TEK BAŞIMAYSAM FARKLI TEPKİ ALIYORUM”

Kadınlar bu süreçte her şeyde iki kat daha eziyet çekti. Ben bir kadın olarak bir yere gittiğimde, bir talepte bulunduğumda aldığım tepkiler farklı, yanımda bir erkekle gittiğimde aldığımız tepki farklı oluyor. Eşin ya da bir aile büyüğün yanındaysa öncelik sana veriliyor ama tek başıma bir kadın olarak gittiğim zaman dikkate alınmıyorum. Çoğu kapalılar kapanıyor yüzümüze. Çocuklu ve yalnız bir kadınsanız yok sayılıyorsunuz. Depremden sonra 3 gün boyunca hiç kimse gelmedi. Çok yalnız bırakıldık. Biz depremden sonra dışarı çıktık ve günlerimizi sadece marketlerden vesaire karnımızı doyurabilecek bir şeyler yiyerek geçirdik. 3. günden sonra yardımlar gelmeye başladı. Bu şekilde hayatta kalmaya çalıştık ve ben bu süreçte çocuklarımla yalnızdım. Tek başımaydım, çok yıprandım. Şu anda da hiç iyi değilim. Aslında güçlü olmaya çalışıyorum, ayakta durmaya çalışıyorum çünkü ben bir anneyim önceliğim her zaman çocuklarım.”

“KADINLARI BİRKAÇ AİLEYLE BİRLİKTE BİR ÇADIRDA TUTMAK EZİYETTİR”

Deprem bölgesinde en önemli sorunun barınma sorunu olduğunu belirten Nilüfer Güleç, “Çocukları, kadınları birkaç aileyle birlikte bir çadırda tutmak eziyettir. Kadınların daha özel durumları var. O kadın o ihtiyaçlarını nasıl giderecek, o hijyeni nasıl sağlayacak? Çadırlar kuruldu ama fırtına çıkınca hepsi yıkıldı. Yağmur yağınca daha beter oluyor. Her yer çamur oluyor. Bu insanlar nereye sığınacak? Zaten banyo yapamıyorlar. İmkanı olan bir şekilde oradan ayrıldı. İmkanı olmayan mecburen kaldı ve benim için orada kalanlara yanıyor. Arkamı dönüp baktığım zaman orada kalan insanlar için yüreğim parçalanıyor. Ben sosyal medyaya giremiyorum, ben haberleri izleyemiyorum. O kadınların, o annelerin çığlıklarını, evlatları için çırpınışlarını gördüğümde içim parçalanıyor. Benim bir öğrencim hala bulunamadı. Molozların arasına karıştı gitti. Sarıp sarmaladım öğrencim yitip gitti. Bunları düşündükçe ben burada rahat uyuyamıyorum, yemek yiyemiyorum” dedi.

“ÇADIR GÜVENLİ VE HİJYENİK DEĞİL, KONTEYNIRLAR YA DA PREFABRİK EVLER YAPILMALI”

Güleç şöyle devam etti:

“Depremden sonra zaten hiç kimse deliksiz uyku uyuyamıyor. Biz burada bunları yaşarken orada kalan insanlar bizden daha fazlasını yaşıyor. Ben daha sonrasında Hatay’a günübirlik tekrar gittim. Çok acı vericiydi. Depremden korkmuyorum. Bizi yıkan; bu acılar, deprem sonrasında yaşananlar. Asla unutulmayacak. Su bile yok. İnsanın en temel ihtiyacı bu bile sağlanamadı. Oradaki insanlar ne yapsın da sesini duyursun? Yetkililerden hiçbir yardım gelmedi. Bunu biz yaşadık bizzat. Kim ne getirdi kim yardım etti biz gördük. Başta kadınların olmak üzere en temel ihtiyaç barınma, sağlıklı bir barınma alanı tüm depremzedelere yaratılmalı. Kadınlara kendisini ve çocuklarının güvenli bir yerde barındırabilme, hijyenlerini sağlayabilme olanağı yaratılmalı. Çadır kesinlikle güvenli ve hijyenik değil. Konteynırlar ya da prefabrik evler yapılmalı. Daha sonrasında hijyen, gıda, eğitim, sağlık gibi birçok alanda insanlara bu imkanlar sağlanmalı. Kendi hayatını idame ettiremeyen yaşlılar var. Onlara öncelik tanınmalı. Bakımları sağlanmalı. Herkes oradaki insanlarla dayanışmasını sürdürmeye devam etmeli.”

“3 GÜN BOYUNCA ARABALARDA KALDIK, NE BULABİLDİYSEK YİYEREK AYAKTA KALMAYA ÇALIŞTIK”

Üniversite öğrencisi olan Selin Gümüş ise, genç bir kadın olarak en çok gelecek kaygısı taşıdığını söyleyerek şunları kaydetti:

“Depremden sonra 3 gün hiç kimse yoktu, hiçbir yardım gelmedi. Biz ilk 3 gün ne bulabildiysek gıda anlamında yemeye çalıştık. Ayakta kalmaya çalıştık. Gidebileceğimiz hiçbir yer yoktu. Arabalarda kaldık. Biz kalabalık bir aileyiz. 10 aylık çocuğumuz da var 70 yaşında dedemiz de var. Ben gencim kendimi idare edebilirim ama onlar ne yapacak? Birilerinin yardımlarına ihtiyaçları var. Özellikle bebekte çok zorluk yaşadık. Mama, bez gibi hiçbir ihtiyacını tam karşılayamadık. Ben hep güçlü durmaya çalıştım. Kendimi ne kadar üzersem, içime kapanırsam ailemi de olumsuz etkileyeceğimi düşündüm ama ben de insanım robot değilim. Nereye kadar güçlü durabilirim?

“BİR GENÇ OLARAK EĞİTİM BENİM İÇİN ÇOK ÖNEMLİ, KENDİMİ YETERSİZ HİSSEDİYORUM”

Hijyen ortamı hiç yoktu. Bulduğumuz uygun yerlerde ihtiyaçlarımızı karşılıyorduk. Depremin hemen ardından oraya konteynerler, çadırlar gelebilirdi. Mobil tuvaletler, duşluklar yapılabilirdi ama gıda yardımı bile 3. gün geldi. Diğerlerinin gelmesini beklemek saçma olurdu. Ben üniversite öğrencisiyim. Eğitim benim için çok önemli. Başta bunu düşünmüyorduk ama artık hayatımıza bakmak zorundayız. Gelecek konusunda hiçbir fikrim yok. Her şey çok belirsiz. Üniversiteleri online (çevrimiçi) eğitime çevirdiler. Bunu kesinlikle desteklemiyorum. Yatay geçiş yapabilirdik, okullarımıza devam edebilirdik. Covid dönemine de denk geldim şimdi depreme de denk geldim. 2 yıl doğru dürüst eğitim alamadım. Ben okumak istiyorum. Okula gitmek istiyorum. Kendimi çok yetersiz ve bilgisiz hissediyorum. 3. sınıftayım mezun olacağım ama kendimi yetkin hissetmiyorum.”

Melis CİDDİOĞLU/ANKARA

Reklam

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak