PİRHA-Alevi kurumlarının Dersim Katliamı protestolarına ve katledilenlerin anmalarına kurumsal katılımda zayıf kaldıklarını belirten HDP Alevi Masası Eşsözcüsü, Araştırmacı-Yazar Nesimi Aday, “Alevi kurumlarının Sivas, Çorum ve Maraş Katliamları’na gösterdikleri duyarlılığa bakıldığında sanki Dersim’de eksik kalınıyor. Yıllardır burada anmalar yapılıyor ancak Alevi kurumları birleşik hareket ettikleri halde Dersim’e birleşik olarak gelemediler. Umarız bundan sonra Alevi kurumları da bu duyarlılığı gösterirler” dedi.
4 Mayıs Dersim 1937-1938 Tertelesi’nin üzerinden tam 85 yıl geçti. Dersim’in önde gelenlerinden Seyid Rıza, Wusênê Seydi, Aliye Mirzê Sili, Hesen Ağa, Findik Ağa, Resik Uşen ve Hesenê Ivraimê, Ankara’dan özel görevle gönderilen İhsan Sabri Çağlayangil’in denetiminde yapılan mahkeme neticesinde Elazığ Buğday Meydanı’nda idam edildi.
Resmi rakamlara göre 16 bin, resmi olmayan rakamlara göre 72 bin kişi katledilmiş, binlerce insan sürgün edilmiş ve binlerce Dersimli çocuk, özellikle kız çocukları evlatlık verilerek ailelerinden koparılmıştı. Dersim’in kendine özgü yaşam tarzı, siyasi, sosyal ve kültürel kimliği ortadan kaldırılmak istenmişti. Dersimlilerden ve Türkiye toplumundan resmi olarak özür dilenmesi isteniyor.
4 Mayıs 1937 Dersim Katliamı süreci 25 Aralık 1935 tarihli Tunceli vilayetinin hakkındaki raporla başlamış ve son olarak 4 Mayıs 1937 tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla tedip ve tenkil içeren askeri operasyona dönüşmüştü.
HDP Alevi Masası Eşsözcüsü, Araştırmacı-Yazar Nesimi Aday, devletin Dersim’deki asimilasyon politikası, Seyit Rıza’ya yönelik itibarsızlaştırma politikası ve Alevi kurumlarının, Dersim Katliamı’nı lanetlemeye ve öldürülen canların anmalarına katılımındaki eksikliklere dair PİRHA’ya konuştu.
“1938 YILINDAN BUGÜNE KADAR DERSİM’E YÖNELİK BASKI VE ASİMİLASYON POLİTİKASI YÜRÜTÜLÜYOR”
PİRHA: Devletin, Dersim’in inancına, diline ve kültürüne yönelik asimilasyon politikaları sürüyor. Geçmişten bugün asimilasyon politikası nasıl uygulanıyor?
NESİMİ ADAY: Dersimlilerin yaşadığı birçok kentte ve ülkede her yıl 4 Mayıs’ta 1938 Dersim Soykırımı ve 15 Kasım’da da Seyit Rıza ve yol arkadaşlarının idam yıldönümleri olduğu için anmalar yapılır. Dersim’deki 15 Kasım anmasına katıldık. Bütün dünyaya Seyit Rıza ve yol arkadaşlarının ve Dersimlilerin başına gelen cinayete karşı burada cümle kurduk. Bu davanın divana kalmaması için günümüzde de hesabının sorulması için anmalara katıldık.
1938 yılından bugüne kadar Dersim’e yönelik baskı ve asimilasyon politikası yürütülüyor. 1993-1994 yıllarında ikinci Dersim Soykırımı denilen köy boşaltmaları süreci de yaşandı. Günümüzde ise daha çok Dersim’in etnik ve inancı üzerinde asimilasyon politikası yürütülüyor. Asimilasyon politikası Tunceli Cemevi ve Munzur Üniversitesi üzerinden yürütülüyor. Tunceli Cemevi üzerinden Dersim’in Alevi inancı üzerinden asimilasyon politikası sürdürülüyor, Munzur Üniversitesi üzerinden de Dersim’in dili üzerinden bir asimilasyon politikası sürdürülüyor. Devletin bütün bu politikalarının karşısında Dersim’de 15 Kasım’da bir karşı duruş sergiledik.
“KÜRT HALKI İÇERİSİNDE ALEVİLİK-SÜNNİLİK TARTIŞMASI YARATILMAYA ÇALIŞILIYOR”
-Devlet, geçmişten beri Alevilik-Sünnilik tartışması yaratarak düşmanlaştırma politikasını sürdürüyor. Dersim Katliamı üzerinden bakıldığında bu düşmanlaştırma politikası nasıl yürütüldü?
15 Kasım’da idam edilen Seyit Rıza ve yol arkadaşlarının mezar yerleri halen bilinmiyor, halen mahkeme tutanakları açıklanmadı, genelkurmay arşivleri açıklanmadı. Dersim Katliamı’nda Kürt halkı içerisinde Alevilik-Sünnilik tartışması yaratılmaya çalışılıyor. Sünnilerin Dersim’e gelip soykırıma dâhil olduğu söyleniyor ama 1937-1938’de bireysel katılım olmuştur ancak siyasal bir katılım olduğunu söyleyemeyiz.
Dersim’de Şeyh Sait’in Seyit Rıza’nın yemeğini yemediği yalanı konuşuluyor ancak Şeyh Sait’in kardeşi Şeyh Abdürrahim 16 yoldaşıyla birlikte 1937 yılında Dersim’e yardıma gelirken Bismil’de bir buğday tarlasında kurşuna dizilip yakılarak katledilmesi konuşulmuyor. Şeyh Abdürrahim ve 16 yoldaşıyla birlikte Dersim’e yetişmiş olsaydı belki Dersim’in kaderi bugün farklı olacaktı. Dersim’de son zamanlarda bunlar görünmez kılınmak isteniyor.
“DERSİM’DE YAŞANANLAR TEMELDE KÜRT SOYKIRIMIDIR”
-Dersim Katliamı’nın gerçekleştirilmesindeki ana düşüncenin Alevi inancından kaynaklandığını söyleyenler var siz bu görüşü nasıl değerlendiriyorsunuz?
Dersim Katliamı’nın sadece Alevi katliamı olduğu imajı yaratılmaya çalışılıyor ve maalesef bu imaj Dersim’in içinde de yaratılmaya çalışılıyor. Seyit Rıza’yı itibarsızlaştırmaya çalışan bazı yapılar var ve Dersim Katliamı’nın sadece Alevi katliamı olduğunu söylemeye çalışıyorlar bu yanlıştır. Dersim’de yaşananlar temelde Kürt soykırımıdır, elbette katliamda zalimler tarafından inanç motivasyonu da kullanılmıştır, buradan da Dersim’e karşı bir düşmanlık kurgulanmıştır. Ancak Dersim Kürdistan’ın otonom bir bölgesi olmasından kaynaklı farklıydı, Dersim’de bir siyasallaşma vardı ve bugün Dersim’de bir siyasallaşma yokmuş gibi anlatılıyor, bu doğru değildir. Eğer Dersim’de bir siyasallaşma yokmuş gibi anlatılırsa elbette Seyit Rıza ve Alişer bir lider olarak görünmez ancak bu insanlar Dersim’in liderleriydi. Dersim’de Seyit Rıza heykeli devletin Dersim Katliamı olan askeri kışlanın karşısında onur abidesi olarak durmaktadır ve her yıl bu anmayı gerçekleştiriyoruz.
“SİVAS, ÇORUM VE MARAŞ KATLİAMLARI’NA GÖSTERİLEN DUYARLILIK DERSİM KATLİAMI’NDA GÖSTERİLMİYOR”
-Alevi kurumlarının Dersim Katliamı protestolarına katılımını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Alevi dünyası açısından bazı eksiklikler var. Alevi kurumları 1937-1938 Dersim Katliamı anmalarına kurumsal katılımda zayıf kalıyorlar. Sivas, Çorum ve Maraş Katliamları’na gösterdikleri duyarlılığa bakıldığında sanki Dersim’de eksik kalınıyor. Yıllardır burada anmalar yapılıyor ancak Alevi kurumları birleşik hareket ettikleri halde Dersim’e birleşik olarak gelemediler. Umarız bundan sonra Alevi kurumları da bu duyarlılığı gösterirler. Dersim Kürt soykırımı olduğu gibi aynı zamanda Alevi soykırımıdır. Onun için Dersim’e, Seyir Rıza’ya, Alişer’e, Zarife’ye ve buradaki ocaklara sahip çıkmak gerekiyor. 4 Mayıs’ta ve 15 Kasım’da bütün Alevi dünyasının Dersim’de tek vücut olup başta Seyit Rıza olmak üzere Dersim’de yitirilen bütün masum-u pakların tarihine ve mücadelesine sahip çıkmaları Alevi dünyası açısından önemli olacağını düşünüyorum.
PİRHA/DERSİM
Yoruma kapalı.