Alevi Haber Ajansi

‘Nazi Başbakanı Şükrü Saraçoğlu azınlıkların mallarına çöküp onları Aşkale’ye taş kırmaya gönderdi’-VİDEO

PİRHA – Milletvekili Garo Paylan, Varlık Vergisi’nin 80. yılında TBMM Başkanlığı’na kanun teklifi sunarak “1942 yılında çıkarılan Varlık Vergisi Kanunu sonucunda vatandaşlık hakları çiğnenen ve ayrımcılığa uğrayanlardan resmen özür dilemesini ve maddi-manevi zararların tazmin edilmesini” talep etti.

HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında 1942 yılında çıkarılan Varlık Vergisi Kanunu’na değindi. Paylan, “Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en ırkçı kanunu” dediği uygulamaya ilişkin “Nazi uygulamalarının Türkiye tezahürü” yorumunu da yaptı.

OY BİRLİĞİYLE IRKÇI VARLIK VERGİSİ YASASINI KABUL ETTİLER”

Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından, 11 Kasım 1942’de oy birliğiyle kabul edilen Varlık Vergisi Kanunu’nu ırkçı bir karar oluğunu vurgulayan Garo Paylan “O gün Türkiye Cumhuriyeti tarihinin kara bir günüydü. Elbette bir ülke çıkarabilir böyle bir kanun ama bu kanunun hedefinde azınlıklar vardı. Ermeniler, Süryaniler, Rumlar ve Yahudiler vardı ve bu kanunu çıkaran dönemin başbakanı da bunu itiraf etti. Dönemin Başbakanı Şükrü Saraçoğlu, ‘Biz Türk’üz, Türkçüyüz ve daima Türkçü kalacağız. Bu kanun aynı zamanda bir devrim kanunudur. Bize ekonomik bağımsızlığımızı kazandıracak bir fırsat karşısındayız. Bu kanun sayesinde piyasaya egemen olan azınlık tüccar sınıfı ortadan kaldırılarak, Türk piyasasını Türklerin eline vereceğiz” dedi, diyebildi. Açıkça ırkçı bir kanunla karşı karşıyaydı Türkiye Cumhuriyeti ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin bütün milletvekilleri oy birliğiyle o ırkçı Varlık Vergisi Kanunu’nu kabul ettiler” diye konuştu.

“DEDEME AŞKALE’DE KAR KÜRETTİLER, YETMEDİ, TAŞ KIRDILAR”

Garo Paylan, Varlık Vergisi Kanunu’yla birlikte Ermeni, Süryani, Rum ve Yahudi yurttaşların adeta yıkım yaşadıklarına dikkat çekerek şunları söyledi:

“80 yılı öncesi tarihçilerin konusu değildir. Benim dedem bunu yaşadı. Benim akrabalarım bunu yaşadı. Malatya’da dedem zaten atası, dedesi yok edilmiş dedem, zor bela yıllarca çalışarak bir ev edindi, evlendi, çocukları oldu. Bir iş yeri oldu. Çalıştı, zanaatkardı, ayakkabı üretiyordu gece gündüz, evini geçirebilmek için. Dedemin 10 lira varlığı varsa, Varlık Vergisi Kanunu’yla dedeme 50 lira varlık vergisi çıkarıldı. Varlığının beş misli varlık vergisi çıkarıldı. Neydi varlığı zaten? Bir evi, bir dükkanı, bir de ayakkabı üretmek için kullandığı alet edevat. Dedem bu vergiyi ödeyemedi, varlığını satmaya çalıştı. Herkes varlığının onda bir fiyatını bile teklif etmedi. Sonuçta ne oldu? Dedem bu vergiyi ödeyemedi. Ödeyemediği için hacizle karşı karşıya kaldı ve aldılar dedemi Aşkale’ye gönderdiler. Aşkale’de kar kürettiler, yetmedi, taş kırdılar. Geride kalan ailesi, benim babaannem ve babam, amcalarım, halalarım sefalet çektiler.”

“FENERBAHÇELİYİM AMA O STADA GİTSEM, YÜREĞİM SIZLAR”

Ben de Fenerbahçeliyim ama ne zaman o stada gitsem, yüreğim sızlar. Çünkü dönemin Başbakanı Şükrü Saraçoğlu’nun adı şu anda hâlâ Fenerbahçe Stadı’nın adıdır maalesef. Saraçoğlu ne diyor? ‘Vergilerin tespit ve ilanı için 15 gün koyduk. Bunu takiben de 15 gün içinde tahsil şartı koyduk’ diyor. Yani düşünebiliyor musunuz? Bir insanın varlığının misli misli üzerine vergi koyuyorsunuz ve bunu ‘15 gün içinde ödeyeceksiniz’ diyorsunuz. ‘Ödemezseniz, haciz getireceğiz’ diyorsunuz. Yine ödemezseniz ‘Aşkale’ye göndereceğiz, kar küreteceğiz, taş kırdıracağız’ diyorsun.

Varlık Vergisi Kanunu, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en ırkçı kanunudur ve bugüne kadar Türkiye Cumhuriyeti bununla yüzleşmemiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi 80 yıl önce çıkardığı bu ırkçı yasa nedeniyle Ermenilerden, Rumlardan, Süryanilerden, Yahudilerden özür dilememiştir. Zararlarını tazmin etmemiştir. Ben bu amaçla, bir yasa teklifi verdim bugün. Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sundum. Türkiye Büyük Millet Meclisi, 80 yıl önce çıkardığı Varlık Vergisi Kanunu ile ilgili azınlıklardan özür dilesin diyorum yasa teklifinde. Aynı zamanda zararlarını tazmin etsin diyorum.

Geçmişi geri getiremeyiz ama geçmişle yüzleşirsek geçmişin yaralarını iyileştirebiliriz. Ama geçmişle yüzleşmezsek, aynı suçlar maalesef tekrarlar ki, maalesef azınlık toplumlara karşı bu Varlık Vergisi Kanunu’nda sonra 6-7 Eylül 1955 Pogromu gibi daha pek çok ayrımcı uygulama maalesef uygulanmıştır.”

“NAZİ POLİTİKALARININ TÜRKİYE’DEKİ TEZAHÜRÜYDÜ”

“Şükrü Saraçoğlu ne diyor?: ‘Bu memleket tarafından gösterilen misafirperverlikten yararlanarak zengin olan azınlıklar bu meseleden kaçamazlar’ diyor. ‘Bu kanun, azınlıklara karşı, bu meseleden kaçmaya çalışan azınlıklara karşı bütün şiddetiyle uygulanacaktır’ diyor. Değerli arkadaşlar Türkiye’nin o zamanki nüfusu içinde azınlıklar yüzde 1 bile değildi. Ama Varlık Vergisi Kanunu’yla toplanan vergilerin yüzde 90’ını azınlıklar ödediler. Siz burada bir ayrımcılık görmüyor musunuz? Bırakın ayrımcılığı, ırkçılık görmüyor musunuz? Bu ırkçılığı tüm milletvekilleri görmeli, o günlerde görmediler. Bu, Almanya’daki Yahudilere karşı uygulanan Nazi politikalarının Türkiye’deki tezahürüydü. Nasıl ki Almanya’da Naziler Yahudileri öldürüp mallarına, mülklerine çöküyordu iseler o yıllarda, Türkiye’nin Nazi Başbakanı Şükrü Saraçoğlu da buradaki Ermenilerin, Rumların, Yahudilerin, Süryanilerin mallarına çöküp onları Aşkale’ye taş kırmaya gönderdi.

Türkiye Cumhuriyeti de bu Nazi uygulamalarıyla mutlaka yüzleşmelidir, yüzleşebilmelidir. Bu amaçlarla ben Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Varlık Vergisi Kanunu’nun yarattığı yıkımlarla yüzleşmesini öneriyorum. Yüzleşelim ki, iyileşelim. Yalnızca yüzleşme de yetmez. Türkiye Büyük Millet Meclisi çıkardığı Varlık Vergisi Kanunu nedeniyle Ermenilerden, Rumlardan, Süryanilerden ve Yahudilerden özür dilemelidir. Azınlıklara karşı nefret söylemleri, küfürleri var o günlerde. Azınlıklar Aşkale’ye gönderiliyor o günlerde. Aynı Nazilerin Yahudileri trenlere doldurduğu gibi, bu ülkenin Ermenileri, Rumları trenlere doldurulup Erzurum Aşkale’ye götürüldüler.

Maalesef bu ülkenin Başbakanı Nazi Şükrü Saraçoğlu tarafından işte azınlıklara karşı bunlar uygulandı. İşte tüm bunları görmeli ve yüzleşmeliyiz. Üzerinden 80 yıl geçti ama adalet için geç değil. Ben Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni bu ayıptan kurtulması için sorumluluğa davet ediyorum ve 80 yıl önce çıkarılan bu yasanın tazmin edilmesini ve bu yasanın sonuçlarıyla mağdur olanlardan özür dilenmesini talep ediyorum.”

PİRHA/ANKARA

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak