HDP Hakkari Milletvekili ve DTK Eş Başkanı Leyla Güven’in başlattığı süresiz-dönüşümsüz açlık grevi 56’ıncı gününde. Güven’in baş ağrıları, yürümekte ve konuşmakta zorluk, halsizlik, tansiyon ve ciddi mide krampları yaşadığı ifade ediliyor.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili ve Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı Leyla Güven’in başlattığı süresiz-dönüşümsüz açlık grevi 56’ıncı gününde. Tutuklu bulunduğu Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi’nde açlık grevini sürdüren Güven’in sağlık durumu kötüye gidiyor.
Artı Gerçek’ten Remzi Budancır’ın haberine göre; Güven’in baş ağrıları, yürümekte ve konuşmakta zorluk, halsizlik, tansiyon ve ciddi mide krampları yaşadığı ifade ediliyor.
Açlık grevini sürdüren Leyla Güven’i önceki gün cezaevinde ziyaret eden avukatı Cemile Turhallı Balsak, müvekkilinin durumunun daha da kritik bir evreye girdiği söyledi.
Bu konu ile ilgili Diyarbakır Tabip Odası’nın da açıklama yaptığını hatırlatan Balsak, “Özellikle tansiyon durumu müvekkilim açısından bu aşamada daha çok zorlayıcı. Tansiyonun düşük olduğu anlarda görüşe çıkamıyor” dedi.
“MÜVEKİLİMİZİN YAŞAMSAL BÜTÜNLÜĞÜ ZARAR GÖRMEMELİ”
Leyla Güven’in milletvekili olduğunu, kendisini seçen halk adına parlamentoda dile getirmesi gereken düşüncelerinden dolayı tutuklu olduğunu belirten Balsak, “Kendisinin özgürlüğüne ilişkin bir talebi bugüne kadar olmadı. Talebi tecridin mutlaka kaldırılmasıdır. Kendisi için kendi özgürlüğünden daha hayati öneme sahip olan budur. Meclis’te de olsa bunu savunmaktan vazgeçmeyecekti. Türkiye tarihinde insanların barış olabileceğine inandığı dönem 2013-2015 yıllarıydı. Demek ki barış şansının tecrit ile değil tecridin olmadığı dönemler olduğunu sürecin kendisi bize gösterdi” ifadelerini kullandı.
Güven’in durumunun her geçen gün daha da kötüleşeceği uyarısında bulunan Balsak şu çağrıyı yaptı:
“Bizim buradaki sorumluluğumuz müvekkilin yaşamsal bütünlüğü çok zarar görmeden kendisinin talebinin gerçekleşmesidir. Nitekim bu talep devleti bir suç işlemeye değil, aksine İnfaz Kanunu ve uluslararası sözleşmelere aykırı olan bu kanuna aykırı durumun ortadan kaldırılmasıdır.”
ADALET BAKANLIĞI’NDAN CEVAP BEKLENİYOR
Sadece Güven değil, başka cezaevlerinde de eylemler sürüyor. Birçok açlık grevi eylemcisinin kritik aşamada olduğu ifade ediliyor. Diyarbakır Tabip Odası tutukluların muayenelerini yapabilmek için cuma günü Diyarbakır Ceza İnfaz Savcısı ile bir görüşme gerçekleştirdi.
TTB Merkez Konseyi Üyesi Halis Yerlikaya, tutukluların bağımsız hekim tarafından muayene edilme hakkının 1992 Malta Bildirgesi’nde verildiğini hatırlattı.
Kendilerinin uluslararası sözleşme kapsamında tutuklular ile görüşmeyi talep ettiklerini belirten Yerlikaya, “Bu talebimiz vardı. Savcılık bu konuda Adalet Bakanlığı’ndan onayın gelmesi gerektiği yönünde bilgi verdi. Talebimiz Adalet Bakanlığı’na iletildi. Cuma günü yaptığımız görüşmede hala bir cevap gelmemişti. Çarşamba günü tekrar bir görüşme yapacağız” dedi.
“AÇLIK GREVİNDE OLANLARIN DURUMLARINI TIBBİ OLARAK DEĞERLENDİRMELİYİZ”
Yerlikaya açlık grevinde olan tutukluların sağlık durumu ile ilgili de bilgi verdi. Birçok cezaevinden bu konuda bilgi geldiğini ifade eden Yerlikaya, “Birçok yerde tutukluların durumlarının kritik aşamada olduğu yönünde bilgiler var. Gerçekten durum kritik de olabilir, tıbbi gereksinimler de olabilir. Bu durumun tıbbi olarak değerlendirilmesi için hekimler olarak kontrol etmemiz gerekiyor. Bir de tutukluların bağımsız hekimler tarafından kontrol edilmesi önemli” diye konuştu.
TBB MERKEZİ DÜZEYDE GİRİŞİMDE BULUNACAK
Hekimler olarak açlık grevinde olan tutukluları muayene etme konusunda ısrarcı olduklarını ifade eden Yerlikaya, “Bizim burada girişimimiz var. Şu anda bir bekleyiş söz konusu. Bakanlıktan gelecek cevabı bekliyoruz. Ama görüşme konusunda ısrarcıyız. Bu konuda merkezi düzeyde de (Türk Tabipler Birliği) girişimlerimiz olacak” dedi.
MALTA BİLDİRGESİ
Dünya Tabipler Birliği’nin 1975 Tokyo Bildirgesi’nde ve 1992 Malta Bildirgesi’nde açlık grevi ve ölüm orucu halinde olan bir kişiye nasıl yaklaşılacağı konusu belirleniyor. Bildirgelerde “Hastanın kendi aldığı karara saygı göstermek hekimin görevidir. Hekim, müdahale etmeden önce hastayı durumdan bilgilendirerek iznini alır, ancak acil durum ortaya çıktığında, hekim hasta için en iyi olanı yapmak zorundadır” ifade ediliyor.
Yoruma kapalı.