Alevi Haber Ajansi

Mahkeme kararına itirazları reddedilirse 21 Ağustos’ta Türkiye’ye iade edilecekler

PİRHA-Türkiye’de demokratik eylemlere katıldıkları gerekçesiyle ceza alan ve Almanya’da siyasi iltica talebinde bulunan Sinem Mut ve Anıl Kaya’nın talepleri ‘siyasi angajmanları yüksek’ denilerek reddedildi. Mut ve Kaya’nın mahkeme kararına yaptıkları itiraz sonuçsuz kalırsa 21 Ağustos’ta sınır dışı edilecekler.

Sinem Mut ve Anıl Kaya, Türkiye’de demokratik eylemlere katıldıkları için 2012 yılında gözaltına alınıp tutuklandılar. Daha sonra serbest bırakılan ve 2019 yılında Almanya’ya giden Mut ve Kaya öğrenciyken katıldıkları eylemlerden dolayı 6 yıl 3 ay hapisle cezalandırıldılar.

Aldıkları ceza nedeniyle Almanya’da siyasi iltica talebinde bulunan Mut ve Kaya’nın talepleri ‘siyasi angajmanları yüksek’ denilerek reddedildi.

Mut ve Kaya’nın mahkeme kararına yaptıkları itiraz sonuçsuz kalırsa 21 Ağustos’ta sınır dışı edilerek Türkiye’ye iade edilecekler.

Sinem Mut, 29 yaşında. Hacettepe Üniversitesi Sağlık Kurumları Yönetimi Bölümü’nden 2013 yılında mezun oldu. Ceza aldığı yıl Ankara Üniversitesi Sağlık Kurumları Yönetimi Bölümü’nde Doktora öğrencisiydi. 2014 yılında Araştırma Görevlisi kadrosuna atandı ve Ankara Üniversitesi’nde çalışmaya başladı. Almanya’ya iltica talebinde bulunduğunda hala bu görevi sürdürüyordu.

Anıl Kaya ise 32 yaşında. Hacettepe Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü’nden 2015 yılında mezun oldu. Almanya’ya gelmeden önce Selçuk Üniversitesi’nde Sanat Tarihi bölümünde yüksek lisans öğrencisiydi ve özel bir şirkette idari işler departmanında çalışıyordu.

“MAHKEME BİZE, ‘TÜRKİYE SİZİ HAKLI GEREKÇELERLE YARGILADI’ DEDİ”

Anıl Kaya tüm bu süreci birlikte yürüttüklerini ve aynı zamanda nişanlı olduklarını belirterek şunları dile getirdi:

“Biz, Türkiyeli iki Kürt/Alevi Mülteciyiz. Ülkemizde asgari demokratik bir ortamda, insanca yaşam olanağımız kalmadığı için Türkiye’yi terk etmek zorunda kaldık ve Almanya’ya gelerek iltica talebinde bulunduk. Ve maalesef gelinen aşamada, anlamlandırmakta zorluk çektiğimiz bir süreç, yargılama ve gerekçelerle iltica talebimiz reddedildi. Bizi Türkiye’ye iade etmek istiyorlar.

Süreç şöyle ilerledi: Almanya’ya geldikten sonra yaptığımız iltica başvurusu, önce Almanya Federal Göç ve Mülteci Dairesi (BAMF) tarafından 15 Mayıs 2020 tarihinde ‘inandırıcı belge sunamadı’ gerekçesiyle ret edildi. Başka eyaletlerde iltica talepleri kabul edilmiş arkadaşlarla aynı belgeleri sunmuş olmamıza rağmen verilen bu karar bizleri şaşırtıp tedirgin de etse, bir yanlışlık olmuştur duygusuna sığınıp, avukatımız aracılığıyla idare mahkemesine kararın iptali ve ilticamızın kabulü talebiyle itirazda bulunduk. Bizler bu yanlışlığın Mahkemeden döneceğini umarken Augsburg 4. İdari Mahkemesi 5 Mayıs 2021 tarihinde başvurumuzu ret etti. Gerek mahkemede sorulan sorular gerekse de gerekçeli kararda gördüklerimiz bize Türkiye’de maruz kaldıklarımızı tekrar yaşattı. Ve şimdi Türkiye’ye iade edilmek isteniyoruz. Augsburg 4. İdari Mahkemesi bize, ‘Türkiye sizi haklı gerekçelerle yargıladı’ dedi.

“İNSANIN ÜLKESİNİ TERK ETMEK ZORUNDA KALMASI HER ŞEYİ SIFIRLAMASI ANLAMINA GELİYORMUŞ”

Almanya’ya geldikten sonra BAMF’ın kararı ile Integrasyon kursuna başladıklarını ve TELC sınavına girerek B1 düzeyinde Almanca sertifikası aldıklarını ifade eden Kaya sözlerine şu şekilde devam etti:

“Bunları anlatmak istedik zira, yasal demokratik haklarımızı kullandığımız için Tayip Erdoğan Türkiye’si bizi terörist ilan edip ülkeyi terk etmek zorunda bıraksa da bir şekilde hayatta kalmaya çalışıyoruz. Yaşadık ve gördük ki; insanın ülkesini terk etmek zorunda kalması biriktirdiği ne varsa hepsinin sıfırlanması anlamına geliyormuş. Ta en baştan tekrar yola çıkman, başlaman gerekiyormuş. Biz de bu ülkeye geldiğimiz günden itibaren tamda bu başlangıç için gayret ediyoruz. Ama şimdi, Bavyera’daki ilgili devlet kurumları bize ‘Türkiye’nin size terörist demesi haklı, verdiği ağır ceza adil, onun için sizi iade edeceğiz’ diyor.

Bizler Türkiye’de, Ankara’da öğrenci olduğumuz dönemde yasal bir derneğe üye olduğumuz gerekçesiyle 12 Kasım 2012 tarihinde gözaltına alındık ve hakkımızda ‘Yasadışı Örgüt Üyeliği’ suçlamasıyla ceza davası açıldı. Çıkarıldığımız mahkemece tutuklandık. Yargılamamız, Türkiye’de olağanüstü adaletsizliklerin yaşandığı bir dönemde gerçekleştirildi. 7 yıl sürdü ve bu 7 yılda 18 duruşma görüldü. Biz tüm bu süre boyunca sadece bir duruşmaya katıldık. Zira dediğimiz gibi Tayip Erdoğan Türkiye’sinin genel adaletsizlikleri bir yana bu dönem ayrıca olağanüstü bir dönemdi. Değişen heyetler, savcılar, görevden almalar, dosyayı hazırlayan yetkililerin tutuklanması gibi nedenlerle süre uzadıkça uzadı. Augsburg 4. İdare Mahkemesi, bir adaletsizlik anlamına da gelen, uzun süren ve kâğıt üzerindeki duruşmalar nedeniyle bu yargılamayı adil buldu. Hakkımızda açılan ve tek bir duruşmasına çıktığımız dava, bizi hiç görmeyen bir heyet tarafından 14 Mart 2019 yılında sonuçlandırıldı. Ve ikimize de 6 yıl 3 ay hapis cezası verildi.”

“1 MAYIS, ROBOSKİ, 2 TEMMUZ SİVAS KATLİAMI, 8 MART EYLEMLERİNE KATILMAK SUÇ SAYILDI”

Mahkemeler tarafından ‘suç’ olarak nitelendirilen eylemlerin aslında demokratik ve anayasal hakların kullanımı olduğunu vurgulayan Kaya şunları kaydetti:

“Türkiye mahkemelerindeki dosyamıza konu olan ve Augsburg 4. İdare Mahkemesi’nin de ‘suç’ olarak kabul ettiği şeyler, bizim demokratik, adil, insanca bir dünya, ülke ve çevrede yaşama inancımızın doğal sonuçlarından başka şeyler değil. ‘Eylem ve etkinliklere katıldınız mı?’ Bu, Augsburg 4. İdari Mahkemesi’nin bize yönelttiği, ama bizim Türkiye mahkemelerinde zaten cevaplamış olduğumuz bir soruydu. Üstelik verdiğimiz o cevaplar hakkımızda verilen 6 yıl 3 aylık hapis cezasının gerekçesini oluşturuyordu. İşte mahkumiyetimize gerekçe yapılan o ‘suçlar’; Yasal bir derneğe üye olmak, 8 Mart, 1 Mayıs, Newroz, 2 Temmuz Sivas Katliamı, Roboski Katliamı gibi tarihi günlerde demokratik haklarımızı kullanarak, üyesi olduğumuz dernek ile birlikte mitinglere katılmak, bugünlerin anlam ve muhtevasıyla ilgili sloganlar atmak, Türkiye cezaevlerinde işkence ile katledilen, ya da yargısız infazlarla yaşam hakkı elinden alınmış insanlar için adalet talep etmek, o insanları unutturmamak ve bunun gibi en sıradan demokratik, yasal hak kullanımlarımız…”

“ALMANYA MAHKEMELERİNDE DEJAVU YAŞADIK”

Bu yargılama ve haklarında verilen ceza nedeniyle Almanya Anayasası’nın ‘Siyasi nedenlerle kovuşturulanlar, sığınma hakkına sahiptir’ maddesi doğrultusunda sığınma talebinde bulunduklarını söyleyen Kaya şunları aktardı:

“BAMF’ın hakkımızda verdiği karara itiraz ederken, Türkiye’de aynı derneğe üye olduğumuz için birlikte yargılandığımız ve benzer cezaları aldığımız 5 arkadaşımız Almanya’dan, 3 arkadaşımız ise İsviçre’den oturum haklarını çoktan almışlardı. Bizimkisi biraz gecikmiş bir karar olacaktı o kadar. Ama maalesef o kadar değilmiş. Duruşma günü sorulan sorular, mahkemenin yaklaşımı, yazılan gerekçeli karar her aşamada bize fazlasıyla Türkiye’de olma hissi yaşattı. ‘…sizin için ne ifade ediyor? …kitabı bulundu mu? …afişini astınız mı?’ Augsburg 4. İdari Mahkemesi duruşmada bize ‘İbrahim Kaypakkaya sizin için ne ifade ediyor?’, ‘Evinizde İbrahim Kaypakkaya’nın kitabı bulundu mu?’, ‘İbrahim Kaypakkaya’nın afişini astınız mı?’ gibi birçok soru sormaya başladığında şaşıp kalmıştık.

Niyet, kitap sorgulayan bu yaklaşım karşısında hissettiğimiz bir diğer duygu ise dejavuydu. Ve gözümüzün önüne avukatlarımızın, Türkiye Cumhuriyeti Kültür Bakanlığı bandrollü İbrahim Kaypakkaya’nın o kitabını bir kitapçıdan satın alıp faturası ile birlikte Türkiye’deki mahkeme heyetlerine teslim ettikleri sahne geldi. Ama tüm bunlara rağmen, başta avukatımız olmak üzere, etrafımızdaki hiç kimsede olumsuz bir karar çıkacağına dair umutsuzluk yoktu. Zira yaşadığımız adaletsizlik açıktı. Bu mümkün değildi. Sonra Hakim’in kararını okuyunca gördük ki kamuoyunda Münih davası olarak bilinen ve bizimle hukuki, fiili hiçbir bağı bulunmayan bir yargılama iltica talebimizin reddine emsal olarak alınmış. Duruşmada bahsi dahi geçmeyen, dosya içeriğinden hakkımızdaki kararla haberdar olduğumuz ve üstelik hala sonuçlanmamış bir yargılamanın sığınma talebimizin reddine gerekçe olarak alınmış olması karşısında maalesef söyleyecek bir şey bulamıyoruz.”

“SİYASİ ANGAJMANLARI YÜKSEK”

Kaya Almanya Mahkemesi’nin adil yargılama yapmadığını belirterek, “Ve Augsburg 4. İdari Mahkemesi’nin ‘Türkiye sizi haklı gerekçelerle yargıladı’, ‘Siz örgüt üyesi olabilirsiniz’ diyerek ‘Türkiye Hapishanelerinde kötü muamele ve işkence olduğu söylenemez’, ‘Türkiye’de idam kararı yok, bu yüzden Türkiye’ye iade edilmemizin insan hakları ve özgürlük hakkı ihlali anlamına gelmeyeceği’ gibi ifadeler kullandığını okuduk. Kararın tamamını okudukça mahkemenin adil olmayan bir karar vermiş olmasının ötesinde özel bir kötülük haliyle karşı karşıya olduğumuz hissine kapıldık. Söylemediğimiz şeyler vardı kararda, başka türlü ifade ettiğimiz birtakım ifadelerimiz çarpıtılmıştı ve birçok yerde Türkiye’de sistematik adaletsizlikler, hukuksuzluklar yokmuşçasına olumlu inançlarına dayanan değerlendirmeler vardı” diye konuştu.

MAHKEME KARARINA İTİRAZ SONUÇSUZ KALIRSA 21 AĞUSTOS’TA TÜRKİYE’YE İADE EDİLECEKLER

Almanya’ya ya siyasi iltica taleplerinin ‘siyasi angajmanları yüksek’ denilerek reddedildiğini belirten Anıl Kaya, “Mahkeme kararına yapacağımız itiraz sonuçsuz kalırsa 21 Ağustos’ta sınır dışı edilerek Türkiye’ye iade edileceğiz. Yaşadığımız hukuksuzluk üzerine de bir kamuoyu oluşturmaya çalışıyoruz. Burada Yeşiller ve Sol Parti var. Onlar destekliyor bizi. Bu mahkeme kararını değiştirme yetkileri yok ama iade edilmememiz yönünde karar aldırabilirler” ifadelerini kullandı.

Melis CİDDİOĞLU/ANKARA

 

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak