PİRHA- Milletvekili Ali Kenanoğlu, hükümetin yaşanan depremlerle ilgili kelime oyunu yaptığını söyleyerek, “Bilim insanları bunu ‘dünyanın en büyük felaketi’ olarak tanımlıyor’. Bilim insanları, ‘dünyanın en büyük depremi’ demiyor, ‘en büyük felaketi’ diyor. Depremleri felakete dönüştüren işte bu beceriksizliktir” eleştirisini yaptı.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu, Meclis Genel Kurulu’nda söz aldı. Depremde “asrın rezaleti”nin yaşandığını söyleyen Kenanoğlu AKP-MHP hükümetinin deprem konusundaki politikalarını eleştirdi.
“DEPREMLERİ FELAKETE DÖNÜŞTÜREN İŞTE BU BECERİKSİZLİKTİR”
Milletvekili Ali Kenanoğlu, “Yaşanılan felaket sizin sayenizde oluşmuştur” diyerek hükümete şu sözlerle eleştiride bulundu:
“6 Şubat tarihinde yaşanan depremin hemen sabahında biz, HDP Genel Merkezi’nde kriz koordinasyonu oluşturduk. Ben de orada görev yapmaya başladım. Bölgeden çok yoğun telefonlar geliyordu. AFAD’ı aradık ve söyledikleri söz şuydu; ‘şu anda helikopter dışında hiçbir ulaşım aracı ile bölgeye gidemiyoruz’. Söyledikleri buydu. O şaşalı yollar, o harcanan paralar, o bilmem kaç şeritli yolların hepsi devre dışı kalmış, hiçbiri işe yaramıyordu. Helikopter gidiyor muydu o da ayrı bir konu. 6 Şubat gecesi Maraş’taydık. Göksun’a gittik ve sabahı Narlı, Pazarcık, Maraş merkezi dolaştık. Beldelere, köylere gidip bir hafta dolaştık. Şimdi biz Pazarcık’a gittiğimizde yani 2. günün sabahı insanlar enkaz altındaydı ve orada herhangi bir arama kurtarma çalışması yoktu. İnsanların kendi yapmış olduğu çalışmalar vardı. İlk gün çadırı bizim gençlik meclisimiz kurdu ve ilk sıcak çorbayı orada biz kaynattık. Şimdi diyorsunuz ya ‘bilim insanları bunu dünyanın en büyük felaketi olarak tanımlıyor’ bak kelime oyunu yapıyorsunuz. Bilim insanları, ‘dünyanın en büyük depremi’ demiyor, ‘en büyük felaketi’ diyor. En büyük depremlerde çünkü böyle felaketler yaşanmıyor. Siz kelime oyunu yapıyorsunuz. Çünkü bu depremleri felakete döndüren dönüştüren işte bu beceriksizliktir ya da yönetim anlayışıdır. Şimdi bu bir tercih meselesi, yani ‘ülkeyi anonim şirketi gibi yöneteceğim’ diyen bir CEO’nun aynı zamanda kurumları da ticarethaneye dönüşür. Kızılay çadır satmış, ilaç satmış, kuru fasulye, pirinç, nohut satmış, tuhaf karşılıyoruz. Ve ‘akıl almaz’ diye hepimiz değerlendiriyoruz. Depremin 3. günü insanlar orada çadır beklerken Kızılay, depolarındaki çadırları satışa çıkartıyor. Siz ülkeyi bir ticarethaneye dönüştürürseniz, yönetim anlayışınız bir ticarethane olarak çalışırsa kurumlarınız da işte bu şekilde davranır. O anlamıyla yaşanılan felaket sizin sayenizde oluşmuştur. En büyük deprem bu değildir, çok daha büyük depremler vardır. Bizler, Deprem Araştırma Komisyonu üyesiydik. Öneriler bir kitapta ortaya çıkarıldı. Peki bu önerilerin hangi birisi yerine getirildi? Komisyonda bizler dedik ki ‘4 ayımızı bu çalışmaya harcayacağımıza bir heyet oluşturup depremin yaşandığı Şili’ye gidelim. bu işi nasıl çözmüşler dinleyelim gelelim ve burada uygulayalım’. Bu kadar basit. Yani deprem orada farklı burada farklı olmuyor ki. Sonuçta çok güzel bir rapor çıktı ama bu rapor uygulanmadıktan sonra bu rapor çöptür, başka hiçbir işe yaramaz.”
PİRHA/ANKARA
Yoruma kapalı.