PİRHA-İstanbul’da İşçi Emekçi Mitingi’nde bir araya gelen yurttaşlar, yaşadıkları sorunların ortadan kaldırılması için taleplerini açıkladı. “Sermaye sınıfına karşı mücadeleye” çağrısı yapan işçi örgütleri, taleplerini de sıraladı.
Hakları için direnen Sinbo, Carrefour, SML Etiket, Bayrampaşa ve Bakırköy belediyeleri, Tur Assist ile Alba Plastik işçilerinin çağrısıyla bir araya gelen 41 siyasi parti, sivil toplum örgütü ve işçi sendikası, Kartal Meydanı’nda “İşçi Emekçi Mitingi” düzenledi.
Yağışlı havaya rağmen bir araya gelen işçiler, “Emeğimiz ve özgürlüğümüz için birlik olalım mücadele edelim”, “Sermaye düzenini tarihin çöplüğüne süpüreceğiz”, “Biz bu oyunu bozarız” pankartları taşıdı.
Miting Düzenleme Kurulu’ndan Tamer Doğan ve Nazlı Şen, hazırlanan ortak metni okudu. Pandemi ve krizin faturasının işçi ve emekçilere kesildiğini ifade eden Şen, “Sermaye sahipleri bu dönemde karlarına kar kattılar” dedi. Pandemi döneminde günde ortalama 500 işçinin Kod 29’la işten atıldığını aktaran Şen, “Kod 29’a karşı verilen mücadeleler sonucunda Kod 29’u kaldırmak zorunda kaldılar. Ancak farklı kodlar vererek Madde 25/2’yle işten atmalar devam ediyor” dedi.
“HERKESE İŞ VE GELİR GÜVENCESİ SAĞLANSIN”
Nazlı Şen, iş cinayetlerinin arttığını ve gençlerin gelecek kaygısı yaşadığına da vurgu yaptı. “İnsanca yaşamaya yetecek ücretin çok altında olan asgari ücret genel ücret haline getiriliyor” diyen Şen, şu açıklamayı yaptı:
“Ücretsiz izin gibi uygulamalarla güvencesiz çalışma, genel çalışma biçimi haline getiriliyor. Türkiyeli işçilere kölece çalışma koşullarını kabul ettirmek için patronların elinde silaha dönüşen mülteci işçiler en ağır sömürü koşullarına maruz kalıyor. Bu sömürü düzenini yaratan sermaye sınıfına karşı mücadeleye.
Madde 25/2 (Kod 29) kaldırılsın. Herkese iş ve gelir güvencesi sağlansın. Taşeron çalışmak yasaklansın. İş yerlerinde taciz, baskı, mobbing son bulsun. KHK’lar iptal edilsin. Sendikal örgütlenmenin önündeki engeller kaldırılsın.”
“BU DÜZENİN ADALETSİZLİĞİNDEN BIKTIK!”
Yapılan ortak basın açıklamasının ardından kağıt toplayıcıları da söz aldı. “Kirin, pasın, pis kokuların, çöplerin arasından ekmeğini onuruyla kazananlar olarak, aranızdayız” diyen kağıt toplayıcıları, şu açıklamayı yaptı:
“Artık yapacak başka bir işi olmayanların yaptığı işi meslek edinenler olarak buradayız. Sağlığımızı, yaşamımızı tehlikeye atarak, yeni bir gelecek hayalini aradığımız çöplere göz koydu sermayedarlar ve onun koruyucusu devletimiz.
İstanbul Valiliği Ağustos ayında Bahçelievler’den başlayarak, Bakırköy, Ümraniye ve Ataşehir’de yüzlerce polis, özel harekat ve zabıtalarla geri dönüşüm depolarımıza baskın düzenledi. Bütün malzemelerimiz, çekçeklerimiz ve mallarımız yağmalanarak götürüldü. Topladığımız malları çok ucuza kendilerine yakın şirketlere peşkeş çektiğinizi de biliyoruz.
Yandaş şirketlerin yüzlerce milyonluk vergi borcunu silenler, günde 100 lirayı zor kazandığımız çekçeklerimize göz dikti. Biz de bu ülkede yaşıyor, üretiyor, dönüştürüyoruz. Ülkenin zenginliklerinden payımıza düşeni istiyoruz.
Zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul yapan bu düzenin adaletsizliğinden bıktık! Her gün çekçeklerimiz alınarak, çalışma hakkı tanınmayarak açlığa, sefalete ve yoksulluğa sürükleniyoruz.
Yüz binlerce insanın ekmek yediği atık toplayıcısı geri dönüşüm emekçilerinin talepleri var:
Başta İstanbul Valiliği, geri dönüşüm emekçilerini çalışamaz hale getiren kararını geri çekmeli,
Tutuklanan arkadaşlarımız serbest bırakılmalı
Çalışma yaşamımız güvenceli hale getirilmeli,
Kent ve doğa yaşamını koruyan ekolojik bir geri dönüşüm çalışma koşullarının yaratılmasını istiyoruz.”
“ERKEKLERLE AYNI İŞİ YAPSAK DA EK GELİR OLARAK GÖRÜLÜYORUZ”
SML Etiket işçileri de mitingde söz alarak şu açıklamayı yaptı:
“Bizler SML Etiket önünde 136 gün keyfi işten atmalara, sendika düşmanlığına, kadın işçilere yönelik baskı, taciz, mobbinge karşı direndik, mücadele ettik.
Biz kadınların emeği, alınteri sömürülüyor. Özellikle pandemi sürecinde bizlerin karşı karşıya kaldığı, kölece çalışma koşulları artış gösterdi. Üzerimizdeki ev işleri, çocuk-yaşlı-hasta bakımı gibi sorumluluklar arttı.
Sermaye iktidarı kadınların çalışmasını lütuf olarak göstermeye çalışıyor. Kadın istihdamını arttırmakla övünebiliyorlar. Bizler erkeklerle aynı işi yapsak da hala ek gelir olarak görülüyoruz. Patronlar, iktidarın kadın düşmanı politikalarından aldıkları güçle bizleri sindirmeye, daha düşük ücretlere mahkum etmeye çalışıyorlar.
Biz kadınlar işyerlerinde, fabrikalarda, sokakta mücadelenin her alanında olmayız. Nasıl ki İstanbul Sözleşmesi’nin iptaline karşı sokaklara çıktıysak çifte sömürüye, işyerlerinde karşı karşıya kaldığımız taciz, baskı, mobbinge karşı da sokaklara çıkmalı, mücadele etmeliyiz. İşyerlerimizde komitelerimizi kurmalı, kadın işçilere yönelik saldırılara karşı taleplerimiz için birlik olmalıyız.
Önümüzde 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü var. 25 Kasım’da kadın cinayetlerine, kadına yönelik şiddete, işyerlerinde karşı karşıya kaldığımız taciz, baskı, mobbinge karşı en güçlü şekilde sokaklarda olacağız.
Bizler kadın işçiler olarak mücadelenin en ön saflarında yer almayız. Şimdiye kadar kazandığımız bütün hakları mücadele ederek kazandık. Bundan sonra da hem kazanılmış haklarımızı korumak hem de yeni haklar kazanmak için örgütlenmek, mücadele etmek biz işçi kadınların tek seçeneği.”
PİRHA/İSTANBUL
Yoruma kapalı.