Alevi Haber Ajansi

Eğitim Sen Başkanı Irmak: Hükümet, yoksul halk çocuklarını biatçı yapmak istiyor-VİDEO

PİRHA – Eğitim Sen Genel Başkanı Kemal Irmak, AKP’nin eğitim politikalarını değerlendirdi. Dinci eğitim yolunda ÇEDES uygulamasının son halka olmayacağını belirten Irmak, “Aslında amaçları o yoksul halk çocuklarını gerçekten dindar yapmak değil. Çünkü bunlar dindar da değil. Asıl amaçlanan, gençleri eleştirel dünyadan uzak tutup, biatçı bir toplum yaratıp, kendilerinin o şatafatlı hayatlarını da örtme çabasıdır” dedi.

Eğitim alanındaki dinci yükseliş hızla sürüyor. Okullardaki zorunlu din dersinin yanı sıra zorunlu seçmeli din dersleri ve ÇEDES projesi, seküler kesimin itirazındaki son evre oldu. Karma eğitimin sık sık gündeme gelmesi ve dinci örgütler ile Milli Eğitim Bakanlığı arasında yapılan protokoller, toplumdaki tedirginliği ve tepkiyi daha da büyütüyor.

“ÜSTTEKİLERE HAN HAMAM, ALTTAKİLERE DİN İMAN”

Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) 12. Dönem Genel Başkanı Kemal Irmak ile AKP’nin eğitim politikalarını konuştuk. Eğitim Sen’deki görevine başlamadan önce Erzincan’da sınıf öğretmenliği yapan Irmak, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in, göreve gelmesinin ardından üst üste “ataklar” yaptığını belirtti. Kemal Irmak, siyasal iktidarın biatçı bir toplum yaratmak istediğini söyleyerek şöyle devam etti:

“ÇEDES uygulaması aslında eğitimi dinselleştirme politikalarının en son halkası gibi görünüyor ama bizim öngörümüz, bu uygulama son halkası da olmayacak. Recep Tayyip Erdoğan, sanıyorum 2 yıl önce ‘iktidar olmak başka bir şey, muktedir olmak başka bir şey. Biz iktidardık ama muktedir olamadık, hedeflerimize ulaşamadık’ demişti. Bunlardan birisi eğitim, diğeri ise kültür alanıydı. Kültür alanında da murat ettikleri şey, tüm sanat alanlarını kapatmak. Çünkü sanata karşı da bir düşmanlıkları var. Her iktidar kendi politikasını eğitim politikaları üzerinden pekiştirir. Eğitim alanında dinselleştirme politikaları hep vardı, fakat bunu adım adım yaptılar. Cumhurbaşkanının o açıklamalarını geniş kesimler, ‘bu başarısız olduklarının itirafıdır’ şeklinde yorumladı. Aslında gerçek öyle değildi; tam başaramadıkları, yapmak istedikleri hedefe tam ulaşamadıklarının bir ifadesiydi bu.

“AKP, İNSANLARIN İNANÇLARINI KENDİ SİYASET VE TİCARİ HAYATLARINA ARAÇ HALİNE GETİRDİ”

Bunlar, daha çok insanların inançlarını kendi siyaset ve ticari hayatlarına araç haline getirdiler. Kapitalist küresel dünyanın gereği doğrultusunda bunu yapıyorlar. Bunu yaparken aslında o yoksul halk çocuklarını gerçekten dindar yapmak değil, onların biraz daha eleştirel dünyadan uzak, daha biatçı bir toplum yaratıp kendilerinin o şatafatlı hayatlarını da biraz örtme çabası bu. Tabiri caizse ‘üsttekilere han hamam, alttakilere din iman’ ile bu işi götürme meselesiydi. Şimdi eksik bıraktıkları yeri son bakan Yusuf Tekin ile beraber tamamlamaya çalışıyorlar. Yusuf Tekin, geldiğinden beri üst üste ataklar yapıyor. Hepimiz tanık olduk, bütçe görüşmelerindeki konuşmalarında tarikat ve cemaatleri ‘sivil toplum kuruluşu’ olarak ifade etti.”

“ÜLKEDE HER ŞEY TEPE TAKLAK”

Kemal Irmak, AKP’nin projelerini tamamlama peşinde olduğunu belirterek “Tabii ki bu durum Türkiye’deki seküler kesimi, Alevileri, farklı inanç kesimlerini rahatsız ediyor. Buna karşı tepki de var ancak sorun, bu tepkileri ortaklaştıramamakta. Hakikaten ülkede her şey tepe taklak ama eğitimle ilgili her gün yapmak istedikleri projeler biraz daha tepe taklak hale getiriyor. Bir iktidar normalde ne yapar? Sorun gördüğü alanlarda tamir yapar. Yani her yeni yıl bir önceki yılın yaşanan problemlerini aşmaya dönüktür ama kendi iktidarlarını perçinlemenin bir yolu da bu geniş yoksul halk kitlelerine din üzerinden, onları iktidarlarının uzayacak bir yolu yöntemi olarak görüyorlar. Ne zaman ki buna karşı ciddi bir mücadele oluşturulur ki bunun özneleri daha çok velilerdir, çünkü onların çocuklarına bir anlamda bu kötülük yapılıyor. Sadece Seküler yaşamdan, Alevi olanların sorunu değil bu aslında” diye konuştu.

“BUNLARIN GERÇEKTEN CUMHURİYETLE SORUNLARI VAR”

Eğitim Sen Genel Başkanı Kemal Irmak, iktidarın eğitim alanına yönelik dinci politikalarına karşı “Ne yapmalı?” sorusuna da yanıt verdi.

“Sorunun karşılığını her şeyi kaybettiğimiz yerde aramalı” diyen Irmak, sözlerini şu cümlelerle sürdürdü:

“Bunlar iktidara gelirken bir takım liberal açılımlar yaptılar ve toplumun geniş kesimlerini aslında kandırdılar. Solun ve sol liberallerin de desteğine aldılar. Türkiye’de geçmişte var olan statükoya karşı daha demokrat, askeri vesayetlere karşı daha özgürlükçü olduğu sanısını uyandırdılar. İnsanlar bir süre buna kandı. 2010 yılından sonra dozlarını arttırdılar. Gezi direnişinin öncesinde toplumda bir umutsuzluk oluşmuştu ama hiç kimse bu yaşam tarzının değiştirilmesine göz yummak istemiyordu. Sonrasında bir tık geri adım atıldı ama tekrar iktidar, projelerini uygulamaya devam etti. Bütün toplum kesimleri olarak oralarda bazı şeyleri kaçırdık. Bunların gerçekten cumhuriyetle sorunları var. Dinlerini yaşamadıklarını ve İslam’a saldırı olarak bunu sağa sola yayıyorlar. O yüzden bu ülkede cumhuriyetçi, seküler, sol, sosyal demokrat, laik yaşam tarzını önemseyen bütün kesimlerin buna karşı ortak bir cephede mücadele geliştirilmesi gerekiyor. Laiklik ile ilgili geçmişte belki hatalar yapıldı, onun üzerinden toplumu bir anlamda kendi düşüncelerine doğru biraz motive ediyorlar. Gerçek anlamda laiklik; her inanç kesiminin, inanç özgürlüğünü yaşayabilmesidir. Ama bugün Türkiye’de var olmak istenen şey bir kesimin inancını, diğer kesimlerin üzerine gölge olarak düşürmek ve onları yok etmek şeklinde. Özellikle de bu inançları yok sayılan, inanç merkezleri kabul görmeyenler gibi birçok halkada insanlar, toplum kesimleri var. Bu kesimlerin itirazlarını yan yana ve çok sesli hale getirmeleri gerekiyor. Başka da bir yol yok.”

LAİK VE ANADİLDE EĞİTİM MÜCADELESİ!

Kemal Irmak, Eğitim Sen olarak yeni dönem mücadele alanlarına da değindi. “Kamu alanlarını çok ciddi anlamda kaybettik. Her şeyi alınıp satılır hale getirdiler” diyen Irmak, şunları söyledi:

“Her şeyi kapitalist küresel dünyanın ekonomik yapılanmasına göre domine ediyorlar. Bu yüzden çocukların eğitim, barınma haklarını erteliyorlar. Çocukların eğitim, barınma haklarını erteleyip bu işleri gene kendilerinin desteklediği farklı kesimlere devrediyorlar. Özellikle cemaat ve tarikatlara ait yurtların varoluşu, orada yoksul halk çocuklarının daha ucuz barınabilme yol ve yönteminin açılmış olması gibi sebeplerden dolayı buralara yöneliyorlar. Eğitim kamusal bir haktır. Yani okul çağındaki her çocuğun okula gitme, barınma, açlık sorunu varsa beslenme gibi ihtiyaçların doğrudan devletin karşılaması gerekiyor. Eğitim, hiçbir pedagojik formasyonu, eğitimle alakası olmayan kesimlere asla devredilemez. O yüzden kamusal bir eğitim mücadelesi bizim bu dönem önemli mücadele başlıklarımızdan birisi. Diğer bir başlık, laikliği yeniden kazanmak… Bu ülkedeki tüm insanların laik, demokratik, seküler, bir arada yaşama projesi doğrultusunda bir mücadele başlığımızın olduğunu ifade edebilirim. Diğer taraftan bu ülkede farklı halklar var. Bunların hepsi belli merkezi, tekçi bir eğitim anlayışına tabi tutuluyor. O yüzden anadilde eğitim hakkı konusunda bir mücadele başlığımız var. Her şeyden önce aslında eğitimde çok ciddi bir nitelik kaybı var. En son Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı sonuçlarında Türkçe’yi mükemmel derecede anlayıp yorumlayabilen öğrenci sayısı %0 olarak gösteriliyor. Bu aslında her şeyi açıklayan bir durum. O yüzden bizim nitelikli, ulaşılabilir, parasız eğitim mücadelesi gene önemli mücadele başlıklarımızdan bir tanesi. Bu başlıkları belli bir takvim dahilinde farklı toplum kesimleri ile sürdürebilirsek bizi bir yere vardıracaktır diye düşünüyoruz.”

Eren GÜVEN/ANKARA

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak