PİRHA-Maraş merkezli 6 Şubat depremlerinde yaşamını yitirenler, 1. Yılında Ankara’da anıldı. Ankara Emek ve Demokrasi Güçleri’nin düzenlediği anmada,“ 6 Şubat depremleri asrın felaketi değildir, asrın katliamıdır. Bugüne kadar yapılan bütün bilimsel uyarılara ve meslek örgütlerinin tüm çağrılarına rağmen hükümet ve devlet yöneticileri deprem tehlikesine karşı gerekli tedbirleri almamış, aksine rantı büyütmüştür“ denildi.
Maraş’ta 6 Şubat 2023’te yaşanan 7,8 ve 7,5 büyüklüğündeki depremler sebebiyle 11 şehir ağır yıkıma uğradı. Resmi rakamlara göre en az 53 bin 537 kişi hayatını kaybetti ve toplam 122 binden fazla kişi ise yaralandı.
Depremin üzerinden 1 yıl geçmesine rağmen bölgede yaşanan sorunlar devam ederken, Ankara’da depremde hayatını kaybedenler anıldı. İnsanlık Anıt’ı önünde bir araya gelenler,” Deprem değil rant öldürür, yıkılmayan kentler yaratacağız” sloganlarını attı.
Ankara Emek ve Demokrasi Güçleri adına basın metnini, Ankara Eğitim Sen 3 Nolu Şube Üyesi Nihat Karyelioğlu okudu.
İnsanlık Anıtı önünden Kızılay binasına yürüyen grup mumlar yakıp, karanfillerini bıraktı.
“ASRIN FELAKETİ DEĞİL, ASRIN KATLİAMIDIR”
Nihat Karyelioğlu; sorumları affetmeyeceklerini, hesabını soracaklarını belirterek, “6 Şubat depremlerinin üzerinden tam bir yıl geçti. Depremlerde kaybettiğimiz canlarımızı saygıyla, sevgiyle anıyoruz. 6 Şubat depremlerinden sonra yaşama tutunanların acılarını hafifletmenin, yeni katliamlar yaşanmasını engellemenin yolu bu yıkıma neden olanların hesap vermesini sağlamak; kentsel yağmayı, ekolojik yıkımı, sömürü düzenini sürdürerek yeni katliamlara davetiye çıkaran rant ve yağma düzenine son vermektir.
Bu nedene bugün burada bir kez daha canlarımızı kaybetmemize, kentlerimizin yok olmasına, bir doğa olayının katliama dönüşmesine neden olanları affetmediğimizi, hesap soracağımızı haykırmak için biraradayız. Rant ve yağma düzenine son vereceğimizin, yıkıntıların arasından kentlerimizi, ülkeyi ve yeni bir yaşamı inşa edeceğimizin sözünü vermek üzere biraradayız. Deprem değil rant ve yağma düzeni öldürdü.
Acımız, öfkemiz çok büyük. Canlarımızı aramızdan alanın doğal bir afet olmadığını, sermayenin gözü dönmüş kar hırsıyla kentlerimizin birer mezarlığa dönüştürüldüğünü, kentin yaşam alanı olarak değil bir rant alanı olarak görülüp yağmalandığını, rant odaklı belediyecilik ve kentleşmeyle, imar aflarıyla, kamusal denetimin olmamasıyla katliamın hazırlandığını biliyoruz. Göz göre göre yaşadık. Bu nedenle 6 Şubat depremleri asrın felaketi değildir, asrın katliamıdır. Bugüne kadar yapılan bütün bilimsel uyarılara ve meslek örgütlerinin tüm çağrılarına rağmen hükümet ve devlet yöneticileri deprem tehlikesine karşı gerekli tedbirleri almamış, aksine rantı büyütmüştür. 6 Şubat depremlerinde sermayenin kar hırsının, rant düzeninin yarattığı ve yaratabileceği yıkımın boyutları kentlerimizin, ilçelerimizin yok olmasıyla, onbinlerce ölüm, yüzbinlerce yaralı ile göz önüne serilmiştir. Sorumlu ise sermaye düzenidir, tek adam diktatörlüğüdür.
“DEPREM DEĞİL YAŞAMI YOK SAYAN SERMAYE DÜZENİ ÖLDÜRDÜ”
Deprem değil yaşamı yok sayan sermaye düzeni öldürdü. Acımız, öfkemiz büyük; çünkü pek çok canımızın kurtulabilecekken ölüme terkedildiğini biliyoruz. Ölüm sessizliğini yırtan haykırışlar bugüne ulaşıyor. Oysa deprem kaçınılmazsa alınacak önlemler de kaçınılmaz olmalıydı. Deprem kaçınılmazsa depremin ilk saatlerinde, ilk günlerinde yapılacak ilk müdahaleler planlanmış olmalıydı. Devlet, bütün olanaklarıyla yaşam kurtarmak üzere seferber olacak şekilde yapılandırılmalıydı. Ama en yetkili kurumlardan AFAD deprem bölgesine ilk iki gün ulaşmadı bile. Kurtarılabilecek pek çok hayat geç kalındığı için kurtarılamadı. Ailelerinden, evlerinden, kentlerinden olanların acil ihtiyaçları günlerce karşılanmadı. Sermaye düzeninde Kızılay da kar kovalayan bir şirkete dönüşmüş, çadır dağıtması gerekirken çadır satmaktaydı.Devlet depremin ilk günlerinden bu yana tüm çıplaklığıyla karşımızda. Sermayenin devletinin insan yaşamını kurtarmak için yapabileceği birşey yok! Kamusal yaşam kurtarma, kamusal sağlık, kamusal barınma yok. Emek yağması, doğa yağması ve kitlesel ölümler var. Bir yıldır sorumlular hesap vermedi, halkın yaraları sarılmadı.
Depremin ardından katliamın siyasi sorumluları ve kamu görevlileri hesap vermedi. 1 yıldır ne çürük binaları yapan müteahhitlerden ne de imar affı çıkaranlardan gerçek bir hesap sorulmadı. Adalet Bakanı binlerce soruşturma açıldığını söylüyor ama nafile. Geçmiş depremlerden bildiğimiz cezasızlık politikası işlemeye devam ediyor. Rant düzeni işbirlikçilerine en fazla göz boyamalık dokunuyor.
Hayatta kalanlar 20 milyon tona yakın enkazın sonucu oluşan molozlar ve asbest içerisinde yaşamaya mahkum edildi. Halk sağlığı hiçe sayıldı.
Sadece 6 Şubat depremleri için 115 milyar lira toplandı ama nerede ve ne için kullanıldı bilmiyoruz.
Kayıp çocuklar tarikat yurtlarında bulundu ama hala kayıp çok fazla yetişkin insan ve çocuğun akıbetini bilmiyoruz. Depremin üzerinden bir yıl geçti ancak deprem bölgelerinde yeni bir yaşam kurulmuş değil. Barınma, beslenme, sağlık, ısınma ve eğitim gibi en temel insanı haklara ulaşım çok sınırlı. Bir yıldır deprem bölgesinin ihtiyaçları karşılanmıyor. 6 Şubat sonrası deprem tedbirleri alınmazken Kentsel yağma rezerv alan gibi yeni yasal düzenlemelerle devam ediyor. 6 Şubat depremlerinden sonra deprem bölgelerinde alınması gereken tedbirler gazla alınması gerekirken alınmamıştır” dedi.
“KATLİAMA YENİLERİ EKLENMEK İSTENMEKTEDİR”
Yapılan açıklamada, İstanbul depreminin yaklaştığı hatırlatılırken, “İstanbul depreme hazırlanması gerekirken rezerv alan yasasıyla yeni yapma alanları açılmak istenmektedir. Türkiye genelinde kent yağmasını yöneten Murat Kurum’un İstanbul Büyükşehir Bekediye Başkanlığına aday gösterilmesi ise yapmanın derinleştirilmesi isteğinin ifadesidir. Göz göre göre yaşanan Katliama yenileri eklenmek istenmektedir. Ama izin vermeyeceğiz
Deprem bölgesinin bütün ihtiyaçları karşılansın, deprem tedbirleri derhal alınsın
Depremin unutulmaması, yeni yıkımların yaşanmaması için 6 Şubat anma günü ilan edilmeli, afetlerle ilgili alınması gereken tedbirler, alınan tedbirler halka açıklanmalıdır.
Depremin 1. Yılında hala barınma hakkına, eğitim, sağlık, ulaşım beslenme hakkına erişemeyen, işsizlik ve yoksulluğa terk edilen halkın bütün talepleri derhal karşılanmalıdır. Deprem suçlarını işleyenlerin tamamı hesap vermelidir” denildi.
“SÖZÜMÜZ OLSUN YENİ BİR YAŞAM KURACAĞIZ”
Türkiye halklarının büyük bir dayanışma gösterdiğinin altını çizen açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
“Yaşamı üreten emekçiler, deprem bölgesinde öncelikle yaşam kurtarmak ardından yaşamda tutmak için seferber oldu. Dayanışma devam ederken sorumluların hesap vermesi için mücadeleyi büyüttü.
Bugün depremin birinci yılında bir kez daha sözümüz olsun yıkıntıların arasından yeni bir yaşam kuracağız. Sözümüz olsun tüm sorunlular hesap verene, bu rant düzeni, yağma düzeni, katliam düzeni yıkılana kadar mücadele edeceğiz.
Kentlerimizi, yaşamlarımızı yapmacılara teslim etmeyeceğiz. Kent halkının, kentin emekçilerinin, kentin emek ve meslek örgütlerinin, halk güçlerinin, bilim ve kültür insanlarının söz sahibi olduğu kent yönetimleri, kentler kuracağız.
Mücadelemizi ve dayanışmamızı büyüteceğiz.”
Hatay’lı depremzede ise, depremi unutmayacaklarını söyleyerek, “Acılarımızın ve evlerimizin üzerine, Hatay’da film plato kurdurmayacağımız gibi ranta da izin vermeyeceğiz. Hakkımızı helal etmiyoruz” dedi.
Açıklamaya katılanlar, Kızılay binası önüne siyah çelenk bırakarak, “çadır satarken utanmadın mı?” diye sordu.
PİRHA/ANKARA
Yoruma kapalı.