Alevi Haber Ajansi

‘Ayrımcı ve kadınları hedef alan Diyanet kapatılmalıdır’-VİDEO

PİRHA- Kadınlar, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın (DİB) yaşamdaki olumsuz etkisini anlattı. Abdal Musa Dayanışma ve Tanıtma Derneği Başkanı Gülçin Akça, Diyanet’in İstanbul Sözleşmesi’ni hedef aldığının altını çizerken, Tiyatrocu- Gazeteci Tülay Yıldırım Ede de, DİB’in yapısına dikkat çekti. İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri ise, DİB’in faaliyetlerinin tartışılması değil, kapatılması gerektiğini söyledi.

Türkiye’de her gün en az 2-3 kadın katlediliyor, sosyal medya ve yaygın medya üzerinden tehdit ediliyor, sokakta, işte, evde tacize, cinsel istismara uğruyor. Bunu yanında devlet kurumları tarafından ötekileştirici dile maruz kalıyor. Bu kurumların başında Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB) geliyor.

DİB yetkilileri; açıklamalarında, sorulan sorulara verdikleri yanıtlarda ve yayınladıkları kitap ve videolarda kadınların yerini tarif eden, nasıl giyinmesi, ne zaman dışarı çıkmasından kaç çocuk doğuracağına kadar kadını ‘İslam dininin gerekleri’ diyerek, araçsallaştıran bir noktada görmeye devam ediyor.

Diyanet İşleri Başkanlığı her geçen yıl artan bütçesi, genişleyen yetkileri, yaptığı açıklamalar ile toplumsal yaşamın her alanında gittikçe daha çok söz sahibi oluyor. Din işlerinden sorumlu, devlete bağlı bir kurum olarak kurulan Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB), kurulduğu 1924 yılından bu yana devlet içindeki varlığı, işlevleri, iktidar politikalarının hayata geçirilmesindeki etkin rolü, her geçen yıl artan bütçesi ve değişen siyasal konumu itibariyle her daim bir tartışma konusu olageldi. Ancak son dönemde, Diyanet İşleri Başkanlığına “özel” bir rol biçildiğini görüyoruz.

DİB’in bu tutumuna dair CAN TV’ye kadınlar değerlendirmelerde bulundu.

“DİB, KADINLARI ÇOCUKLARI KORUMAK YERİNE İSTANBUL SÖZLEŞMESİNİ HEDEF ALDI”

Abdal Musa Dayanışma ve Tanıtma Derneği Başkanı Gülçin Akça, son dönemlerde kadın cinayetlerinin, kadına yönelik şiddetin, çocuklara yönelik cinsel istismarın çoğaldığının altını çizerek, “Bunlara karşı söz söylemesi gereken Diyanet İşleri Başkanı, kadın adına söz söylemek yerine, tecavüze uğrayan çocuklar adına söz söylemek yerine, LGBT +’ları hedef göstererek, kadınları, çocukları korumanın adı olan İstanbul Sözleşmesi’nin LGBT +’ları çoğaltacağını ve bunun aile yapısını bozacağını söyleyerek İstanbul Sözleşmesini sapkınlık olarak nitelendirdi. Aslında İstanbul Sözleşmesi kadını koruyan, mağduru koruyan, failin cezalandırılmasını öngören çok geniş kapsamlı bir sözleşmeydi. Bizim için çok büyük bir kayıp oldu” dedi.

“İKTİDAR NE DİYORSA DİYANET ONU YAPIYOR”

Tiyatrocu- Gazeteci Tülay Yıldırım Ede de, DİB’in yapısına dikkat çekerek, “Din adına kurulmuş bir kurum var neden sadece Müslümanları kapsıyor, onu bir masaya yatırmamız gerekiyor. Hem diyoruz ki bu ülke laiktir, dinle yönetilmez ama sadece Müslümanlara yönelik fetvaların olduğu ve hatta diğer dinlerin çoğu zaman aşağılandığı bir kurumla karşı karşıyayız” diye belirtti.

Alevi inancının Milli Eğitim Bakanlığı ve DİB’in ortaklaşa hazırladığı kitapların ilgili bölümlerinde ‘sapkınlık’ olarak tanımlandığını hatırlatan Tülay Yıldırım Ede, “Gerek iktidarın gerek Diyanetin kendinden olmayanlara karşı nasıl yaklaştığını, nasıl nefret söyleminde bulunduğunu, nasıl ayrıştırdığını hepimiz biliyoruz. Eğer ki bir ülkenin başında ille de dini bir kurum olacaksa hepsini kapsaması gerekiyor. Herkesi kucaklamayan tam tersine set oluşturan bir kurumun devlette hala ne iş var bunu çözebilmiş değilim” diye konuştu.

İktidarın, Diyaneti insanları sömürmek ve onları istediklerini yaptırmak adına kullandığına dikkat çeken Tülay Yıldırım Ede, sözlerine şöyle devam etti:

“Din dediğimiz şey benim nezdimde hem adaletlidir hem devlet adamının söylemiyle hareket etmez. Doğrular neyse ona göre hareket eder ve herkesi kucaklar. Ancak şu an bir bakıyorsunuz Diyanet iktidarın kuklası olmuş durumda. İktidar ne diyorsa onu yapıyor. Bir sorunuz varsa tartışamıyorsunuz, bir derdiniz varsa diyemiyorsunuz, bir ayrışma yaşadıysanız bunun çözümüne giremiyorsunuz. Diyanet her alanda ciddi anlamda devletin kuklası durumda ve haliyle çok çok çok tehlikeli bir konumda.”

İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri ise, DİB’in hem toplumsal hem de aile yaşamına ilişkin birçok konuda söz söylediğini dile getirerek, “Diyanetin yaklaşımının özellikle cinsiyet eşitliği bakımından, kadın hakları bakımından, kadına yönelik şiddet bakımından, bilimsel laik eğitim açısından oldukça sıkıntılı” diye aktardı.

“DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI KAPATILMALIDIR”

Diyanet işleri Başkanlığının kuruluşundan itibaren tartışılması gerektiğini söyleyen Gülseren Yoleri, şunları ifade etti:

“Laik, demokratik bir cumhuriyette devlet ve din işlerinin ayrılması gerektiğini, dolayısıyla dini inançlar üzerinden özellikle bir dini inancı öne çıkartarak devletin resmi din ilan etmesi bunun üzerinden de toplumu şekillendirmeye çalışması kabul edilemez. Uzun yıllardır din özgürlüğü, inanç özgürlüğü, vicdan özgürlüğü diyoruz. Diyanet İşleri Başkanlığının varlığı bile inanç özgürlüğüne yönelik bir saldırı olarak bir tehdit olarak algılanabilir. Çünkü Sünni İslam anlayışının dışında ki diğer inançların göz ardı edilerek yapılandırılmış olduğu bir başkanlık bir çalışmadan söz edebiliyoruz. Bunun da sorumluluğu sadece Diyanet İşleri Başkanlığı’na yüklemek de doğru değil. Çünkü bu bir devlet politikası. AKP hükümeti döneminde bu devlet politikasının özellikle dinin toplumsal yaşama etkisi ile bunun daha çok güçlendirildiği bir süreci yaşıyoruz.

Dolayısıyla böyle bir devlet politikasının iktidar politikasının hedeflendiği, hayata geçirildiği bir yerde tabi ki DİB’in sadece inanç değil, toplumun diğer yaşam alanlarına müdahale eden  açıklamalarına ya da birtakım faaliyetlerine tanık olmamız mümkündü ve bunu yaşıyoruz.

Diyanet’in özellikle kadınlara yönelik meselelerde eşitlikçi değil aslında eşitsizliği büyüten bir yerden meseleye baktığı görüyoruz. Eğitimde de DİB’in ana okulu ya da kreş sonrası eğitime de inançla ilgili birtakım uygulamaların eğitime yedirilmesi veya müfredata yedirilmesi meselesi ile ilgili görüşü de yine dindar bir nesil yetiştirmek isteyen iktidarın politikalarıyla paraleldir. Dolayısıyla DİB’in bütün meselelerden soyut tartışılmaması gerekir.”

Diyanet İşleri Başkanlığının faaliyetlerinin tartışılması değil, kapatılması gerektiğini söyleyen Gülseren Yoleri, “Çünkü inanç özgürlüğünün sağlanabilmesi, laik bir iktidarın ya da laik bir devlet yönetiminin gerçekleşebilmesinin başka bir koşulu yoktur. Bu yüzden Diyanet İşleri Başkanlığının kapatılması gerektiğini savunmak ve bunun için çalışma yapmak gerektiğini düşünüyorum.”

Rohat EMEKÇİ-Diren KESER/PİRHA

 

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak