Alevi Haber Ajansi

‘Alevi ile Sünni’nin arasındaki düşünsel çelişki endişe verici’-VİDEO

PİRHA- Bir önceki dönem CHP Milletvekili Eren Erdem, “Türkiye’de barışın hakim olacağı yeni bir dile ihtiyaç var” dedi. Erdem, parlamentoya şu çağrıda bulundu: Barışı gerçekleştirmek siyasetin sorumluluğundadır. Türkiye’deki temel sorunların çözümü adına parlamento ivedi olarak harekete geçmelidir.

Haberin videosu

Yeni yargı paketi ile birlikte geçen haftalarda tahliye olan CHP Parti Meclisi (PM) üyesi ve eski İstanbul Milletvekili Eren Erdem, Alevilere yönelik baskılara ve gündeme dair açıklamalarda bulundu.

“Suç işlediği için cezaevine girmiş biri değilim. İşlenen suçlarla mücadele ettiğim için cezaevine girmiş biriyim” diyen Eren Erdem, Türkiye’de siyasi faaliyetleri, düşüncelerinden dolayı çok sayıda insanın da bu minvalde içeride olduğunu hatırlattı.

“KENDİ ÖZGÜRLÜĞÜMÜZDEN UTANIR NOKTADAYIZ” 

Bu noktada tahliyesine sevinemediğini söyleyen Erdem sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bizler tahliye olduğumuz zaman doğal olarak sevinemiyoruz. Bu ortam kendi özgürlüğünden utanır hale getiriyor. Maalesef kendi özgürlüğümüzden utanır noktadayız. Gönül dolusu kucaklaşamıyoruz. Çünkü onların ailelerinin buruk bir duygu yaşamaması için bunu yapamıyoruz. Çünkü bu duyguyu da içselleştirmiş durumdayız. Burada bir meselemiz var aslında. Meselemiz şu: Biz demokratik bir hukuk sisteminde bırakın tutuklanmayı yargılanması bile mümkün olmayan insanlarız. Çünkü biz siyasetçiyiz düşüncelerimizi ortaya koyduk. Çoğulculuk adına mücadele ettik. İçerideki arkadaşlarımız da böyledir. Ancak gelgelim ki hesaplarla, ayak oyunlarıyla, yargıya müdahalelerle insanlar kumpas kurularak içeri atıldılar.”

“AYM DEMOKRATİK SÜREÇLERİN ÖNÜNÜ AÇMALI”

Geçtiğimiz günlerde Anayasa Mahkemesi’nin yasal bir derneğe üyeliğin, terör örgütüne üye olmanın delili olamayacağına yönelik aldığı kararı değerlendiren Erdem, “Geçmişte o dernekte bu dernekte üye olduğu için terör örgütü üyesi sayılmış yüzlerce insan var. Bu emsal olumlu bir adım. En büyük temennim Anayasa Mahkemesi’nin asli görevine dönerek bu tür demokratik süreçlerin önünü açabilmesidir. En büyük dileğim de bir an önce içerideki siyasi tutukluların serbest kalmasıdır.” İfadelerini kullandı.

31 Mart seçimlerinin Türkiye’nin normalleşmesi ve demokratikleşmesi açısından bir ivme kazandırıp yeni bir sürecin önünü açtığını düşünen Erdem, kimsenin düşüncesinden dolayı cezaevine girmemesi için bu sürece emek ve mücadele ile katkı sunacağını söyledi.

“YENİDEN BARIŞMA İKLİMİNE İHTİYACIMIZ VAR”

‘Barış’tan bahsetmenin suç sayıldığını hatırlatan Erdem, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Barışın ne kadar değerli bir şey olduğunu ancak geçmişi savaşlarla dolu olan toplumlar bilebilir. Bunu zannediyorum en çok biz bilmeliyiz. Çünkü bir emperyalizmle mücadeleyle kurulmuş bir ülkeyiz. Çok ağır bedeller ödendi. Barışın ne kadar değerli bir şey olduğunu sadece bölgesel değil küresel ölçekte barışı savunmanın bir mücadele hattı olduğunu kavramak gerekir.

Barışı gerçekleştirmek siyasetin sorumluluğundadır. Bugün de siyasetin yapılması gereken yer parlamentodur. Türkiye’deki temel sorunların çözümü adına parlamento ivedi olarak harekete geçmelidir. Kürt sorunu ve bütün demokratik hak ve hukuk sorunlarının çözümü adına parlamento toplumdan aldığı yetki ve iradeyi kullanmalı ve Türkiye’nin demokratik ve barışçıl bir gerçeklikle bütünleşmesinin önünü açmalıdır. Aksi takdirde bu parlamento olmaktan başka sürece evrilecektir. Bizim yeniden kucaklaşma barışma iklimine ihtiyacımız var.”

Geleceği hep birlikte kuracak bir iklimin oluşması gerektiğine dikkat çeken Eren Erdem, bunun da yeni bir dil geliştirerek mümkün olacağının altını çizdi.

“NEFRET, ÖFKE VE ŞİDDETTEN UZAK YENİ BİR DİL”

Erdem sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bugün Kürt ile Türk’ün, Alevi ile Sünni’nin arasında bir takım ontolojik ve düşünsel çelişki ve ayrılıkların oluşmaya başladığını gözlemliyorum. Bu korkutucu endişe verici bir durumdur. Bunu aşabilmenin yolu yeni bir medeni ilişki geliştirmekten geçer. Bu ilişkiyi en aşağıdan başlatacak en yukarıya sirayet ettirecek yeni bir dil geliştirmemiz gerekiyor. Bu dilin nefretten öfkeden şiddetten uzak bir dil olması gerekiyor. Barış dili öncelikle siyasete akabinde Türkiye Cumhuriyetinin bütün siyasal kesimlerine ve toplumsal gerçekliklerine yansımadığı sürece bizim geleceği birlikte kurabileceğimiz bir iklimin oluşması çok zor.

Herkesi kucaklamak zorundayız. Bu ülkede 81 yurttaşımız vardır. Ben geçmişte başörtüsü yasağına karşı çıkmış biriyim. Hayatımın her aşamasında başörtüsü yasağını eleştirmiş biriyim. Bugün de benzeri kısıtlamaları bu ülkenin iktidarındaki sosyolojinin eleştirmesi gerekiyor. Kardeşlik, birlikte yaşam ve barışı işte biz bu şekilde kurabiliriz. Yeni bir dile ihtiyacımız var. Yeni bir siyaset biçimine ihtiyacımız var.”

(HABER MERKEZİ)

 

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak