PİRHA-Alevi kurumları, Alevi Bektaşi ve Cemevi Başkanlığı’nın 28 Ağustos’ta yapacağı ‘İnanç Önderleri ve Cemevi Başkanları İstişare Toplantısı’na tepki göstererek yazılı açıklama yaptı. Yapılan açıklamada, “28 Ağustos’ta Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın davet ettiği toplantıda olmayacağız! Dedelerimiz, babalarımız, analarımız, pirlerimiz başta olmak üzere; derdi yol olan, derdi dava olan bütün canlarımızı ve kurumlarımızı da bu çağrıya uymaya davet ediyoruz” denildi.
Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF), Türkiye Alevi Federasyonu (ADFE), Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu (AABK), Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı (HBVAKV), Alevi Kültür Dernekleri (AKD), Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) ve Avustralya Alevi Bektaşi Federasyonu (AFA) Alevi Bektaşi ve Cemevi Başkanlığı’nın 28 Ağustos’ta yapacağı ‘İnanç Önderleri ve Cemevi Başkanları İstişare Toplantısı’ başlıklı toplantıya katılmayacaklarını belirterek konuya ilişkin yazılı açıklama yaptı.
“HER ZAMAN ZALİMİN KARŞISINDA MAZLUMUN YANINDA OLDUK”
Aleviler olarak, tarih boyunca yüzlerce kez katliamlara uğradığı belirtilen açıklamada, “Yerimizden, yurdumuzdan edildik. Köklerimizden koparılıp, sürgünlere gönderildik. Yakıldık, asıldık, türlü işkencelere maruz kaldık, zindanlara atıldık. Bu zulüm, bu işkence günümüze kadar devam etti ve hala da devam ediyor. Farklı inanç ve kimliklere sahip olan halklara yönelik zulüm, sadece katliam veya sürgünlerle sınırlı kalmadı. Bunlardan daha ağır olanı, ret ve inkara dayalı politikalardır. Asimilasyon uygulamalarıdır. Ret, inkâr, imha ve asimilasyon siyasetinin geldiği yer, tam da bugünkü AKP/MHP ortaklığının halkımızın başına açtığı en büyük dertlerden biri olan tek adam rejimidir. Yani; tekçi, inkârcı, asimilasyoncu, cinsiyetçi, gerici ve ırkçı iktidar yapılanmasıdır. Bu iktidar, uzun zamandır, kendi çıkmazları sonucu, bazı politik manevralar peşindedir.
Ancak, her manevrası yeni çıkmazlar ve yeni sorunlar üretiyor. Çünkü, zihniyet değişmiyor. Çözüm olarak ortaya koyduğu her bir yenilik, yeni bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. AKP’nin 2008 yılında, “Muharrem İftarları” (Ki Alevi inancında iftar yoktur.) ile başlattığı sözde Alevi Açılımı, fiyasko ile sonuçlanmıştır. Büyük laflar ve sözde müjdeler ile, 2009- 2010 yıllarında yaptığı yedi Alevi Çalıştayı sonucunda, ortaya çıkan yedi ciltlik nihai raporunun, Alevilerin hak ve taleplerine hiçbir şekilde karşılık vermediği gerçekliği, önümüzde durmaktadır.
Bu raporlardan çıkan tek cümlelik sonuç ise; “Var olanlarla yetinin” dir. Bu çalıştaylar sonucunda, bir kez daha “Dağ fare doğurmuş” ve hükümete ve temsil ettiği zihniyete olan güvensizliğimiz perçinlenmiştir. Aynı anlayış, aklını ve enerjisini sürekli olarak, biz Alevileri ve Alevi Kurumlarını bölmeye, parçalamaya, Aleviliği ortadan kaldırmayı hedefleyen Asimilasyon politikalarına göre çalıştırmıştır. Kimi Alevi Kurumları ile kurduğu ilişki üzerinden, FETÖ ile bağ kurulmuş ve Aleviler ile ilgili kötü niyetli politikalarını, FETÖ ortaklığı üzerinden devam ettirmişlerdir. Bu ortaklığın da, Alevilere verdiği sözde hediyeleri Cami-Cemevi projeleri ve Alevi İmam Hatip Lisesi olmuştur.
Alevilerin bugüne kadar ortaya koyduğu bütün taleplere kulağını kapatan ve her talebimize karşın, daha katmerli asimilasyon uygulamaları dayatan siyasal iktidar, bu sefer de bütün itirazlarımıza rağmen, bugün tam bir asimilasyon üssüne dönüşen ve paralel bir diyanet yapısına bürünen Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nı kurmuştur. Tüm itirazlarımıza rağmen, inatla atılan bu adımların tamamının, tek nedeni, Aleviliği ortadan kaldırmak veya devletin ve AKP’nin Alevilerini ve sözde Alevi kurumlarını yaratmaktır.
Kurulduğu günden bugüne kadar, Alevi Bektaşiler’in 40 yıllık örgütlü mücadelesi ile yurtiçinden ve yurtdışından milyonlarca Alevinin Hakk lokmaları ile inşa ettiği cemevlerine, maddi yardım ve maaş vaadiyle çökmeye çalışan bu başkanlık, 28 Ağustos 2025 de “İnanç Önderleri ve Cemevi Başkanları İstişare Toplantısı” yapacağını, bu toplantı ile birlik ve beraberliğimizi pekiştireceğimizi, ortak sorunlarımızı değerlendireceğimizi ve geleceğe yönelik adımlarımızı konuşacağımızı belirterek; tüm Alevi kurum başkanlarını ve inanç önderlerini toplantıya davet ettiğini duyurmuştur. Mecliste “Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu”nda, barışın konuşulduğu bu günlerde barışa tam destek vereceğimizi defalarca açıkladık. İnancımız gereği, muhabbetten gıdalanan biz Alevilerin, farklı bir tutum alması zaten beklenemez. Tarih boyunca barıştan yana olduk, zalimin karşısında, mazlumun yanında olduk. Bu tutumumuz koşullara göre değişen bir tutum değildir” denildi.
“ALEVİ BEKTAŞİ KÜLTÜR VE CEMEVİ BAŞKANLIĞI’NIN DAVET ETTİĞİ TOPLANTIDA OLMAYACAĞIZ”
İktidarın Alevilerin taleplerine karşı yaklaşımına değinilen açıklamanın devamında şunlar dile getirildi:
“AKP’nin yıllardır sürdürdüğü, asimilasyon inkar ve imha politikası, sona ermemiştir. Bu nedenle de sözde açılım söylemleri biz Alevilere güven vermemekte, inandırıcı bulunmamaktadır. Barışın konuşulduğu iddiası ile kurulmuş bir masa var iken, ısrarla, kabul etmediğimiz ve etmeyeceğimiz bu başkanlıkla muhatap edilmek isteniyoruz. Kurulduğu günden bu yana, bu başkanlığın hiçbir çağrısına dahil olmadık. Bundan sonra da; bütün çabası, var olan Alevi kurumlarını aşağıdan yukarıya parçalamak olan ve yeni bir Alevilik tanımı ile Aleviliği özünden koparmaya çalışan, örgütlü yapımızı dağıtmak için devletin bütün imkanlarını kullanan bu başkanlığın hiçbir çağrısına uymayacağız. Suriye’deki Alevi soykırımı için tek kelime etmeyen, Alevi köylerinde ezan okutulmasına karşı susan, cemevlerine mescit yapılmasını savunan, Sivas Madımak Katilleri’nin serbest bırakılması sonrası, dilini yutan bir başkanlık, bizi temsil edemez.
Bu ve benzeri daha birçok nedenden dolayı, bu başkanlığı tanımıyoruz, tanımayacağız! Muhatap almadık, almayacağız! Bizim için bu kurum yok hükmündedir. Bu itirazımız, müzakereye ve görüşmelere kapalı olduğumuz anlamına gelmez. Devlet ile müzakereden ve görüşmeden hiçbir zaman kaçmadık. Bundan sonra da, devletten gelecek görüşme ve müzakere çağrılarına ilkelerimiz, inancımız ve taleplerimiz doğrultusunda dahil oluruz. Elbette ki, devletle, hükümetle, bakanlarla, siyasi partilerle görüşürüz. Sorunlarımızı tartışır ve çözüm üretmek için mücadele ederiz. Ancak, Aleviliği ve Alevileri teslim alıp, kendisine biat etmeye zorlayan bu başkanlık, bizim muhatabımız değildir. Asimilasyon merkezi, Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’na bir kez daha sesleniyoruz!
Köy köy cemevlerimizi teslim almaya çalışıyorsunuz, devletin imkanları ile rüşvet dağıtmaya kalkıyorsunuz ama Aleviliği ve kurumlarımızı teslim alamayacaksınız! Teslim aldığınız bazı yol düşkünleri ile birlikte, bu halka hesap vereceksiniz. Yoluna, ikrarına bağlı bütün Alevi canlara, yol önderlerimize ve kurumlarımıza çağrımızdır; İkrarınıza sadık kalınız, biat etmeyiniz, yoldan çıkmayınız! Bu başkanlığın hiçbir çağrısına katılmayınız! Başka bir yol yoktur; Ya, pirlerimizin ışığında ve yolunda olacaksınız, ya da Hızır Paşalar’ın yanında saf tutacaksınız. Bu ayrım, bu kadar keskin ve net bir ayrımdır. Biz aşağıda imzası bulunan kurumlar ve bu kurumlara bağlı yüzlerce bileşenimizle birlikte, 28 Ağustos’ta Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın davet ettiği toplantıda olmayacağız! Dedelerimiz, babalarımız, analarımız, pirlerimiz başta olmak üzere; derdi yol olan, derdi dava olan bütün canlarımızı ve kurumlarımızı da bu çağrıya uymaya davet ediyoruz. Eşit yurttaşlığa dayalı laik ve demokratik Cumhuriyet mücadelesini, Alevi hak ve özgürlükleri mücadelesi ile paralel bir biçimde devam ettireceğimizi, taleplerimiz anayasal güvence altına alınıncaya kadar, kararlı duruşumuzdan geri adım atmayacağımızı, toplumsal ve onurlu bir barışı savunmaya devam edeceğimizi beyan ederiz.”
PİRHA/İSTANBUL
Yoruma kapalı.