Alevi Haber Ajansi

‘İnsanlık dışı koşullar, mültecileri çaresizlik ve ölüm arasında sıkıştırıyor!’-VİDEO

PİRHA-  Şüpheli mülteci ölümlerine dikkat çeken İHD İzmir Şubesi, yaşanan ölümlerin ‘bireysel psikolijiye’ indirgenemeyeceğini ve münferit olmadığını belirterek “İnsanlık dışı koşullar, mültecileri çaresizlik ve ölüm arasında sıkıştırıyor” açıklamasında bulundu.

İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi Mülteci Komisyonu, Geri Gönderme Merkezlerinde (GGM) yaşanan şüpheli ölümler ve İzmir’de mülteci işçinin katledilmesine dair Konak’ta şube binasında açıklama yaptı.

İHD İzmir Şubesi Yöneticisi Ahmet Rodi Polat, Türkiye’de mülteci haklarının sistematik biçimde ihlal edildiğine işaret ederek, “GGM’lerde meydana gelen şüpheli ölümler ve intiharların iktidarın politikaları sonucundadır. Türkiye’de mültecilerin yaşam hakkı, özgürlük ve güvenlik hakkı, işkence ve kötü muamele yasağı, yıllardır güvenlikçi ve dışlayıcı politikaların kıskacında sistematik biçimde ihlal edilmektedir. Geri gönderme merkezlerinde (GGM) meydana gelen şüpheli ölümler ve intiharlar ile sahada tırmandırılan nefret iklimi, tek tek “vakalar” değil, aynı siyasetin iki yüzüdür. Son günlerde kamuoyuna yansıyan bilgiler Çatalca/İnceğiz GGM’deki şüpheli ölüm iddiaları ve İzmir’de mülteci bir işçinin vahşice öldürülmesi bize şunu söylüyor: Kapalı, denetimsiz ve şeffaflıktan uzak idari gözetim rejimi ile dışarıda körüklenen yabancı düşmanlığı, birbirini besleyen bir şiddet sarmalı yaratıyor. İdari gözetim altındaki kişinin ölümü ‘bireysel psikolojiye’ indirgenerek açıklanamaz; tıpkı sokakta işlenen nefret temelli cinayetlerin münferit sayılamayacağı gibi” diye konuştu.

“GGM’LER FİİLİYATTA TECRİT MERKEZLERİNE DÖNÜŞTÜ”

GGM’lerin fiiliyatta kapatma ve tecrit merkezlerine dönüştüğünü vurgulayan Ahmet Rodi Polat, “Bağımsız izleme mekanizmalarının düzenli ve habersiz girişi engellenmekte, telefon ve avukat görüş hakları idari prosedürler gerekçe gösterilerek kısıtlanmaktadır. Çok dilli bilgilendirme eksik, psikososyal destek yetersiz, kurumsallaşmış intihar risk değerlendirme ve önleme protokolleri yoktur. Bu koşullar, korumasız insanları ağır ruhsal çöküşe sürükler; sorumluluk, idari gözetimi uygulayan devlete aittir” diye belirtti.

İZMİR’DE KATLEDİLEN SURİYE’Lİ İNŞAAT İŞÇİSİ MAHMOUD AHMAD’I HATIRLATTI

İzmir’de borç bahanesiyle alıkonularak kepçeyle kendi mezarını kazdırılıp öldürülen Suriyeli mülteci inşaat işçisi Mahmoud Ahmad’ı hatırlatan Ahmet Rodi Polat, “Barınma ve çalışma alanlarında ayrımcılığın arttığı, nefret söyleminin siyasetin merkezine yerleştiği koşullarda; kayıt dışı ve güvencesiz çalışma mültecileri hem sistematik sömürüye hem de doğrudan şiddetin hedefi haline getirmektedir. Bu kırılganlığı derinleştiren bir diğer unsur da çalışma izni almaktaki yapısal zorluklardır. İşverenlerin büyük çoğunluğu bu başvuruları yapmaktan imtina ederken, YUKK’un çalışma izni olmadan çalışmayı sınır dışı sebebi sayması mültecileri sürekli bir belirsizlik ve tehdit altında tutmakta; mülteci işçileri sömürüye açık bırakmakta ve şikayet mekanizmalarına ya da yargıya erişimlerini fiilen engellemektedir” ifadelerini kullandı.

TALEPLER: GERİ GÖNDERME MERKEZLERİ KAPATILMALI

Devletin bağlı olduğu uluslararası sözleşmeleri hatırlatan Ahmet Rodi Polat, mültecilere yönelik protokollerin işletilmesi çağrısında bulunarak şunları sıraladı:

“1- Gönderme merkezleri kapatılmalı; insan onuruna ve uluslararası yükümlülüklere uygun biçimde barınma ve karşılama merkezlerine dönüştürülmelidir. Çok dilli risk değerlendirmesi, 24 saat psikososyal destek, kriz müdahale ekipleri ve tıbbi acil yanıt sistemi derhâl işler hâle getirilsin.

2- Son şüpheli ölüm ve tüm ağır hak ihlali iddiaları, deliller korunarak bağımsız bilirkişi ve uzman hekimler eşliğinde soruşturulsun; şüpheli personel açığa alınsın.

3- İHD, TİHV, barolar, bağımsız hekim örgütleri ve milletvekillerinin GGM’lere düzenli ve habersiz erişimi sağlanmalı; bu erişim kötü muameleyi görünür kılarak cezasızlığı önleyeceki devletin hesap verebilirliğini ve kamuoyunun doğru bilgilendirilmesini garanti altına alacaktır.

4- İdari gözetim yerine toplum temelli alternatifler hayata geçirilmelidir, çocuklar, LGBTİ+’lar, travma mağdurları ve sağlık riski taşıyanlar gibi “özel ihtiyaç sahibi” statüsündeki mülteciler hiçbir koşulda gözetim altına alınmamalıdır, hâlihazırda gözetim altında tutulan özel ihtiyaç sahipleri hakkında alınan idari gözetim kararları derhâl kaldırılmalıdır.

5- Kamu görevlileri ve siyasiler dahil herkes için nefret dili ve hedef göstermeye karşı etkin disiplin ve ceza süreçleri işletilsin; kolluk nefret suçlarında ‘proaktif koruma’ yükümlülüğünü yerine getirsin

6- Geri kabul anlaşmaları uğruna mültecilerin yaşam hakkı pazarlık konusu yapılmamalıdır. Geri göndermeme ilkesine aykırı geri itmeler ve fiilî sınır dışılar hayatları tehlikeye atmakta; bu uygulamalar derhâl durdurulmalıdır.”

“MÜLTECİ NEFRETİNE KARŞI MÜCADELE EDECEĞİZ”

Polat açıklamanın sonunda şüpheli ölümlerin takipçisi olacaklarını ve mülteci nefretine karşı mücadele edeceklerini belirterek, “İHD İzmir Şube Mülteci Hakları Komisyonu olarak yaşam hakkının koşulsuz savunucusuyuz. Geri gönderme merkezlerinin kapatma ve cezalandırma mantığından arındırılması, insan onuruna uygun, açık ve hak temelli modellerin kurulması için ısrarcıyız. İddiaların peşini bırakmayacağız; her canın hesabı sorulana, İzmir’de vahşice katledilen mülteci işçi Mahmoud Ahmad’ın ve GGM’lerde hayatını kaybedenlerin adaleti sağlanana, nefret iklimi dağılana dek mücadele edeceğiz” dedi.

PİRHA/İZMİR

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.