PİRHA- AKD Altınoluk Şube tarafından yapılan 4. Altınoluk Alevi Kültür ve Sanat Festivali’nin ikinci gününde Alevi örgütlenmesinin bugünü ve yarını değerlendirdi. Alevi kurum başkanları, Barış ve Demokratik Toplum Süreci’ne dair de görüş belirterek “Bir araya gelmemizi istemiyorlar. Bizler, birlikte yürümeye hassasiyet gösteriyoruz. Son noktaya kadar birlikte mücadele yürütecek, siyasetin her alanında söz kuracağız” denildi.
Dördüncüsü yapılan Altınoluk Alevi Kültür ve Sanat Festivali, yoğun katılım eşliğinde sürüyor.
“Yıldız Dağı’ndan Kaz Dağı’na Pir Sultan Aşkına” temasıyla düzenlenen festivalin 2. gün programları da Altınoluk Alevi Kültür Derneği’nde yapıldı.
Yönetim Kurulu Üyesi Müslüm Güller’in konuşmasıyla başlayan 2. gün programında şube faaliyetleri aktarıldı. Programın devamında ise AKD Canlar Korosu sahne aldı.
“YASAYI KULLANMAMAK İÇİN MÜTHİŞ BİR ÇABA SARF EDİYORLAR”
Festival kapsamında “Alevi Örgütlenmesi: Sorunlardan Çözümlere Birlik ve Gelecek İnşası” başlıklı panel düzenlendi. Alevi Kültür Derneği (AKD) Genel Başkanı Seher Şengünlü Yılmaz, panelin moderatörlüğünü yaptı.
Panelin ilk konuşmacısı Avrupa Alevi Birlikleri Federasyonu (AABF) Genel Başkanı Hüseyin Mat oldu. Avrupa’daki Alevi örgütlenmesi hakkında bilgi veren Mat, şu sunumu yaptı:
“Ben Erzurum’da doğup büyüyen birisi olarak, orada Alevi olarak yaşamanın ne kadar zor olduğunu birebir yaşadım. O nedenle bizim bir derdimiz var. Değerlerimizin bilinmesi için mücadele veriyoruz. Geçmişte bir araya gelip dernekler kurduk. Tabi bizlerin Avrupa’da şu şansı vardı; ne kadar burjuva sistemi var olsa da kısmen bir demokrasi ve anayasa var. Doğal olarak bizler de eşit yurttaşlık haklarını talep ettik. Bugün AABK’ye bağlı 300’e yakın cemevi var. Doğal olarak devletler, haklarımızı verdiler. Cemevleri de kiliseler gibi aynı haklara sahip oldu. Ama Türkiye, ‘Alevilere bu hakkı vererek bizlerin arasını bozmaya çalışıyorlar’ diyerek anlamsız bir iş peşine düşüyor. Elde edilen hakların altını boşaltmaya çalışıyorlar. Baktığımızda Türkiye’nin anayasası da Avrupa Birliği devletlerinden alınmış. Ama yasayı kullanmamak için müthiş bir çaba sarf ediyorlar. Türkiye’nin demokratikleşmesi, özgürleşmesi, insanların bir arada özgürce ve kardeş hukuku içerisinde yaşaması adına Alevilerin de Kürtlerin de Ezidilerin de hakkı verilsin istiyoruz. Bu devlet ne kadar ısrar etse de Aleviler, tüm haklarına ana sütü kadar haklı olarak elde edecektir.”
ASİMİLASYONCU EĞİTİM!
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Genel Başkanı Cuma Erçe ise Alevi toplumunun eğitim alanında yaşadığı zorlukları anlattı. Egemenlerin istediği anlayışın eğitimde dayatıldığını söyleyen Erçe, şöyle devam etti:
“Cumhurbaşkanı, ‘dindar ve kindar nesil yetiştirmek’ istediğini söylemişti. Bunu sadece okullarda değil; televizyonlarda, özel dizilerle de gerçekleştiriyorlar. Hatta şimdi okullarda yeni din dersleri de müfredata sokuyorlar. Asimilasyoncu eğitim sistemlerini kreşe giden çocuklarımızın dahi akıllarına kazıyorlar. Burada en büyük yanılgı; bütün bu gerici eğitim sisteminin sadece Alevi çocuklarının sorunu olarak görünüyor. Bu sorun, tüm toplumun kesimlerini, herkesin zihinlerini karıştırıyor.
Alevilerin, Kürtlerin, Ezidilerin birliğini sağlamalıyız. Dün 3 Ağustos, Şengal’de Ezidi Katliamı’nın yıldönümüydü. Buradan katliama uğrayan canlarımızı anıyoruz.
Birkaç gün önce Cumhurbaşkanı imzasıyla Sivas katilini serbest bıraktı. Bu zihniyet, kadın tüccarlarını, uyuşturucu satanları da serbest bıraktı. Ama binlerce hasta tutsak halen içeride tutuluyor.”
“SİYASET, ALEVİLERİN VAZGEÇİLMEZİDİR”
Türkiye Alevi Dernekleri Federasyonu (ADFE) Genel Başkanı Zeynel Abidin Koç ise Alevi kurumlarının siyasetle olan ilişkisini değerlendirdi. Koç, “Çokça cemevi yaptık ama siyaseten yok olduk” diyerek şu değerlendirmeyi yaptı:
“Bizler, ‘Alevi kurumlarında siyaset yapılsın demiyoruz. Bugün bir barış süreci yaşanıyor. Alevilerin içinde olmadığı bir barış sürecinin ne kadar sağlıklı olacağını sorumlulara da iletiyoruz. Kim bize ‘Aleviler, siyaset yapmasın’ diyorsa bizi kendi kabukları içerisinde tutmak istiyordur. DEM Parti’den Celal Fırat dedemiz, Mecliste sadece Alevilerin sorunlarına değiniyor. Bu çok kıymetli. Vekilimiz, bizi temsil ettiği için diplomasiyi de geliştirebiliyor. Siyaset, Alevilerin vazgeçilmezidir. Karşımızdakilerin en az 100 yıllık siyaseti var. Ama biz, 35 yıllık siyaset geçmişi olan örgütleriz. Kürtlerle, Aleviler bir araya geldiği zaman yüzde 50’nin üzerinde oran yapıyor. Bizim bir araya gelmemizi istemiyorlar. Bizler, birlikte yürümeye hassasiyet gösteriyoruz. Son noktaya kadar birlikte mücadele yürütecek, siyasetin her alanında söz kuracağız.”
“ARTIK OCAKZADELER, BİZE KÜFÜR EDİYOR!”
Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) Genel Başkanı Mustafa Aslan da “İç ve dış asimilasyon” başlığını yorumladı. Aslan, kurumsal olarak nasıl direnç gösterilmesi gerektiğine de değinerek şu konuşmayı yaptı:
“Koçgiri’den tutun Dersim’e, Maraş’a, Çorum’a dek birçok kez katliam yapmışlar ama Alevi nüfusunu bitirememişler. 1993’te canlarımızı yakanlar, bugün Alevilerin genleriyle oynayıp yok etmeye çalışıyor. Özellikle AKP, profesyonel şekilde oynuyor. Geçmişte Alevi kelimesini ağızlarına almazlardı ama AKP, şimdi kendi yetiştirdiği Alevilerle bize saldırıyor. 2010’da ‘Alevi Açılımı’na kanan, koşarak giden bir kesim oldu. İktidar, eski alışkanlığına dönerek Alevi olmayanlarla, Alevi sorununu konuşmaya, sorunu çözmeye çalıştı! ‘Biz, sizi nasıl tarif edersek ancak o kadar makbul olursunuz’ dediler. Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı kurulduğunda sevinenler oldu. ‘Devlet, her türlü oyunu oynadı, şimdide parasıyla bizi dönüştürmeye çalışıyor, oyuna gelmeyin’ dedik. Alevi Diyaneti’yle karşı karşıya kaldık. Geçmişteki Hınzır paşalar bugün de var ve şimdi onlarla uğraşıyoruz. Geçmişte korucu sistemine karşı Kürt halkı karşı çıkıyordu, bizim içimizde de şimdi bankamatiklere giderek para çekenler oluştu. Bunların başında da maalesef ocakzadeler geliyor. Devlet, kendi Alevisini yaratıyor, bu Hınzır paşalar da cemevlerine dağılıp iş yapıyor. Artık talipler, ocakzadeler, bize küfür ediyor. Bu Yol’un talipleri olarak sadece yöneticilere değil, hepimize sorumluluk düşüyor. Saldırıyı hep birlikte püskürtebiliriz.”
“HÜKÜMETE GÜVENMİYORUZ AMA BARIŞI DESTEKLEYECEĞİZ”
Panelin ikinci bölümünde Barış ve Demokratik Toplum Süreci’yle birlikte Alevi sorununun da gündeme gelme ihtimali üzerine değerlendirmeler yapıldı. PSAKD Genel Başkanı Cuma Erçe, konuya ilişkin şu görüşleri paylaştı:
“Öncelikle bizler Alevi Bektaşi Cemevi Başkanlığı’na karşıyız. Bu başkanlık, Suriye’deki Alevi katliamına, Sivas Katliamı davasının düşürülmesine dair tek kelime etmemiş. Demokrasi adına da tek kelime etmemiş. Bu başkanlık içerisinde ‘Alevi’ kelimesi olsa ne olur? İhanet edenler, bu toplumun nezdinde düşkündürler. Bu başkanlık, bizim adımıza konuşamaz.
Evet bir süreçten bahsediliyor ama ‘demokratikleşme, barış süreci’ denilmiyor. İktidar, altını çizerek ‘Terörsüz Türkiye’ diyor. 72 milletin hakkı bu isimle anılacaksa sıkıntılıdır. Aleviler, tarihten bu yana mazlumdan, barıştan yana olmuştur. Bu hükümete güvenmiyoruz ama barışı destekleyeceğiz.”
“MASAYA OTURACAĞIZ, ÖDÜN VERMEDEN TALEPLERİMİZİ DİLE GETİRECEĞİZ”
ABF Başkanı Mustafa Aslan ise “Biz iktidarı biliyor, tanıyoruz ancak iktidarın havuzuna su taşıyanlar var” diyerek şöyle devam etti:
“Barış, tekçi anlayışa bırakılamayacak kadar kıymetlidir. Barıştan yana olanların yanında olmak zorundayız. Bu ülkenin çok dilli, çok kültürlü ve inançlı olduğuna karşı çıkılamaz. Bu konuda Alevi kurumları mücadele yürütecektir. Biz, Alevilere dair masaya gelenlerle oturmaya hazırız. Ama demokrasiyi yok sayanlarla ne konuşacağız? O yüzden AKP, elbette ‘konuşalım’ derse masaya oturacağız ancak ödün vermeden taleplerimizi dile getireceğiz.”
“SORUNUN ÇÖZÜMÜ BURADAKİ TEMSİLCİLERDEN GEÇER”
ADFE Başkanı Zeynel Abidin Koç da siyasal iktidarın, hilelerine devam ettiğini vurgulayarak şu konuşmayı yaptı:
“Oysaki Alevilerin taleplerinin yüzde 99’u ülkenin demokratikleşmesiyle ilgilidir. Biz ‘kamil insan’ deriz. Ancak biz, masadan kaçmayız. Laik devlet, dinden çıkmalıdır. Aksi halde tüm topluma eşit davranamaz. Mevcut anayasa tanınmıyor, açılım yapılsa ne olur? Türkiye’deki Alevilerin tek temsilcisi buradaki örgütlerin temsilcilerdir. Sorunun çözümü buradaki temsilcilerden geçer.”
“MASAYA OTURACAĞIZ”
AABK Eşit Başkanı Hüseyin Mat ise mevcut sorunları devletin yarattığını ifade ederek şöyle devam etti:
“Yüzyıllık Cumhuriyet tarihinde Aleviler adına söyleyebileceğimiz tek bir şey var; evet Osmanlı’nın yıkılışı ardından cumhuriyetin ilanına dört elle sarıldık. Dönüp baktığımızda pişmemiş tavuğun başına gelmeyen bizim başımıza geldi. Bugün Türkiye’de kimse mutlu değil. Barış, bizim açımızdan son derece önemli. Sanki Aleviler, taleplerini hiç dile getirmemiş gibi yalan söylüyorlar. Örgütlü Alevilerden çok rahatsızlar. Taleplerimizi görmemezlikten geldiler. Biz barıştan yanayız. Evet Erdoğan, ‘yarın gelin görüşelim’ dediğinde tabi ki görüşeceğiz. Ama biz Erdoğan’ın ipiyle asla kuyuya inmeyiz. Bu süreçte biz de varız ama taviz vermeyiz. İslam şemsiyesi altında olmayız. AKP’nin değirmenine su taşıyanlarla da olmayız. Barış süreci sadece Diyarbakır’dan geçmez; Hacıbektaş’tan, Roboski’den, Ankara Garı’ndan da geçer. Evet o masaya oturacağız, taleplerimizi çatır çatır dile getireceğiz.”
Yapılan konuşmalar ardından AKD Altınoluk Tiyatrosu, “Yıldız Dağı’ndan Kaz Dağı’na Pir Sultan Abdal” oyununu sahneledi.
Demet Aykut, Sultan Aykut, Sinan Budak ve Süleyman Tik’in müzik dinletisi ardından festivalin 2. gün programı sona erdi.
PİRHA/BALIKESİR
Yoruma kapalı.