Alevi Haber Ajansi

‘Özgürleşen kadın, köleliğin zincirlerini kıran bir toplum demektir’

PİRHA – Yaşamı Yeniden İnşa Kooperatifi, 8 Mart’ı “Direnişin en güçlü şekilde filizlendiği gün” olarak tarifleyerek mücadele vurgusu yaparak, “Biliyoruz ki birlikte üretir, birlikte yönetirsek, sömürü düzeni nefes alamaz! Çünkü bu düzenin temeli, yalnızca kadının emeğine ve özgürlüğüne el koymaya dayalıdır” ifadelerine yer verdi.

Yaşamı Yeniden İnşa Kooperatifi, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne dair yazılı açıklama paylaştı.

Özgürleşen kadının, toplumu daha ileriye taşıyacağı vurgusunu yapan Yaşamı Yeniden İnşa Kooperatifi, açıklamada şu ifadelere yer verdi:

“8 Mart’ı yalnızca bir tarih olarak değil, tüm dünyada kadınların yaşamı, emeği ve özgürlüğü için verdiği mücadelenin simgesi olarak görüyoruz. Bu özel gün, zulmün en ağır biçimlerine tanıklık etmiş ancak aynı zamanda direnişin en güçlü şekilde filizlendiği bir gündür. Kadınlar, tarladan fabrikaya, evden okula kadar yaşamın her alanında sömürüyle karşı karşıya kalmıştır.

Kapitalist sistem ve emek sömürgecileri, kadın emeğini görünmez kılmaya ve değersizleştirmeye çalıştı. Oysa kadınların nasırlı ellerine bakmak bile bu sömürünün izlerini görmek için yeterlidir. Sömürü yalnızca bir cinse özgü değildir; ancak erkek egemen zihniyet, kadınlar üzerindeki baskıyı derinleştirerek bu düzeni kendine dayanak yapmıştır.

Peki, biz soruyoruz; yaşamı var eden, büyüten, birleştiren kadını neden yok etmek isterler? Neden onun emeğine, söz hakkına ve hatta bedeni üzerindeki haklarına el koymaya çalışırlar?

Çünkü bilirler ki, kadın özgürleşirse toplum da özgürleşir. Kadın emeği ayağa kalktığında, sömürü düzeninin temelleri sarsılır. Kadının aklı, iradesi ve siyaseti alanlara taşındığında, baskı düzeni kendine yaşam alanı bulamaz. İşte bu yüzden, kadını susturmak isterler. Çünkü bilirler ki, özgürleşen bir kadın, köleliğin zincirlerini kıran bir toplum demektir.

Biz kadınlar yalnızca evlerde, köylerde ya da tarlalarda değil, siyasetin her alanında varız ve var olmaya devam edeceğiz. Çünkü siyaset, bizim için yalnızca bir yönetim biçimi değil, yaşamı yeniden örgütlemenin, adaleti tesis etmenin ve ortak yönetimi hayata geçirmenin bir yoludur.

Kadınların karar alma mekanizmalarından dışlanmasına karşı bizler, halkın iradesini esas alan demokratik yönetimleri savunuyoruz. Savaş ve şiddet politikalarına karşı barışın, hakikatin ve ortak yaşamın dilini büyütüyoruz. Çünkü biliyoruz ki, barışın inşasında kadınların sözü, emeği ve direnişi vardır. Bugün kadınlar yalnızca kendi bedenlerinin ve yaşamlarının sahibi değil, kolektif mücadelenin öncüsü ve toplumun gerçek kurucularıdır.

Yaşamı Yeniden İnşa Ediyoruz!

Biz, Yaşamı Yeniden İnşa Kooperatifi olarak, adaletsizliğe ve sömürü düzenine karşı sesimizi yükseltiyor, dayanışmayı büyütüyor, kolektif üretimi ve ortak yönetimi esas alıyoruz. Kadınların emeği ve iradesi, yalnızca toplumun değil, insanlığın kaderini değiştirecek güce sahiptir.

DÜZENİN TEMELİ, KADININ ÖZGÜRLÜĞÜNE EL KOYMAYA DAYALIDIR”

Maraş’ta yaşamı yeniden inşa ederken, kadınların rehberliğini temel alıyoruz. Çünkü biliyoruz ki, kadın yalnızca üretimin değil, yeniden doğuşun ve direnişin de öncüsüdür. İlk fidanlarımızı kadınların elleriyle toprağa buluşturarak gösterdik ki; toprak ana ile kadının bağı, yaşamın yeniden inşasında kök salan bir direniştir. Kadın yalnızca ekmez; korur, büyütür ve yeniden var eder.

Kadınlar yalnızca üretim süreçlerinde değil, yerel yönetimlerde, meclislerde ve toplumsal karar mekanizmalarında da söz sahibidir. Kadının siyasetteki varlığı, yalnızca bir temsiliyet meselesi değil, aynı zamanda kurucu ve dönüştürücü bir güçtür. Kadınlar, dışlanmaya ve köleleştirilmeye karşı yalnızca direnmekle kalmaz, bu düzeni sorgular ve değiştirmeye kararlıdır. Bizler, kadınların özgürlüğü ve eşitliği için verdiğimiz mücadelede asla geri adım atmayacağız!

Ve biz biliyoruz ki birlikte üretirsek, birlikte yönetirsek, birlikte paylaşır ve dayanışırsak, sömürü düzeni nefes alamaz! Çünkü bu düzenin temeli, yalnızca kadının emeğine ve özgürlüğüne el koymaya dayalıdır. Kadınlar, sadece bir iş gücü değil, toplumu yeniden inşa eden, değişimin ve direnişin taşıyıcısıdır. Tıpkı toprak gibi… Toprak, milyonlarca canlıyı besler, şekillendirir ve her baharda yeniden doğuşu müjdeler. Kadın da yaşamı var eder, korur ve büyütür. Bu yüzden hem kadın hem de toprak kutsaldır.

Biz, Yaşamı Yeniden İnşa Kooperatifi olarak, kadını yalnızca rehberimiz değil, onursal başkanımız olarak da kabul ettik. Bugün kooperatifimizin onursal başkanı bir anadır. Bizler, Mezopotamya’nın kadim topraklarında, direnişin ve özgürlüğün dilini konuşan kadınlar olarak buradayız. Ve biliyoruz ki ‘Jin, Jîyan, Azadî’ yalnızca bir slogan değil; yaşamı yeniden kurmanın, özgürlüğü ilmek ilmek örmenin sesidir. Bu, kadınların özgürlüğüyle kurulan bir toplumun da inşa edilmesinin sesidir. O yüzden bugün bir kez daha haykırıyoruz; Jin, Jîyan, Azadî! Kadının özgürlüğü, yaşamın özgürlüğüdür! Sömürüye ve baskıya karşı direniş, her kadının hakkıdır!

8 Mart’ta, yaşamı var eden, emek veren, bedel ödeyen ve geleceği yeniden kuran bütün kadınları sevgiyle, saygıyla selamlıyoruz. Direnişin ve özgürlüğün sesini birlikte yükseltelim!”

PİRHA/MARAŞ

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.