PİRHA – Yaşamı Yeniden İnşa Hareketi, hayata geçirdiği projeleriyle bölgenin adeta kaderini değiştiriyor. 3500 metre boru hattı döşeyerek Alxas köyüne su taşıyan ekip, bölgede ilk kez sulu tarıma başladı. Platformun sözcülüğünü yapan Ahmet Güden, “Yeniden özümüzle buluşmak istiyoruz. Amacımız tekrar o topraklarda yaşamı yeşertmek” diyerek karşı göçe başladıklarını anlattı.
Yaşamı Yeniden İnşa Hareketi Sözcüsü Ahmet Güden, Alevilerin yoğun göç verdiği Maraş Elbistan’nın Alevi köylerinde 2019 yılında başladıkları çalışmalarda gelinen süreci anlattı.
Maraş coğrafyasında yaşanan göç durumunu tersine çevirmenin amaçlandığı proje kapsamında halk, kolları sıvayıp bölgenin ihtiyaçları için birtakım yeniliklere imza attı.
Ahmet Güden, bölge halkının tekrar ata topraklarına dönerken yeni nesil tarımsal üretim tekniklerini de beraberinde götürdüklerinin altını çizdi.
ÖNCELİK, BÖLGE CAZİBESİNİ ARTTIRMAK!
Yaşamı Yeniden İnşa Hareketi Sözcüsü Ahmet Güden, öncelikle bölgenin ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel gelişimini sağlamak istediklerini vurguladı. Güden, “Üretimi güçlendirebilirsek işte o zaman bu topraklarda yaşayan insanların da bölgenin de kaderini değiştirmiş olacağız” diye ekledi.
“KÖYLERİMİZİ MEZARLIĞA DEĞİL YAŞAM ALANLARINA ÇEVİRELİM’
Ahmet Güden, bölge insanının dünyanın birçok ülkesine göç ettiğini söylerken, göçün temel sebeplerine de şu sözlerle değindi:
“Bizler bu çalışmamızı Maraş’ta başlattık ama sadece Maraş’ta değil, esas olarak Reya Hakk coğrafyasına baktığımızda ciddi bir göç vardı. Bu göçün amacı bölgenin demografik yapısını değiştirmeye yönelikti. Yani bölgeden Kürtlerin ve Alevilerin çıkarılması söz konusuydu. Örneğin 1972’de ben okula gittiğimde bir köyde 40 öğrenci vardık. Ancak 90’lı yıllarda bir çocuk dahi kalmamıştı. Çünkü bütün köyler boşalmış, her şeyimizi geride bırakarak buralara gelmiştik. ‘Mutlaka döneceğiz’ diyorduk. Yoksa bu dünya ortamında kaybolacağımızı biliyorduk. 2019 yılında ‘Köylerimizi mezarlığa değil yaşam alanlarına çevirelim’ çağrısında bulunmuştuk.
İLK GÖREV: AĞAÇLANDIRMA VE TARIMSAL FAALİYET
Ahmet Güden, proje kapsamında ilk olarak ağaçlandırma çalışması yapıldığını anlattı. Ekonomik altyapıyı tarımsal üretim üzerine kurmak istediklerini belirten Güden, dil ve inanç kimliğinin korunması adına da hedeflediklerini aktardı. Güden şöyle devam etti:
“Gelinen aşamada 300 bibi aşkın kayısı, badem, ceviz ve goji berry ürünleri dikildi. Bölgedeki çeşitliliğe katkıda bulunmak için böyle bir çalışma başlatmıştık. Bu çağrımız toplumda ciddi karşılık buldu. Bugün bölgedeki 12 köyden bahsedecek olursak geri dönüp evlerini yapanların sayısı da 100’ü geçti. Her geçen gün de geri dönüşler oluyor. Zaten ilk olarak ‘coğrafyaya tekrar nasıl dönebiliriz?’ üzerinde duruyorduk. Çünkü geri dönemezsek ağır sonuçlar olacaktı. ‘Ax, ziman, îman’ bizlerin sloganımızdı. Yani ‘Toprak, dil ve kültürümüz’… Bir ağaç kendi köklerinden koparsa kurur. Kültürümüz mutlaka coğrafyayla bağlantılıdır, özellikle de Alevilerde ziyaretlerimiz bazen bir ağaç, bazen bir taş, bazen de akıp giden sudur. Haliyle bütün kutsallarımız da orada kalmıştı. Yani bizler yeniden özümüzle buluşmak istiyoruz. Her halkın kök kültürü vardır. Bu kültür kendi ana dili ile yaşar. Şehirlere geldiğimizde kültürümüzü de kaybettik. Onun için kültürümüzle bir arada kalmamızın yolu o coğrafya yeniden dönmektir.”
3500 METRELİK BORUYLA BÖLGEYE SU TAŞINDI!
Ahmet Güden, Yaşamı Yeniden İnşa Modeli ile Alxas köyünde bir ilke imza atıldığını da anlattı. 3500 metrelik boru hattı döşenerek köylerine su taşıdıklarını söyleyen Güden, şu bilgileri paylaştı:
“Nurhak eteklerinde akıp giden bir akarsu var, bu su kanalı Alxas köyü ve Sinemmilli Aşiretinin olduğu köylerden geçip, Elbistan ovasını sulayıp oradan sonra da Ceyhan Nehri’ne akar. Tarihten bu yana ilk defa bizim Alxas köyleri bu suyu kullanmaya başladı. Yani artık sulu tarıma geçildi. Yaklaşık 3500 metrelik boru hattı döşenerek bu durum gerçekleştirildi. Bizler hidroelektrik santrallerine karşı olduğumuzdan dolayı güneş enerjisi ile doğaya zarar vermeden kurak topraklarımızı suyla buluşturmayı hedeflemiştik şu an bu gerçekleşmiş durumda. Artık mısır, ayçiçeği, pancar ve goji berry yetiştiriliyor. Her geçen gün o toprakların ne kadar verimli olduğunu kanıtlamaya devam edeceğiz.”
“AMACIMIZ, O TOPRAKLARDA TEKRAR YAŞAMI YEŞERTMEK”
Ahmet Güden, bölgede kurumsallaşmanın gerektiğini de vurguladı. “Aksi halde örgütlenemezsiniz” diyen Güden, Yaşamı Yerinden İnşa Hareketi olarak ekonomik model konusunda kooperatifçiliği tercih ettiklerini belirtti. Güden, bölgede bir kooperatif kurup faaliyete başladıklarını da sözlerine ekledi.
Ahmet Güden, kolektif çalışmaların önemini vurgulayarak Demokratik Alevi Dernekleri ile bölgede yaptıkları faaliyetlere de değindi. Güden, 2025 yılında Ali Haki Edna adına bir kütüphane yapılması kararı alındığı bilgisini de paylaştı. Ahmet Güden sözlerine şöyle devam etti:
“Reya Hakk coğrafyasında katliamlar gerçekleştirildi, bu katliamları boşa çıkarmanın yolu dönüp o topraklarda yaşamı yeniden inşa etmekten geçiyor. Önümüzdeki ay Maraş Katliamı’nın yıl dönümü olacak. Birçok kurum, şahsiyet, protesto edecek ancak bu artık klişeleşmiş bir durum. Bunların da ötesinde bir şey söylemek, yapmak lazım. Katliamı boşa çıkartmanın yolu orada yeniden yaşamı inşa etmektir. Yakılıp, yıkılan coğrafyanın yeniden inşa edilmesi lazım. Yoğunluklu göçlerin olduğu yerlere baktığınızda Dersim, Maraş, Malatya, Mardin, Hakkari gibi illerde özellikle göç var. Bu göç politikalarına karşı çıkmanın yolu, güçlü bir üretim ile tekrar geri dönmektir. Coğrafyamızda eğer üretimi güçlendirebilirsek hem göçü durdurabileceğiz hem de tersine göçün başlatılmasına öncü olacağız. Bizler Ata topraklarımızdan vazgeçmeyeceğimizin çağrısını yapıyoruz. Pilot bölge olarak Maraş’ı seçtik fakat bu projenin genel anlamda boşaltılan bölgede hayata geçirilmesi için çalışmalar yürütüyoruz. Amacımız tekrar o topraklarda yaşamı yeşertmektir. Tabii yaşamın tüm boyutlarıyla oralarda bir çaba gösteriyoruz.
“OCAKLARIMIZI YENİDEN İNŞA ETME ÇABASINDAYIZ”
Ayrıca ocaklarımızı yeniden inşa etme çabasındayız. Kantarma Köyü Maraş’ta Aleviler açısından son derece önemli. Oradaki ocak evini özüne uygun bir şekilde restore edip bir Akademi olarak Alevilere hizmet sunmasını istiyoruz. Bu sebeple tüm kanaat önderlerimize, pirlerimize, analarımıza çağrıda bulunuyoruz; bizler, sizin talibiniziz. Sizden talebimiz, ‘Ocaklarımızın etrafında kenetlenin’ diyoruz. Alevi felsefesinin daha önceden olduğu gibi yeniden görünür kılınması için elimizden gelen çabayı göstereceğiz. Bu anlamda inşa sürecinde herkesin yerini alması gerektiğinin altını çiziyoruz.”
Eren GÜVEN-Rozerin TEK/İSTANBUL
Yoruma kapalı.