PİRHA – TTB Okul Sağlığı Çalışma Grubu ile TTB Merkez Konseyi, okullardaki eksikleri tespit etti. Yapılan açıklamada zorunlu din derslerindeki artışa vurgu yapılarak “ÇEDES projesi gibi projelerle çocuk eğitimi konusunda eğitim almamış ‘manevi danışman’lara okullarda görev verilmemelidir” denildi.
Türk Tabipleri Birliği Okul Sağlığı Çalışma Grubu ile Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi, ilk ve ortaöğretimde yeni okul yılının başlamasıyla birlikte öğrencilerin sağlıklı eğitim görebilmesi için uyarılarda bulundu.
Yazılı yapılan açıklamada “Sağlığın tanımında fiziksel, ruhsal, sosyal iyilik var. Çocuklarımız günlerinin önemli bir bölümünü okulda geçiriyor bu nedenle de okulların çocukların iyilik halini koruyacak ve geliştirecek yerler olması gerekiyor” denildi.
“HER DÖRT ÇOCUKTAN BİRİ OKULA AÇ GELİYOR!”
Uzmanlar, yaptıkları açıklamada her yıl olduğu gibi bu yıl da çocukların fiziksel ve zihinsel sağlığını etkileyebilecek, çözüm bekleyen pek çok sorunun mevcut olduğunu vurguladı. Sorunların çözümüne dair Milli Eğitim Bakanlığı’na (MEB) talepler listesini açıklayan TTB, şu huşlara dikkat çekti:
Okul sağlığı hizmetleri Sağlık Bakanlığı tarafından aile sağlığı merkezlerine bırakılmıştır ancak aile hekimlerinin iş yükü zaten çok fazladır ve sistem tıkanmış durumdadır. Kamu okullarına okul hemşireliği kadrosu tanımlanmalı ve çocuklar için temel sağlık hizmetleri (çocukların boy kilo takibi, rutin göz taraması, aşılar vb) çocukların yaşam alanı olan okullarda verilmelidir. Bağışıklamadaki sorunlar nedeni ile ülkemizde kızamık yıllar sonra tekrar tırmanışa geçti. Eksik aşılı çocuklar tespit edilip okullarda aşı kampanyaları yaparak bütün çocukların çocukluk çağı aşıları okullarda tamamlanmalıdır.
Türkiye’de her dört çocuktan biri okula aç geliyor ve okul devamsızlığının en önemli nedeni yoksulluk. Bütün çocukların dengeli ve yeterli beslenmesini sağlamak için okullarda her çocuğa en az bir öğün ücretsiz yemek verilmelidir.
Okullarda sınıf mevcutları özellikle bazı bölgelerde hala çok kalabalık. Bu durum öğrenmeyi zorlaştırmanın yanı sıra bütün solunum yolu ile bulaşan hastalıklara davetiye çıkarıyor. Yeterli derslik olmadığı için ikili öğretimin yapıldığı yerlerde çocuklar sabah çok erken ya da akşam çok geç saatlerde okulda olmak zorunda kalıyor. İkili eğitimi ortadan kaldıracak, bütün çocukların tam gün okula gitmesini sağlayacak ve sınıf mevcutlarını 30’un altına indirecek şekilde yeterli derslik ve öğretmen ataması yapılmalıdır.
Okulların pis olması herkesçe kanıksanmış durumdadır ve öyle boyuttadır ki, pek çok çocuk okuldaki pis tuvaletlere girmemek için ihtiyacını eve kadar bekletmektedir. Okulların temizliği için ek çalışan ataması yapılmalı ve okulların sabun ve temizlik malzemesi gibi temel ihtiyaçları almaları için yeterli bütçe verilmelidir.
Deprem bölgesinde okulların fiziksel şartları düzenlenmelidir. Özellikle deprem bölgesinde konteynır sınıflar kış koşullarına göre hazırlanmalıdır.
Öğrencilerin psikososyal gelişmelerini takip edecek, erken tanı ve zamanında müdahale olanakları sağlayacak olan kişiler psikolojik danışman ve rehberlik (PDR) uzmanlarıdır. Buna rağmen okulların çoğunda bu kadro ya yoktur ya da atama yapılmamıştır. PDR alanındaki eksiklik bir an önce kapatılmalıdır. ÇEDES projesi gibi projelerle çocuk eğitimi konusunda eğitim almamış ‘manevi danışman’lara okullarda görev verilmemelidir.
MEB, Sağlık Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı okullarda sigara ve uyuşturucu ile daha etkili mücadele etmelidir.
Kağıt üzerinde okullaşma oranı her yıl artıyor ancak bu artış çocukların gerçekten okulda olduğunu göstermiyor. Açık lise gibi aslında istisnai bir çözüm olması gereken liselere kayıt çok yaygın ve bu çocuklar okulda değiller. Pek çoğu evlenmiş ya da çalıştırılıyorlar. Meslek liselerindeki çocuklar ise mesleki eğitim adı altında ucuz işgücü olarak kullanılıyor. 18 yaşına kadar çocukların ve gençlerin gerçekten okul ortamında ve yaşıtları ile birlikte olmaları sağlanmalıdır.
Okul öncesi eğitim almak nesilden nesle devredilen yoksulluğu önlemek ve çocukların potansiyellerini tam olarak gerçekleştirebilmeleri için gereklidir. Okul öncesi eğitim parasız olmalı ve her çocuk üç yaşından itibaren okul öncesi eğitime katılabilmelidir.”
ZORUNLU DİN DERSİ UYARISI!
TTB, MEB politikalarının laik, çağdaş, bilimsel eğitimin uzağında kaldığının da altını çizdi. Yapılan açıklamada okul yılının ülkemizde 4-6 hafta daha uzun olması gerektiğine de vurgu yapılarak şöyle devam edildi:
“Okul gününün sadece teknik derslerle değil, çocukların beden ve ruh sağlığını geliştirecek sağlıklı birer olmalarını sağlayacak ve böylece yoksulluğun yarattığı fırsat eşitsizliklerini giderecek etkinliklerle (kitap okuma saati, daha fazla görsel sanat etkinliği, okul dışı müze gezileri, okul dışı park gezileri, daha fazla spor, satranç, eğlenceli bilim etkinlikleri, müzik, halk dansı, yabancı diller vb.) zenginleştirilmesi gereklidir. Bunun yerine haftalık din derslerinin sayısının zorunlu olarak seçilecek gruplar dayatılarak seçmeli ders adı altında artırılması; bir deprem ülkesi olunmasına rağmen afet hazırlığı, jeoloji gibi derslerin programda yer almaması; psikoloji, sosyoloji gibi derslerin zorunlu grupta olmaması müfredatın günün gerekleri değil, ideolojik bir telkin amacıyla oluşturulduğunu gösteriyor. Bu kadar çok zorunlu din dersi olması vatandaşların inanç özgürlüğünü tehdit ediyor. Eğitim programları ve ders çizelgelerinin bilimsel ve çağın gereklerine uygun şekilde, eğitim bilimi ilkeleri, çocukların sosyal ve kişisel gelişimlerinin gereği dikkate alınarak düzenlenmesi gerekiyor. Okullar çocukların yaşam alanıdır. Sağlıklı, güvenli ve geliştirici bir okul ortamı her çocuğun hakkıdır.”
PİRHA/ANKARA
Yoruma kapalı.