PİRHA-Ankara Barosu öncülüğünde, tutuklu Türkiye İşçi Partisi Milletvekili Can Atay’ın serbest bırakılması istemiyle yapılan basın açıklamasına Türkiye genelinden baro başkanları ve yöneticileri katıldı. Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan, “Can Atalay’ın yeri demir parmaklıkların arkası değil milletin meclisidir” dedi.
14 Mayıs‘ta Türkiye İşçi Partisi‘nden (TİP) Milletvekili seçilmesine ve mazbatasını almasına rağmen Gezi tutuklusu avukat Can Atalay’ın hâlâ tahliye edilmemesine yönelik tepkiler sürüyor.
Ankara Barosu öncülüğünde, tutuklu Türkiye İşçi Partisi Milletvekili Can Atay’ın serbest bırakılması istemiyle Anayasa Mahkemesi önünde basın açıklaması yapıldı. Açıklamaya Türkiye genelinden baro başkanları ve yöneticileri katıldı.
Açıklamayı Hatay Barosu Başkanı Hüseyin Cihat Açıkalın ve Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan yaptı.
“MESLEKTAŞIMIZIN GÖREVE BAŞLAMASI GEREKMEKTE”
Hatay Baro Başkanı Hüseyin Cihat Açıkalın, seçimler ve siyasal hakların demokratik devletin vazgeçilmezi olduğuna vurgu yaparak, “14 Mayıs 2023’de yapılan 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimleri’nde Hatay Milletvekili seçilen ve halen Silivri’deki Marmara Cezaevi’nde tutuklu bulunan meslektaşımız Şerafettin Can Atalay, seçim sonuçlarının kesinleşmesine ve yargılama sürecinde avukatları tarafından defalarca başvuru yapılmasına rağmen tahliye edilmemiştir.
Av. Ş. Can Atalay’ın tahliye talebi bugün Anayasa Mahkemesi’nin önündedir. Av. Ş. Can Atalay, birçok toplumsal davada, Soma Ermenek ve Hendek iş cinayetlerinde yaşamını yitiren maden işçilerinin, Aladağ’da tarikat yurdunda çıkan yangında ölen kız evlatlarımızın, Çorlu’da, yetkililerin ve sorumluların ihmali neticesinde meydana gelen tren kazasında yitirdiğimiz yurttaşlarımızın ailelerinin avukatlığını üstlenmiş, maddi gerçeğin ortaya çıkması ve sorumluların cezalandırılması için mesleğini onurla ifa etmiş ve edecek olan bir meslektaşımızdır.
Bugün, Av. Ş. Can Atalay’ın tahliyesini talep ederken, hakkında mahkûmiyet kararı verilen yargılama sürecinde yaşanılan hukuksuzlukları da hatırlamamız gerekiyor.
Yapılan ilk yargılamada, meslektaşımızın da aralarında bulunduğu tüm sanıklar hakkında beraat kararı verilmişti. Beraat kararı veren İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti dağıtılıp yeni bir heyet oluşturuldu.
Birden fazla hak ihlali tespit eden ve bağlayıcı nitelikteki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin emsal nitelikteki kararı tanınmadı. Oluşturulan yeni mahkeme heyeti, FETÖ üyesi iddiasıyla hakkında yakalama kararı bulunan bir savcı tarafından yürütülen soruşturmada toplanan yasa dışı delillere itibar ederek ceza kararlarına hükmetmişti.
Mahkûmiyet kararı, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi tarafından yerinde bulundu ve dosya halen Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nde temyiz aşamasındadır.
Meslektaşımız Av. Şerafettin Can Atalay, 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimlerinde Hatay Milletvekili olarak seçilmiş ve mazbatasını almıştır. Halen tutuklu bulunan Av. Ş. Can Atalay’ın yasama dokunulmazlığı nedeni ile derhal tahliye edilmesi gerekirken; tahliye talebi, Yargıtay 3. Ceza Dairesi tarafından reddedilmiştir.
Yargıtay 3. Ceza Dairesinin ret gerekçesinden Anayasa Mahkemesi kararlarını esas alarak hüküm kurmadığı anlaşılmaktadır. Oysa Anayasa Mahkemesinin birçok kararında vurguladığı gibi, “Anayasa maddelerinin nihai yorum yetkisi Anayasa Mahkemesine aittir.” Anayasa Mahkemesi de, 2021 yılında Ömer Faruk Gergerlioğlu verdiği iki farklı kararda ‘Anayasanın 14 üncü maddesindeki durumlar’ ibaresinin kapsamına hangi suçların girdiği konusunda belirlilik ve öngörülebilirlik bulunmadığı sonucuna ulaşmış ve bu temelde sürdürülen tutukluluk tedbirlerinin Anayasa’ya aykırı olduğunu tespit etmiştir.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin AYM içtihadına aykırı olarak verdiği hak ihlali niteliğindeki Av. Ş. Can Atalay kararına karşı Anayasa Mahkemesi’ne adil yargılanma hakkının, seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkının ve kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği gerekçesi ile tedbir istemli bireysel başvuruda bulunulması nedeni ile bugün buradayız.
Bugün Anayasa Mahkemesi’nin önünde basın açıklamasında bulunmamızın sebebi; Anayasa Mahkemesinin bu hak ihlallerine dur diyeceğine, meslektaşımız Can Atalay’ın bir an önce tahliye olacağına dair inancımızdandır.
“YARGITAY 3.CEZA DAİRESİ KARARI AÇIK BİR ANAYASA İHLALİDİR”
Seçimler ve siyasi haklar Anayasa’nın 2. maddesinde ifadesini bulan demokratik devletin vazgeçilmez unsurlarıdır. Siyasi haklar, seçimlerde oy kullanma, aday olma ve seçilme haklarının yanında siyasi faaliyette bulunma hakkını da kapsar. Anayasa Mahkemesinin 2013 tarihli Mustafa A. Balbay başvurusuna ilişkin kararında da ifade edildiği üzere ‘Seçilme hakkı sadece seçimlerde aday olma hakkını değil, aynı zamanda seçildikten sonra milletvekili olarak parlamentoda bulunma hakkını da ihtiva etmektedir. Bu da hiç kuşkusuz, kişinin seçildikten sonra milletvekili sıfatıyla temsil yetkisini fiilen kullanabilmesini gerektirir. Bu bağlamda, seçilmiş milletvekilinin yasama faaliyetine katılmasına yönelik müdahale, sadece onun seçilme hakkına değil, aynı zamanda seçmenlerinin serbest iradelerini açıklama hakkına da yönelik bir müdahale teşkil edebilir.’
Anayasa’nın 83. maddesine göre ‘Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen bir milletvekili, Meclis’in kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz.’ Bu dokunulmazlığın amacı yasama organı üyelerini, görevlerini tam olarak yerine getirmelerini engelleyecek gereksiz suçlamalardan korumaktır.
Her ne kadar, Anayasa’nın 14. maddesinde belirtilen durumlar dokuulmazlık kapsamı dışında tutulmuşsa da Anayasa Mahkemesi’nin Gergerlioğlu, Güven, Berberoğlu kararlarında altı çizildiği üzere ‘Bir milletvekili hakkında seçimden önce soruşturmasına başlanılmış olsa dahi hakkındaki suç isnadı anayasanın 14. maddesinde durumlar kapsamındadır denilerek yargılamaya devam edilemez, tutuklanamaz. Anayasa’nın 14. maddesindeki durumların kapsamına hangi suçların girip girmediği belirsizdir. Ve bu belirsizlik yargı organları tarafından giderilemez.’
Anayasa Mahkemesi’nin geçmiş tarihli bu kararlarına karşın Atalay’ın tutukluluğunu devam ettiren Yargıtay 3.Ceza Dairesi kararı açık bir Anayasa ihlalidir. Bir hukuk devletinde yargı makamları dahil olmak üzere herhangi bir kurum veya kişi beğenmediği ya da uygun görmediği bir yasa hükmünü yanlış bulduğunu söyleyebilir fakat hukuk devletinde mahkeme kararlarına uymama söz konusu olamaz.
AİHM içtihatları doğrultusunda meslektaşımızın tahliye edilerek seçmenlerinin iradesine uygun şekilde yasama görevine bir an önce başlaması demokratik hukuk devletinin bir gereğidir. Av. Ş. Can Atalay, seçilmiş milletvekili olarak halen Silivri cezaevinde tutuklu bulunması hukukun açıkça çiğnendiğinin bir kanıtıdır.
Anayasa Mahkemesi’nden beklentimiz, yerleşik haldeki Anayasa’nın 14’üncü Maddesi içtihadına uygun olarak Av. Ş. Can Atalay başvurusunu ivedilikle görüşmesi ve hak ihlaline bir son vermesidir.
Seçilmiş milletvekili olan Av. Ş. Can Atalay’ın hala Silivri cezaevinde tutuklu bulunması hukuken kabul edilemez.
Av. Ş. Can Atalay’ın görevi depremde ağır hasar gören Hatay’ın mücadeleci bir milletvekili olarak Hatay’ın yaralarını sarmak için yasama faaliyeti olup görev yeri de TBMM’dir. Başta Hatay Barosu olmak üzere tüm Barolar ve meslektaşları olarak Av. Ş. Can Atalay’ın görevi başına dönmesi için yorulmaksızın Anayasa Mahkemesi önündeki başvurunun takipçisi olacağımızı tüm kamuoyuyla saygıyla paylaşırız” dedi.
“ATALAY’IN SEÇİLME HAKKI ELİNDEN ALINMIŞTIR”
Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan ise Can Atalay’ın 4 aydır seçilmiş bir milletvekili olarak tutuklu olduğuna dikkat çekti. Sağkan, “Can Atalay’ın seçilmiş bir milletvekili olduğu ve hakkında kesinleşmiş bir mahkumiyet kararı olmadığı unutulmamalıdır. Can Atalay Anayasa’nın 83. maddesine göre, sorguya çekilemez, tutuklanamaz, yargılanamaz. 4 aydır seçilmiş bir milletvekili Anayasa Mahkemesi’nin açık içtihatlarına rağmen, içtihatlara uygun davranılmayarak hala tutuklu bulunduruluyor.
Seçilme hakkını yok saymak, Meclis’te milletin temsil edilmelerini engellemek hiçbir demokraside normalleştirilemez. Anayasa’nın 19. ve 67. maddesindeki kanun haklarının ihlal edilmesi, tutukluluğun hukuka aykırı bir şekilde sürdürülmesi, kişi haklarının görmezden gelinmesi kabul edilemez. Türkiye’deki sorunları Milletin Meclisi’nde dile getirme olanağından yoksun bırakılması ise gecikmiş adaletin hiçbir zaman adalet olmayacağının bir örneğidir. Atalay’ın yeri demir parmaklıklar değil milletin meclisidir” diye konuştu.
Basın açıklamasından sonra avukatlar, Anayasa Mahkemesi’nin önünde “Hak, hukuk, adalet” ve “Can Atalay’a özgürlük” sloganlarını attı.
Anayasa Mahkemesi önünde açıklamaya katılan barolar şöyle:
*Türkiye Barolar Birliği Başkan ve Yöneticileri
• Adana Barosu Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyeleri
• Adıyaman Barosu Başkanı
• Balıkesir Barosu Başkanı
• Batman Barosu Başkanı
• Bolu Barosu Başkanı
• Bursa Barosu Başkanı ve Genel Sekreteri
• Çanakkale Barosu Genel Sekreteri
• Diyarbakır Barosu Başkanı
• Düzce Barosu Başkanı
• Giresun Barosu Başkanı
• Hatay Barosu Başkanı
• İstanbul Barosu Başkan Yardımcısı ve Yönetim Kurulu Üyeleri
• İzmir Barosu Başkanı, Başkan Yardımcısı ve Yönetim Kurulu Üyeleri
• Kars Barosu Başkanı
• Kayseri Barosu Başkanı
• Kocaeli Barosu Başkanı
• Mardin Barosu Yönetim Kurulu Üyesi
• Muğla Barosu Saymanı ve Yönetim Kurulu Üyeleri
• Muş Barosu Başkanı
• Sakarya Barosu Başkanı
• Samsun Barosu Başkanı
• Şanlıurfa Barosu Genel Sekreteri
• Tekirdağ Barosu Başkanı
• Van Barosu Başkanı ‘
*Yalova Barosu Yönetim Kurulu Üyeleri
• Yozgat Barosu Başkanı
• Zonguldak Barosu Başkam
*Önceki dönem baro başkan ve yöneticileri
PİRHA/ANKARA
Yoruma kapalı.