PİRHA-Türkiye tarafından Kobane’ye yönelik başlatılan bombalamaya dair yazılı bir açıklama yayımlayan DAD Kadın Meclisleri, “DEAŞ’ın tamamlayamadığı Kürtlerin mücadelesini boğma görevini, Türkiye mi almıştır? Yoksa IŞİD’e yeniden alan açılmakta mıdır?” ifadelerini kullandı.
Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Kadın Meclisi yazılı bir açıklama yayımlayarak TSK tarafından Kobane’ye yönelik gerçekleştirilen bombalamaya tepki gösterdi. Açıklamada “DEAŞ’ın tamamlayamadığı Kürtlerin mücadelesini boğma görevini, Türkiye mi almıştır? Yoksa IŞİD’e yeniden alan açılmakta mıdır?” diye soruldu.
DAD Kadın Meclisi tarafından yapılan açıklamanın tamamı şu şekilde:
“Hak ve hakikat aşkına çerağ yakanlara selam olsun. Zalimler ve “zihni Yezid” olanlar. Aklımızda delilin aydınlığı, yüreğimizde sevginin çerağ. Ya Xızır Bizleri Hak ve Hakikat Yolu’ndan ayırmaya. Hakikatimizde yaşam hakkı ve her canın yaşamı kutsaldır. 72 millete, cümle cana aynı nazarda bakar canlar. Özgürlük ve çoğulculukla yaşamı kutsar ve rızayla, rızalıkla yaşamı kurarız.
“BOMBALAMA SEMBOLİK ALANLARA DA BİR SALDIRIDIR”
Hak ve hakikatin gerçeğinde farklı inanç ve haklardan direnişçilerin katılımı ile evrensel bir boyut kazanıyor, kazandı Kobane. Bilindiği gibi 2014 Irak ve ardından Suriye’yi işgal eden IŞİD barbaları tüm dünyanın gözleri önünde kadınlara tecavüz etmiş, kadınları köle pazarlarında satmıştır. Suriye halkı ve kadınları ve dünyanın birçok yerinden gelen barış elçileri ile İŞİD barbarlarına karşı direniş sergilemişti. Kadınlar 21. yüzyılda barbar ve gericilere karşı bir devrim gerçekleştirmiştir. Kadınlar yaşamlarını, kültürlerini, dillerini korumak; topraklarına sahip çıkmak ve sistemin halklara yaşattığı bu zulmata dur demek için direnmişlerdir. Direniş devam ederken dünyaca ünlü isimlerin çağrısıyla ve bu direnişi ölümsüz kılmak için 1 Kasım tarihi “Dünya Kobanê Günü” ve 2 Kasım da günü “Dünya Rojava Günü” ilan edildi.
Tarihi direnişin üzerinden 7 yıl geçerken, Kobanê bugünlerde yine Türkiye’nin hedefinde. 1 Kasım Dünya Kobane Günü, 2 Kasım Dünya Rojava Günü ve 19 Kasım gecesi Türkiye’nin Suriye’nin Rojava bölgesi ile Irak’ı bombalaması bu sembolik anlamlara da bir saldırıdır.
“YAŞANAN KADIN DEVRİMİNE SAVAŞ AÇMAKTIR”
13 Kasım 2022 tarihinde İstanbul Taksim İstiklal caddesinde gerçekleştirilen bombalı saldırının Suriye’de faaliyet gösteren çeşitli örgütler ile bağlantılarının olduğu iddiası dile getirilmiştir. Türkiye’de yaşayan tüm Halkların kınadığı saldırıyı İstiklal Caddesine yapılan saldırıyı hiç kimse üstlenmediği halde Türkiye’deki resmi yetkililerin sık sık farklı bilgileri kamuoyu ile paylaşmaları, ilk günden beri Suriye’deki örgütleri suçlamaları aslında yavaş yavaş tekrar 7 Haziran-1 Kasım 2015 seçim dönemindeki ‘kanlı bir ara döneme mi giriyoruz’ sorularını da beraberinde getirmiştir. Ülkemizde iktidarın her açıdan, ekonomik, ekolojik, kadın boyutunda ve inançlar konusunda yönetememe sorunu varken bunların yapılması oldukça anlamlıdır.
AKP iktidarı bir yandan ülkemizde muhalif ve ötekilere karşı savaş çığırtkanlığı yaparken, bir yandan da komşularımıza, Kürtlere ve Suriye’de yaşanan kadın devrimime savaş açmaktadır. Seçimler öncesi dönemde Kürt sorunununda çatışmada ısrar etmek hem ekonomik krizi derinleştirirken bir yandan da siyasi kaos yaratmaktadır. Yapılan saldırıda birçok sivil öldü ve yaralandı. Savaş Politikalarına ve çatışmada ısrar eden ve Kobani düştü düşecek diyenler bilmelidir ki Kobani düşmedi ve düşmeyecektir. Birçok çeşitli halkların kurdukları rıza şehri inşasını yıkamayacaklar ve hakların iradesini kıramayacaklardır.
“DEAŞ’IN KÜRTLERİN MÜCADELESİNİ BOĞMA GÖREVİNİ TÜRKİYE Mİ ALMIŞTIR?”
Cumhuriyetin 1. Yüzyılında Kürt topraklarını bölen güçler ikinci yüzyıla girerken de Kürt’e karşı tutumunu değiştirmemiş ve Kürt’ün toprağını, kültürünü ve hakikatini reddetmiştir. Biz Kadınlar yaşamı kuran kadınlar, yaşama çerağ uyandıran kadınlar olarak biliyoruz ki savaşın kazananı olmaz. Yolumuz barış yoludur, yolumuz güneşin yoludur yolumuz yaşamın ilk anından itibaren ışık olma yoludur. Dünya güçlerine ve Türkiye iktidarına çağrımızdır; bir kez daha yineliyoruz savaşın kazanan olmaz. Her Halk kendi kaderini tayin etme hakkı vardır.
DEAŞ’ın tamamlayamadığı Kürtlerin mücadelesini boğma görevini, Türkiye mi almıştır? Yoksa IŞİD’e yeniden alan açılmakta mıdır? Bizler biliyoruz ki savaş yıkım demektir, savaş göç demektir. Binlerce insanın sevdiklerini kaybetmesi, binlerce insanın topraklarından sürgün edilerek mülteci edilmesidir. Savaş öncesi ve sonrası milyarlarca dolarlık silah satanlar, silah tüccarları, savaş ortamında kasalarını dolduran soyguncular, kapitalistler, bu ülkenin güzelim topraklarında gözü olanlar, karlarını uğruna milyonlarca insan yerinden yurdundan edildi. Kadınların omuzlarındaki yükün gözlerindeki acının tarifi yok.
“KİRLİ SAVAŞA SON VERMEYE ÇAĞIRIYORUZ”
DEAŞ’ın saldırılarına karşı direnişi seçen Kürt, Arap, Türkmen, Ermeni ve diğer halklar direnmeye devam edecektir. Çünkü bu onlar için bir yaşam savaşıdır; bir yok olma ya da var kalma savaşıdır. Direnişler kadın düşmanı DEAŞ barbalarına karşıydı. Ölüme karşı yaşamı seçen ve bu uğurda direnen halkları yeniden savaşa sürüklemek insanlığa gölge düşürmektedir. Bizler, düşmanlıkların halkları tükettiğini geçmiş tarihlerden biliyoruz. Yeni bir yaşamı inşa etmenin halkları güçlendirdiğini biliyoruz. Barışı istemek bir haktır. Ölümü değil yaşamı savunuyoruz. Hakikat yolunun insanları, Mezopotamya topraklarının insanları olarak, bütün tarihi boyunca zalimlere karşı direnmiş olan bir inancın mensupları olarak, nahak anlayışını kabul etmiyoruz. Sizi halklara karşı yürüttüğünüz bu kirli savaşa son vermeye çağırıyoruz. Hayatı birlikte barışın gözünden yeniden inşaya çağırıyoruz. Hak ve hakikat aşkına direnenlere karşı özümüz dardadır. Ülkemizde ve ülkelerde savaş değil barış istiyoruz. Savaşa hayır barış hemen şimdi. Jin, Jiyan, Azadi.”
PİRHA / İSTANBUL
Yoruma kapalı.