PİRHA- Hasta Mahpuslara Özgürlük İnisiyatifi, eylemlerinin 359. haftasında İHD Ankara Şubesi’nde yaptıkları açıklamada Wernicke-Korsakof sendromu olan Resul Kocatürk’ün durumuna dikkat çekerek, “Yaşamını zorlaştıran ve ağırlaşan hastalıkları göz önüne alınarak tam olarak iyileşinceye kadar infazının ertelenmesi için gerekli girişimlerde bulunulmalı ve ailesinin yanında daha sağlıklı koşullarda tedavisi yapılmalıdır” dedi.
Hasta Mahpuslara Özgürlük İnisiyatifi, bu hafta da İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesinde basın toplantısı yaptı. Açıklamayı yapan İHD Ankara Şube Eş Başkanı Fatin Kanat, eylemin 359. haftasında olduklarını belirtilerek Kırıkkale F Tipi Kapalı Hapishanesi’nde kalan astım hastası, Wernicke-Korsakof sendromu, hipotiroid rahatsızlığı ve İrritabl Kolon hastalığı olan Resul Kocatürk’ün durumuna dikkat çekti.
Kanat açıklamasında Kocatürk’ün sağlıklı bir şekilde tedavisinin yapılabilmesi için bir an önce tahliye edilmesi gerektiğini vurguladı.
“YAŞAM HAKKI KUTSALDIR”
Yaşam hakkının kutsal olduğunu ve en temel hak olduğunu vurgulayan Kanat şunları aktardı:
“İnsan yaşamının korunması, onun hem bedeninin hem de psikolojisinin korunması şeklinde gerçekleşmek zorundadır. Bu nedenle yaşam hakkı mutlak olarak koruma altındadır. Anayasa m.17/1, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 2. maddesi ve Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi 6. Maddesi yaşamın korunmasını hükme bağlar. Kişinin varlığını bedensel ve psikolojik olarak sağlıklı bir bütünlük içinde devam ettirmesine dair tüm haklar cezaevlerinde kalan her birey içinde mutlak olarak geçerlidir. Ancak kapatılmanın eza verici olmasının dışında da mahpuslar pek çok hak ihlaline uğrayarak biyolojik ve psikolojik olarak tahribata uğramakta ve yaşam hakları korunamamaktadır.”
“BİRDEN ÇOK HASTALIĞI MEVCUT”
Bu hafta Kırıkkale F Tipi Kapalı Hapishanesi’nde kalan Resul Kocatürk’ün durumunu aktarmak istediklerini ifade eden Kanat şunları dile getirdi:
“Resul Kocatürk Astım Hastası ve Wernicke-Korsakof sendromu vardır. Ayrıca Hipotiroid rahatsızlığı ve İrritabl Kolon hastalığı da bulunmaktadır. Akciğerindeki nodül nedeniyle Ankara Sanatoryum Hastanesinde uzunca bir süre tedavi görmüştür. Resul Kocatürk hem kendisi ile yapılan avukat görüşlerinde hem de yollamış olduğu mektuplarda sağlık durumu ile ilgili yaşanan sorunları aktarmıştır. Mart ayı içerisinde akşam saatlerinde yoğunlaşan halsizlik ve şişkinlik meydana geldiğini, lavaboya gittiğinde baş dönmesi ve kusma olduğunu, yere yığıldığını, revire çıkartıldığını, tansiyonunun düştüğünü ve ateşinin yükseldiğini, hastaneye götürüldüğünde Covid şüphesi ile işlem yapıldığını ancak sonrasında Covid olmadığının söylendiğini, değerlerinin (kalp, kan, oksijen ve kanda enfeksiyon) yüksek çıktığını, biyopsi için karaciğerden örnek alındığını ve Şehir Hastanesine götürüldüğünü, biyopsi sonucunda teşhis konulamadığını, ‘enfeksiyon yönünden değerlendirilmesi gerekir’ denildiğini, karın bölgesindeki şişkinlik için ilaçlı inceleme yapılacağı söylenmiştir.
Karaciğerinden yapılan biyopsi sonuçlarıyla birlikte kontrole gittiğimde ısrarı üzerine hekim tarafından karın bölgesinden tomografi tetkiki yapılmasını istemişti. Tomografi çekimi yapılmış ve tahmin ettiği gibi sonuçlar pek iç açıcı çıkmamıştır. “Sanki hasarsız iç organım kalmamış desem abartı olmaz” diyerek durumu ifade etmiştir. Hipotiroid, astım, akciğer nodülü, mide ülseri, karaciğer, dalak ve rektum sorunları da eklenmiştir.”
“KANSER İHTİMALİ OLMASINA RAĞMEN TALEPLERİNE OLUMSUZ CEVAP VERİLDİ”
‘Nisan ayında Rektumda tespit edilen 13 mm ölçülen asimetrik duvar kalınlaşması denen bulgunun kanser olması ihtimalinin fazla olduğunu ifade etmiş ve o zamandan bu yana tüm uğraşlarıma rağmen hastaneye götürülmemiştir’ diyen Kanat sözlerine şu şekilde devam etti:
“Eşinin de dışarıda uzman hekimlere tetkikleri göstermesi sonucunda hekimler benzer şeyler söylemişler ve zaman kaybetmeden teşhis için kolonoskopi tetkiki yapılmasını önermişler. Kırıkkale Tıp Fakültesi hastanesinde takibini yapan hekim; kolonoskopi, endoskopi ve MRG tetkikleri istemiş ancak hastane yoğunluk gerekçesiyle tetkik randevusunu Eylül 2021’e vermiştir. Randevusunun bu kadar uzun zamana yapıldığını öğrendiğinde erken bir tarihe alınması için girişimleri olmuş, hapishane revir doktorunun da “kanser ihtimali var” demesine rağmen talebine olumlu cevap verilmemiştir. Halsizlik, yorgunluk, yüksek ateş, karın bölgesinde şişkinlik, kabızlık, sol alt karın boşluğu kısmında ve göbek çevresinde ağrılı sancılı durumlar olmak üzere çeşitli belirtiler bulunmaktadır. Karaciğer sorunu için üç ayda bir kontrolü yapılmaktadır ve 15 Haziran’da Tıp Fakültesine götürülmesi gerekirken götürülmemiştir. Yaklaşık altı senedir hem karaciğer hem de tiroid kontrolü ve tedavisi Tıp Fakültesi hastanesinde yapılıyor olmasına rağmen ikisine de uzun zamandır götürülmüyor. Devam eden hastalıklarına ek olarak midesinde ülser, boyun ve bel fıtığı, ilk tutuklandığında gördüğü işkenceye bağlı olarak gelişen Bursit rahatsızlığı da bulunmaktadır.”
“YAŞAMINI ZORLAŞTIRAN VE AĞIRLAŞAN HASTALIKLARI GÖZ ÖNÜNE ALINARAK TAHLİYE EDİLMELİDİR”
Kanat son olarak şunları aktardı:
“Resul Kocatürk’ün kanser tehlikesi şüphesi yüksek olan rahatsızlıklarından kaynaklı olarak hastane tarafından Eylül ayına verilmiş olan randevusu erkene alınarak tedavilerine bir an önce başlanmalı, yine diğer hastalıklarından kaynaklı rutin devam etmesi gereken tetkiklere götürülmeli ve tedavileri aksatılmadan yapılmalıdır. Yaşamını zorlaştıran ve ağırlaşan hastalıkları göz önüne alınarak tam olarak iyileşinceye kadar infazının ertelenmesi için gerekli girişimlerde bulunulmalı ve ailesinin yanında daha sağlıklı koşullarda tedavisi yapılmalıdır.
Bizler; Hasta Mahpuslara Özgürlük İnisiyatifi olarak 359. Haftada, Hasta Mahpusların durumlarını dile getirdik. Tüm bu sorunlar kalıcı bir şekilde çözülünceye kadar taleplerimizi dile getirmeye ve kamuoyu ile paylaşmaya devam edeceğiz.”
PİRHA/ANKARA
Yoruma kapalı.