PİRHA- HDP İzmir Milletvekili Murat Çepni, Suruç Katliamının 6. yılına ilişkin yaptığı değerlendirmede, tüm ezilen kimliklerin HDP çatısı altında birleştiğini ve bununda iktidar ve devlet tarafından ciddi bir tehlike olarak görüldüğünün altını çizerek, “O süreçte yaşanan katliamların nedeni budur. Hukuki açıdan yapılması gerekenler ise yapılmadı. Suruç Katliamı da devletin kapalı kapıları ardında devlet dersi olarak yerini almış durumda. Çünkü o gençler devlet dersinde katledildiler” dedi.
Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu’nun (SGDF) çağrısıyla, 20 Temmuz 2015’te, Kobane’ye oyuncak ve insani yardım malzemeleri götürmek için Suriye sınırındaki Suruç ilçesine gelen 300 kişiye, basın açıklaması yaptıkları sırada cihatçı terör örgütü IŞİD üyesi Abdurrahman Alagöz tarafından canlı bomba saldırısı gerçekleştirildi. Saldırıda 33 kişi hayatını kaybederken 100’e yakın kişi de yaralandı.
Suruç Katliamının yıldönümünde bir çok kentte açıklama ve yürüyüşler yapılırken, Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir Milletvekili Murat Çepni PİRHA’ya 6 yıl önce yaşanan Suruç Katliamını hem siyasi hem de hukuki açıdan değerlendirdi.
Çepni, siyasi açıdan bakıldığında; bir tarafta Kürt halkının Suriye’de sosyal statü elde etmesi, bir taraftan da ülkemizde Türklerle Kürtler başta olmak üzere tüm ezilen halkların, sosyalistlerin yan yana gelerek HDP çatısı altında demokratik bir model inşa etme çabaları sergilemeleri iktidar ve devletin klasik siyasi anlayışı açısından ciddi bir tehlike olarak görüldüğünü belirtti.
O süreçte yapılan katliamların nedeninin birlikte mücadele hattının oluşması olduğunu ifade eden Çepni, Suruç Katliamına ilişkin adil ve etkin bir yargılama yapılmadığını ve yapılmayacağını dile getirdi. Çepni devletin IŞİD’in bazı eylemlerine göz yumduğunu da iddia etti.
“KOBANİ’DE GERÇEKLEŞTİRİLEN DEVRİMLE DAYANIŞMAK İÇİN YOLA ÇIKMIŞLARDI”
Çepni, 300 gencin Kobani’nin yeniden inşası sürecinde yer almak için bir araya geldiğini belirterek şunları anlattı:
“Bundan tam 6 sene önce Suruç’ta Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu’nun çağrısıyla 300 civarında genç toplandı. Basın açıklaması yapıp Kobani tarafına geçmek istiyorlardı. Kobani kenti IŞİD saldırısı altında yerle bir edilmişti. Orada çok büyük bir insanlık direnişi gerçekleştirildi. Başta Kürt halkı, sosyalistler, devrimciler olmak üzere tüm Kobani dostları IŞİD’e karşı birleşik bir direniş gerçekleştirdi. Kent düşmekten kurtuldu. Sosyalist gençler de orada yaşamı yeniden kurmak için, dayanışmayı geliştirmek için kentin yeniden inşasında yer almak istediler. Kobani’de gerçekleştirilen devrimle dayanışmak için yola çıkmışlardı. Ülkenin dört bir yanından gelmişlerdi. Karadeniz’den, İç Anadolu’dan, Ege’den, tüm bölgelerden. 300 genç oraya gitti ve henüz karşıya geçemeden Amara Kültür Merkezi’nde bir IŞİD’linin patlattığı bombayla 33 sosyalist genç katledildi.”
“IŞİD ASLINDA ROJAVA’DA YARATILAN EŞİT, DEMOKRATİK VE ÖZGÜRLÜKÇÜ DÜZENE SALDIRDI”
Suruç Katliamı’nın yaşandığı süreci siyasi açıdan da değerlendiren Çepni, sözlerine şu şekilde devam etti:
“Siyasi açıdan bakarsak Rojava Devrim’i yaşandı. Bu yılda 10. yılı. Buradan kutluyorum. Tüm halkların birbiriyle savaştırıldığı, birbirine kırdırılmaya çalışıldığı bir coğrafyada, halkların bir arada kardeşçe, eşitçe yaşayabileceği bir model yaratıldı orada. Sadece Kürtler değil, Ezidiler, Araplar ve orada yaşayan tüm halklar. Tüm dünyaya örnek teşkil eden bir pratik gerçekleştirildi. Demokratik, halkçı, özgürlükçü bir düzen inşa edilmeye çalışılıyordu. Dolayısıyla IŞİD aslında bu modelin kendisine bir saldırı gerçekleştirdi. Ve bu saldırı göz göre göre gerçekleştirildi. Katil uzun zamandır takip edilmesine, aranmasına rağmen elini kolunu sallaya sallaya Amara Kültür Merkezi’ne geldi. Dava sürecinde de gördük ki devlet içindeki bazı görevliler yapması gerekeni yapmadı.”
“TAYYİP ERDOĞAN ‘YA 400 VEKİL VERİN YA DA KAOS OLUR’ DEMİŞTİ”
Katliamın gerçekleştiği dönemde AKP’nin 7 Haziran’da yapılan seçimlerde tek başına iktidar olamadığını hatırlatan Çepni, şunları ifade etti:
“HDP’nin aldığı yüzde 13 oyla AKP tek başına hükümet kuramaz hale geldi. Sonrasında tüm seçim sürecini iptal ederek, bir siyasi darbe yaptı aslında. 1 Kasım’da yeniden yapılan seçimlere kadar çok şiddetli, çatışmalı ve katliamlı bir dönem geçirmiş olduk. Zaten Tayyip Erdoğan’ın kendisi de ‘ya 400 vekil verin ya da kaos olur’ demişti. Bir tarafta Kürtler Suriye’de sosyal statü elde etti, bir taraftan da ülkede Türklerle Kürtler başta olmak üzere tüm ezilenler, işçi sınıfı, sosyalistler yan yana gelerek bir HDP çatısı altında demokratik bir model inşa etmek çabalarına girdiler. İktidar açısından bu risk teşkil eden bir durum oldu. Hem iktidar açısından hem de devletin klasik siyasi anlayışı açısından ciddi bir durum ortaya çıkmış oldu. Bir çözüm süreci de yaşanıyordu ayrıca. Bu çözüm süreci Kürt sorununun demokratik çözümü açısından önemli bir gelişme idi. 40 yıllık bir çatışma süreci vardı. Binlerce insanın hayatını kaybettiği bir süreç. Bunun barışa evrilmesi Türkiye halkları açısından önemliydi. Sadece savaştan beslenenler için bu tehlikeli görüldü.”
“URFA’DA POLİSLERE YAPILAN SALDIRININ NASIL OLDUĞUNU, KİMİN YAPTIĞINI HALA BİLMİYORUZ”
Suruç Katliamı’ndan hemen önce Urfa Ceylanpınar’da 2 polisin öldürüldüğünü hatırlatan Çepni, “Bu polisleri kim öldürdü? Neden öldürdü? Hala belirlenmiş, ortaya çıkarılmış değil. Biz defalarca araştırma önergesi verdik ama hepsi AKP-MHP oylarıyla reddedildi. Bu durum devlet tarafından çözüm sürecinin de bitirilmesi anlamına geldi. Devlet bunu bir savaş gerekçesi haline getirdi. Bu polislere yapılan saldırının nasıl olduğunu, kimin yaptığını hala bilmiyoruz. Dolayısıyla Suruç Katliamı böylesi bir siyasal sürecin dönüm noktalarından bir tanesi oldu. Öncesinde HDP’nin mitingine saldırı oldu. Daha sonrasında da Ankara’da Gar Katliamı oldu. Gar Katliamı Suruç’taki katillerin yeterince, gerektiği gibi üzerine gidilmediğinden oldu. Etkin ve adil soruşturma ve yargılama yapılmadığı için oldu. Çünkü iki katliamı da yapanlar aynı ekiptendi. Hatta akrabalar. Abi kardeşler. Suruç’un üzerine gidilseydi Ankara Gar Katliamı yaşanmazdı” şeklinde konuştu.
“O GENÇLER DEVLET DERSİNDE KATLEDİLDİLER”
Çepni, Suruç’ta gerçek katillerin açığa çıkartılmadığını dile getirerek, şunları belirtti:
“Katliamda sorumluluğu olan devlet görevlileri, Valilik, tüm bu siyasi organizasyon yani bu katliamın gerçekleşmesinin önünü açan bütün siyasilerin de devlet yetkililerinin de yargılanması gerekirdi. Oysa bunların yargılanmasını bırakın tersine Suruç’ta katliamdan yaralı olarak kurtulanlar düzenli olarak saldırıya uğradılar. Defalarca gözaltına alındılar, tutuklandılar. Her yıl yapılan anmalara saldırılar oldu. Suruç’ta saldırıya uğrayanlar cezalandırılmak istendi. Suruç davası hala sürüyor. 6 yıl geçti, tamamen göstermelik bir yargılama gerçekleştiriliyor. Ortaya çıkarılmış hiçbir şey yok, hiçbir arka plan araştırması yok. Bu katliamı yapanların daha önceden izlenmeye başlandığı süreçte, ilişkilerinin deşifre olduğu süreçte gereken önlemler alınmadı. Yapılması gerekenler yapılmadı. Tıpkı Gar Katliamı’nda olduğu gibi, tıpkı Soma Katliamı’nda olduğu gibi, tıpkı birçok katliam da olduğu gibi… Suruç Katliamı da devletin kapalı kapıları ardında devlet dersi olarak yerini almış durumda. Çünkü o gençler devlet dersinde katledildiler.”
“TÜRKİYE SİYASİ HESAPLARINI CİHATÇI ÇETELER ÜZERİNDEN GERÇEKLEŞTİRİYOR”
IŞİD’in paravan bir örgüt olduğunu vurgulayan Çepni, “Çok sayıda katliamlar gerçekleştirdi. Hala günümüzde Suriye’de Türkiye Devleti siyasi hesaplarını El-Nusra, IŞİD gibi katil çeteler, cihatçı şebekeler üzerinden gerçekleştiriyor. Aynı zamanda en son İzmir’de Deniz Poyraz kardeşimizin katledilmesinde rol alan katilde, burada bir memur olmasına rağmen Suriye’ye devlet tarafından gönderiliyor. Orada cihatçı çeteler içerisinde yine Türk askerinin kamuflajları ile bir eğitim alıyor ve Türkiye’ye gelip katliam gerçekleştiriyor. Dolayısıyla bu siyasi bir iklim. AKP ve MHP’nin planlı olarak geliştirdiği bir siyasi konsept. Kendilerine muhalif olan herkese karşı tutuklama ve gözaltılar yetmediği yerde, baskıların yetmediği yerde, sokakta uygulanan polis terörünün yetmediği yerde, başka türlü yasa dışı karanlık, çetevari yol ve yöntemler devreye sokulmuş durumda” dedi.
“SURUÇ İÇİN ADALET, HERKES İÇİN ADALET”
Çepni son olarak, “Suruç’un 6. yılındayız ve birçok kentte anmalar gerçekleştirilecek. ‘Suruç için Adalet, herkes için adalet’ sloganı ile Suruç Aileleri İnisiyatifi’nin, Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu’nun çağrısıyla birçok kentte eylemler yapılacak, anmalar gerçekleştirilecek. Sizin aracılığınızla bütün halkımızı adalet için mücadele etmeye ve bu anmalara katılmaya çağırıyorum” ifadelerine yer verdi.
Melis CİDDİOĞLU/ANKARA
Yoruma kapalı.