PİRHA- Alevi inancında dil-inanç ilişkisine dair PİRHA’ya konuşan DAD Genel Sekreteri ve Şıx Çoban Ocağı evladı Pir Zeynel Kete, Alevi inancında dilin sadece bir konuşma aracı olmadığını, aynı zamanda bir ikrar verme şekli olduğunun altını çizdi. Kete, “Alevi diliyle anlatılan hakikat sadece Alevilere yönelik değildir. Dile getirilen söz sadece Alevilere yönelik değildir. Aleviler bütün kainata seslenirler. Barışın, aşkın, sevdanın, direnişin, özgür toplumun, neolitik toplumun dilidir” dedi.
Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Genel Sekreteri ve Şıx Çoban Ocağı evladı Pir Zeynel Kete Alevi inancında dil-inanç ilişkisine dair sorularımızı yanıtladı.
PİRHA: Sosyal ve kültürel bir olgu olarak dilin, kültürün manevi unsurlarından ve temel sosyal kurumlardan olan inançla nasıl bir ilişkisi vardır?
ZEYNEL KETE: Alevi inancında dil ve inanç ilişkisine baktığımızda öncelikle inancın oluşum sürecini göz önüne almak lazım. Rea Haq Aleviler, genellikle Alevi sürekleri kendi inançlarını zaman ve mekan içerisinde tanımlarken, inançlarının, sesin söze dönüştüğü andan itibaren olduğuna inanıyorlar. Bu insanlaşma ve toplumsallaşma ile beraber, insanların ayakları üzerine kalkıp, sesi söze dönüştürüp kendi etraflarında ilk kültür kırıntılarını oluşturduğu günden bugüne bu inancın oluştuğuna inanıyorlar. Çünkü birey evrenle iletişim kurduğunda ilk iletişim kurduğu şeyler, hava, su, toprak ve ateştir. Doğal olarak ses ve bu süreçte söze dönüştüğü günden itibaren bu inanç başlıyor.
“ALEVİ İNANCINDA DİL, AYNI ZAMANDA BİR İKRAR VERME ŞEKLİDİR”
Doğayı, insanı, canlı cansız varlıkları içinde barındıran Alevi inancında dil ne anlam ifade ediyor?
Rea Haq Alevi terminolojisine baktığımızda, bu kavramlardaki derinliği görüyoruz. Ben hem kendi yaşamım içerisinde hem de yakın zamana kadar da her Alevi süreği kendi diliyle, kendi anne diliyle, kendi erkanını, inancını yürütüyordu. Ben Dersimliyim. Dersim’de de kendi anadilleriyle, kendi inançlarını yaşıyorlardı. Yani şunu rahatlıkla diyebiliriz, bizim yaşadığımız ve yürüttüğümüz erkanın çoğu kavramlar, kuramlar ve kelimeler kendi dilimizin kavramlarıydı, kendi dilimizin kelimeleriydi. Alevi inancında dil sadece bir konuşma aracı değildir, aynı zamanda bir ikrar verme şeklidir. İkrarına bağlı kalmak anlamına gelir. Sözün kutsallığı, sözün gücü söyleme şeklinde, hitabetinde değil, anlamındaki derinliktedir. Söz ağızdan çıkar ama kalpten gelir. Bu yönüyle kalp Hakk’ın mihman olduğu mekan olduğundan dilin kutsallığı biraz da bununla ilgilidir. Bundan dolayıdır ki hakikatli söze “Hakk Kelamı” denilir. Kavline sadık kalma, rıza toplumunun temel ilkesidir. Kavl ise verilen sözdür, sadık kalmadır.
Bu kutsallık aynı zamanda Ezidi ilahilerinde de vardır. Sözcüklerin kutsallığı aynı zamanda biz inanıyoruz ki sözcükler ruh taşırlar. Bu nedenledir ki her sözcük doğru ve yerinde kullanılmalıdır. Bu yönüyle insanlara verilen isimler, kutsallara verilen isimler, öyle sıradan basit isimler değildir. Yani rıza toplumu süreğinde herkes isim vermez. Kavramlar, kurallar gökten zembille inmiyor. Somut, tarihsel zaman ve mekanla ilişkileri vardır. Sözün kutsallığı içinde toplumsallığı barındırır. Eğer içinde toplumsallık, ikrar ve rızalık varsa toplumsallıkla orantılıysa söz kutsaldır. Bundan dolayı “Pir sözü Hakk nefesidir” diyoruz ve bu sözün içinde hilaf olmaz.
“ALEVİLER BÜTÜN KAİNATA SESLENİRLER”
Özellikle Dersim coğrafyasında Aleviler kendilerini dil üzerinden tanımlıyorlar. Bunu nasıl okuyorsunuz?
Binlerce yıllık yaşanmışlığın zihniyet dünyasının, toplumsal hafızanın bileşkesidir. Dersim bölgesinde Aleviler kendi inançlarını Xızır üzerinden tanımlarlar. Çünkü Xızır aynı zamanda özgür bir zihin yapısıdır. Bundan dolayı kendilerini Xızır üzerinde ve dil üzerinde tanımlamaları son derece diyalektiksel bir gerçekliktir. Alevi dili özgür toplumun dilidir. Xızır’ın dili özgür toplumun dilidir. Xızır’ın dili aynı zamanda neolitiğin dilidir, barış dilidir. En önemli karakteristik özelliği yaratıcı olmasıdır. Bundan dolayıdır ki doğayla da tabiatla da sürekli bir ilişkisi vardır, sürekli kendisini var edendir, doğanın renkliliğidir.
Alevi diliyle anlatılan hakikat sadece Alevilere yönelik değildir. Dile getirilen söz sadece Alevilere yönelik değildir. Aleviler bütün kainata seslenirler. Barışın, aşkın, sevdanın, direnişin, özgür toplumun, neolitik toplumun dilidir. Tekçi zihniyetler, Na Haq zihniyet Dersim Katliamı öncesi raporlaşmalarında da var, katliam sürecinde de görüyoruz, net olarak bu özgür toplumun zihin dünyasını yok etmek istiyor. Bu neolitik kültürün aryenik damarın dili, direnen inanç gerçekliği bu dilde saklıdır ve bunu yok etmek için dile yönelmiştir. Asimilasyon politikaları en üst düzeyde yapılmıştır.
“ÖZGÜR TOPLUM DİLİ UNUTULURSA, ÖZGÜR TOPLUMUN DÜŞÜNCESİ VE HAFIZASI DA UNUTULUR”
Alevi inancı üzerindeki asimilasyona baktığımızda dil asimilasyonuyla bir paralellik kurabilir miyiz?
Özellikle Dersim Katliamı’ndan sonra bölgede özellikle kız çocukları yatılı bölge okullarına götürülerek asimile edilmeye çalışılmıştır. Çünkü özgür toplum dili unutulursa, özgür toplumun düşüncesi ve hafızası da unutulur. Dile kavuşmak, zihin oluşturmak, tanımlamak ve evreni bilmek güçlü bir yaşam gerekçesine sahip olmaktır. Dile kavuşmuş toplumlar, güçlü bir yaşam gerekçesine kavuşmuş toplumlardır. Aynı zamanda dilin gelişmişlik düzeyi, o toplumun gelişmişlik düzeyini ele verir.
Diren KESER-Diren SATI/PİRHA
Yoruma kapalı.