Alevi Haber Ajansi

‘Bu ayıba son verilsin, hukuk işletilsin’-VİDEO

PİRHA-Cumartesi Anneleri Galatasaray Lisesi önündeki oturma eyleminin 627. haftasında 21 yıl önce bugün gözaltında kaybedilen Talat Türkoğlu’nun akıbeti sorarak, “Bu ayıba son verilsin, hukuk işletilsin” dedi.

Cumartesi Anneleri’nin “Failler belli kayıplar nerede?” şiarıyla başlattığı oturma eylemi 626. haftasında. Galatasaray Meydanı’ndaki eylemde bugün 1 Nisan 1996 tarihinde İstanbul’daki evine dönmek üzere yola çıkan ve kendisinden bir daha haber alınamayan Talat Türkoğlu’nun akıbeti soruldu. Pankartın üzerine kırmızı karanfiller, barışı temsilen beyaz tülbentler konuldu. Eyleme kayıp yakınları, CHP Milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu ve Hilmi Yarayıcı ile çok sayıda insan hakları savunucusu katıldı.

“SORUMLULARI BULUNUNCAYA KADAR MÜCADELEYE DEVAM”

İlk konuşmayı Cemil Kırbayır’ın abisi Mikail Kırbayır yaptı. 627 haftadır kayıplarını aramak için burada oturduklarını söyleyen Kırbayır, “Ardahan’da Cemil Kırbayır, Tokat’da Talat Türkoğlu’na bu coğrafyada ne kadar kayıp varsa onların sorumluları bulununcaya kadar mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz” dedi. Kırbayır, “Bu coğrafyada devlet sanki yurttaşını öldürmekle sorumlu, yaşatmakta hükümlü değildir” ifadelerini kullandı.

CHP Milletvekili Hilmi Yarayıcı da kısa bir konuşma yaptı. Yarayıcı, “Eğer hükümet samimi olsaydı yangından mal kaçırırcasına bu anayasa paketini meclisten geçirmezdi. Eğer samimi olsalardı 627 haftadır kayıplarımızı aradığımız canlarımız konusunda bize bir bilgi verirler hesabını sorarlardı. Eğer samimi olsaydı bu hükumet, Sur, Cizre, Silopi’de katledilen çoluk, çocuk, genç, yaşlı insanlarımıza sahip çıkar, herkese eşit yurttaşlık temelinde insanca bir yaşam sunardı” diye konuştu.

“KAYIPLARIN AKIBETİ AÇIKLANMADAN DAHA İYİ BİR YAŞAM GELMEZ”

Talat Türkoğlu’nun yakını Minure Türkoğle ise şöyle konuştu:

“Yaşamamız gerekmez, gözlerimiz görüyor, kulaklarımız duyuyorsa bir kısım insan, bunu yüreğimizde yıllarca yaşıyoruz. Direnme gücümüzü kıramadılar. Düşüncesinden dolayı insanları yok ettiler. Biz kayıp yakınlarını da bu meydana bekçi yaptılar. Bu meydanın dili olsa da anlatsa neler yaşandı neler yaşatıldı, ne acılar katmerlendi. Anaların gözyaşı sel, yürekleri taş oldu” dedi.

Talat Türkoğlu siyasi kimliğinden dolayı kaybedildiğini söyleyen Türkoğlu, “Hala haber yok. Kayıplarımızın akıbeti açıklanmadan ve sonuçlandırılmadığından dolayı daha iyi bir ülke daha iyi bir yaşam bu ülkeye gelmeyecek. Bu ayıba son verin çünkü siz devlet adına yaptınız. Açıklayın. Net olun. Hukuku işletin, yargıyı çalıştırın, oyalamayın ve yetkililer timsah gözyaşlarının başkaları akıtacaklarına kendi yurttaşları için, adalet için akıtsınlar” diye konuştu.

Haftanın basın metnini ise Cumartesi İnsanlarından Leyla Hava Kaya okudu.

Talat Türkoğlu’nun 21 yıl önce gözaltına alınarak kaybedildiğini hatırlatan Kaya, “Aradan geçen 21 yılda ‘Talat Türkoğlu nerede?’ sorumuz cevaplanmadı. Hakikati ortaya çıkaracak nitelikte etkin bir soruşturma yürütülmedi. Faillerden ve sorumlulardan hesap sorulması ihtimali yargı eliyle ortadan kaldırıldı.  21 yılda bu topraklarda hukuk adına, adalet adına, hakikat adına değişen bir şey olmadı” dedi.

“TÜM HUKUKİ GİRİŞİMLER SONUÇSUZ KALDI”

Kaya gözaltında kaybedilişine ilişkin ise şunları paylaştı:

“Talat Türkoğlu, 29 Mart 1996 tarihinde annesini ziyaret etmek için otobüsle İstanbul’dan Edirne’ye gitti. Ailesine evin kapısına kadar yol boyunca sivil polisler tarafından takip edildiği söylendi. 1 Nisan 1996 tarihinde İstanbul’daki evine dönmek üzere yola çıktı ve bir daha haber alınamadı. İnsan Hakları Derneği hukuku girişimlerde bulundu fakat tüm girişimler sonuçsuz kaldı. 1997 yılında, ordu tarafından eğitildiğini ve kontrgerilla eylemlerine katılarak bir çok kişinin ölümüne karıştığını iddia eden Kasım Açık isimli şahsın itirafları kamuoyuna yansıdı.”

“AİHM’DE TÜRKİYE’Yİ MAHKUM ETMİŞLERDİ”

“Kasım açık imzalı beyanında; Talat Türkoğlu’nun Edirne yakınlarında bulunan çadırkente götürüldüğünü, orada Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’ın başında bulunduğu polisler, askerler ve itirafçılardan oluşan bir ekip tarafından işkence ile sorgulandıktan sonra öldürülerek cesedinin Meriç Nehri’ne atıldığını söyledi. Olay yerinin detaylı bir krokisini çizdi. Kendisi ile birlikte olaya katılanların isimlerini verdi. Talat Türkoğlu’nun eşkal bilgilerini, yüzündeki yara izini, giysilerini, ayakkabısını, cüzdanını ve saatini detaylarıyla tarif etti. Ailesi bu detayların doğru olduğunu onayladı. Buna rağmen iç hukuktan sonuç alamayan aile, 1 Kasım 1998 tarihinde AİHM’e başvurdu. AİHM 17 Mart 2005 tarihli kararı ile Talat Türkoğlu’nun kaybolmasına ilişkin şartlara yönelik yeterli ve etkili bir soruşturma yapmadığından ötürü Türkiye’yi mahkum etti” diye konuştu.

“ADALET TALEBİMİZDEN VAZGEÇMEYECEĞİZ”

Kaya son olarak, “Talat Türkoğlu’nun gözaltında kaybedilişinin 21. yılında bir kez daha söylüyoruz, hakikat açığa çıkıncaya kadar, bu suçun failleri ve sorumluları yargı önünde hesap verinceye kadar bu dava bizim için kapanmayacak. Talat Türkoğlu için hakikat ve adalet talebimizden vazgeçmeyeceğiz” dedi. (SA)

HABERİN VİDEOSU

 

 

 

 

 

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak