Alevi Haber Ajansi

‘Tunceli Üniversitesi’nin Dersim’deki işlevini iyi biliyorum’-VİDEO

PİRHA-Prof. Dr. Bedriye Poyraz, Dersim’deki tarikat örgütlenmesinde Munzur Üniversitesi’nin rolüne dikkat çekerek “Üniversitenin oradaki amacı; kararlı bir şekilde sürdürülen asimilasyon politikalarının üniversiteler eliyle yapılmasıdır. Başkada bir amacı yok gibi görünüyor” açıklamasını yaptı.

Dersim genelinde tarikat ve dini yapıların faaliyet göstermesi akademi camiasından da tepkiyle karşılandı. Prof. Dr. Bedriye Poyraz, söz konusu faaliyetlerin uzun yıllardır yapıldığını söyleyerek, “Devlet, Dersim’e yönelik asimilasyon politikalarına hiçbir zaman ara vermedi” dedi.

Akademisyen Bedriye Poyraz, Osmanlı döneminde Abdülhamit’in bölge halkını asimile etmek için Zazakî Kuran dağıttığını hatırlatarak “İyi niyetli ve idealist bir şekilde çalışıyorlarmış gibi yapıyorlar” ifadelerini kullandı. Cumhuriyet tarihinde de farklı bir yaklaşımın olmadığını belirten Poyraz şöyle devam etti:

“Devletin Dersim’le tek ilişkisi katliam ve asimilasyon üzerine kurulu. Aleviliğin ve özellikle de Dersim’in varlığı, Sünni ideolojinin varoluşuna çok büyük bir meydan okuma olarak görülüyor. Dolayısıyla da bundan vazgeçmeleri mümkün değil.

Sadece Dersim’in merkezinde değil, etrafta da camiler yapılmaya başlamış. ‘Burada kim camiye gidiyor’ diye köylülere sordum. Sünni inançtan olan insanların bölgeye yerleştirildiklerini aktardılar. Oraya cami yapmak için polis, asker vs. yerleştiriyorlar. Dolayısıyla da bunu meşrulaştırmak için bir zemin oluşmuş oluyor.

Devlet bundan vazgeçmeyecek. Üstelikte yöntem bile değiştirmeden yapıyor. Abdülhamit döneminde ne yapıldıysa şu anda da o yapılıyor. Okullar açılıyor, bölgeye cemaatler gidiyor, cami yapılıyor.”

“MUNZUR ÜNİVERSİTESİ SÜNNİ İDEOLOJİNİN UZANTISI”

Profesör Bedriye Poyraz, ülke genelinde dini altyapısı olmayan hiçbir üniversiteden söz edilemeyeceğine de vurgu yaptı. Munzur Üniversitesi’nin asimilasyon aracı olarak kullanıldığını söyleyen Poyraz, şu bilgileri paylaştı:

“Trajik bir durum söz konusu. Bütün Türkiye böyle aslında. Şu anda siyasi iktidarın kendi yaklaşımını dayatmadığı, Türkiye’de herhangi bir kurum var mı ki Dersim olsun. Ama Dersim’de özel olarak başka bir durum söz konusu. Tunceli Üniversitesi’nin orada nasıl kurulduğunu, ne tür işlev üstlendiğini oldukça yakından bildiğimi söyleyebilirim.

Bir kere o üniversiteye Dersimli olan insanları almıyorlar. Mesela ben bir yıllığına Dersim’de araştırma yapmak için başvuruda bulundum. Benim branşıma o kadar çok ihtiyaçları var ki bana cevap dahi vermediler.

Tek tek istisnalar olabilir ama orayı Elazığ Fırat Üniversitesi adeta işgal etmiş görünüyor. Dolayısıyla da orası devletin Sünni ideolojisinin bir uzantısı, asimile etmek için kurulan, kullanılan bir üniversite oldu. Mesela rektör hiçbir zaman bir Dersimli olamadı.

Dolayısıyla üniversitenin oradaki amacı; aslında hep var olan ve kararlı bir şekilde sürdürülen asimilasyon politikalarının üniversiteler eliyle yapılmasıdır. Kolaylaştırıcı bir fonksiyonu var. Başkada bir amacı yok gibi görünüyor.”

“DERSİM TARİHİNDE KATLİAMDAN BAŞKA NE VAR?”

Akademisyen Bedriye Poyraz, Sünni geleneğin Dersim’e dayatılmasına karşı daima bir direnmenin söz konusu olduğunu da belirtti. “Aleviler bu tür baskılara alışıklar” diyen Poyraz, ülke genelinde cemaatlerin tek örgütlenemediği ilin Dersim olduğunu söyleyerek şöyle devam etti:

“Cemaatin dünyada örgütlenmediği bir yer yok. Amerika’dan Afrika’ya kadar her yerde örgütlendi ama Dersim’de beceremedi. Sivil toplum örgütleri bir takım yöntemler geliştirilebilir ama ne yazık ki herkes kendi tarafına çekmeye çalışıyor. Dersimle ilgili herkes bir şey söylemeye çalışıyor. Bir Alevi birey çıkıp diyor ki ‘Dersim Dersimlilere bırakılmayacak kadar önemlidir’. Peki kime bırakacağız? Tabii ki önemli bir yer. Önemli olmasının nedeni ne? Tarihi. Tarihi ne? Katliamdan başka bir şey var mı? Katledilenler Dersimliler. İzin verin de Dersimliler kendi kararlarını versinler. Ama herkes bir şekilde Dersim’i manipüle etmeye çalışıyor. Mesela Dersim Aleviliği tanımlanmaya çalışılıyor. Bunun her zaman art niyetle olduğunu düşünmeyebiliriz ama sonuçta her zaman iyi niyetli olmayabiliyor.”

“ALEVİLİĞİ TANIMLAMAKTAN VAZGEÇİN”

Bedriye Poyraz, Alevi inancının tanımlanabilir olmadığına da vurgu yaptı. “Aleviliği herkes isteği şekilde yorumlayabilir” diyen Poyraz şu cümlelerle konuşmasına son verdi:

“Madem Aleviliği tanımıyorsun, neden başka birinin adına tanımlamaya giriyorsun. Dayatmaktan vazgeçin. Tamam, istediğiniz şekilde inanabilir, istediğiniz şekilde yorumlayabilirsiniz ama ‘Alevilik budur’ diye dayattığınız zaman devletten farklı bir şey yapmamış oluyorsunuz.

Devlet de Alevilere bir tanım yapıp dayatmaya çalışıyor ve bu şimdiye kadar tutmadı ama çokta rahat olmamak lazım. Şimdiye kadar tutmadı diye çok karamsar olmayalım ama çokta rahat olmamak lazım.”

Cebrail ARSLAN/ANKARA

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak