PİRHA-Türkiye’de mültecilere dönük ırkçı saldırılar gün geçtikçe artıyor. İstanbul’da yaşam süren Suriyeli Amar Hamid, ailece korku içerisinde olduklarını anlatarak “Geri dönerek Esad’ın ya da bir başka yapının askeri olmak istemiyoruz. Bizler savaşta bir taraf olmadık. Şimdi ise İstanbul’da korkumuzdan çocuklarımızı sokağa bırakmıyoruz. Küçük çocukları bile Suriyeli olduklarını öğrendiklerinde dövüyorlar. Yine de artık burada yaşıyoruz” dedi.
IŞİD saldırıları sonucu 2011 yılında Suriye’de başlayan iç savaşla birlikte Türkiye de sığınmacıların adresi oldu. Sayıları henüz net bilinmese de milyonları aşan Arap, Kürt ve Türkmen halkı, Türkiye’de yaşamlarını sürdürüyor.
Afganistan’da da durum pek farklı değil. Yine silahlı bir örgüt olan Taliban güçleri, ABD ordusunun Afganistan’dan çekilmesiyle birlikte sivil halk üzerindeki baskısını arttırdı. Yaşananlar sonrasında binlerce Afgan’ın da sığınmak istediği ülke Türkiye oldu.
Türkiye’nin ise bu çatışmalı süreçten ‘kazanımı’, Nato’nun da izniyle Kabil Havalimanı’nın korumalığını üstlenmek oldu. Ancak Türkiyeli yetkililerin, bir yandan Taliban’a karşı eğitilecek özel birliklerden bahsedip diğer yandan ‘Taliban’dan bir farkımız yok’ yönündeki açıklamaları soru işaretlerine sebep oldu.
KİMLER, MÜLTECİLERİN GELMESİNE YEŞİL IŞIK YAKIYOR?
Ortadoğu ve Asya’da süren çatışmalar sebebiyle Türkiye’ye sığınan mülteciler ise ırkçı grupların hedefi haline geldi. Hatta ırkçı dalga öylesine yükseldi ki CHP’li Bolu Belediye başkanı dahi mültecileri hedef göstererek “Ülkelerine gitsinler” söyleminde bulundu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun tavrı da “İktidar olduğumuzda mültecileri göndereceğiz” şeklinde oldu.
Bu yönlü açıklamaların ardından toplumun birçok kesimi de mültecileri öteleyen görüşler paylaştı. 26 Temmuz’da ise Suriyelilerin hazırlamış olduğu iddia edilen sahte bir miting afişi ile tartışmalar iyice alevlendi. Peki şimdi mülteciler nereye gitsin, İstanbul Bağcılar’da esnaflık yapan Suriyeli Amar Hamid ile konuştuk.
“BABAMIN BAŞINI KESTİLER, BİZ DE HIZLICA IŞİD’TEN KAÇTIK”
Amar Hamid, Suriye’den 2014 yılında Türkiye’ye gelmiş. Aslen Şam’lı ancak savaştan önce Rakka’da yaşıyormuş. Rakka’yı işgal eden IŞİD, Hamid’in babasını infaz etmiş. Yaşananların ardından dört erkek kardeş Rakka’dan çıkmış.
Kaçışlarının nasıl olduğunu sorduğumuzda “Rakka’da kaçakçıya kişi başı 120 dolar para verdik. Bizi Azez’e kadar bıraktı. IŞİD yakalasa bizi de kaçtığımız için infaz ederdi” dedi.
Amar Hamid, kardeşleri ile Türkiye’ye geçmek için de Azez’deki kaçakçıya 750 dolar verdiğini belirterek “Parası olan ailesi ile beraber gelebilir ancak bizim öyle maddi durumumuz yoktu. Türkiye’ye de gizlice, sınırdan girdik” ifadelerini kullandı.
“İNŞAAT İŞÇİSİ OLARAK AYLIK 400 LİRA MAAŞ ALDIM”
Savaştan kaçıp Türkiye’ye sığınan Amar Hamid, bu kez de emek sömürüsüne maruz kaldı. Dört kardeşi ile birlikte Antep’te inşaatta çalışıp barındıklarını anlatan Hamid, aylık 400 lira maaş verildiğini, Türkiyeli işçilerin ise aynı işe yaklaşık 2.500 lira maaş aldığını söyledi. Hamid, sonraki süreçte İstanbul’a geldiğini belirterek “Yine inşaatta çalıştım. Geceleri de hale gidiyordum. Bin liralık maaşım oluyordu. O dönemde eşimi Türkiye’ye getirmeye çalıştım” dedi.
Suriye’de yaşadığı yıllarda telefon ticareti yaptığını anlatan Amar Hamid, bu sebeple İstanbul’da da dükkan açtığını fakat çeşitli şikayetler üzerine bir süre sonra dayanamayıp dükkanını kapattığını söyledi. Hamid, şimdi yeniden Türkiyeli kiracıların iki katı kadar fiyat ödeyerek bir dükkanda esnaflık yapmaya başladığını anlattı.
“ÜÇ KARDEŞİZ, EŞ VE ÇOCUKLARIMIZLA AYNI EVDE KALIYORUZ”
Suriyeli Amar Hamid, kira ücretlerinin çok yüksek olduğunu vurgulayarak “Üç kardeş evliyiz. Hepimiz, çocuklarımızla birlikte yaşıyoruz. O evi anca geçindirebiliyoruz” dedi.
Bağcılar’da esnaflık yapan Hamid, kaldırıma motosikletini bırakması sebebiyle ya da işyerine klima taktırmasından ötürü birçok şikayet aldığını da anlattı. Saldırı ihtimali nedeniyle korktuklarına da işaret eden Hamid, hiçbir şikayete de itiraz edememiş. Ancak Amar Hamid, yaşadıklarını “Türkiyeli bakkalın, kaldırımda 3 buzdolabı var ama bizim duvara asılı klimamızın olması bile mesele oluyor” sözleriyle özetledi.
“RAKKA’DA ASKER OLMAK İSTEMİYORUZ”
Mültecilerin, ülkelerinden çıkmalarına neden olan savaş ve yoksulluk unsurları hala varlığını sürdürüyor. CHP Genel Başkanı, Bolu Belediye Başkanı ve holdinginin toplam 10 yabancı uyruklu ortağından birkaçının da Arap olduğu bilinen ve fabrikalarında Suriyeli mültecileri çalıştıran Arzu Sabancı bile “Ülkemde mülteci istemiyorum” yönünde açıklamalar yaptı.
Hamid de gitmek zorunda kalmak istemiyor. Çünkü gittiği durumda muhakkak askere alınacağını biliyor. Esad’ın ya da bir başka yapının askeri olmak istemediğini söyleyen Hamid, “Askerde de öldürülmeyeceğimizin kesinliği yok. Biz bir taraf olmadık, bu sebeple öldürülebiliriz. Orada işimiz yok. Korkumuzdan çocuklarımızı sokağa bırakmıyoruz. Küçük çocukları bile Suriyeli olduklarını öğrendiklerinde dövüyorlar. Yine de artık burada yaşıyoruz. Suriye’de bir yaşamımız kalmadı” dedi.
Helin YILMAZ/İSTANBUL
Yoruma kapalı.