Alevi Haber Ajansi

‘Suriye’de çağımızın Kerbelası yaşanıyor; Türkiye’deki tarihsel süreci iyi değerlendirmek gerekir’-VİDEO

PİRHA – PSAKD Kartal Şube Başkanı Kenan Özdemir, Suriye’deki Alevi katliamının durdurulması için harekete geçilmesi gerektiğini vurgulayarak “Bir nevi çağımızın Kerbelası yaşanıyor” dedi. Özdemir, Barış ve Demokratik Toplum Süreci’ne dair de “Toplum, güçlü bir şekilde bu süreci sahiplenirse emin olun ki kesinlikle bu topraklara barış gelecektir” diye belirtti.

HTŞ bünyesindeki cihatçıların Suriye’de yaptığı Alevi Katliamı günden güne daha yakıcı hal alıyor. Soykırıma varan cinayetlerin yanı sıra kadın ve çocukların kaçırılıp, uluslararası çeteler aracılığıyla pazarlandıkları bilgisi de mevcut.

Muharrem Ayı sebebiyle aşure lokması paylaşmak için bir araya gelen Alevi yurttaşların öncelikli gündemlerinden birisi de Suriye’de yaşanan katliam oluyor.

Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Kartal Şube Başkanı Kenan Özdemir de “Sessiz bir katliam yaşanmakta” diyerek toplumun daha duyarlı olması yönünde eleştiri sunuyor.

ÇAĞIMIZIN KERBELASI YAŞANIYOR”

Özdemir ile, PSAKD Kartal Cemevi’nde aşure lokmalarının paylaşılması için yapılan etkinlikte bir araya geldik. ‘Toplum birlikteliğinin önemli olduğu bir süreçte, Alevi katliamına ne oranda duyarlılık gösteriliyor?’ sorusuna Özdemir şu yanıtı verdi:

“12 gün boyunca oruçlarımızı tutup, yasımızı sürdük. Yolumuzu sürdürme açısından bizler için önemli bir süreçti. Tabii aynı zamanda yanı başımızda sessiz bir katliam yaşanıyor. Bizim coğrafyamızda ise bu katliama ses olma noktasında çok yetersiz kaldık. Gerçekten çok kötü görüntülere şahit oluyoruz ama hem ülkenin içerisindeki sürecin yoğunluğu diyelim hem de Alevi kurumlarının yeterince hassasiyet göstermediği bir konu.

Suriye’deki Alevi katliamlarına dair gerçi kimi cılız basın açıklamaları ve tepkiler olduysa da gerçekten uluslararası anlamda bu katliamı durduracak ve bu soykırımı geriletecek bir hamlede bulunamadık. Bir nevi çağımızın Kerbelası yaşanıyor diyelim. Bu anlamda Alevi kurumlarımız, mutlaka daha güçlü bir cevap vermeli. Yerelde kimi paneller düzenleniyor, söyleşiler yapılıyor ama bence bu yeterli gelmiyor. Bir de şöyle bir boyutu var tabii; bugünkü siyasi iktidar da bu katliamları yapanlarla ortak işbirliği yapıyor. Bu da bizler açısından çok olumsuz ve kötü bir durum. Yani bir bütün olarak tepkimizi göstermemiz gerekiyor. Verilen desteklerin, kurulan ilişkilerin kesinlikle onaylanmadığını ve bu anlamda da protesto edilmesi gerektiğini belirtmek isterim.”

“SADECE KÜRTLERLE OLAN BİR BARIŞ DEĞİL!”

Kenan Özdemir’in değerlendirmeleri içerisinde Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı da oldu. 41 yıllık çatışmalı süreç ardından PKK’nin kendisini feshedip silahlarını yakmasına ilişkin Özdemir şu yorumu yaptı:

“En kötü barış, çatışma durumundan daha iyidir diye başlayayım. Mutlaka bu süreçte biz Aleviler de bunu sadece Türkiye’de Kürtlerle bir barış olarak algılanmaması lazım. Gerçekten bugün yok sayılan, inkar edilen bütün düşüncelerin kendini var etme durumu söz konusu burada. Yani dili, dini, mezhebi yok sayılan insanların, bu perspektiften yaklaşması gerekiyor. Bu anlamda da en kötü barış bile bu çatışma, insanların ölümlerinden iyidir. Bu anlamda da kişisel olarak bu barış sürecini aktif olarak destekliyorum. Biz Aleviler, demokratik bir sürecin yaşanacağını, bu barışla beraber düşünüyoruz. Yani eğer gerçekleşirse… Çünkü şöyle bir şey var; örneğin bu benim kendi kişisel düşüncemdir, Gezi olaylarında işte bir nevi güçlü bir ortaklık sağlanamadı. Bugün de güçlü bir ortaklık sağlanmaması için iktidar, birçok olayları boşa düşürmek ya da insanların bir araya gelmesini engellemek için kimi manipülatif hamlelerde bulunuyor. Örneğin işte bugün AKP karşıtlarını sanki barış sürecinde bütün AKP’yi desteklediği imajı yaratılmak isteniyor. Ortada böyle bir durum söz konusu değil. Gerçekten onurlu bir barış isteyen ve bu ülkenin demokratik bir anayasayla yönetilmesini, hukukun üstünlüğünü savunan bütün güçler, bu süreci destekliyoruz.

Önümüzdeki süreçte, insani ve evrensel değerlerin yaşandığı, hukukun, adaletin esas alındığı, bütün dillerin, dinlerin, ırkların eşit koşullarda yaşadığı bir ortamın yaratılmasını umuyoruz. Bizim açımızdan barışın, kardeşliğin esası burada saklıdır ve bunun için toplum, güçlü bir şekilde bu süreci sahiplenirse emin olun ki kesinlikle bu topraklara barış gelecektir. Çatışmalardan kimseye hiçbir yarar gelmiyor. Tam tersine insanları bölüp, parçalayıp, yönetmenin, güçsüz düşürmenin bir aracı olarak kullanılıyor. Bu anlamda da bu tarihsel süreci çok iyi bir şekilde değerlendirmek gerekiyor.

Alevilerin de bu süreçte eşit yurttaşlık ekseninde; inkar, yok sayma, asimilasyon politikalarına karşı Kürtlerle birlikte dillendirmesi ve barış sürecine aktif olarak katılması gerektiği düşüncesindeyim.

“ANAYASA KOMİSYONUNDA YER ALMAYA ÇALIŞMALIYIZ”

Kenan Özdemir, yeni anayasa çalışmaları hakkında da konuştu. Mevcut süreçte Alevi örgütlerinin nasıl hareket etmesi gerektiğine de değinen Özdemir, şunları söyledi:

“Öncelikle bizim yıllardan beri temel talebimiz olan eşit yurttaşlık talebinin bir bütün olarak bu anayasaya yansıması gerekiyor. Cemevleri ibadethanemizdir. Cemevlerinin ibadethane sayılması, Diyanet İşleri Başkanlığı, yani belli bir mezhebi esas alan örgütlenme tarzının lav edilmesi ve gerçekten bu coğrafyada yaşayan bütün inançları kapsayan bir düşüncemiz var. Aleviler, eşit yurttaşlık temeli içerisinde bu sürece aktif olarak federasyon kapsamında da katılması gerekiyor. Şöyle söyleyeyim; yani bir anayasa oluşturulurken bu toplumun bütün kesimlerini kapsayan bir ön çalışma yürütülmesi gerekiyor. Bu ön çalışmada biz de eğer gerekiyorsa kendimizi önerip bu komisyonlarda, yani Anayasa Komisyonunda yer almaya çalışmalıyız diye düşünüyorum.”

Eren GÜVEN/İSTANBUL

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.