PİRHA- Evvel Temmuz Festivali kapsamında yürütülen Alevi Sempozyumu devam ediyor. Sempozyumda konuşan Araştırmacı-Gazeteci Hamide Rencüs, “Alevi kadınlar için kadın hareketinin ayağa kalması gerekiyor. Kadın hareketinin bir sesi orda kaçırılan, tecavüze uğrayan kadınlar için umut olurdu” diye belirtti.
Hatay’da bu yıl 25. düzenlenen Geleneksel Evvel Temmuz Festivali’nde “Soykırım İkliminde Alevilerin Geleceği: Riskler, Olanaklar, Olasılıklar” konulu sempozyum devam ediyor.
Sempozyuma; Avrupa Alevi Bektaşi Konfederasyonu (AABK) Eş Genel Başkanı Hüseyin Mat, Halkaların Eşitlik ve Demokrasi Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Ali Kenanoğlu, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkan Yardımcısı Yüksel Mutlu, Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Eş Genel Başkanı Kadriye Doğan, Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) Genel Başkanı Mustafa Aslan, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Cuma Erçe, Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Genel Başkanı Mertcan Titiz’in yanı sıra birçok sivil toplum örgütü temsilcisi ve yurttaş da katıldı.
Hatay Barosu Temsilcisi Av. Ahmet Atasoy’un moderatörlüğünü yaptığı sempozyumun birinci oturumunda ‘Suriye’de Alevi Soykırımı’ konuşuldu.
Sempozyumun birinci oturumunda konuşmacı olarak; Araştırmacı- Gazeteci Hasan Sivri, Gazeteci Musa Özuğurlu, Araştırmacı-Gazeteci Hamide Rencüs yer aldı. Av. Ahmet Atasoy, “Süreç sadece BAAS rejimin yıkılması ile başlamadı. Suriye’de bütün halklara katliam söz konusudur. Bu sadece bir güvenlik meselesi değil var oluş ve yok oluş meselesidir” dedi.
“BAZI GÜÇLERİN DESTEĞİ İLE SOYKIRIM MEŞRULAŞTIRILMAYA ÇALIŞILIYOR”
Araştırmacı- Gazeteci Hasan Sivri, Suriye’de bir Alevi soykırımı yaşandığını söyleyerek, şunları ekledi:
“Bu savaşta iki tarafta insanlarını kaybetti. Suriye’de yaşanan bir soykırımdır. Sadece iki gece 10-15 bin Alevi katledildi. Alevi kadınlar dışarı çıkamıyor, kaçırılıyor. Bu kontrolsüz cihatçı grupların suçu değil sadece bu güçleri bölgeye akıtan emperyalist güçler de suçludur. Esat kalıntısı diyerek Alevileri katlettiler ama Colani’nin etrafında bir sürü Esat destekçisi var. Şam’da gerçekleşen bir devrim değil, İsrail’i güçlendirmek isteyen Batılı devletlerin müdahalesi. Soykırım işleyenler bazı güçlerin desteği ile meşrulaştırılmaya çalışılıyor. İsrail ve HTŞ arasında pazarlık var. İsrail ne Dürzileri ne de Alevileri korumaz. Bugün maalesef Suriye soykırımdan bahsederken bir birlikten bahsedemiyoruz. Soykırım suçlarına karşı neden insani yardım koridorunu açmadığımızı konuşmamız gerekiyor. Sınırların Aleviler için açılması için biz yetkilerin boğazına yapışamadık. Suriye’de bir medeniyet yıkımı var. Selefiler sınırı geçerken ideolojilerini geride bırakmıyor, Türkiye’de de çok örgütlüler. Tarih bunu yazacaktır. Bu soykırımı yapanlar yargılanacaktır ancak izleyenler ve sessiz kalanlarda not alınacaktır.”
“ALEVİLİK HER ZAMAN DIŞLANAN, ÖTEKİLEŞTİRİLEN OLDU”
Gazeteci Musa Özuğurlu da, “Alevilerin, Alevilik dışında her şeyi kendilerine yakın görmeleri eleştiri unsuru olmalıdır” diyerek şunları kaydetti:
“Aleviler bir ihracatçı durumuna düştüler. Aydın ihracatçısı. Bu toplumun kendisine yabancılaşmasında en büyük etkilerden biri bu. Yaşadığımız ülkedeki devletin uygulamaları nedeniyle azınlıklar içinde nesiller arasındaki kopukluk da yabancılaşma sürecinde etkilidir. Hem içeriden hem de dışarından etkiler ile kendini değiştiren bir toplum haline geldik. Alevilik kolay anlaşılabilir bir şey değil çok derin felsefi okumalar yapmak gerekir. Aleviliği dışarıdan araştıranların işi çok kolay değil. Alevilerin kendilerini kendilerine tanımlamaları da kolay değil. Alevilik kayboldu. Alevilerin en yalnız topluluğu olduğunu görürsünüz. Alevilik her zaman dışlanan, ötekileştirilen oldu. Aleviler gittikleri her ülkede uyumludurlar. Ortadoğu’da devam eden savaşta kaybeden yine Aleviler oldu. Biz birlik olamayan bir toplumuz. Kendi kültürüne, kendi dinine, gelecek nesillerine ihanet eden bir toplumuz.”
“KATLİAMA ALEVİLER DIŞINDA REFLEKS VERENLER YOK”
Araştırmacı-Gazeteci Hamide Rencüs ise, bugün Alevilerin yaşadığının basit bir katliam olarak tanımlanamayacağını vurgulayarak, “Bu konuda Aleviler dışında refleks verenler de yok. Güçlü bir karşı duruş gösteremediğimiz önümüzde en büyük sorun olarak önümüzde dursun. Aleviler ayrıştırıldı. Alevilerin kadınlarına yapılanlar Türkiye’deki kadınlar da tehdit haline geldi. Küresel bir saldırı var. İŞİD’in kendisi de bir projedir. Büyük İsrail projesinin hayata geçirilmesi için hazırlanan bir projedir. Arap Baharı diyerek bu saldırganlığı Suriye’ye taşıdılar. Toplu katliamlara uğrayan Aleviler, laikliğinde çökmesi sebebiyle bıçak altında kaldı. Doğrudan Alevi köyleri hedef alınarak Aleviler katledildi. Alevi kadınları hedef alındı. Alevi kadınlar için kadın hareketinin ayağa kalması gerekiyor. Kadın hareketinin bir sesi orda kaçırılan, tecavüze uğrayan kadınlar için umut olurdu” diye ekledi.
PİRHA/SAMANDAĞ
Yoruma kapalı.