Alevi Haber Ajansi

SES Eş Genel Başkanı Atabey: Aşı konusunda herkesin sürece dahil edildiği bir seferberlik başlatılmalı

PİRHA-1 Temmuz itibariyle başlatılan normalleşme süreci ile birlikte vakaların tekrar artmasını değerlendiren SES Eş Genel Başkanı Selma Atabey devletin alması gereken önlemleri almadığını vurgulayarak, “Bir ayda 5 kat artış yaşandı. Önlem alınmazsa önümüzde ki günlerde daha fazla canımız yanacak. Uygulanan politikalara güven duyulmadığı için insanlar aşı olmuyor. Emek meslek örgütleri olarak devletin yapması gereken aşıya teşvik işini biz yapıyoruz” dedi.

Sağlık Bakanlığı tarafından açıklanan verilere göre 1 Temmuz itibariyle başlatılan normalleşme sürecinden bu yana günlük vaka sayılarında yaklaşık 5 kat artış yaşanırken buna paralel olarak ölüm sayıları da artış göstermeye devam ediyor.

Kamu Emekçileri Sendikası Konfederasyonu’na (KESK) bağlı Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası’nın (SES) Eş Genel Başkanı Selma Atabey, devletin alması gereken önlemleri almadığı için bu artışların yaşandığını belirterek emek meslek örgütleri olarak devletin yapması gereken aşılama konusunda halkı bilinçlendirmek ve teşvik etmek için çeşitli çalışmalar yaptıklarını anlattı.

“BİR AYDA 5 KAT ARTIŞ YAŞANDI”

1 Temmuz’dan itibaren bir ay geçtiğini ve bu bir ay içerisinde salgının çok fazla artış gösterdiğini ifade eden Atabey şunları dile getirdi:

“Bu yüzden 1 Temmuz’da her yerin açılmasını, tamamen bütün önlemlerin ortadan kaldırılmasını, normalleşme süreci içerisine girilmesini kesinlikle daha önce de ifade etmiştik doğru bulmuyoruz. Doğru bulunmamızın nedeni şu anki yaşananları öngörmemizdi. Delta varyantı ile birlikte bu süreçte tedbirlerin daha da artırılmasının gerekli olduğunu Hükümete ve Sağlık Bakanlığı’na bunu hem yazılı olarak ifade ettik hem de kamuoyuyla paylaşmıştık. Ama geldiğimiz noktada maalesef şu an 1 Temmuz’la 30 Temmuz’u kıyasladığımızda yaklaşık 5 katına varan bir artış söz konusu. Ölüm sayılarında da vaka sayılarında da artış var ve eğer bu şekilde devam ederse daha kötü sonuçlar ortaya çıkacaktır. 1 Temmuz’da açılmasının sebebinin altında turizm yatıyor. Turizmin açılması için yapıldı bu normalleşme süreci. İnsanlar şu anda tatilde dip dibe, plajlarda yan yana ve 3 gün sonra, 5 gün sonra bu insanlar memleketlerine dönecekler. Yani önümüzdeki 15-20 gün çok daha kritik. Çok daha krizli bir süreç bizi bekliyor.

“ÖNÜMÜZDE Kİ GÜNLERDE DAHA FAZLA CANIMIZ YANACAK”

Virüste ki yayılımın sadece ülkemizde değil tüm Avrupa ülkelerinde de benzeri bir durumda olduğunu belirten Atabey sözlerine şöyle devam etti:

“Her yerde aslında covid-19 4. pikini yaşıyor diyebiliriz. Bu eylül, ekim ayında çok daha netleşecektir. Delta varyantının şöyle bir özelliği var, kuluçka süresinin daha az olmasından kaynaklı yayılması çok daha fazla oluyor. Bu noktada Mayıs ayında ve öncesi süreçte alınan tedbirlerin yanında yine bizlerin önerdiği tedbirlerin alınması gerekiyordu. Özellikle atölyelerin, fabrikaların bu noktada çok daha temkinli davranması gerekiyor. Sosyal mesafe ve maske ile alınabilecek bir tedbirin dışına çıkılması gerekiyor. Sadece bunlar yeterli olamaz. Açık havada bulaş riskinin daha az olduğunu düşünüyoruz. Çünkü belli veriler var. Ama delta virüsü çok daha tehlikeli. Yanından geçerken bile bulaşma riski var. Çünkü çok hızlı yayılan bir virüs koronavirüsün başka bir versiyonu bu. Deltası yani. Bunu göz önüne aldığımızda açık havada dahi maskenin takılmasına özen gösterilmesi gerekiyor.

Türkiye gerçekten büyük bir ekonomik kriz yaşıyor. Salgından önce de bu ekonomik kriz net bir şekilde kendini hissettiriyordu. Ama bu açma kapama yöntemlerinden kaynaklı birçok esnaf mağdur durumda ve tekrar bir açma kapama sürecine girmemek adına bizim tedbirleri bugünden daha fazla yoğunlaştırmamız gerekiyor. Özellikle bu konuda da zaten iktidara iş düşüyor. Bu tedbirleri tekrardan gözden geçirmeleri gerekiyor. Toplu alanları kontrol etmeleri gerekiyor. Bu meseleyi halk sağlığı meselesi olarak ele almak gerekiyor ama şu an iktidara baktığımızda maalesef covid-19 gündemde yokmuş gibi davranıyorlar. Bu hastalığı önemsemeyen bir noktada durdukları için doğalında topluma verdikleri mesaj bu oluyor ve toplumda da aynı tepki ile aynı refleksle karşılaşıyorlar. Önümüzdeki günlerde maalesef daha fazla canımız yanacak. Bunun bir an önce ciddi bir şekilde ele alınıp tedbirlerin yoğunlaştırılmasını büyük bir ihtiyaç olarak görüyoruz.”

“SALGINI BİTİREBİLMEMİZ İÇİN AŞI OLMAK ŞART”

Salgının başından bu yana aşı olunması talebinde bulunan bir kurum olduklarını belirten Atabey; “Geçmiş yıllara baktığımızda tarihsel bir gerçeklik var aşı ile ilgili. Aşı ilk defa koronavirüsle gündemimize girmedi ve bu tür salgınlarda salgının önünü kesebilecek elimizdeki tek silah doğal olarak aşı. Biz aşıyı başından beri önemsiyoruz ve aşının Türkiye’ye getirilmesi ve herkesin aşılanması gerektiğini söylüyoruz. Koronavirüsün bu kadar yayılmasının sebeplerinden biri de aşının ülkemize geç girmesi. Bu kadar kayıp vermemizin sebebi ve bugün geldiğimiz noktada bulaşın bu kadar artmış olması aşının geç gelmesi ve hala yeterli orana ulaşamamış olmamızdan kaynaklıdır. İktidar bu konuyu da iyi yönetemedi. Çok ciddi eksiklikler yaşandı. Haziran ayından bu yana Sağlık Bakanlığı aşı konusunda sıkıntı yaşanmadığını söyledi. Bu noktada da 18 yaşına kadar indirildi aşı yaşı. Ama şu anda Temmuz ayı bitiyor Ağustos’a gireceğiz, yaklaşık 25 milyon insan ikinci aşısını tamamlamış durumda. Yani doğal olarak 80 milyon üzerinden hesaplarsak 55 milyon insan daha ikinci aşısını olmuş değil. Bu durumda hastalığın yayılmasına neden oluyor” diye konuştu.

“İNSANLAR UYGULANAN POLİTİKALARA GÜVENMEDİĞİ İÇİN AŞI OLMUYOR”

Aşı karşıtlığı üzerinden yürütülen propagandalara değinen Atabey Kürt illerinde aşılamanın az olmasına da değinerek şunları kaydetti:

“Çok da bilimsel olmayan, doğru olmayan, hurafelerle dolu bilgiler mevcut. Belirli bir kesimi de maalesef ki etkiliyorlar. Bunun doğru olmadığını bir an önce bu salgından kurtulabilmemiz için tek çarenin aşı olduğunu söyleyebiliriz. Aylardır da TTB ile birlikte ortak yürüttüğümüz kampanyalar ve çalışmalar da devam ediyor. Özellikle kırsal bölgelerde, Kürt illerinde maalesef şu anda tablolara baktığımızda aşı oranının en düşük, hastalığın pik yaptığı iller olarak karşımıza çıkıyor. Böyle olmasının sebebi aşı tartışmalarından kaynaklanıyor. Biontech aşısı mı daha etkili Sinovac aşısı mı daha etkili gibi bu tür tartışmalar yaratıldı. Sağlık Bakanlığı tarafından gündeme getirildi bizzat bu konular. Bunun yanı sıra sürecin şeffaf yürütülmemesi, bilgilerin toplumdan saklanması, hastalık süreci boyunca yaşamlarını yitiren ya da hastalık kapan insanların hangi yaş grubuna, hangi cinsiyette olduğuna, hangi meslek grubunda olduklarına ilişkin bu tür bilgilerin toplumdan saklanması etkili oldu. İnsanlar şu an var olan iktidara ve Sağlık Bakanlığı’nın izlediği politikalara güvenmiyor. Bilinçsiz oldukları için değil güven sorunu yaşadıkları için olmuyorlar aşı. Ciddi bir güven sorunu var diyebiliriz. Sağlık Bakanlığı koronavirüs ile ilgili yaptığı çalışmalarda maalesef sadece 6 dilde broşür çıkardı. Bunun içerisinde Kürtçe yok. Kürt illeri yok sayıldı yine. Biz bu noktada devreye girdik ve eksikliği tamamlamak için SES ve TTB olarak Türkçe, Kürtçe ve Arapça olarak bölgelere göre değişecek şekilde broşürler bastırdık. Ve o illere gönderdik. Topyekûn bununla savaşmaya çalışacağız. En azından algıları yıkmaya çalışacağız. Tabii bu sadece sağlık emekçileri ile birlikte yürütülecek bir konu değil. Sivil toplum örgütlerinin, siyasi partilerin, derneklerin, odaların, muhtarların, hatta imamların bile dahil olması gereken bir kampanya sürecinin olması gerekiyor.”

“AŞI KONUSUNDA HERKESİN SÜRECE DAHİL EDİLDİĞİ SEFERBERLİK BAŞLATILMALI”

Atabey sözlerine şu şekilde devam etti:

“Maalesef şöyle bir durum da var, iktidar hoşuna gitmeyen bir cümleyi duyduğunda bile insanları gözaltına alıyor, tutukluyor. Böyle bir anti-demokratik süreç var. Aşı karşıtları bas bas bağırıyor, toplumsal sağlığı büyük bir riske atıyorlar ama buna karşın iktidar hiçbir şey yapmıyor. Sizlerde biliyorsunuz ki İstanbul’da miting dahi yapıldı bununla ilgili. Bunların aslında görünmez kılınması gerekirken, bilimden uzak bu söylemlerin toplumda paylaşılmaması gerekirken maalesef öyle olmuyor. İktidar bu konuda gerekli önlemleri almıyor. Artı Sağlık Bakanlığı da son 2 aydır ciddi bir kampanya yürütmesi gerekirken, bu kadar aşı karşıtlığı varken, o güveni tekrardan tesis etmesi gerekirken yapmıyor. Toplumsal bağışıklığın istenilen düzeye varılması için hem iktidar tarafından tedbirlerin tartışılmasına dönük önerilerin olması gerekir hem de aşı kampanyasının güncellenmesi ve aşının en ücra köşelere bile ulaştırılması gerekir. Böyle bir çaba görmüyoruz tabi.  Bizler emek meslek örgütleri olarak bu açığı sivil toplum örgütleri ile birlikte kapatmaya çalışıyoruz. Birçok ilde Ticaret Odaları da dahil olmak üzere, iş insanları da artık bu olumsuzluğa bir dur demek için sorumluluk alıyorken Sağlık Bakanlığı’nın bu konuya mesafeli durması gerçekten bizim açımızdan da anlaşılır gibi değil. Çünkü yeteri kadar aşı var deniyor ve ulaşması gereken insanlar da var, doğal olarak o köprünün kurulması için ikna edici ekiplerin kurulması gerekiyor. Bu da ancak yerellerdeki örgütlerle mümkün.”

“SAĞLIK BAKANLIĞI YAŞANILAN DURUMUN SORUMLUSU HALKMIŞ GİBİ DAVRANIYOR”

Salgının başladığı günden bu güne İktidar ve Sağlık Bakanlığı tarafından sürecin dışında bırakıldıklarını ifade eden Atabey son olarak şunları aktardı:

“Maalesef covid-19’un başından beri bizim gibi örgütleri bu alandan uzak tuttular. Bundan kaynaklı da şu anda aşı konusunda başarılı olamadılar. O süreçte hep birlikte hareket edilebilseydi bugün bu duruma gelinmezdi. Bu kadar can kaybı olmayacaktı ve hastalık bu kadar yayılmayacaktı. En azından bu noktaya evrilmezdi. İktidar ben bilirim, ben yaparım, ben yürütürüm dedi. Bu noktada insanlar sürecin içerisinde olamadılar. Şu an gelinen noktada maalesef Sağlık Bakanlığı’nın açıklamalarında da hep beraber görüyoruz ki bu işin sorumlusu halkmış gibi davranılıyor. Maskesini takmadığı için, mesafesini korumadığı için hastalık bu kadar yayıldı diyebiliyor. Oysa uygulamaya koyamadıkları ya da yapmadıkları politikalardan kaynaklı olduğunu söyleyebiliriz. O yüzden kendilerini ve politikalarını gözden geçirmeliler, bunun başka çaresi yok.”

Melis CİDDİOĞLU/ANKARA

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak