Alevi Haber Ajansi

Sancar: Hakikat için bir tür Russel Mahkemesi kuralım, bizler araştıralım

Grup Toplantısı’nda konuşan HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, “TV’lerde konuşanları, onları konuşturanların çok büyük çoğunluğu lütfen başkaları üzerine alınmasın bu kirli düzenden beslenendi. Araştırılsın, gelin Meclis’te araştırılsın olmadı. Bizler adalet ve demokrasiye inanlar büyük bir kurul oluşturalım. Bunun dünyada örnekleri var. Bir tür Russel Mahkemeleri kuralım. Bizler araştıralım, bizler peşine düşelim” dedi. 

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, partisinin Meclis’teki Grup Toplantısı’nda konuştu. Sancar’ın gündeminde partileri hakkında açılan kapatma davası, devam eden Kobani Davası, mafya-iktidar ilişkileri ve ekonomi ile birlikte diğer bazı güncel gelişmeler yer aldı.
15-16 Haziran 1970 gerçekleşen “Büyük İşçi Direnişi”nin yıl dönümünü kutlayarak sözlerine başlayan Sancar, “O görkemli direnişin yıldönümü, 51’inci yıl dönümü. 1970’te 15-16 Haziran’da büyük bir işçi direnişine tanık oldu bu ülke ve tarih. İşte bu büyük işçi direnişinin bıraktığı kararlılık ve örgütlü mücadele mirası, bugünün karanlık ve mafyatik tablosunda Türkiye halklarına ve emekçilerine ışık saçmaya devam ediyor. Biz bu mirasın sahibiyiz, bu mirası sahipleniyoruz ve bu yol hepimizin ortak yoludur. 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişini buradan selamlıyorum. Hepimizin yolunu aydınlatan bir meşale olarak görülmesi gerektiğini bir kez daha hatırlatıyorum” ifadelerini kullandı.
Güç birliği ve mücadele ortaklığının, içinden geçilen bu dönemde hayati olduğunu vurgulayan Sancar, “Çünkü çıkışın ve kurtuluşun yolu buradan geçiyor. Ancak buradan yürüyerek bu karanlık dönemi geride bırakabiliriz. Bu bozuk, talancı, yalan ve sömürü düzenini ancak bu yolla değiştirebiliriz. Ortaya saçılan ifşaatları görüyorsunuz. Sedat Peker isimli şahıs anlatıyor da anlatıyor.  Bunun karşısında ismi geçenler, itham edilenler ne yapıyorlar? Susuyorlar. Öyle bir denklem oluştu ki, konuşanlar da bu ifşaatları doğruluyorlar. Yani her bir açıklama itirafa dönüşüyor. Karşımızdaki denklem ifşaat, itiraf ve ikrar denklemidir. Buradan bakarsak daha iyi anlayabiliriz, Türkiye’de güçler dizilişinin nasıl gerçekleştiğini. Kimin nerede durduğunu ancak bu denklemden çözebiliriz” diye konuştu.

“HDP SUSMAYACAK”

 

Sancar, konuşmasına şöyle devam etti:
“İfşaatlar, sadece kuru iddialar değildir. Her birinin dış dünyada, geçmişte ve günümüzde isim ve olay olarak karşılığı vardır. Birileri ilk başta cevap yetiştirmek istedi, konuşmaya çabaladılar ama yaptıkları her açıklama, kurdukları her cümle suçlarını itiraf etmekten başka bir sonuç doğurmadı, başka bir anlama gelmedi. Şimdi susuyorlar. Şimdi susanların çevresinin de giderek genişlediğini görmeliyiz. Buna da özel dikkat sarf etmeliyiz. En başta iktidar susuyor. Genel geçer cümleler kuruyorlar. Susuyorlar, itiraflar karşısında suskunluk ikrardır. Yani bu iddiaları kabul ediyorlar. İktidar susuyorsa bu ağır vahim suçlamalar karşısında en tepen en alt kademeye kadar susuyorsa bunları kabul ediyordur, üstleniyordur. Üstleniyorsa ne yapacağız onu da konuşacağız. Bu  suskunluk sadece iktidar çevreleriyle sınırlı kalmıyor ne yazık ki muhalefet saflarında da benzer bir tutum görüyoruz olaylarını küçültmeye iddiaları sıradanlaştırmaya yönelen tutumlara tanık oluyoruz. Yani ‘gelin hep birlikte susalım, bu dönemi böylece idare ederek geçelim’ gibi bir niyet ve arayış varsa buradan uyarıyoruz, HDP susmayacak.
Kim susarsa sussun böyle bir suskunluk paktını ve sessizlik mutabakatını kim kiminle oluşturursa oluştursun HDP hakikatleri söylemeye devam edecek. Bu ‘Suskunluk Paktı’nı asla tanımayacak. Ne diyor AKP Genel Başkanı; ‘Bizim bunları konuşarak kaybedecek vaktimiz yok’ diyor. Bunun Türkiye’ye, Türkiye’nin bugüne ve geleceğine geçmişteki  adalet ihtiyacına zararı büyük olur. O nedenle böyle bir niyet varsa, bu çevrede başka gruplarda muhalefet gruplarında bundan vazgeçsinler. İşte o haykırışı HDP yapacaktır. Bu haykırışı çığ gibi büyütecektir. Evet AKP Genel Başkanı diyor ki; ‘Bizim bu işlerde kaybedecek zamanımız yok’. Peki devlet-mafya işbirliğini palazlandırırken maşallah bolca zamanınız vardı. Suçlar ortaya çıkmaya başlayınca bunlarla kaybedecek zamanımız yok öyle mi! Yok o kadar kolay değil. Ağır insanlık suçları, korkunç talan ve soygun, halkın ekmeğini gasp etme var. O yüzden bizim buna ayıracak zamanımız çok, zamanımızın çoğunu da buna ayıracağız. Mücadelemizin temeli de bu kan, talan, yalan düzenini değiştirmektir. Biz bu makinayı çalışamaz hale getireceğiz.
“BU KADAR MI YİTİRDİNİZ UTANÇ DUYGUSUNU?”
Hiç utanmada mı kalmadı, bu kadar mı yitirdiniz utanç duygusunu. Bu iktidarın savaş açtığı ekmeği aşı, geleceği barışı özgürlüğü ve refahıdır. Bunu nasıl yapıyor, bunu halkın ahlakına toplumun vicdanına saldırarak hafızasını gasp ederek yapmaya çalışıyor. Hafızayı gasp ederse, hesap vermekten kurtulacağını biliyor. Biz de diyoruz ki hayır! Kim ne yaparsa yapsın, başka muhalefet partileri, başka güçler ne yaparsa yapsın biz halkın işine, aşına, ekmeğine, barışına, özgürlüğüne ve demokratik gelecek umuduna sahip çıkacağız. Ahlakına vicdanına, hafızasına yönelen bu saldırılara karşı dimdik ve kararlılıkla duracağız.
“HDP, BU ÜLKENİN VİCDANIDIR”
Bu iktidar her sıkıştığında çeşitli yollarla kamuoyunun dikkatini dağıtmaya, gündemi değiştirmeye ve bu şekilde yolunu temizleyip devam etmeye çalışıyor. Bir olay ortaya atıldığında büyük kirli işleri gösteren olaylar ortaya çıktığında hain edebiyatı, iç düşman edebiyatına sarılıyorlar. Yıllardır bunu bizim üzerimizden, HDP üzerinden yapıyorlar. Diğer meselelerin de konuşulmasını engelleyecek psikolojik savaşı büyütüyorlar. Medyalarıyla yapıyorlar. Biliyorsunuz çok iddiaları TV program yapıcıları, köşe yazarları vatanseverlik edebiyatı yaparak kendi programlarında HDP’yi linç ediyorlar. HDP; bu ülkenin vicdanıdır, barış özgürlük geleceğidir.
KOMİSYON KURALIM, ARAŞTIRALIM
TV’lerde konuşanları, onları konuşturanların çok büyük çoğunluğu lütfen başkaları üzerine alınmasın bu kirli düzenden beslenendi. Araştırılsın, gelin Meclis’te araştırılsın olmadı. Bizler adalet ve demokrasiye inanlar büyük bir kurul oluşturalım. Bunun dünyada örnekleri var. Bir tür Russel Mahkemeleri kuralım. Bizler araştıralım, bizler peşine düşelim. Adına ister Hakikat Komisyonu ister Vicdan Mahkemesi deyin ama toplumda demokratlar, adaleti isteyenler böyle bir şeyi birlikte yapabiliriz.
Bunu yapabilirsek şimdi ortalıkta vatan, millet edebiyatıyla ortalıkta caka satanlar her fırsatta HDP’ye, demokratlara saldıranlar neler neler yapmışlar, bizler bulup ortaya çıkacağız. Çıkardıkça da göreceksiniz bu günleri ve geleceği gasp etmek için korkunç bir suçlular düzeni kurulmuş. Bu düzeni ayakta tutan temel şey, suç ortaklığıdır. O suça ortak oldunuz mu, savcı da peşinize düşmez, mahkemede de yargılanmazsınız. Ama öyle büyük suçlar işlenmiş ki buna karşı duranları susturmak bu düzenin devamı için şart. Onun için arkadaşlarımız yargılanıyor, onun için partimize kapatma davası açılıyor. Kobanê Davası adı altında yürütülen sefalet davası devam ediyor. Bu kirli düzenin tetikçilerinin, sahiplerinin tehditlerine boyun eğmediğiniz için hakikati her fırsatta dile getirdiğiniz için, Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Sebahat Tuncel, Gültan Kışanak hepinize gönül dolusu selamlarımızı ve minnet duygularımızı iletiyorum.”
 128 MİLYAR SUÇUNUZUN DA HESABINI SORACAĞIZ
Suçlar çok fazla. Dediğim gibi bir kuruluş kursak ve toplasak ortaya çıkan suçları, danışman arkadaşlar bir rakam verdiler ama çok vicdanlı davranmışlar, 128’i bulur dediler. Belki 128 milyarı değil ama 128 binleri bulur. İşledikleri suçlar ve bağlantılı diğer işler 128 milyarı da bulur. 128 milyarın hesabını soracağımız gibi 128 milyar suçunuzun da hesabının peşindeyiz ve asla bundan vazgeçmeyeceğiz. Kaçamayacaksınız, örtemeyeceksiniz bunların üzerini.
Bir toplumun ahlakını kökten yok etmeye kalkışanlar, vicdanını kökten köreltmeye kalkanlar, hafızasını gasp etmeye çalışanlar her zaman kaybettiler, bu iktidar da kaybedecek. Bu iktidarla birlikte hareket edenler de kaybedecek. Bu iktidarın kaybetmemesi için meselelerinin etrafında dolanan, sessizlik mutabakatına göz kırpan kim varsa onlar da kaybedecek. Ama biz kazanacağız. Onurla direnenler, inançla yürüyenler kazanacak. Ortalığa bu kadar suç dökülüyor, bu kadar ciddi iddialar ve bunları destekleyen pek çok olay var. Savcılar, kurumlar harekete geçmiyor. Belki bunu talep etmek şaşırtıcı da gelebilir, ne bekliyorsunuz savcılardan denebilir. Ama hayır, sayacağız tek tek. Vicdanlı insanlar varsa yargı içinde vardır. İnanıyorum. Güç bulsunlar, cesaret bulsunlar ya bu oyunu bozsunlar ya bu oyundan çekilsinler.
Hakimler Savcılar Kurulu, Yargıdaki bu bütün işleyişi yöneten kurul. Bunun demokratik meşruiyeti olmadığını, iktidarın suçlarını örtmek için yargıyı dizayn ettiğini ve sopa olarak kullanmak adına her yola başvurduğunu söylüyoruz. Muhalefet partileri Meclis’te yapılan HSK üyeleri seçimlerinde gidip, iktidarla uzlaştılar. Ne adına? 11 üyeden 3’ünü almak adına. Yani gene çoğunluk iktidarda olacak ama muhalefet de katkıda bulunmuş olacak. Eğer bu uzlaşmaya katılan muhalefet partileri yargıda ve toplumda yargı eliyle yaratılan bütün bu kirliliklerin peşine kararlılıkla düşmezlerse, sırf o seçimde girdikleri bu uzlaşma yüzünden sorumluluk altındadır. Savcıların hakimlerin çantalarla valizlerle belki araba bagajlarıyla paralar aldığını iddia ediyor, isimler veriyor Sedat Peker. Bunlar da yeni değil. Yargı camiasının içine biraz giren, aranızda hukukçu arkadaşlarım da var, o dünyayı, o işleyişi bilen o kirli ağın uzun zamandır nasıl derinleştiğini ve yaygınlaştığını pek çok kişi ve olaydan öğrenmişlerdir. Elimizde somut belge olsa elbette açıklayacağız ama savcıların harekete geçmesi için yeterli şüphe zaten kafidir.
“NEREDESİN HSK?”
Bir idari yargı hakimi boy boy resimler çektiriyor. Kimlerle? Davasını karara bağlayacağı büyük müteahhitlerle. Kaçak olduğu bilinen binaların yapılara karşı açılmış davalarda esas kararı verecek adli birimin başındaki kişi. Neredesin HSK? Hiç mi bir önemi yok bunun? Hiç mi bunun araştırılma değeri yok? HSK da böyle sessiz kalmakla suç ortaklığı yapıyor. Çıkıp bu hakim zat ‘benim param aileden geliyor, asıl siz yargının içindeki yüzde 25’e bakın’. Ne demiştik; bir denklem işliyor; ifşaat, ikrar ve itiraf. İfşaatlarda suçlanan kim varsa açıklama yaptığı anda aynı zamanda itirafta bulunuyor. Bizzat kendisi. Hadi Sedat Peker’in dediklerini geçin. Peki bu hakimin dedikleri ne? Bu hakimin dediklerine de kulak asmayacak mısınız, ihbar kabul etmeyecek misiniz? Yargı içinde en az yüzde 25 ne yapıyor? Çağırıp sordunuz mu bu sözü söyleyen hakime? Siz onu çağırmadınız diyelim, araştırma için bir şey başlattınız mı? İdari yargıda karara bağlanan şeyler o korkunç paraların döndüğü ihaleler.
“HSK HAREKETE GEÇMEK ZORUNDADIR”
Şu şehirleri kentleri rant malzemesi, metası haline getiren işlerdir. Yaşadığımız kenti talan edenler, bugün yaşadığımız çevre felaketinin kaynağında bulunanlardır bunlar. Kanal İstanbul’un neden bu kadar ısrarla yapılmak istendiğini bilmiyor mu insanlar? Biliyor. Öyle büyük bir rant denizi ki Marmara denizinden büyük. Gerçi Marmara denizini de çürüttüler. Aynı politikalardır. İşte bunların karara bağlandığı yerdir burası. Burayla ilgili kim nasıl bir iddia ortaya atmış olursa olsun HSK harekete geçmek zorundadır. Kaldı ki fotoğraflar var, doğum günü partileri bilmem neler. Sefahatten de vazgeçmiyorlar. Benim özellikle dikkat çekmek istediğim nokta şudur; öyle büyük bir arsızlık oluştu ki kimse kendini saklamak zorunda hissetmiyor. Yaptığı kirli işi, işlediği suçu bir de reklam olarak kamuoyu ile paylaşıyor. Eğer bir ülkede hesap soran mekanizmalar, hesap peşinde olan topluluklar, halklar, partiler olmazsa bu ülkenin geleceği yer arsızlığın tahakkümüdür. HSK tekrar söylüyoruz; açıklama bekliyoruz, bu iddialarla ilgili ne yaptınız? Bir şey yapmadıysanız ve yapmayacaksanız, siz de şüphe ve zan altındasınız.
SOYLU’YA ‘SİGORTA İŞİ BAKANI’
Kara para aklamaktan aranan biri, İçişleri Bakanı ile görüşüyor. Bence bu İçişleri Bakanlığı sözünü de değiştirmek lazım. Onu neden İçişleri Bakanı yaptılar anlamıyorum. Onun daha iyi bildiği iş galiba sigorta işi. Onu ‘sigorta işi bakanı’ yapsalardı, çok daha iyi olurdu. O da açıklamalarda tutup sigorta işini ne kadar sevdiğini, o poliçelerin hışırtısını müzik sesi gibi dinlediğini söylemişti. O müzik sesi sadece ses değildir. Her bir yaprağın altında milyon dolarlar var. Bununla ilgili açıklama yapmadı sigorta işleri bakanı. İşi gücü yok efendim terör, HDP, yok efendim Kürtler, yok  beka. Şu paranın hesabını ver, sonra gel bize laf söyle. Söyleyeceğin her lafın cevabını alırsın.
“HER SÖZÜMÜZE SORUŞTURMA AÇILMIŞ”
Peki, İçişleri Bakanı gidip birileriyle görüşüyor, aranan kişilerle, ‘kaçın sizi alacaklar’ diyor. Ama öbür taraftan da bir tweet atanın kapısına polis ordusu yığılıyor. Bizlerle ilgili onlarca soruşturma varmış öyle mi? Biz, para mı çaldık? Sigorta poliçesinin hışırtısından milyonlar mı biriktirdik, kamu kaynaklarını mı talan ettik, halkın parasını mı çaldık, halka haksızlık mı yaptık? Hayır. Bizim yaptığımız şey böyle bir düzenin karşısında her türlü bedeli ödemeyi göze alarak dimdik durmaktır. O yüzden her sözümüze her yazımıza tavrımıza soruşturma açıyorlar.
Şimdi konuşan ben olduğum için izninizle söyleyeyim yok efendim hakkımda 41-42 soruşturma varmış.  Ya utanın biraz 41-42 soruşturma var dediğiniz şey, eş genel başkan olduğumdan bu yana yaptığım her konuşmaya soruşturma açılmış, yaptığım her esnaf ziyaretine soruşturma açılmış. Bizim hakkımızdaki soruşturmalar bunlar. Sizin hakkındaki suçlamalar ise korkunç cinayetlere, halkı soymaya, milyon ve milyar dolarları götürmeye ilişkindir. Eğer bu ülkede savcılar buna sessiz kalırsa, gelecekte çocuklarına bunları nasıl anlatacaklarını şimdiden düşünsünler.
Bir suçlular, pardon satış borsası açıldı. Türkiye’de bir sürü kirli borsa var. Herkes kimin kimin satacağını merakla bekliyor. İnanın Sedat Peker’in ifşaatlarını beklemiyorlar, o kadar heyecanla. Onlar da sabah akşam oturup kalkıp acaba kimin elinde benimle ne var satış sırası bana ne zaman gelecek diye düşünüyorlar. Birbirlerini satacaklar, bunu biliyoruz. Biliyoruz ama birbirlerini satmalarının bu düzeni değiştirmeye yeteceğini düşünecek kadar da hayalci değiliz. Mücadele olmadan, ortak güçlü demokratik ittifak olmadan bu suçlar ortaya saçıldıkça ve bunlarla ilgili herhangi bir şey yapılmadıkça suç normalleşecek, yüzsüzlük hakim olacak, arsızlık bu sistemin tam adı olacak. Ne Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ne bilmem alternatifi değil. Bizim öncelikle değiştirmemiz gereken bu yüzsüzlük, arsızlık üreten suç düzenidir, soygun düzenidir, yalan düzenidir, talan düzenidir, kan düzenidir.
“SUÇ DÜZENİYLE ARANIZA MESAFE KOYUN”
HDP bu düzeni değiştirmek için üzerine düşen her türlü sorumluluğu yerine getirmeye hazır olduğunu baştan beri söyledi. Bizim bu tür konularda söylediğimiz lafları da birileri alıyor, ‘bilmem ne ittifakına rest çektiler’. Biz birlikte seçime girelim şu ittifaka dahil olalım’ demiş değiliz. Bizim derdimiz bu suç düzenin, bu kanlı ve kirli ekonomik döngünün, bu çukurun içinden çıkmaktır. Bu ülkeyi buradan çıkarmaktır. O nedenle üzerimize düşen sorumluluğa hazırız diyoruz. İlkeleri ortaya koyuyoruz, daha da koyacağız ama bazıları, ‘HDP ne yaparsa yapsın uzak duralım’.  Yo öyle uzak duralımla olmaz bu işler. Uzak duracağınız şey, suç düzenidir. Aranıza suç düzeniyle, soygun yalan talan kan düzeniyle gerekli mesafeyi koymadığınız takdirde dolaylı  ortak olursunuz. Bu kadar açık.
HDP’YE KAPATMA DAVASI
Bir de hakkımızda kapatma davası açtılar. Yeniden açtılar. Ortada öyle itiraflar var ki. Ne diyor Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, ‘Biz elimizden geleni yaptık, iddianameyi yeniledik’. Ne demek istiyorsun? Zaten çürük bir iddianame hazırlamışsın. ‘Ne yapalım, uğraştık ettik, elimizden gelen buydu, siz devam ettirin’ demektir. Bu da bir gizli itiraftır. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, ülke suç cehenneme dönmüşken kılınız kıpırdamıyor, ağzınızdan tek kelime çıkmıyor. Bu suç düzeni ile sonuna kadar mücadele eden partiye  ‘elimizden geleni yaptık, davayı yeniden açtık’ diyebiliyorsunuz. Tekrar söylüyorum, düzgün hukukçuluk, geçtim, o kadar yüksek tutmuyorum çıtayı, adil tutum, yok yok o kadar da yüksek değil ama biraz hicap, biraz utanma. Eğer HDP’ye karşı kapatma davası açarken bu kadar çürük şeyleri delil diye iddianameye koyabiliyorsan, diğerlerine karşı da alenen ortaya saçılan şeyleri yok sayıyorsan, senden isteyeceğimiz şey utanma duygusu, hicaptır. Bu ülkeyi de insanlığı da kurtaracak olan işte o hicaptır.
“DAVA BOŞA ÇIKACAKTIR”
Bu dava boşa çıkacaktır. İki tane nedeni söyleyeceğim boşa çıkma konusundaki beklentimizi temellendiren. Birincisi halkımızın bize gösterdiği büyük destektir. Bu halkla inanç birliği, bu halkla gelecek ittifakı yaptık biz. Ömür boyu sürecek bir ittifak, bir birliktelik. Biliyoruz bu halk bu partiye sahip çıkacak. Çünkü bu parti sadece bir parti değildir. Bu partiye yapılan saldırı basit bir yargısal operasyon değildir. Bu partiye yapılan her saldırı milyonların iradesine saldırıdır. En başta Kürt halkının iradesine ve haysiyetine saldırıdır. Kürt halkı iradesine de haysiyetine de sonuna kadar sahip çıkacaktır. Bizim temel güvencemiz budur.
“İDDİANAMEYİ KABUL ETMEK SİYASİ OPERASYONLARA YARGIYI KURBAN ETMEKTİR”
Bir de AYM hakimlerine sesleniyorum. Bu kadar alanen siyasi temele dayanan bir davada eğer şahsınızın ve kurumunuzun itibarını düşünüyorsanız şimdi hemen, 15 gün sonra falan değil, iddianameyi kökten reddetmektir. AYM Genel Kurulu, önce raportör kardeşim; bak bu davayı açmadan önce bir siyasi parti, MHP kampanya yürüttü. Sizleri tehdit etti, her birinize şantajlar yöneltti. Bir davanın siyasi olduğunu anlatmak için bu yeterli delil değil mi? Başka bir delile ihtiyaç var  mı? Bu bir siyasi operasyon. Sevgili raportör kardeşim, bu siyasi operasyonun adını senin de koymanı bekliyoruz. Bu defa iddianameyi iade etmek değil, reddetmek görevi ile karşı karşıyasın. İddianameyi reddetmek, onuruna yapılan saldırıları reddediyorum demektir. Bu iddianameyi kabul etmek siyasi operasyonlara yargıyı kurban etmektir. Bütün şantajlara tehditlere teslim olmaktır.
 AYM ÜYELERİ SORUMLULUKLA KARŞI KARŞIYA
Gelelim ikinci aşamaya raportör yaptı, hazırladı, verdi. AYM üyeleri de aynı sorumlulukla, aynı görevle karşı karşıyadır. Eğer o aşamaya gelirse; yani iddianameyi kabul ederlerse, hadi diyelim büyük baskı var, iddianameyi kabul ettiler. O zaman kapatma talebini ret edeceksiniz. Reddettiğiniz takdirde inanın sadece Türkiye’de değil, bütün çağdaş demokratik toplumlarda  birer hukuk ve adaleti sembolü ve örneği olarak hep onurlandırılacaksınız. Bunu kabul ederseniz, HDP’nin yarısı kadar oyu olan bir partinin şantajlarını, tehditlerini ve hakaretlerini sineye çekmiş olacaksınız.
“BİZ BU DAVAYI BOŞA ÇIKARACAĞIZ”
Bizim bu davayı boşa çıkaracağımızdan kazanacağımızdan şüphe duymuyoruz. Çünkü haklıyız. Çünkü bu halkın haklarını, Türkiye halklarının emeğini, onurunu, refahını, özgürlüğü, onuru savunduğumuzdan hiçbir şüphemiz yok. Hadi kapattınız diyelim, kimse HDP’nin kapatılması üzerinden gelecekte siyasi avantaj devşirme hesabı yapmasın. Eğer  şimdiden ‘HDP kapatılacak gelin hesabımızı, oy planlarımızı buna göre yapalım’ diye düşünenler varsa, ister iktidarda ister muhalefette; yırtın atın o hesapları. HDP bu halktan aldığı güçle bugüne kadar büyük bedeller ödeyerek bu mirası bize verenlerin emekleriyle gerekeni mutlaka yapacaktır. Ne bu mirası bize devretmek için bedel ödeyenleri mahcup ederiz ne de bu halkın iradesini boşa çıkarırız. Bu ülkenin kaderini de geleceğini de her şart altında iyiye, güzele, umuda, aydınlığa taşıyacak yolumuz vardır. Bu yolu yürüyeceğiz. Diyelim ki bütün yolları kapattınız, emin olun yeni yol yapacağız. Bu düzeni halklarla, emekçilerle, kadınlarla, gençlerle mutlaka değiştireceğiz.
SANCAR AKP’YE OY VERENLERE SESLENDİ
Bir sözüm de AKP’ye oy  verenlerdir. Sevgili kardeşlerim, bu iktidar daha ne yapsın. işlemediği günah, söylemediği yalan, girmediği talan kalmadı. Bütün bunları yaparken sürekli sizden aldığı oylarla kendisini savunmaya çalışıyor. Eğer bizler, hepimiz kime oy veriyor olursak olalım, inancımız, siyasetteki temel değerlerimiz ne olursa olsun bazı konularda birlikte hareket etmeyi başarabilirsek hepimizin kurtuluşu olacak. Aynı şeyi tekrar söylüyorum: AKP’ye oy veren çok değerli kardeşlerim, bu günahlara ortak olmak istemediğinizi biliyoruz. Bu yalanların yükünü taşımak istemediğinizi biliyoruz. Belki de gelecek korkusunu şantaj olarak kullandıkları için kafaları karıştırıyor olabilirler. HDP olarak söz veriyoruz; Hiç kimsenin inancı, inancının gereği, bugüne kadar elde ettiği hak ve özgürlük kazanımı asla bu iktidar gittikten sonra yok olmayacaktır.”


(HABER MERKEZİ) 

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak