PİRHA – Sanatçı Haluk Tolga İlhan, Barış ve Demokratik Toplum Süreci’ne dair, “Sanatçılar, toplumun ileri gelen aydınları, elbette elini taşın altına koysunlar, konuşsunlar, korkmasınlar” dedi. İlhan, yeni anayasa çalışmalarına dair de görüş belirterek “Alevi bir halk sanatçısı olarak benden vergi kesiliyor ve o vergi camiye gidiyor. Ne münasebet? Yani bu gibi sorunları çözecekler mi acaba? Çözsünler görelim. Çözerlerse alkışlarım” dedi.
Abdullah Öcalan tarafından 27 Şubat’ta yapılan ‘Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı ardından 30 kişilik Barış ve Demokratik Toplum Grubu, 11 Temmuz’da Federe Kürdistan Bölgesi’nde silahlarını imha etti. Ancak henüz Kürt sorununun çözümü konusunda devlet kanadından bir adım gelmedi. Meclis çatısı altında kurulması kararlaştırılan komisyon hakkında da henüz bir takvim netleşmiş değil.
Diğer yandan CHP’li belediyelere yönelik soruşturma ve tutuklamalar da toplumun sürece olan tavrını olumsuz yönde etkiler oldu.
Bir diğer yandan, yaşanan gelişmeler ardından Kobanê davasından tutuklu Kürt siyasetçilerinin tahliyesi öngörülürken, aksi yönde kararların çıkması da sürece olan kuşkuları arttırdı.
“SANATÇILAR SÜRECİ DESTEKLİYOR AMA TEREDDÜT DE SÖZ KONUSU”
Ses sanatçısı Haluk Tolga İlhan da çatışmanın sonlandırılıp, barışın inşası konusunda atılan adımları destekleyen isimlerden birisi. Ancak, İlhan da kimi kuşkular içerisinde olduğunu belirterek hükümetin, mevcut yasalara dahi uymadığının altını çizdi. Haluk Tolga İlhan, 27 Şubat çağrısı ardından yaşananlara dair şu yorumu yaptı:
“Bir müzisyen olarak, kafam farklı çalışır. Yani elbette barışı destekliyoruz. Demokratikleşme uzun yıllardır mücadele ettiğimiz, sanatımızla da anlatmaya çalıştığımız bir şey ama ‘yapsınlar da görelim diyorum’ ben. Biz destekliyoruz. Ama bu zamana kadar hükümetler, ne zaman ‘demokratikleşme, çözüm süreci’ dedilerse arkadan büyük bir savaş, katliam, hak gaspları geldi. O yüzden elbette bu süreci destekliyorum ama ‘Yapsınlar da görelim’ diyorum. Şu ana kadar çok söylem var ancak somut bir çıktısını göremedik henüz. Sanatçı ve aydınların büyük bir kesimi de zaten bu süreci destekliyor ama çok büyük bir bölümünde de bir tereddüt söz konusu. Bu tereddüdü aşacak olan, tabii ki hükümetin başındaki insanlar. Yapıp, ettikleriyle gösterecekler bunu. Yani demokratikleşme nasıl olacak? Argümanları nedir? ‘Anayasaya uymam’ diyen bir Cumhurbaşkanı var! Mesela Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ‘Selahattin Demirtaş’ı bırakın’ diyor ama kararlara uyulmuyor, bırakmıyorlar. Şimdi ise ‘Anayasa değişsin’ deniliyor! Değiştirseler de yine uymazlar. Bu da bir tereddüt değil mi?”
SANATSAL FAALİYETLERE YÖNELİK BİTMEYEN YASAKLAR!
Haluk Tolga İlhan, sanatçılar olarak özgür çalışma alanlarının kalmadığını da vurguladı. İlhan, yasaklanan konserlere işaret ederek şunları söyledi:
“Son 10 yılda valilikler üzerinden çok konserim iptal oldu. En son 3-4 ay önce Van’a gidecektik, yine konserimiz iptal oldu. Onun öncesinde Patnos’a gidecektik, yine olmadı. Yani konserlerimiz hep engellendi. En başından beri böyle bir engelle karşı karşıyayız. Sürekli bir mobing, engelleme, etki alanımızın daraltılması için seslerimizin duyurulmasında engel olundu.”
41 Yıllık çatışma halinin sanatçıların alanını da daralttığını ifade eden Haluk Tolga İlhan, Kayyum politikalarını da eleştirdi. İlhan, “Mesela kayyumların olduğu belediyelerden çok konser teklifi geldi. Kayyumların olduğu yerlerde konserlere çıkmadım, hiçbir zaman da çıkmam. Ama çıkan arkadaşlar oldu. ‘Arkadaş’ diyorum onlara ama ne kadar arkadaşım o da kendi açımdan düşünülmesi gereken bir şey. Gelen teklifleri kabul etseydim eğer yüzlerce konserim olurdu. Bunu yapmadık ve yapmayacağız” diye belirtti.
“BİZİM DE BİR KATKIMIZ ELBETTE OLUR”
“Süreçten dolayı umutlu musunuz?” sorusuna “Şu anda yapılıp edilen işleri görmek istiyorum” yanıtını veren İlhan, sözlerini şu cümlelerle sürdürdü:
“Elbette umutluyum ama tabii ki soru işaretlerimiz de mevcut. Nasıl ve kimle olacak bu barış? Yani AKP-MHP iktidarı, nihayetinde bir faşist hükümet. Bu hükümetin demokratikleşmesi, ülkeyi demokratikleştirmesi nasıl olacak; bunu göreceğiz. Eğer bunu yaparlarsa alkışlarız.
Bu süreci hem Kürt hareketi, hem sol-sosyalist kesim, hem emekten, eşitlikten, özgürlükten yana bütün kesimlerin mücadelesi elbette belirleyecek. Birleşik bir gücün sonuçta tesiri olur. Bundan umudum var. Yani birleşebilir, bir güç oluşturabilirsek eğer; Kürtler, diğer halklar, ezilenler, Aleviler, diğer inanç kesimleri, elbette devrimci bir tablo ortaya çıkar ve ancak bu durumda demokratikleşmeye tanık olabiliriz. Mesele bu güçleri bir araya getirmek ve hep beraber hareket etmekte. Yani bu noktada bizim de bir katkımız elbette olur. Üstümüze ne düşerse onu yapıyoruz zaten.
Burada sanatçılara ne görev düşer? Sanatçılar, kişisel menfaatleri üzerinden hareket ederek, oportünist; yani fırsatçı davranmasınlar. Genelin menfaatlerini; yani ezilen insanların menfaatlerini düşünerek hareket etmeleri gerekiyor.
Yalnızca ideolojik olarak ‘ben sanatçıyım’ demek yeterli mi acaba? Değil. O yüzden gerçek sanatçıların, aynı zamanda doğru bir yerde durarak, bir birliktelik gücü oluşturması gerekiyor.
YENİ ANAYASA TARTIŞMALARI VE BEKLENTİLER!
Haluk Tolga İlhan, yeni anayasa çalışmaları hakkında da görüş belirtti. Yeni anayasanın daha özgürlükçü olması gerektiğini söyleyen İlhan, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Her türden inançlar özgür olabilmeli. Sanat kurumlarına, üniversitelere özerklikler getirilmesi lazım. Ve siyasetin buralar üzerindeki etkinliğinin yok olması lazım. Yani özellikle inançlara özgürlükler, ezilenlere, yoksullara insanca bir yaşam ortamının sağlanması, zengin-yoksul ayrımının sübvanse edilmesi mümkün olduğu kadar sınıfsız bir toplum bizim özlemimiz. AKP-MHP hükümeti, Anayasaya bunu koyacak mı emin değilim. Olursa alkışlarız ve bu olumlu gelişime bütün gücümüzle emek veririz ve umut kırıcılığı da yapmayız. Az önce de belirttiğim gibi bizdeki bu muhalif güçlerin bir arada olup ses getirmesiyle de oraya bir müdahale edilebilir. Yani onu yapabilir miyiz, yapamaz mıyız göreceğiz.
Yeni anayasadan özgürlükler istenir değil mi? Eşitlik, inanç özgürlüğü… Yoksul, ezilen insanların tümü için adalet istenir. Yani adaletin özerk bir yapıya sahip olması şart. Bunlar olduğu zaman zaten sorun kalmaz. Örneğin üniversitelere özerklik getirilirse ne güzel olur. Bakın Boğaziçi Üniversitesi’nin haline! Artık şu tarikatların etkinliğinin kırılması, yok olması gerekiyor.”
“PEKİ, YENİ ANAYASAYA UYACAKLAR MI?”
Sanatçı Haluk Tolga İlhan, olası bir barış durumunda tüm toplumun fayda göreceğinin altını çizdi. İlhan, yeni anayasanın, Alevi sorununa da çözüm olması gerektiğini ifade ederek şunları söyledi:
“Yani gerçek, onurlu bir barış oluşturulabilirse, elbette toplum rahatlar. Alevilerin temel talepleri belli zaten. Cemevlerinin ibadethane olmasını istiyoruz. Eşitlik istiyoruz. Alevi kurumları zaten bunları anlatıyor. Devlet bu zamana kadar bu fikre hiç yönelmedi. ‘Hükümet’ demiyorum, devlet ideolojisinden bahsediyorum. Barış dediğimiz şey gerçekleşecekse eğer, tıkanan demokrasi kanallarının tümünün açılması gerekiyor. Diyelim ki anayasada bizim demokratik haklarımızı gözeten maddeler yer aldı, anayasaya uyacaklar mı acaba? Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarına uymuyorlar!
Bir halk sanatçısı, Alevi bir insan olarak benden vergi kesiliyor ve o vergi camiye gidiyor. Ne münasebet? Yani bunu çözecekler mi acaba? Çözsünler görelim. Çözerlerse alkışlarım.”
“SANATÇILAR, AYDINLAR, ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYSUNLAR”
Haluk Tolga İlhan, mevcut süreçte sanatçıların daha fazla söz söylemesi gerektiğini de belirtti. İlhan, yeni sürece dair bir duyarlılık oluşması gerektiğini söyleyerek “Sanatçılar, toplumun ileri gelen aydınları, elbette elini taşın altına koysunlar, konuşsunlar, korkmasınlar, bir araya gelsinler, politikleşsinler ve desteklesinler. Ben destekliyorum ama ‘yapsınlar da görelim’ diyorum.”
Eren GÜVEN/İSTANBUL
Yoruma kapalı.