PİRHA-Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD), 2 Temmuz Madımak Katliamı anma ve etkinliklere katılım çağrısı yaparak, “Vahşi katliamın üzerinden 31 yıl geçti. Acımız ilk günkü kadar taze, öfkemiz ise her geçen gün katlanarak büyüyor. Madımak Katliamı insanlığa karşı işlenmiş zamansız suçlardan biridir ve insanlığa karşı işlenen suçlarda zamanaşımı olamaz” dedi.
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) yaklaşan 2 Temmuz Madımak/Sivas Katliamı yıldönümü öncesinde Mülkiyeliler Birliği’nde basın açıklaması yaptı.
Açıklamaya Sivas Katliamı’nda hayatını kaybedenlerin aileleri, Alevi kurumlarının temsilcileri, katliam davasının avukatlarıyla demokratik kitle örgütleri katıldı. Açıklama öncesi Sivas Katliamı’nda yaşamını yitirenler için saygı duruşu yapıldı.
Basın açıklamasını PSAKD Genel Başkanı Cuma Erçe okudu.
“MADIMAK KATLİAMI İNSANLIĞA KARŞI İŞLENMİŞ ZAMANSIZ SUÇLARDAN BİRİDİR”
2 Temmuz Sivas Madımak Katliamı’nın insanlık tarihinin en korkunç katliamlardan biri olduğunu belirten Cuma Erçe, “Bu topraklarda direncin simgesi ve Alevi inancının temel direklerinden biri olan Pirimiz Pir Sultan Abdal’ı anma etkinliklerinin dördüncüsünün düzenlendiği Sivas’ta, semah dönen gençlerimiz, yazarlarımız, sanatçılarımız, aydınlarımız, 33 canımız yani aydınlık geleceğimiz, 2 Temmuz 1993 Cuma günü, Madımak Otelinde vahşice katledildi. Bu vahşi katliamın üzerinden 31 yıl geçti. Acımız ilk günkü kadar taze, öfkemiz ise her geçen gün katlanarak büyüyor. Otuz bir yıl boyunca demokrasiyi, laikliği, Cumhuriyeti, çağdaş değerleri ve Anadolu halklarının bir arada yaşama arzusunu hançerlemeyi hedef alan bu katliamın hesabı verilmemiş, adalet sağlanmamıştır. Sivas’ta katledilen 33 canımızın aileleri, dostları ile derneğimizin 31 yıldır yürüttüğü adalet mücadelesi bir karşılık bulmadı. 31 yıllık hukuk mücadelesinde adeta ailelerimiz, Alevi örgütleri ve vicdanlar yargılanmıştır. Bu süreç içerisinde yaşam mücadelesi veren devrimci hasta tutsaklar ölüme terk edilirken, Ahmet Turan Kılıç, Hayrettin Gül gibi Madımak katilleri affedildi. Firari üç sanık Murat Sonkur, Eren Ceylan ve Murat Karataş hakkında devam eden son dava da 30. yılında zaman aşımına uğratıldı. Madımak Katliamı bir Alevi katliamıdır ve başta ailelerimiz olmak üzere Pir Sultan Abdal örgütlülüğümüz ve tüm Aleviler olarak bu mahkeme kararını tanımıyoruz. Herkes bilmelidir ki Madımak Katliamı insanlığa karşı işlenmiş zamansız suçlardan biridir ve insanlığa karşı işlenen suçlarda zaman aşımı olamaz” dedi.
“ÜLKE SARAYDAN VE YASA, HUKUK TANIMAYAN TEK ADAM TARAFINDAN YÖNETİLİYOR”
2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas’ta devletin gözetiminde gerici, şeriatçı ve faşist bir güruh tarafından gerçekleştirilen katliam sırasında atılan sloganları hatırlatan Erçe, “Ne demişlerdi: Yaşasın Şeriat, Kahrolsun Laiklik. Cumhuriyet burada kuruldu, burada yıkılacak. İslamın ordusu, kafirlerin korkusu…
Peki bugün hangi noktadayız? Demokrasiden, laiklikten, Cumhuriyet rejiminden eser kalmamış. Ülke saraydan ve yasa, hukuk tanımayan tek adam tarafından yönetiliyor. Yaşamın her alanı dinselleştirilmeye çalışılıyor. Güçler ayrılığı ve halk iradesi neredeyse tamamen ortadan kalkmış, parlamento işlevini yitirmiş, kendi yazdıkları yasalar ve anayasa ayaklar altına alınmış durumda. Anayasa mahkemesi ve AİHM kararları dikkate bile alınmıyor, seçilmiş milletvekilleri ve belediye başkanları hapistedir. Eğitim ve eğitim kurumları tümü ile tarikat ve cemaatlerin kontrolüne terk edilmiştir. Gerici, tekçi bir müfredat ve akıldan, bilimden uzak bir eğitim sistemi ile karşı karşıyayız. İfade özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü ortadan kaldırılmak istenmekte ve ceberut (acımasız) devlet anlayışı, baskıyı ve şiddeti her geçen gün artırmaktadır. Cezaevleri, demokrasi, emek, barış, hak ve hakikat mücadelesi verenlerle doldurulmuş durumdadır. Binlerce canımız düşüncelerinden dolayı içeride tutsaktır. Muhalefet edenler gözaltı ve tutuklama terörü ile karşılaşmakta, uyduruk gerekçelerle hakkında dava açılanlar hukukla açıklanamayacak ağır cezalarla cezalandırılmaktadır. Gezi ve Kobane davaları başta olmak üzere onlarca dava ve en son 1 Mayıs tutukluları buna verilebilecek en önemli örnektir” diye belirtti.
“GERİCİLİKTEN VE IRKÇILIKTAN BESLENENLER ÜLKEYİ KAOSA SÜRÜKLEMEKTEDİR”
Cuma Erçe açıklamasında “Sivas ile yüzleşmekten bilerek ve isteyerek kaçan dünün ve bugünün siyasal iktidarları, 2 Temmuz 1993 tarihinden bu yana daha birçok yüzleşilmesi gereken katliamın yaşanmasının sorumluları olmuştur” diyerek şöyle devam etti:
“Sivas Madımak Katliamı, bugünkü siyasal iktidarın ve şeriatçı faşist politikaların önündeki engelleri temizlemeyi amaçlayan bir katliamdır. Halkın iradesini tanımayan ve her şeyi din ve onun kanunları ile açıklayan bu iktidar, ülkeyi derin bir ekonomik krize sürüklemiştir. Katliamlarla yüzleşmekten ve insani ve demokratik taleplerimizi görmezden gelen AKP/MHP koalisyonu seçilmiş belediye başkanları yerine kayyum atayarak, sandıklara darbe yapıyor. Madımak otelini utanç müzesi yapmamak için direnen AKP/MHP ortaklığı, işçilerimizin maden sahalarında daha fazla rant ve kar uğruna katledilmesine göz yumuyor. Dersim, Koçgiri, Zini Gediği, Sivas, Maraş, Çorum, Gazi, Gezi, Suruç, 10 Ekim Ankara Gar başta olmak üzere yaşanmış katliamların bütün yönleri ile açığa çıkarılması ve gerçek sorumlularının açıklanması talebimize kulağını kapatan AKP/MHP iktidar bloku “dindar, kindar ve itaatkâr bir neslin yetişmesi için özel programlar, projeler hazırlıyor ve yarının katliamcılarını yetiştirecek cemaat ve tarikatlarla protokoller imzalamaya devam ediyor.
Gericilikten ve ırkçılıktan beslenenler halkımızı kutuplaştırmaya, ayrımcı politikalarla toplumu bölmeye, haksız ve hukuksuz uygulamalarıyla da ülkeyi içinden çıkılması güç bir kaosa sürüklemektedir.”
“MÜCADELENİN EN BÜYÜK BULUŞMA NOKTASI 2 TEMMUZDUR”
Sivas Madımak Katliamı’nı unutmayacaklarını belirten Erçe, yapılacak anma etkinlikleri olduğunu belirterek, “Yaşadığımız onlarca sorun, derin yoksulluk, derin kriz, buna bağlı olarak gelişen umutsuzluk, çaresizlik, işsizlik, açlık, intiharlar ne kadar olumsuzluk var ise hepsinin ana nedeni olan tekçi, katliamcı, Türk, İslam ve Erkek egemen sistem ve bu sistemin yürütücüsü siyasal iktidardır. Artarak devam eden kadın cinayetleri bu iktidar anlayışının eseridir. Bu iktidara ve maruz kaldığımız anti demokratik uygulamalara karşı birleşmek zorundayız. Faşist ve şeriatçı bir abluka altında yaşamak istemiyor isek laik ve demokratik bir Cumhuriyet için ortak mücadele etmeliyiz. Bu mücadelenin en büyük buluşma noktalarından biri 2 Temmuzdur. 2 Temmuz’da yine var gücümüz ile Sivas Madımak Oteli önünde olacağız. Ayrıca, Ankara Tandoğan Meydanı başta olmak üzere ülkenin dört bir yanında alanlara çıkacağız. Hem, turnaların kanadında göğe yükselen 33 canımızı anacağız, hem de bu tekçi, ırkçı, inkarcı iktidara karşı taleplerimizi haykıracağız. Halkımızı, emekten, barıştan, demokrasiden, özgürlüklerden yana olan bütün kurumları çağrımıza destek vermeye ve alanlarda kol kola mücadele etmeye çağırıyoruz” dedi.
“KARAR DEVLETİN ALEVİLERE NASIL BAKTIĞINI GÖSTERİYOR”
Avukat Şenal Sarıhan da “Bu olay insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur. Sanıklar bu cezaları çekmediler. İtirazlarımıza rağmen zaman aşımı kararı verdiler. Devletin dini olacaksa bu adalet olmalı. Davada verilen mücadeleyi çok değerli buluyorum” diye konuştu.
Katliamda yaşamını yitiren Handan Metin’in ablası Şehriban Metin de “Davada verilen karar; devletin Alevilere, bizlere, demokrasiye nasıl baktığını gösterir. Sivas Katliamı aydınlatıldığı zaman Anadolu yaşanılacak bir yer olacak. Sivas’ta kaybettiğimiz bütün canları özlem ile anıyorum” dedi.
PSAKD Genel Sekreteri İsmail Ateş ise Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı çok sert bir şekilde üzerimize geliyor. Yüzyılın belki bin yılın en büyük katliamlarından biridir. Kendisine insanım diyen herkes lütfen hem Sivas’taki hem Ankara’daki anmalara destek olsunlar” diyerek çağrıda bulundu.
PİRHA/ANKARA
Yoruma kapalı.